Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Duygular

@beyazmelek1901

Şu hayatta en çok aidiyet duygusunun eksikliğini hissettim, demiştim size. Ama şu hayatta öğrendiğim bir şey varsa, o da bazı duyguların tarifsiz olduğuydu. Aşk mesela, hangi kelime ya da hangi cümle tanımlayabilirdi aşkı?

Ben Dilek, Gülsüm Öğretmen'in kızı, Taner'in çocukluk aşkı Dilek... Dilek Akgün Kaya... Şu hayattan ne öğrendin derseniz bana, tarifi olmayan duyguların, tarifi olmayan mutlulukların olduğunu öğrendim.

 

Gelin alması için kızları eve bıraktıklarında kasabalı toplanmamıştı. "İyi ki de toplanmamış. Yoksa halimiz yamandı." Hiç konuşmasalar da amcaoğullarının her biri, diğerlerinin de aklından aynı şeyin geçtiğinden adları gibi emindi." Haklılardı da...

 

Flashback

 

"Ramazan, neredeydiniz dedim!"

 

"Dedim ya Asuman, berberde sıra vardı diye.

 

"Cemile, sen yat kalk, Veysel'e şükret. Ramazan Bey beni daha evlenmeden unuttu. Cemile... Veysel, Cemile..."

 

"Cemile'm, ses versene cankuşum."

 

"Veysel, Cemile yine yok."

 

"Ne diyon Asuman?"

 

"Biz Cemile'yi yine unuttuk, diyorum."

 

"Amcolu..."

 

"Ne var Taner?"

 

"Bu sefer Dilek de yok!"

 

"Ramazan, dön la dön çabuk."

 

****

"Bak ya, önceden sadece beni unutuyordu, şimdi beni kucağımda kızıyla birlikte unutuyor."

 

"Hadi sen alışkınsın, benimki beni ilk defa karnımda oğluyla unutuyor."

 

"Hele o Veysel gelsin, yandı bu sefer."

 

"Taner'in de benden çekeceği var."

 

"Dilek, gülüm sen şimdi Taner'e kıyamazsın, yelkenleri suya indirirsin falan, bak sakın yapmayasın."

 

"Yok Cemile, bu sefer yok öyle hemen pes etmek."

 

"Bak, geliyorlar."

 

"Gördüm, gördüm."

 

"Cemile'm..."

 

"Hiç konuşma Veysel, bu sefer beni kucağımda kızımla unuttun, kendim için ayrı, kızım için ayrı sinirliyim sana. Hadi ben neyse, ya Yağmur da neyse, yüklü kızcağızı unuttunuz siz! Taner, Dilek sana ne yapar bilmem ama gardeşimi garnında bebesiyle, bu sıcakta beklettiğin için benden de çekeceğin var, haberin olsun.

 

"Dilek..."

 

"Cemile haklı, Taner Bey. Artık oğlunuza anlatısınız, annen sana hamileyken, Mayıs'ın 28'inde, o sıcakta ikinizi de unuttum,diye."

 

"Ama gülüm..."

 

"Valla iyi ki Elif'i Kenan abiyle gönderdik. Veysel Bey, Taner Bey bakın da ecik feyz alın, feyz..."

 

"Haklı."

 

"Muhabbetinizi balla kesiyorum ama hani gelin almasına yetişmem gerekiyor ya benim."

 

"Asuman, sen hiç hiç konuşma. Hadi bunları anladık, sen bizi ve yeğenlerini nasıl unuttun acaba? Hayır yani biz unutulacak insanlar mıyız, onu da anlamıyom ki."

 

"Hayır, asla. Düğün telaşından oldu, kusura bakmayın."

 

"Cemile, Asuman'ı affedebiliriz bence. Hatta, kız bizim yüzümüzden düğününe geç kalacak. Biz, evde devam ederiz."

 

"Doğru diyon gülüm. Biz,evde devam ederiz."

 

"Sağ olun kızlar."

 

"Önemli değil gülüm, geç hadi geç."

 

"Siz de yürüyün hadi."

 

"Tamam gülüm, kızma."

 

"Evde göreceksiniz Taner Bey, gülümü."

 

****

"Selamun aleyküm size!"

 

"Aleykümselam bize!"

 

"Asuman'ı almaya geldik, süt beyaz gelinliğiyle!"

 

Davullar çalmaya, herkes oynamaya başladı. Biri hariç...

 

Dilek, birdenbire karnına saplanan kısa süreli sancıların ceremesini çekiyordu. Sabah olduğunda önemsememişti. Ama alıştığının dışında bir şeyler oluyordu. Korksa da kimseye belli etmeme kararı aldı. Bir de onunla uğraşamazlardı.

 

"İyi misin sen Dilek?"

 

"İyiyim Cemile. Sadece sancım tuttu ama iyiyim."

 

"Gülüm, sen otur o zaman."

 

Cemile, Dilek'le ilgilenirken Münir, koluna girdiği Asuman'ı merdivenlerden indirmeye başlamıştı.

 

Asuman, aşağıda kendisini bekleyen Ramazan'ın koluna girdi, dualar edildi ve herkes arabalarına bindi, düğün alanına doğru yola çıktılar.

 

**** 

Düğün alanına vardıklarında Taner de Dilek'teki garipliği fark etmişti.

 

"Sen iyi misin öretmen gızı?"

Sonra,eşinin karnını okşadı yavaşça.

 

Dilek'in gözlerine baktı, gülümsedi.

 

"Yoksa, oğlumuz mu seni üzüyor?"

 

Tekrar Dilek'in karın hizzasına geldi.

 

"Oğlum, biz seninle ne konuştuk, anneyi üzmek yok demedik mi?"

 

Dilek güldü.

 

"Yok babası, oğlumuz beni hiç üzmüyor. Senin gibi çok akıllı ve anlayışlı olacak o. Sadece bugün biraz hareketli."

 

"Anladım Mühendis Hanım, anladım."

 

Dilek'i alnından öptü ve müziklerle ilgilenmek için sahneye gitti.

 

İlk dansın ardından nikah merasimine geçildi.

 

Münir Başkan, kızının nikahını kıyacağı için haliyle biraz duygusaldı. Dolan gözlerini kuruladı.

 

"Siz sayın Asuman Korkmaz ve sayın Ramazan Kaya, evlenmek için isteklerinizi yazılı olarak bildirdiniz. Ben de belediyenin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak nikah ahdinizi gerçekleştireceğim.

 

Sen ,kızım Asuman Korkmaz, yanında oturan Ramazan Kaya'yı eş olarak kabul ediyor musun?"

 

"Evet!"

 

Alkışlar kopar.

 

"Sen Ramazan Kaya, yanında oturan kızım Asuman Korkmaz'ı eş olarak kabul ediyor musun?

 

"Evet!"

 

Tekrar alkışlar kopar.

 

"Şahitler siz de şahitlik ediyor musunuz?

 

Dilek & Taner göz göze geldi ve aynı anda

 

" Tüm kalbimizle evet!"

"Ben de belediyenin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak sizi karı koca ilan ediyorum."

 

Ramazan, Asuman'ın duvağını kaldırdı ve alnından öptü.

 

Selami'nin verdiği mini konser, şarkılar, türküler, halaylar derken düğünün sonuna gelindi.

 

Sefer, Badegül'e tüm Kaya ailesini topladı ve evlere doğru yola çıktılar.

 

İlk, Tanerleri evine bırakacaktı. Araba, evin önünde durdu.

Dilek, Taner ve Halime herkesle vedalaştı.

Dilek, arabadan inmek için hareketlendiği an olduğu yerde kalakaldı. Bu sefer saplanan sancı hiçbirine benzemiyordu.

 

"Gülüm, hadi gidelim. Dilek, sen iyi misin?"

 

"Taner dayı, Dilek yengeme bir şey oluyor!"

 

Sedef'in çığlıkları herkesi hareketlendirdi.

 

Dilek, artık çığlık çığlığa bağırıyordu.

Güçlükle

 

"Taner, bebek... Bebeğimiz..." diyebildi.

 

"Gülüm, ne oldu? Bebeğimize bir şey mi oldu?"

 

Cemile bağırdı.

 

"Sefer abi, çabuk hastaneye! Sanırım Dilek'in doğumu başladı."

 

"Cankuşum, ne diyon sen?"

 

"Ben bu sancıyı bilirim Veysel'im. Yağmur'um doğmadan evvel bana da olduydu."

 

Elif araya girdi.

 

"Cemile haklı, Veysel."

 

"Allaaaah! Ben evlendiğim gün amca da mı oluyom şimdi?

 

Taner, Dilek'in yanına geçmiş, ellerini tutmuştu.

 

"Taner, yetişmeyecek!"

 

Zahide, sakin kalmaya çalışarak,

 

"O nasıl söz ablam, yetişcek."

 

"Hee,gülüm bak geldik zaten. Hem Elif'le Kenan abi de burda.

 

Kenan, Dilek'e dönerek,

 

"Abicim, biz buradayız, sakin ol tamam mı? Sana da bebeğine de hiç bir şey olmayacak."

 

Taner, Dilek'e baktı,

 

"Bak öretmen gızı, Kenan abi ne diyo?

Sana da bebeğimize de hiçbir şey olmayacak gülüm."

 

****

 

Dilek içeride, Kaya ailesi onu beklemektedir.

 

Off, Allah'ım ne zor işmiş burada öylece beklemek, diye geçirdi içinden Taner.

 

Kenan'ın içeriden çıkmasıyla herkes ona doğru koştu.

 

"Kenan abi, iyiler mi?" diye soran tabii ki Taner'di.

 

Kenan gülümsedi.

 

"İkisi de oldukça iyi abicim. Ben bir gece tedbir amaçlı Dilek 'i müşade altında tutmayı düşünüyordum ama artık gerek olmadığını düşünüyorum. Oğlum, senin karın çok güçlü lan. Doğum mu yaptı, bir yeri yarıldı da dikiş mi attırdı belli değil."

 

Taner, gülümsedi.

 

"Çok şükür Allah'ım. Çok şükür. Peki, ne zaman görebiliriz?"

 

"Hemşireler, birazdan oğlunu getirecek. Onun hemen peşi sıra da annesini normal servise alacağız.

 

Ramazan,

 

"Gözün aydın amcolu, oğlun da geldi. Adı Ramazan olsun mu?"

 

"Ramazan, sus oğlum."

 

Taner, onları duymuyordu bile. Anlam veremiyordu bu içindeki kopan fırtınaya. Elif'in sesiyle kucağına verdiklerinden beri gözünü ayıramadığı oğlundan kaldırdı başını.

 

"Taner, Dilek sizi bekliyor diyorum."

 

"Elif, eltim biz de görebilir miyiz Dilek'i?"

 

"Tabii Cemile ama isterseniz önce Taner tek başına görsün, sonra siz de görürsünüz."

 

"Tabii, Taner hadi yengem, Dilek sizi bekler."

 

Taner, kucağında oğluyla içeri girdi.

 

"Oğlumuz geldi annesi."

 

Bebeği Dilek'in kucağına verdi. Gözleri dolan Dilek, gözlerini kapadı ve yavaşca,

"Hoş geldin oğlum, hoş geldin annecim." dedi.

 

Dilek'in yatağının başına gelen Taner, usulca alnından öptü.

Tam o sırada odanın kapısı açıldı ve Cemile, Veysel, Asuman ve Ramazan içeri girdi.

 

"Gülüm çok şükür. Asuman, senin galbin ne temizmiş, daha dün dedi, doğsa da biraz erkek bebek sevsek, diye."

 

"Dilek, kucağıma alabilir miyim?"

 

"Tabi Asuman."

 

"Ohh, ne güzel kokuyo bu, mis gibi..."

 

Cemile & Dilek göz göze geldi. Dilek de, Yağmur'u ilk kucağına aldığı zaman böyle demişti. Tebessüm ettiler.

 

Amcaoğulları kızları baş başa bıraktı .

 

Dilek, Cemile 'ye döndü,

 

"İçimdeki bu his, kalbimi deliler gibi attıran bu duygu ne, Cemile?"

 

Cemile cevapladı,

 

"Analık gülüm, analık..."

 

Tarifsiz duygular demiştim ya size, bunların en özelini daha yeni tadıyormuşum meğer. Annelik, bir kadına verilebilecek en güzel duyguymuş.

 

Ben, Dilek... Gülsüm Öğretmen'in kızı Dilek... Taner'in çocukluk aşkı, oğlunun annesi Dilek... Şu hayattan ne öğrendin, derseniz bana bazı duyguların sadece yaşanarak kavranılabileceğini, bir kadının tadabileceği en güzel duygunun annelik olduğunu öğrendim. Ve ben artık bir anneyim, vesse

lam...

 

****

Güzel olmuş mu? Bir bölüm filan Dilek'in peşinde dolanan Taner yazarım büyük ihtimalle. Ama sonra özellikle icat konusunu nasıl yazacağımı bilmiyorum. Bir sezon boyu icat dışında her şeyi izlediğimiz için tıkanıyorum. Fikri olan paylaşırsa çok sevinirim.🤍

 

 

 

Loading...
0%