2. Bölüm

1.Bölüm Kanlı Kar

Wsoline_999
beyazmlk_7997

Kalp kırmaya söz yeter,ama tamir etmeye ömür yetmez...

 

15 Eylül 2010

 

Annesinin aldığı bordo sırt dekolteli elbisesini giymiş. sadece özel günler için taktığı ışıltılı ama bir o kadarda zarif olan gül dalı şekilli kolyesini takmaya çalışıyordu. Heyecandan dolayı titreyen parmakları ile pek yapamıyordu. Yapamadığı için ağlıyor annesine sesleniyordu. Bu gün onun için çok özel bir gündü. Bu gün doğum günüydü.

 

" ANNE! kolyemi takamıyorum yardıma gelebilirmisin?"

 

"Efendim ben takayım isterseniz."

 

"Olmaz." Odanın kapısı hızla açıldı. Annesi elisa kızının bağırışıydan dolayı korkmuş, rengi atmıştı. Kızının dolu gözlerine anlam verememiş ve bakıcısı lenaya dönüp " Birşey mi oldu ?" Lena elisaya " Efendim kolyesini takamadığı için. ben takmasına yardımcı olayım dedim ama olmaz diyince..." Elisa Lenaya gözleri ile çıkmasını belirtti. Lena başıyla onaylayıp açık kapıdan çıkıp kapıyı kapattı.

 

Elisa kızına dönüp " Kolyesini takmanda lena'nın yardımcı olmasına neden izin vermedin.?"

Dolu gözlerinden yanağına bir damla yaş süzüldü. Ağlamaklı sesiyle "kolyemin kırılmasından korktum."

Elisa gulumseyip yanağındaki yaşı silip " benim güzel kızım bir kolye için aglamamalısın sen bizim barkatımızsın babanın sözünü unuttun mu ? Barkat ağlamaz hep güler. Öyle değil mi ?"

 

"Anne babamın sözünü unutmadım ama babam bana barkatı barkat yapan asıl bu kolye demişti.unuttun mu?"

 

Elisa bu cevap karşısında susmayı tercih etti. Ona gerçeği nasıl anlatabilirdi ki ? Gülümsemekle yetindi. O sırada Odanın kapısı açıldı. içeriye bir adam girmişti. Sert bakışları ve çatık kaşları, ofelianin ona koştuğunu görünce yüz hatları yumuşadı.

Yere çömeldi ve yüzünde gülümseme belirdi. Küçük kıza sıkıca sarıldı.

 

"Gelmiceksin sandım Baba neden geciktin.?"

 

"İşlerim uzadı.hem ben güzel barkatımın doğum gününe ne zaman gelmemezlik yaptım.?"

 

Ofelia'nın gulumseyip babasına tekrar sarıldı. Babasının gözü kızının boynundaki kolyeyi daldı. " Benim barkatım kolyesini takmayı unutmamış."

 

"Kimseye dokundurtmuyor zaten babası." Adamın gözleri Elisaya kaydı. Üzerinde uzun yırtmaçlı, V yakalı zümrüt yeşili bir elbise giymiş. Kahverengi saçlarını su dalgası yapmış , Yeşil gözlerine koyu bir makyaj yapmıştı. Dudaklarına toz pembe bir ruj sürmüştü.

Mavi gözleri Kadının yeşiller ile kesişti.

" Her zamanki gibi ışık saçıyorsun bella " yanaklarının ısındığını hisseden kadın bakışlarını kaçırıp kekeleyerek "G-geç kalıyoruz" Dedi. Ofelia gülerek " hey bende ingilizce biliyorum" kızının sözleri ile daha da utanan kadın başını yere eğdi. Adamın yüzündeki sırıtış genişlerken odanın kapısı açıldı. İçeriye kahverengi sağlı mavi gözlü bir kız çocuğu girdi. Üzerinde masmavi gözlerini belirten bir mavi prenses elbisesi vardı.

" Anne baba bütün herkes aşağıda sizi bekliyor acaba gelseniz mi ?"

 

"Geliyoruz." Annesinin sözleri ile koşar adımlarla odadan çıktı.

 

" Hadi o zmn hanımlar önden" adam kapıyı açıp önünden çekilip geçmeleri için yol verdi. Ofelia önden çıkarken adam elisayi durdurdu. Ofelia onlara bakarken adam " kızım bizi koridorda bekle bizim konuşmamız gerek."

 

"Tamam o zaman ben sizi bekliyorum." Deyip odadan çıktı.

Kapıyı kapatan adam elisaya döndü elisa korkuyla "Birsey mi oldu boran.?"

"Seni endişelendirmek istemem ama galiba geldiler. bizden almaya geldiler."

 

" Ne yapacaz boran ? " elisanın endişeli sesi ile boran elisayi kendine çekip sarıldı.

 

" elimden gerekirse canımı veririm onlar bizden bir can aldılar. bizde onlardan aldık. Bunu yapmayacaklardı."

 

"Ağlama zümrüt gözlüm Ağlama yetmedi canımı eline veririm yeterki sen Ağlama"

 

" onu hayatını biz mahvettik onu gerçeklere düşman ettik bizi affetmeyecek."

 

" bunu bilmeyecek bilmemesi için elimden geleni yapacam."

 

🥀

 

Heyecandan yerinde duramayan kalbine söz geçiremiyordu. Elisa ve boran da odadan çıkıp koridorun sonuna yaklaştı.

 

"Anne" Dedi derin bir nefes alıp heyecanını geçirmeye çalıştı ama imkansızdı.

 

" Çok çok heyecanlıyım... konuşamayacak kadar, siz önden gidin ben biraz sakinleşmeyi deneyip , gelecem."

 

" Tamam o zaman. biz inelim sen gel."

 

"Tamam" Boran ve elisa merdivenlerden inip salona geçerler.

 

"Sakin ol sakin ol sadece taç takacaklar birşey yok sakin ol heh tamam sakinim." Kendi kendine sakinleşmeye çalışan ofelia bir türlü sakinleşmeyi beceremiyordu.

 

" yok sakin olamıyorum kesin bireey olacak kesin." Derin nefeslerinin ardından biraz sakinleşen ofelia, sonkez derin bir nefes alıp merdivenlerden inmeye başlar.

 

Merdivenlerden inerken geniş salonundan alkış sesleri yükselir.

Boran "beni bu günde yalnız bırakmayan herkese minnettarım güzel kızım ofelia'nın doğum doğum günü benim için en özel günlerden biridir. Canım kızım ofelia benden sonra işlerimin başına geçecektir. bundan sonra ona yapılan saygısızlık bana yapılmış sayarım. Herkese iyi eğlenceler."

 

Herkes eğleniyor sohbet ediyor,dans ediyorlardı. Heyecandan eli ayağı tutmayan ofelia, yanına tebrik için gelen herkesle konuşmaya çalışıyordu.

Kardeşi Mary onun bu haline gülüyordu.

 

Boran ve elisa sahnede dans ederken kızlarının haline gülüyorlardı.

 

"Baksana şunların haline ofelia heyecandan konuşamıyor, Mary de onu gıcık etmeye çalışıyor."

 

" senin güzelliğinden gözüm hiçbir şey görmüyor zümrüt gözlüm."

 

Yanaklarına anında renk gelen kadın utancından başını başka tarafa çevirdi. Boran onun bu haline sırıtarak baktı.

 

"Efendim ,Efendim." Onlara doğru koşuşturan lena ile bakışları o tarafa döndü. Nefes nefese gelen lena

 

" Efendim... onlar, burdalar çok çok fazlalar." İkiside birbirine anlamaz gözlerle bakıp, lenaya odaklandılar.

 

"Kimler geldi lena doğru düzgün anlat." Boranın sert sesi ile lena

 

"Türk askerli geldiler buraya baskın düzenleyecekler." Elisa gerildi önce boran baktı sonra bakışları ofeliayı buldu. İnsanlarla konusmaktan bıkmış, marye kötü bakışlar atmakla meşguldü. Şimdi olmazdı. olamazdı. Yaşı gerçekleri öğrenmek için çok küçüktü.

 

"Boran ne yapacaz daha çok küçük kaldıramaz onlar bizden bir can aldı bizde onlardan hani ödenmiştik. Hani gelmezlerdi"

 

"Lena , elisa söz ofelia ile mary alıp arka kapıdan çıkın."

 

" boran olmaz sen burda. Olmaz boran."

 

Elisanın endişeli ve korku dolu sesi ile boran ona sıkıca sarılıp alnını öptü.

 

" bana birşey olursa kızlarım sana

Emanet onlara iyi bak."

 

"Ama se-"

 

" Hadi zümrüt gözlüm bende gelecem yanınıza"

 

Lena ve elisa kızların yanına giderken boran mekandan dışarı çıkıp korumaya aldı. Elisa ve lena kızları alıp arka kapıdan çıkarken etrafta silah sesleri duyuldu. Lena kızları çıkarıyor, elisada elindeki silah ile onları korumaya alıyordu.

 

Lena kızları arka kapıdan çıkardı ve onları mekanın karşı tarafındaki ormana doğru yöneltti.

 

" kızlar siz şu karşıdaki ormana saklanın ben bay ve bayan starı almaya gidecem."

 

Kızlar arkalarına bile bakmadan ormana doğru koştular lena elindeki silah ile önüne gelen herkesi vuruyor acımıyordu. Taki ensesinde bir soğukluk hissedene kadar.

 

"Nereye kadar kaçacaksınız yaptıklarınız yanınıza mi kalacaktı."

 

"Ya sizin yaptıklarınız? Haddin olmayan herşeyi yapıyorsun bakiyorumda asker."

 

"Kes sesini" yüzüne inen tokat ile yere düşen lena bir taraftan kızlara bakıyor, diyer taraftan elisa ile boranı arıyordu. Bacağına sakladığı bıçağı alıp düştüğü yerden doğrulup askerin Bacağına bıçağı saplayıp yüzüne yumruk savurdu. Tam kaçacakken Bacağına denk gelen kurşun ile tökezledi.

 

"Kolay kolay seni bırakacağımımı sandın He?"

 

Asker bıçağı bacağından çıkartıp lenaya doğru fırlattı. Son anda eğilip kaçacakken askerin onu tutup ağaca sıkıştırması ile durmak zorunda kaldı.

 

"Sen de o efendilerinde tek tek gebereceksiniz."

 

" kendine çok güveniyorsun asker dikkat et de sen ve komutanın gebermesin."

 

Asker tam lena'nın aklına silahı koyup tetiği çekecekken iki el silah sesi duyuldu önündeki askerin anlı ile boğazı kanlar içinde yere düşen bedeni ile bakıştı.

 

" iyi misin lena ?" Elisanin sorusu ile başını olumlu anlamda sallayan lena kızları hatırlar.

 

"Efendim kızlar ormandalar oraya gitmemiz gerekiyor."

 

"Boran onların yanında hemen çıkalım şuradan."

 

🥀 

 

"Hala gelmediler " Mary 'nin söylenmesi ile daha fazla tedirgin olan ofelia en sonunda bakmaya karar verir.

 

"bir sus artık tamam gidip bakacam sus artık sus heryerin salya sümük"

 

"Ya sanada birsey olursa gelmediler baksana vazgeçtim gitme beni kim koruyacak sonra"

 

"Bir kerede beni düşün yemin ederim dişimi kıracam.sen şu kulübeye saklan ben bakıp gelecem hemen."

 

"Çabuk gel tamam mı ofom?"

 

Sabır çeke çeke giden ofelia ormandan çıkmış hala çatışma seslerinin oraya giderken biru tarafından çekilir. Korkudan dönüp bakamaz hale gelen ofelia babasının sesini duyunca rahatlar

 

"Ne işin burada kızım annenin yanına git ve beni bekle."

 

"İyide baba annem gelmediği lena ablam onu bakmaya gitti biz mari ile bekliyoruz ormanda gelen giden yok."

 

"Tamam siz bizi ormanda bekleyin ben onları bulup gelene kadar çıkmayın."


 

🥀

 

Günümüz...

 

Herşey o lanet günden itibaren başlamıştı. Doğum gününüm yüzünden . Babam bana hep sen bizim için gönderilmiş bir bereketsiz derdi, bana o yüzden barkat derdi ama ben bir bereket değil lanet olarak gönderilmiştim. Ben ofelia herkesi güzellikler yerine lanet getiren ofelia...

 

Bu gün annemin ölüm günüydü. bu benim doğum günümdü .

 

"YA ABLA!" Mary'nin bağırışı ile irkilip ona döndüm noldu dermişcesine göz kırptım ama anlamayınca en son dayanamayıp

 

" noldu Mary ne bağırıyorsun dibimde."

 

" Ne mi oldu sana sabahtan beri o yaşadığım boktan olayı anlatıyorum ama senin aklın başka yerde zaten ben kimim ki?"

 

Trip atarcasına kollarını önünde bağlayıp,bana bakmamaya çalıştı ama yandan yandan baktığını görüyordum. Onun bu halleri beni küçüklüğüme götürüyordu. Gerçi o hala çocuk ruhluydu ama ben değildim. o çocuk ruhum elimden alınmıştı.

 

"Tamam söz anlat hadi dinleyecem valla hadi anlat "

 

Omuz silkip kollarını daha sıkı sardı bedenine ama ben biliyordum 10 sn sürmeyecek bana tamam iyi dinle o zaman diyecekti. İçimden saymaya başladım. 1,2,3,4,5,6,7,8-

 

" Tamam iyi dinle o zaman anlatıyorum."

 

Tamam anlamında başımı sallayıp onu dinlemeye başladım.

 

 

"Bak şimdi kızlarla kafede oturuyorduk. Sonra Masamıza aniden üç tane adam oturdu. Tabi biz hemen noluyor falan bunlarla uğraştık. En sonunda kafeden çıktık bunlar bizi takip etmeye başladı bende sonra biz koştuk bunlarda arkamızdan seslenip koştu en son çıkmaz bir sokağa girdik." Nefes nefese kaldı. Bi zahmet kalsın 1 dk bu kadar çok konuşan insan görmedim.

 

"Nefes al nefes, arkandan it kovalamıyor."

 

"Neyse bize saldırmaya kalktılar ben çantamla vurdum güzelim çantamın kolu koptu , neyse sonra çıkmaza bir araba girdi içinden siyahlara bürünmüş bir adam çıktı. Adamlar o tarafa bakarken bizde fırsat bu fırsat o adama doğru koştuk. Adam bizi arkasına aldı ama görmen lazım ne derler heh maşallahı var o derece 3 adamı birden devirdi."

 

" aşık oldun galiba adama ballandıra ballandıra anlattığına göre."

 

" ama görmen lazım Adamlar toz olup uçtular. Bende adama teşekkür amaçlı şey ettim..."

 

Olamaz ben bu sonu biliyordum adamı bizim bara davet etmişti kesin. Babam duymasın diyede bana yalvaracaktı.

 

" Sende adamı bizim bara mı davet ettin?"

 

"Evet" yüzsüzce evet demesi yokmu insanı ayrı bir sınır ediyordu.

 

"Bu sefer ben karışmıyorum babama sen hesap verirsin"

 

"Ya ama of ya ne olur bir kere idare etsen hem sen nasıl kardeşsin kardeşler birbirlerine destek çıkar."

 

What dedin güldüm bir kere yasak olmasına rağmen dışarı çıkmıştım ispiyonlamıştı.

 

" Sen beni babama ispiyoncu iken destek çıkmıyordun ama ben niye destek çıkayım sana ?"

 

"Ama senden o deri ceketini istedim vermedin o yüzden yaptım normalde yapar mıyım hiç ?"

 

Deri ceket dediğide daha paketinden çıkarıp giymediğim ceketimdi kıyamıyordum onu giymeye çok pahalıydı bide Mary sakar olduğu için hiç veresim yoktu.

 

"Daha paketini bile açmamıştım. Senin kıyafetin mi yoktu her boku benden giyiniyorsun.?"

 

" Hadi ya nolur idare etsen lütfen her istediğini yaparım."

 

İşte böyle yola gel köle anlayınca ne kadar da güzel teklifler sunuyordu.

 

"Tamam ama bir şartla bende seninle geliyorum ama barda seni bırakıyorum çünkü bir yere gitmem gerek tamam mı ?"

 

"Nereye gideceksin ki sen ?"

 

"Sana niye söyleyeyim sen bana adamı davet edeceğini söylüyor musun?"

 

Salak işte elime koz vermicekti.

 

"Tamam anlaştık." Heh söyle yola gel

 

"Tama hadi daha şu lanet olası projeye bakıcam. Dört gün oldu Dört bir türlü başlatamadım. "

 

"Oky bebeğim hadi sana iyi çalışmalar ben kaçar."

 

Götelek. Anlaşma yaptı ya hemen kaçtı hiç ablama yardım edeyim falan yok.

 

🥀

 

Güzel bir duş aldıktan sonra üzerime boğazlı dar siyah triko kazak, altıma siyah dar kot bir pantolon giyip, ayağımda siyah dar botumu geçirdim.

 

 

(Ofelianin kombini)

 

Makyaj masasına oturup koyu bir makyaj yaptıktan sonra hazırdım. Saçımı sıkı bir at kuyruğu yaptıktan sonra Dolaptan siyah deri kabanımı alıp odadan çıktım.

 

Mary ile babam salonda oturmuş konuşuyorlardı. Benim geldiğimi görünce Mary'nin gözleri parladı.

Köpek beni beklemişti izin için.

 

"Baba biz bara geçicez biraz sıkıldık. Malum 1 hafta oturup sunum hazırladığım için bunaldım. Biraz hava almış oluruz."

 

Babam bir yandan dosyalara göz atıyor bir yandan bizimle konuşuyordu.

 

"Telefonlarınızı açık olsun güvenli yerdeyiz ama yinede önleminizi alın. Sadık size eşlik etsin."

 

"Tamam o zaman görüşürüz."

 

"İyi eğlenceler."

 

Evden çıktıp bahçeye Sadık abinin yanına gittik. Babamın sağ koluydu en güvendiği korumasıydı. Sadık abi bizi görünce korumalarla olan konuşmasını yarıda kesip bize doğru yürüdü.

 

"Ooo bu güzel kızlar Nereye gidiyormuş bakalım."

 

Abimiz gibiydi. hep bize sahip çıkardı.

 

"Sadık abi işin yoksa bizi bara bırakabilir misin ?"

 

"Kız pıtırçık o ne biçim laf öyle. Tabiki bırakırım."

 

Bana hep pıtırcık derdi Mary ise sütlü çikolata.

 

" abi sende mi ya lütfen ben artık büyüdüm."

 

"Tamam tamam siz geçin arabaya ben geliyorum."

 

İkimizde aynı anda "tamam" dedik ve arabaya doğru ilerledik.

 

🥀

 

Bara geldiğimizde Mary heyecandan yerinde duramamıştı. Yok abla güzel gözüküyor muyum? yok giydiğim şeyler güzelmi? Acaba gelir mi ? Ya gelmez ise diye 30 tane soru sorudu cevap olarak susmayı seçmiştim Taki en son abla diyecekken sözünü kestim.

 

"Aa yeter be of tamam güzel görünüyorsun. Giyimin hoş ve gelmeseydi o senden adresi almazdı tamam mı sus artık."

 

Bu kadarı da fazlaydı ne zannediyordu beni ara motoru mu ?

 

"Geldi abla abla geldi." Gözlerimi barın giriş tarafına çevirdiğimde sim siyah giyinmiş kumral saçları özenle yapılmış, gözleri ela renginde bir adam girmişti. Bir yerden tanıdık geldi ama tam çıkaramadım.

 

"Neyse o zaman siz konuşun benim yapmam gereken İşlerim var gidecem şimdi sende salak saçma hareketler yapma ve hemen adama sulanma."

 

Onları orda bırakıp barın arka kapısından çıktım. Ön kapıdan çıksaydım sadık abi beni fark eder babama söylerdi.

 

Yaklaşık beş dakika sonra motorum gelmişti ve Üstüne de bir Nadia. En sevdiğim kuzenimdi.

 

"Öyle bakacak mısın yoksa gidelim mi ?"

 

Arkasına binip kaskı kafama geçirdim Nadia da beklemekten sıkılmış gibi motorunu ısıttı ardından hızla arka taraftaki bahçeden çıkış yaptı.

 

🥀

 

"Hani amına koyum nerde bu 20 dakika geçti."

 

"Sakin ol gelir birazdan bok gibi yer amk gel dışarı çıkalım depo bildiğin rutubet kokuyor."

 

Terk edilmiş eski depodan çıkıyordu ki çevremizi ates çevreleyene kadar.

 

"Bak geldi"

Alev çemberininin dışındaki dumanlar yüzünden kadını görmekte zorlanıyordum.

 

"Öldürmek istediğiniz kişiyi kendiniz öldüre bilecekken ne diye bir katil tutarsınız ki.?"

 

Kadının sesi o kadar güzeldi ki bir an melek sanmıştım

Maskeden ötürü yüzü gözükmüyordu.

Simsiyah giyimli üzerinde cırtlak bir kırmızı kabanı vardı.

 

"Uğraşmaya değecek kişiler değiller."

 

"O zaman neden öldürüyorsunuz.?"

 

"Bir katil için fazla meraklı değil misin ?"

 

"Öldüreceğim kişinin suçunu bilmedene öldürmem."

 

"Uyuşturucu ve çocuk satıcısı öldürme için yeterli mi ?"

 

Sesi soğulu çıkmadı kabul edinişti bu

 

"ZAK açılımı ne ?"

Nadia nin merak ettigi soruyu bende merak etmiştim tuttuğumuz katil bu isimle anılıyordu.

 

"Zümrüdü anka kuşu"

Saçma değildi çünkü Zümrüdü anka külleri ile doğardı.

 

"Neden peki anka kuşu?"

 

"İnsanlar adaletsizdir. Anka kuşunu seçmem küllerimden doğup o adaletsizliği bozmak."

 

Bu benim için yeterli olmuştu bile. Memnuniyetle kafamı hafif aşağı yukarı salladım.

 

"Atacağım adreste 2 gün sonra maskeli balo olacak orada olacam bakalım marifetlerini neler."

 

"Memnun kalacağınıza eminim."

 

Kadın gitti çemberdeki alev söndü...

 

Depodan çıktık. Sonunda temiz hava alabildik, duvarda kırmızı spreyle ile ZAK yazılmıştı.

 

Motora binip eve geçtik ben bitsem bile intikamım bitmeyecekti.

 

 

Bölüm : 20.02.2025 00:56 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...