31. Bölüm

İllegal Eş

Emine Fidan
beytikzer

İyi günler dilerim sayın okur. Yeniden merhabalar! Sanırım bu bölüm hesap vermeler ile doldu. Doğal olarak bolca diyalog bulunmakta. Bu sefer fazla tutmayacağım seni, iyi okumalar dilerim. Selametle!

 

13 Ocak 1951 Demokrat Parti'nin komünistlere saldırısı ve TKP tevkifatı gerçekleşti.

 

***

 

Rıza gittiğinden beridir boşluğa düşmüş gibiydi Gülilzar. İçindeki tüm öfkeyi kusmuş; bomboş bir halde oturuyordu. Avucunun arasındaki toprak bardaktan yükselen ısının burnuna çarpmasına izin veriyordu. Kokusu mide bulandırıcı da olsa içmekten başka şansı yoktu. Nazire Hanım, kendisini kesin bir dille uyarmıştı zira. Bardaktaki ıhlamurun hepsi bitecekti. Gülümsedi. Fakat bu gülümseyiş burukçaydı. Çocukken kaptığı şifayı hatırlamıştı. Nazım'ın, ona bulaştırdığı şifa...

 

Halası terlemeleri için üstlerine iki yorgan birden atmış; sobayı harlamıştı. Hemen öncesinde içirdiği ıhlamur midelerini bulandırsa da halası burunlarını sıkıp ağızlarını zorla açıvermişti. Sıcak ıhlamurun boğazından geçtiği an durmadan öğürmüş; ancak helaya koşturan Nazım olmuştu. Elbette ikinci bardaktan kaçamamıştı Nazım. Her öğürdüğünde yanağına küçük bir tokat atılıyordu. Böylece zorla da olsa midesinde kalmıştı.

 

O vakit işkence olan anılar şimdi tebessüm oluşturuyordu Gülilzar'ın yüzünde. Şimdi halasının burada olmasını ne kadar çok isterdi! Lakin ne söyleyecekti ki? 'Ben evlendim ama sadece imam nikâhıyla. Üstelik ben artık tazecik kumayım,' mı? Halası muhtemelen gözlerini belertir; terliği kaptığı gibi kalçasına indirirdi. Belki de, 'Hiç mi ablalarından misal almadın!' diye bağırır; dövünürdü. Ne dese, ne düşünse haklıydı. Gülilzar hiç böyle bir aptallık yapmamıştı. Her daim kontrollü olmasıyla övünürdü halası. Hayal kırıklığına uğrayacağı kesindi.

 

Yüzünü buruşturarak bardaktan bir yudum alırken kendini tutmaya çalıştı. Bardağın anca yarısını içebilmişti ki Nazire Hanım, bardağı elinden alıp onu bu işkenceden kurtardı. Ardından yüzüne öyle bir şefkatle baktı ki Gülilzar sebebini bilemedi.

 

"Mide bulantıların ne zamandan beri var?" Ah! Şimdi anlaşılmıştı. Nazire Hanım tamamen yanlış anlamıştı. Gerçi haklıydı bir yerde. Yeni evlilerdi ve büyük bir olasılıkla köydeki herkes müjdeli haberi duymayı bekliyordu. Ne müjde ama! Gülilzar, başını sallayıp,

 

"Yok, öyle değil. Ihlamuru sevmem ben. Çocukken de böyleydi," dediğinde Nazire Hanım hayal kırıklığına uğrar gibi oldu. Gülilzar'ın pek umurunda olmadı. Belki de tek tesellisi buydu. Daha fazla konuşmak istemeyerek yorganın altına girdi. Kimseyi istemiyordu yanında. Biraz kendisiyle baş başa kalmaktı dileği. Fakat Nazire Hanım aynı fikirde değildi.

 

"İstersen nane limon yapayım?" Gülilzar sıkıntıyla ofladı. Ardından doğrulup Nazire Hanım'ın anlamasını umarak,

 

"Lütfen benim için bir şey yapmayın, yalnız kalmak istiyorum," dediğinde Nazire Hanım, utançla başını eğdi. Gülilzar, yaptığının yanlışlığını kavrayınca daha yumuşak bir şekilde konuştu. "Özür dilerim. Sizi kırmak istememiştim. Sadece düşünmem ve karara varmam gereken şeyler var." Nazire Hanım, telaşla Gülilzar'a dönüp,

 

"Rıza'yı bırakmayacaksın değil mi?" diye sorduğunda bu konuyu konuşmak rahatsızlık verdi genç kadına.

 

"Bunu sizinle konuşmanın uygun olduğunu sanmıyorum." Nazire Hanım, sandalyesini Gülilzar'ın başucuna çekip ellerine yapıştı.

 

"Lütfen bu haldeyken bir karara varma." Sonrasında tereddütlüydü. "Bak Murat'ım ne düşünürse, ne isterse söylemekten, göstermekten kaçınmaz. Ancak Rıza öyle değildir. O içine atar. Yeni toparlandı tekrar kaymasın avucumdan." Gülilzar yavaşça elini çekip,

 

"Evli olduğunu biliyor muydunuz?" diye sordu alacağı cevaptan korkarak. Belki de herkes biliyordu da bir kendi bilmiyordu. Olabilirdi öyle değil mi? Nazire Hanım gözleri dolu dolu baktığında alacağı yanıttan ürktü.

 

"Biliyordum. Kadir Bey, muhtardan öğrenmiş; bana da söyleyeli çok olamadı." Şimdi anlamıştı işte. Kadir Bey'in isteğiyle ulaşmıştı o mektup. Teşekkür etmeli miydi? Doğrusu o mektubu ağzına tıkayası vardı. Gözlerini yumup derin bir soluk aldı. Konuşamıyordu, konuşursa gözyaşları boğacaktı onu. Konuşamıyordu. Fakat toparlanıp hesap sordu.

 

"Bir kadın olarak bunu bana söylemeye mecburdunuz! Nasıl kaldırdı vicdanınız bunu?" Homurdandı. "Hoş, sizde vicdan olsaydı kardeşinizin katiliyle bir olmazdınız!" Nazire Hanım, duyduğu kötü sözler sebebiyle titrer gibi oldu. Gülilzar ise öfkeyle ağzından çıkan şeye pişman olmuştu bile. Kendisine inanamıyordu. Ne zamandan beri boşboğazın biri oluvermişti? Ona anlatılan bir sırrı ne zamandan beri yüze vurur olmuştu. Nedametle yutkundu. "Özür dilerim. Ben öyle..." Sözünü tamamlayamadan Nazire Hanım başını kaldırdı. Gözleri buğulanmıştı.

 

"Tam da öyle söylemek istemiştiniz. Haklısınız vesselam. Fakat bilmediğiniz şeyler var. Sanırım yarım yamalak bir açıklamadan daha çok şeyi hak ediyorsunuz." Ondan beklenmeyecek bir halde güldü. Gülilzar bunu ilk defa gördü. "Hoş bu daha çok benim günah çıkarmama benzeyecek lakin..." İç çekip zaten düzgünce taranmış olan saçını düzeltti. "Kadir Bey'in tıbben bir evladı olamaz." Pat diye söylediği şey, Gülilzar'ı şaşkınlığa uğrattı. Ancak biraz düşününce Murat'ın bir kardeşi olmadığı hatırına geldi. En azından anne tarafından... "Kardeşimi seçmesinin sebebi zaten gebe oluşuydu. Rıza'ya babalık edecekti. İstediği gibi olmadı. Kardeşim ile Rıza'nın babası kaçtı." Gözlerinden süzülen yaşları başparmağıyla alıp kuruladı. "Sonra da kardeşimin açığını benimle kapadı. Kocamın yanarak kül oluşu elbette ki tesadüf değildi." Başını kaldırıp gözyaşlarını geriye itmeye çalıştı. Ardından Gülilzar'a bakıp, "Ne ile tehdit edildiğimi tahmin edersiniz. O zaman henüz gebeliğin başlarındaydım. Bir annem bilirdi. Nasıl öğrendiğini anladın sanırım. Evladımı da kaybedemezdim," diyerek suskunluğa büründü.

 

Kadir Bey, Gülilzar'ı şaşırtmamıştı. Tüm o hayatlar Kadir Bey yüzünden yok olup gitmişti. O ise kim bilir şimdi ne ile meşguldü. Artık onun yerinin parmaklıklar arasında olduğunu düşünmüyordu. Onun yeri topraktı. Gerçi toprak dahi onu kabul eder miydi? Emin değildi.

 

"Bu söylediklerinizi yetkili mercilere de anlatabilirsiniz." Nazire Hanım yüzünü buruşturdu.

 

"Sen söyledin de ne oldu?" Gülilzar söyleyecek bir şey bulamadı. Haklıydı. Tüm bu itiraflar öylesine yormuştu ki ruhunu, sakınmadan başını tekrar yastığa koydu. Nazire Hanım da ayaklanıp yorganı üzerine örttü. Öylesi bir anaç tavırdı ki Gülilzar tebessümünü bahşetti. Ardından gözlerini yumup bir nebze uzaklaştı bu utanç kaynağı köyden.

 

***

 

Burnuna dolan kokunun sarhoşu olmak istedi Gülilzar. Ne kadar da özlemişti! Başını sıcacık göğse daha da bastırıp iyice sokuldu. Birden kulağının altındaki kalp hızlanmaya başladı. Nasıl da güzel atıyordu! Yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamadı. Elleri göğsü keşfe çıktığında altındaki vücudun gerildiğini hissetti. Sebepsizce hoşuna gitti bu durum. Rıza'nın üzerindeki etkisi büyüleyiciydi. Başına dayanmış çeneye uzanarak dudaklarını aradı gözlerini açmadan.

 

Nihayet o lebleri bulduğunda Rıza'nın titrek nefesi yüzüne yayıldı. Ne kadar da gerçekçiydi! Elleri yanaklarını kavrayıp öpüşü başlattı. O denli sıcaktı, o denli güzeldi ki Gülilzar alev alacağını düşündü. Belki de almıştı. Zira göğsünün nefes almakta bu kadar zorlanmasının başka bir sebebi olamazdı. Tereddütlü öpücüklerin ardından Gülilzar'ın elleri, Rıza'nın yanağından kayıp göğsüne indi. Oradan da kazağının eteklerine ulaşıp çekiştirmeye başladı. Bu tereddütlü Rıza'yı çığırından çıkarıp daha aceleci olmasına neden oldu. Gülilzar'ın ellerini tutup başının iki yanına sabitleyerek öpücüklerine ara vermeden yakmaya devam etti. Boynunu ıslak öpücükleriyle süslerken dudakların yerini dişler aldı.

 

Gülilzar hazzın verdiği ürpermeyle gözlerini araladığında Rıza'nın eğilmiş başıyla karşılaştı. O an bunun bir rüya olmadığını kavradığında çırpınmaya başladı. Nasıl böyle bir aptallığı yapmıştı. Ayrıca Rıza, nasıl itiraz etmemişti? Genç adam birden bire değişen kadına baktığında gözlerindeki hayal kırıklığıyla karşılaştı. Gülilzar'ın hayal kırıklığı kendisineydi aslında. Hâlâ Rıza'ya karşı büyük bir arzu duyuyordu. Dağılmış saçlar bu kadar mı yakışırdı bir insana? Kızarmış dudakları, şaşkınlıktan aralanmış gözleri... Şimdi tekrar yeltense biraz önceki ana, durmaz; karşılık verirdi Gülilzar. O kadar aptallaşmıştı işte.

 

Silkinmek için boğazını temizledi önce. Ardından yeterince sert olduğunu umduğu bir tonda,

 

"Güvenimi bu şekilde mi kazanacaktın?" diye sordu. Rıza gözlerini kırpıştırıp kavramaya çalıştı olanları. Peşinden hızlı hareketlerle çıkmak istemediği kuytudan eli yanmış gibi sıyrıldı. Bu hali normal şartlarda Gülilzar'ı güldürürdü fakat şu an gülmekten çok uzaktı genç kadın. Yorganı üzerine çekip sırtını yatağın ahşap, yer yer eskimiş başlığına dayadı.

 

Rıza, yatağın yanı başındaki sandalyeye çöküp dirseğini dizine yasladı. Ardından başını eğip ellerini birleştirdiğinde nefeslenmeye başladı. İnip kalkan sırtı, bir harpten çıkmışçasına hararetle hareket ediyordu. Rıza'ya göre öyleydi de. Kendisi ile cenk ediyordu. Gülilzar'dan uzak kalmak o kadar zordu ki... Ne diyecekti? Belki de sadece susmalıydı. Fakat Rıza, bu düşünceyi savsaklayıp,

 

"Başlatan sendin," dedi. Anında pişman oldu. Çünkü Gülilzar'ın şu an şaka kaldıracak havada olmadığını iyi biliyordu. Gülilzar henüz o hararetli andan sıyrılamamışken Rıza'nın sarf ettiği şeye, iki katı büyüklüğünde hiddet gösterdi.

 

"Uyku sersemiydim ve sen fırsattan istifade ettin!" Rıza, onu yatıştırmak yerine daha da harladı.

 

"Karımsın nihayetinde. İllegal bir şey yapmadım." Rahatça söyledikleri Gülilzar'ın cinlerini tepesine çıkardı.

 

"İmam nikâhlı karın! Yeterince legal değil." Parmaklarını burun kemiğine dayayıp inledi. Ardından, "O da olmayacak artık. Boşa beni," diye söylendiğinde Rıza, Gülilzar'a anlamsızca baktı.

 

"Rüyanda görürsün." Genç kadın bu çocuksu cevap karşısında ağzı açık bakakaldı. Daha mantıklı konuşmayı uygun görüp,

 

"Bak Rıza, artık olmaz. Benden sana eş olmaz! O sebeple işi yokuşa sürmeyelim. Bitsin gitsin," diyerek döktü eteğindeki taşları. Rıza sırtını sandalyeye yaslayıp kollarını göğsüne bağladı. Kaşlarını kaldırıp somurttu.

 

"Senden bana eş oldu Gülilzar. Caymam!"

 

"Hayatın boyunca iki eşli olarak mı kalacaksın. Sen bu musun Rıza?" Gülilzar'ın, inanmaz gözlerle bakması canını sıktı Rıza'nın.

 

"Hayır. Elbette böyle devam edemez. Lakin senden geçmem Gülilzar. Unut bunu." Kat'i sesi Gülilzar'ı memnun etmekle beraber heyecanlandırdı da. Rıza'nın sonrasında söylediği şey ise zil takıp oynamasına dahi neden olabilirdi. "Mirabelle ile bitireceğim. Zaten gerçek bir evlilik değildi." O kadının adını anıyor oluşu Gülilzar'ı çileden çıkarıyordu. Kıskançlıktan orta yerinden çatlayabilirdi. Fakat sustu. Rıza bu suskunluktan faydalanıp yatağa, Gülilzar'ın yanına sığıştı. Karısının çenesini kavrayıp kendisine bakmasını sağladı. Başparmağıyla yanağını usul usul okşarken, "Kendine eziyet edip durma Gülilzar. Benim için bir sen varsın. Bir kadınım sensin. Gözüm ne senden başkasını görür, ne sever. Dilim senin adından başka ismi aşkla söylemez."

 

Gülilzar kızgın kalması gerektiğini biliyordu. Rıza'yı itip uzaklaştırması gerektiğini de. Lakin olmuyordu. Bağlanmıştı ona. Nasıl hiç olmamış gibi davranabilirdi ki? Yalan söylese dahi inanırdı Gülilzar. O kadar sevmişti onu. Rıza, burnunu saçlarına gömdüğünde çıtını çıkaramaması hep bundandı. Yüzüyle yüzünü gezdiğinde itiraz edememesi bundandı. Rıza, burnunu şakaklarından çenesine değin mesh ettiğinde öpmesini dilediğinde sebebi bundandı. Rıza, onu öpücüklere boğmadan çekildiğinde kalbinin sitem edişi hep bundandı! Rıza, Gülilzar'ın içini görür gibi gülümsediğinde kanat çırptı âşık kadın.

 

"Güvenini tekrar kazanana kadar..." Mırıldanışı iç gıdıklayıcıydı. Habercisiydi yaşanacakların. Rıza, istemeden de olsa elini indirdiğinde, "Şimdi benim ilçeye inmem gerek. Gidip bir avukat bulmalıyım," dediğinde sarılmak istedi Gülilzar. Onlardan vazgeçmediği için. Yine de gururu gem vurdu hislerine. Yüzünü ifadesiz tutmaya çalışarak uzaklaşmaya çalıştı Rıza'dan. Hareketi genç adamın bezgince nefes vermesine sebep oldu. Ardından uzanıp Gülilzar'ın alnına minik bir öpücük kondurarak ayaklandı. "Yorma kendini. Bir ihtiyacın olur diye teyzem burada. İyileşmeye bak." Sonrasında bir cevap beklemeden ayrıldı yanından. Kendini özgür kılmaya, Gülilzar ile olmaya gitti...

 

Bölüm : 29.11.2024 15:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...