@beyzababapro
|
10.Bölüm (Final) O kaosun içinde Eyüp Bey ve ali kemal Bey denk düştüler. Yanlarında kimse yoktu birbirlerine karşı savaşıp kazanmalıydılar. Ali kemal Bey atağa geçmiş gibi yapıp Eyüp beyin arkasına ışınlandı ve ateş çıkartıp rüzgar özelliğiyle yelledi. Eyüp Bey etinin yandığını hissetti ama savaşmaktan geri durmadı. Kravatı yamulmuş,ceketinin sırtı yok olmuştu. Ali kemal beye sarmaşık la saldırıyormuş gibi yapıp kaçacağını hesapladığı yere buzdan oklar gönderdi. oklarda biri ali kemal Bey’in omzuna denk geldi ve ali kemal Bey anlık bir refleksle ateş patlaması yaptı. Eyüp Bey bundan kaçmadı çünkü bunun da şaşırtmacalı olduğunu sandı. İkisi de yerde uzanıyorlardı,saldırı yapan kazanacaktı. O sırada Burhan Bey olay yerine indi. Zor bir seçim yapmak zorunda kalmıştı. Bir yanda kendisini büyüten ve mafya yapan,yeri gelince “baba” dediği adam;diğer yanda aşık olduğu kadının patronu vardı. Eyüp Bey “Burhan,oğlum;gel etme.” diye inledi. Ali kemal Bey sırıttı ve “Eğer beni öldürürsen,hiçbir şey olmaz.” Burhan Bey sağ eline ve kılıcını sol eline silah aldı ve sağ tarafa kılıcını fırlattı. Sol tarafına da ateş etti. “Her zaman üçüncü bir yol vardır.” diye mırıldandı. Dudakları zevkle kıvrıldı. İkisini de öldürmüştü. Bilmediği bir şey vardı: kemal Bey ölmemişti. Burhan Bey’e hava kılıcını fırlattı ve kılıç Burhan Bey’in göğsüne saplandı. Acı içindeki bir inlemeden sonra Burhan Bey yere yığıldı ve oracıkta can verdi. Üçü de ölmüştü,bu da dördüncü yoldu. Kanca etrafına bakmıyor tahir Bey’in boş anını yakalamaya çalışıyordu. Aslında tahir Bey dikkatli olmalıydı çünkü yanlışlıkla hava gücüyle Kanca’nın gücünü de arttırabilirdi. Bu savaş gökyüzünün yukarısında gerçekleşiyordu yani ölüm manzaralı bir arenada. Şehrin hali yıkılmış harap olmuştu fakat dediğim gibi Kanca ve tahir Bey rakibi dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyordu. Kanca kulaklarında güçlü rüzgarın güçlü uğultusunu hissediyor ancak parmaklarının kendi güçünü fark ederek kasılmasına izin veriyordu. Ormana yakın kesimde ise bambaşka bir olay yaşanıyordu. Beyza küçük kızı bir sığınağa saklayıp ali kemal Bey ‘in üssüne doğru yola çıktı. O üsse varınca laboratuvara koşup eline bir kumanda aldı. Kumandanın yalnızca beş tuşu vardı. Beyaz,mavi,kırmızı,yeşil ve dört renk de aynı anda. Beyza element serumlarının olduğu yerin altından tek bir ampul (iğnelerin ilaçlarının konduğu küçük şişe) çıkarttı. Heyecandan elleri titriyordu. Bir iğne çıkartıp ampulün içindeki mor sıvıyı enjektöre çekti. Tereddütsüz bir şekilde koluna sapladı ve ilaç damarlarında gezinmeye başladı. Özel olarak hızlı dağılan formülde yapmıştı ve yanağında daha önce görülmemiş mor bir sembol oluştu. Hafifçe gülümsedi. Bir içinde beyaz sıvı olan ampul ve şırıngayı çantasına atıp kumandayı da alarak savaş meydanına doğru uçmaya başladı. Bu sıvının ne olduğunu ve ne işe yaradığını bilen tek kişi beyzaydı. Savaş alanına dalıp kancayı ve Burhan Bey’i aramaya başladı. Kanca hemen karşısında duruyordu. Epey hasar almıştı fakat hiçbir şey yokmuş gibi sırıtıyordu. Beyza onu sert bir hareketle çekip ormana götürdü. Kancanın ayakta duracak hali bile olmadığı için buna itiraz etmedi. Beyza kancaya burada kalmasını söyleyip Burhan bey’i aramaya başladı fakat onu hiçbir yerde bulamadı. Geçen her dakika Kanca’nın ölme ihtimali artıyor ve beyzanın Burhan bey’i bulma umudu azaldıkça azalıyordu. En sonunda onu buldu,daha doğrusu cesedini. Göğsündeki kılıcı görünce anladı öldüğünü ama “Ya yaşıyorsa? O ölemez onun kızı var ben varım bizi bırakamaz!” diye inledi. Çantasından çıkarttığı ampulü hiç düşünmeden Burhan Bey’in koluna enjekte etti ve çantasından kumandayı çıkarttı. sonra dört rengin de olduğu tuşa bastı. Üç saniye içinde Burhan Bey’in cesedi ve kanca dışında damarlarında element serumu bulunan herkesin kalbi patladı ve kanları,organları yolların ortasına saçıldı. Bu üç saniyede de beyza Burhan Bey’in cesedinin dudaklarına yapıştı. Üzerlerine sıçrayan kan,patlama sesleri umrunda değildi ama artık emindi:Burhan Bey nefes almıyordu. İniltiler bağımalar bir de beyzanın ağlayışı şehirde yankılanıyordu. Polis ekipleri şaşkınlıkla olanları izliyor,bir Allah’ın kulu da müdahale edelim demiyordu. Beyza Burhan Bey’in cesedini sırtlayıp kancanın yanına götürdü ama akıl edemediği şey küçük defnenin de orada olduğuydu. Küçük kız bağıra çağıra ağlıyordu. Beyza Burhan Bey’i hayata döndürmeye çalışıyordu. Kanca Beyza’yı dürtüp “Az önce iki mafya üssünün yönetici zümresini birden yok ettin. Tek sorun burhan’ın da ölmesi mi?” Beyza göz yaşları içinde “Ama ben ona koruyucu ilaç getirmiştim,yaşayacaktı o!” Kanca beyzayı sürükleyip cocuğun elini tutarak üsse götürdü. Defne ve K’in ölü bedenleri dip dibe bulundu,Hilal ve Yiğit sonsuz uykusuna el ele daldı. Kanca ve beyza element serumu enjekte edilmemiş adamların başına geçtiler,defne de bununla paralel olarak müthiş bir hayat yaşıyordu fakat beyzanın psikolojisi bozulmuştu ve laboratuvarda Burhan bey’i hayata döndürme çalışmaları yapıyordu. Bir rivayete göre beyza bunu başardı ve birlikte evlenip bir erkek çocuğu dünyaya getirdiler. Bir başka rivayete göre beyza şizofreni hastası oldu ve Burhan Bey’in hayaliyle yaşadı. İşte budur aslında: |
0% |