@beyzababapro
|
8 .Bölüm “Kahretsin! Bunları buraya getirerek iyi halt ettiniz şimdi yerimizi öğrendiler.” Eyüp Bey Burhan Bey’in kaçırılmasına olan sinirini adamlarından çıkartıyordu. “Ama efendim artık dört elementin de kilidini açtık. Onları öldürebiliriz.” Eyüp Bey sinirli sinirli güldü. “Aynen öldürelim de Beyza bizi Hiroşima yapsın değil mi? Kafamızda Çernobil patlatsınlar.” Adamları başlarını öne eğdi. “Tahir vazgeçmedi mi?” Adamlar başını olumsuz anlamda salladılar. “İlle de Burhan yani.” Beyza sabah uyandı,küçük kız hala mışıl mışıl uyuyordu. Beyza hafifçe gülümsedi,kalkıp duşa girdi. Çıkıp üstünü giyindi saçını kurutup topladı. Derken kapı çalındı. “Ali Kemal Bey çocuğu istiyormuş.” Beyza çocuğu uyandırdı ve çocuk daha uyku sersemiyken adamın götürebilceğini söylemesine rağmen kendisi çocuğun elini tutup Ali Kemal Bey’e götürdü. “Vay,yoksa çocuk senin de mi prensesin oldu Beyza?” Beyza yutkundu,yalan söylerse Ali Kemal Bey anlayacaktı. “Ona bu kadar bağlanmamalısın,onun annesi sen değilsin.” Defne “Hayır artık o benim annem. Ben annem olmadan büyüdüm ve anne sevgisini bana Beyza annem tattırdı,artık bizi ayıramazsınız.” Beyza dişini sıktı,bu kadar açık konuşmak zorunda mıydı? “Yoksa Eyüp’ün üssünde siz tanıştınız mı? Bir çocuk ve bir esir,ilginç.” Beyza artık konuşması gerektiğini hissetti. “Sanırım ellerim bağlı olduğundan kapıyı kilitlemiyorlardı, bir gün Defne gelip benimle konuştu ve aç olup olmadığımı sordu. Sonraki günlerde bana yiyecek ve su getirdi,onun sayesinde işkencelere katlandım,aksi taktirde ölebilirdim. Gelip benimle konuştu moral de verdi. Bu süreçte ona çok bağlandım ama asıl siz onu bana emanet ettiğinizde annesi gibi hissettim. Özür dilerim.” Ali Kemal Bey kaşlarını çattı. “Gelin benimle,soru sormayın.” Depoya indiler. Ali Kemal Bey kapıyı açtı. Hira hala hava akımlarını kullanarak kendini çözmeye çalışıyordu. Defne çoktan vazgeçmişti. “Bizi niye burada tutuyorlar ki turşumuzu mu kuracaklar?”Defnenin haklı isyanları üzerine Hira da galeyana geldi. “Çok sıkıldım,birlikte bir şeyler yapalım!” Defne sıkıntıyla nefesini verdi. “Şu küçücük yerde ne yapabiliyorsak yapalım.” Hira düşündü. “Koskocaman bir fırtına oluşturabiliriz, hava ve su olarak. Fırtınayı da artık bir tarafımıza… Harbiden ne yapacağız şimdi?” Defne güldü. “Oyun oynayalım.” Hira Defne’nin ciddi olmadığını sandı ama Defne gayet ciddiydi. Gerçekten de oyun oynamaya başladılar. “Yaran hızlı iyileşiyor. Bunun sırrı ne?” Yiğit işi hızlandırmak için her şeyi yapıyordu. “Senin ilgin. Daha önce bana bu kadar ilgi gösteren kimse olmadı,tabi annem dışında.” Yiğit gülümsedi. Bu Hilal’in gerçek anlamdaki ilk flörtüydü,yaşlar pek tutmasa da. Yiğit Hilal’in alnından öptü. Garip bir şekilde Hilal bunu hiç yadırgamadı. “Yürümüyor uçuyor mübarek!” diye bağıran Elif’in sesini duyunca toparlandılar. “Doktorum olarak lan doktorum olarak!” Elif ve Hilal kahkaha attılar. Yiğit olayı anlamamıştı. “Yankı Helin’e lider ayağına neler yaptı neler.” Yiğit kaşlarını kaldırdı “Neler yaptı?” Elif dudağının köşesini ısırıp elini “neler neler“ anlamında salladı. Yiğit şimdi anlamıştı. Güneş ufukta batarken ateşin başında toplandılar. Hilal “Bence ikişerli ayrılıp Defne ve Hirayı arayalım. Yarın bu saate kadar herkes burada olsun mekanı bulan söyler biz de hücuma geçeriz ona göre. Var mı itiraz veya soru ?K gerindi ve “Ben tek başıma giderim.” Kimse itiraz etmedi. Yiğit Beyza’ya sarıldı. K de tek başına gideceğine göre Elif tek başına gitmek zorunda kaldı. “Üşüyor musun?” diye sordu Yiğit. “Salak ateşim ben,asıl sen üşüyor musun?” Kahkaha attılar. Hilal hep böyle arkadaş gibi olacağı ilişkiler istemişti zaten. Birlikte güle oynaya gidiyorlardı vallaha. K ormanda karamsar bir şekilde yürüyordu. İçinde bir gram korku yoktu çünkü bir tehlike anında ağaçlar ve bitkiler ona söyleyebilirdi. Biraz yorulup bir ağaca yaslandı. |
0% |