@beyzababapro
|
9.Bölüm Aradan saatler geçmişti. Burhan Bey’in bir fikri vardı. Beyza, Burhan Bey’in fikrini çok beğenmiş olacak ki uygulamaya koydular. Beyza benzin dolu varile saçındaki tel toka sayesinde bir delik açtı ve benzin yerlere döküldü. Kapıya yaklaştılar. Burhan Bey ufak bir kıvılcımla benzini tutuşturdu. Bağırıp çağırmaya başladıklarında gardiyanlar tam gaz geldiler. Hızlıca onları çıkardılar ama Burhan Bey onları da cayır cayır yakarak öldürdü. Beyzayı sırtına alıp uçmaya başladı. Kızının ortak salonda Kanca’nın yanında oturduğunu görünce onu da kucağına aldı. Kanca peşlerine düşse de Burhan Bey sadece ailesini düşünüyordu. Metrelerce yükseğe çıktı. Bütün televizyon kanalları yayına girmiş heyecanla havayı yarıp geçen Burhan Bey’i ve onu kovalayan öldüğü sanılan mafya kraliçesi Kanca’yı kaydediyordu. Bir süre sonra kameraların görüş açılarından çıktılar ayrıca drone kameralar bu sıcaklığa dayanamadı ve yere düştü. Beyza’nın her yerinde yanık izleri oluşmuştu ama yüksek adrenalinden dolayı hissetmiyordu. Kanca bir anda büyük bir su kütlesinin hedefi olmuştu ama hayır bunu atan kişi sivillerden biri değildi:Büyük Defneydi. Kanca kanatları söndüğü için aşağı düştü. Düşüşünü yavaşlattığı için kemikleri kırılmamıştı ama düştüğü yer biraz yanlıştı. Bizimkilerin kampının dibine düşmüştü. Suyu atanın onlardan biri olduğunu anlamıştı,saldırıya uğrayacağını sandı fakat ayağa kalkmasına izin verildi. Demek ki amaçları sadece Kancayı öldürmek değildi. Burhan Bey de kampa indi. “Neredeyim lan ben?” diye mırıldandı Kanca ama boşluğuna denk gelmişti. Beyza Kanca ile uğraşabilecek durumda değildi,canı çok yanıyordu-gerçek anlamda sanırım- ve Kancanın ne dediği zerre umrunda değildi. Yiğit, Hilal’den izin alır gibi bakıp Beyzayla ilgilenmeye başladı. K dikkatle Burhan Bey’e baktı. “Dayı?” Burhan Bey yeğenine baktı. Denekler alınırken bunu görmemişti çünkü bu işle Tahir Bey ilgilenmişti. K dayısına sarıldı. Hilal ufak bir hesaplamadan sonra “Şimdi Beyza benim kocamın yengesi mi olucak?” Kimse hiçbir şey anlamamıştı. Yiğit Beyzayla ilgilenmeyi bırakınca ayağa kalktı. “Şimdi kimse izin almadan konuşmasın ve herkes ateş başına gelsin.” “Evet Nihal Hanım,Burhan kaçırıldı.” Nihal Hanım başını salladı. Aynur Hanım çok üzgündü,severdi Burhan Bey’i. “Pekala artık Burhan’ı üssümüze alamayız. Uçtuğu bütün televizyon kanallarında yayınlandı bundan böyle aranan bir kişi. Güç olarak pek eksileceğimizi zannetmiyorum çünkü Kanca da uçarken görüntülendi. Ali Kemal biraz zekiyse onu tekrar üssüne almaz.” Ali Bey söz hakkı aldı. “İyi ama Ali Kemal Kanca’nın öldüğü sanılırken onu üssünde tuttu. Neden bir de aranırken tutmasın ki sonuçta iki şekilde de saklamış oluyorlar?” Daha sonra: Ali Kemal Bey sıkıyönetim ilan etmişti. Kanca’nın esir tutulduğunu zannediyordu fakat Kanca kendi isteğiyle geri dönmemişti. Bu Ali Kemal Bey’in Eyüp Bey’e savaş açması için gayet güzel bir sebepti. Her şey karmakarışık olmuştu üssün içinde kaoslar hakimdi fakat hiçkimse bir şey bilmiyordu,laboratuvar mühürleniyordu,yanan depo araştırmaya alınıyordu ama bir şey bilen çok az kişi vardı. Onlar da kulaktan dolma bilgilerdi zaten. Ali Kemal Bey bazı alanlarda konuşma yasağı ilan ediyordu,birkaç izinli kişi dışında kimse dış dünyaya çıkamıyordu. Yeraltı dünyası hem yer altı,hem yeraltı olmuştu kısaca. Sonra toplu yemekler kaldırıldı,herkes odasında yemek yemeye başladı. En sonunda bazı hiyerarşik olarak alt tabaka kişilere odadan çıkma yasağı geldi. Bir hafta boyunca üssün içi bu şekilde kaosa ev sahipliği yaptı. Eyüp Bey’in üssü de çok farklı değildi açıkçası. Ali Kemal Bey kadar olmasa da sıkı önlemler alınıyordu. Burhan Bey konusunda da üs ikiye ayrılmıştı. Bir taraf onun üsse ihanet ettiğini ve geri getirilmemesi gerektiğini savunurken diğer taraf onu bazı hatalar yapmış kardeşi olarak görüyor ve affedilebileceğini savunuyordu. Eyüp Bey ilk taraftaydı ama Tahir Bey -yani Eyüp Bey’in sol kolu- ikinci taraftandı. Yavaş yavaş bir darbe planı hiyerarşik düzenin alt tabakasında dönmeye başlamıştı. Üst tabakada yavaş yavaş monarşiye sürüklenilirken alt tabaka meşrûtiyet ilanı taraftarıydı. Üs koskocaman bir monarşinin esiri olduğu için onların fikirleri hiçbir önem arz etmiyordu. Ormandakilerden de garip fikirler gelirken üç taraf da kaynıyordu, ormandakiler özerkliği savunuyordu bu nedenle iki taraf diyebiliriz. İki taraf da birbirine diş biliyordu. |
0% |