4. Bölüm

4. Bölüm

𝓑𝓵𝓸𝓼𝓼𝓸𝓶⁠☆
beyzisim

Selamm🌟

Keyifli okumalar dilerimm

Bölüm şarkısı: İmkansız bir aşk denir- Yunusemre, Şekersiz

Sezgi ile konuşurken nasıl böyle bir olay yaşayıp hâlâ evde kalabildiğimi sorup durdu. Konuşmamın sonunda ise güvende olmadığımı ve yanına gelmek isteyip istemediğimi sordu. Bende ciddi bir şey olmadığını eğer ilerlerse geleceğimi söyledim ve iyi geceler dileyip telefonu kapattım.

Annem ve babam iş için yurtdışından yaşıyorlardı ve tahmin edin hangi ülkede?

Fransa'da.

Ben lisenin son yılını okuduğumdan ve son yılda okulumu değiştirmek istemediğim için liseyi bitirip üniversiteyi Fransa'da okuyacağımı söylemiştim. O nedenle seneye kadar Fransızca öğrenmem gerektiği için Fransızca kursuna yazılmıştım. Bir ay sonra Fransa'ya gidecektim.

Ve kendime şimdiden Fransız arkadaşlar edinmiştim bile.

Ne mutlu bana.

Test kitaplarımı toplayıp çantama yerleştirdim. Yarın cumaydı, bu iki günlük tatil demekti ve bu iki günlük tatilde yaşadıklarımı unutmak, kafamı dağıtmak için bir şeyler yapmam gerekiyordu. Yarın için okul çantamı zevkle hazırladım çünkü yarın felsefe, fransızca ve matematik derslerim vardı. En sevdiğim üç dersin kombosu olan bir gündü. Ama Fransızca' ya bu psikopat yüzünden şimdiden soğumuştum.

Yorgunluğumu atmak için uyumadan önce banyoya girmenin iyi olacağını düşünüp bornozumu yanıma alıp banyoya girdim.

Saçlarımı köpürtüp yıkadım ve bornozuma sarılıp banyodan çıkacağımda elektrikler gitti. Bir anda ufak bir çığlık attım. Banyonun kapısını açtım ve dışarı çıktım. O sırada zilim çalmaya başladı ve aynı anda telefonum da.

Kapının deliğinden baktığımda etrafta kimse yoktu ve bu beni ürkütmüştü.

Odama girip telefonumu aldığımda arayanın Özel Numara olduğunu gördüm. Dudağımın içini kemirerek aramayı açtım. Karşı taraf sadece şunu söyledi: Descendre (Aşağı in)

Ve arama sonlandı.

Ne demekti bu şimdi?

Aferin Lavin. Battın çamura şimdi sil paçalarını silebilirsen.

Hemen üzerime siyah bir tayt ve kahverengi boyunlu bir kazak geçirdim. Saçlarımı da havluyla kurutabildiğim kadar kuruttum ve telefonumu da yanıma alıp evden çıktım.

Siteden de çıktığımda etrafta kimse yoktu. Sonra telefonumu çıkartıp onun özel numaradan aradığını bilmeme aramayı deneyecektim ki ağzıma bir el kapandı ve beni susturdu.

Ne fais pas de bruit (Sakın sesini çıkarma)

Elini çekti ve bileğimden tutup beni sürükledi. Olayın etkisinden anca çıkıp onu ittirdim. Yerinden oynamıyordu. Sık solukları boynuma çarpıyordu. Ve bu hafif hafif tenimi gıdıklıyordu

"Bırak beni."

Non ( Hayır)

Beni siyah bir Porsche' a sürüklüyordu.

"Sana bırak dedim!"

"Bende hayır dedim oysa ki Fransızca bildiğini düşünüyordum."

"Psikopat mısın sen ya! Tanımadığın kızı alıkoymak da ne demek? "

"Tanımadığımı kim söyledi?"

Kaşlarım çatıldı.

Yüzünü görememe rağmen hafifçe güldüğünü hissettim.

" Kimsin? Ve beni nereden tanıyorsun? "

" Arın Allard, duymuşsundur. Fransa'nın en bilinen mafya örgütünün lideriyim. "

" Ne saçmalıyorsun sen. Ciddi değilsin dimi?"

Eğer ciddiyse gördüğüm son yüz olma ihtimali vardı çünkü. Arın Allard ya Türkiye de namı duyulmuş bir mafyaydı.

" Maalesef "

Bu iş gerçekten de ürkütücü bir hal almıştı.

" İmdat! " Diye bağırdım ama anında eli ağzıma kapandı.

" Emin ol ki zarar vereceğim son kişisin. "

Kaşlarım daha da çatıldı. Neyi kastedediyordu?

Şok içinde olduğumdan artık tepki veremiyordum. Konuştuğum adam Fransa' nın en bilinen mafya örgütünün lideri çıkmıştı. Nasıl bir tepki verebilirdim ki?

Sonra beni zar zor arabaya bindirdi ve yanıma oturdu. Kapıları kilitledikten sonra gaza bastı.

" Bana bir açıklama yap! "

" Önce buradan biraz uzaklaşalım çok fazla dikkat çektik sonra sen de bana açıklama yapacaksın. "

" Ben ne açıklaması yapacak mışım? Zaten benden daha iyi biliyorsun beni. "

Cevap vermedi ve arabayı daha da hızlandırdı.

Sonunda araba durduğunda sahil kenarındaydık.

" Anlat " dedi.

" Neyi anlatacakmışım? "

" Bana nasıl bulaştığını? "

" Sen bana bir açıklama yapmadan ağzımı dahi açmam. "

Belinden çıkardığı silahı şakağıma dayadığında yutkundum.

" Hani zarar vereceğin son kişiydim"

" Yanılmışım" dedi ve mavi gözlerime baktı. Bir süre bana baktı. Uzun boylu bir adamdı. Ve yapılıydı. Simsiyah saçları ve aynı saçları gibi simsiyah gözleri vardı.

En sonunda onunla daha fazla göz teması kurmaya dayanamayıp "Artık anlatacak mısın? " dedim.

" Non" ( Hayır )

Omuz silktim. O anlatmazsa bende anlatmazdım.

" Keçi gibi inatçısın değil mi? "

Bu sefer göz temasını kuran ben kaçıran o oldu ve anlatmaya başladı.

" Babamdan geliyor örgütün temeli. Allard örgütü dünyada namı duyulmuş ve duyan herkesi ürküten bir örgüt. Örgütün temeli diğer örgütleri çökertmek. Bir nevi kötü örgütleri çökertir insanlara yaralı şey-" sözünü kestim " Ama yasa dışı "

Gözümün içine bakarak kafasını salladı. " Öyle düşünme " sonra sessizlik hakim oldu ve " Eee " dediğimde anlatmaya devam etti.

" Fakat son bir kaç yıldır bizi de çökertmeye çalışan bir çok örgüt var. Bir sürü düşmanımız olduğunu söyleyebilirim. " Dedi bununla gurur duyuyormuş gibi. Bunların hiçbiri normalde beni ilgilendirmezdi. Ama beni kaçıran adamın kim olduğunu öğrenmem iyi olurdu.

" Bu düşmanlarımızdan en başta geleni ise Berger örgütü. En az bizim kadar köklü bir örgüt. Şu anki en büyük hedefimiz o örgütü çökertmek. "

" Bunun benimle ilgisini o kadar merak ediyorum ki " bunu söylememle bana biraz yaklaştı.

" Seninle ilgisi olan kısımına geçeceğim meraklı kız. Biraz sabret. "

Ona göz devirdim ve aramızdaki mesafeyi biraz açmak için geriye çekileceğim sırada beni bileğimden yakaladı ve kendine yaklaştırdı.

" Temas hastalığı falan mı var sende. Temas etmeyince konuşamıyor musun? Geçmiş olsun. "

Güldü. " Sana özel bir temas hastalığım var. Geçmez olsun. "

Kafamı olanlara inanamıyormuş gibi salladım anlatmasını bekledim.

" Sen beni aradığında örgütümüze yeni bir üye arıyorduk ve tahmin et ki o kişiyi bulduk. Sen. "

" Ben mi? " Dedim gözlerim şok içinde büyürken.Kafasını salladı. İşte bu hayatta olmazdı. İmkansızdı.

" Şaka yapıyorsun herhalde. " Diyip kendimi gülmeye zorladım.

" Hiç olmadığı kadar gerçek" dedi yüzünde oldukça kararlı bir ifade vardı.

" Ben bir mafya üyesi falan olmam."

" İtiraz mı ediyorsun? "

"Oui" ( Evet )

"C'est trop tard maintenant" ( Artık çok geç )

Sonra arka koltuğa uzandı ve elinde bir pamuk ile döndüğünde ne olacağını tahmin etmiştim ama tepki vermeye vakit bulamamıştım.

Pamuğu burnuma ve ağzıma bastırdı. Ve yaklaşık 15 saniye içinde çırpınıp dururken bayılmadan önce duyduğum son şey "Je suis désolé " ( özür dilerim ) oldu.

Bu hikayenin sonunun hiç iyi bir yere sürüklenmediğini biliyordum ve bundan korkuyordum. Bir şekilde bu mafyadan kurtulacağıma inanıyordum. Ya da sadece yanılıyordum.

🌟🌟🌟

Bölüm sonu. Oy verip yorum yazarsanız sevinirim. Bir sonraki bölümlerde görüşürüzz

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 16.11.2024 22:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...