@beyzmiss
|
Selamm🌟 Umarım beğenirsinizz. Keyifli okumalar diliyorumm. Oy verip yorum yazarsanız çok mutlu olurumm💫🕊️ Gıcık diye Arın odadan çıktıktan sonra söylenip durdum. Sinir olmuştum. Kendini bir şey sanıyordu ve ben bunun bedelini ona ödetirdim. " Gıcık şey bir de o bir kere olur diyor ya. Sen göreceksin, bir değil on kere daha olacak. " Sinirle beni tek bıraktığı odayı incelemeye başladım. Bir çalışma masası, kitaplık, yatak ve koltuk vardı. Perdeleri çekili camın perdesini açtığımda ormanlık bir alanın içinde olduğumuzu düşünmemiştim. Gördüğüm manzara ile gözlerim açıldı. Bu adam beni hangi cehenneme getirmişti böyle! Camın kenarından çekilip çalışma masasını incelemeye başladım. Pek bir şey bulamadığımda canım sıkılıp kitaplığa bakmaya başladım. Sonra elime kalın ve tozlu bir kitabı alıp koltuğa oturdum. Eğer bir mafya tarafından kaçırıldıysanız yapmanız gereken şey kitap okumak olmalıydı zaten. Sıkıla sıkıla kitabı açtım ve göz gezdirmeye başladım. Biraz kafamı dağıtsa yeterdi. Başka bir şey ummuyordum bu kitaptan. 20 sayfa okuduktan sonra oflayıp ayağa kalktım ve Arın' ın çıktığı kapıyı açmak için zorladım ama kilitlemişti. Sinirlenip kapıyı yumruklamaya başladım ve tabi ki bağırmaya. O sırada karşımdaki kapı açıldı. Karşımdaki sinirli bir Arın' dı. O ne diye sinirleniyordu? Beni kaçırdıysa bana katlanmaya razı olmuş demekti. Kapıyı açıp " Ne var? " Dedi. " Tuvalete gideceğim tabi eğer sen izin verirsen. " Dedim göz devirerek. " Bir daha bana göz devirme " " Emredersin Fransız Mafyam " dedim. Kaşları çatık bir şekilde " Fransız mafyamda ne?" Dedi. Omuz silktim ve bana tuvaletin yerini göstermesini bekledim. O da biraz bekledi ve bana tuvaletin yerini gösterdi. Ben tuvaletin kapısını kapatırken " İşin bittikten sonra odama gel. " Diye ekledi. Oflayıp kapıyı kapattım ve tuvalete girdim amacım o odadan çıkmak ve biraz etrafta gezinmekti. Biraz vakit geçirmek için banyoyu inceledim. Ayna ve aynanın önünde bir takım kişisel bakım eşyaları vardı. Ellerimi ve yüzümü yıkadım. Bulduğum bir tarakla saçlarımı taradım ve yukarıdan dağınık bir topuz yaptım. Son kez kendime bakıp tuvaletten çıktım. Sonra kimseye görünmeden biraz evi gezdim. Bir odanın kapısı aralıydı ben de göz ucuyla odaya baktım. Bir çalışma odasıydı. Yerlerde buruşturup atılmış kağıtlar vardı. Bir şeyler üzerine çalışılmış olmalıydı. Masaya biraz yaklaştığımda kağıtların arasında bir fotoğraf buldum. Benim, annemin, babamın ve ölmüş abimin. Kaşlarım çatıldı. Bu fotoğrafın burada ne işi vardı. Fotoğrafta annem kucağında 5 yaşındaki beni tutuyordu. Babam ise 10 yaşındaki abimin omzuna kolunu koymuştu. Abimin ise kolunun altında bir futbol topu vardı ve hepimiz gülüyorduk. Bu fotoğraftan sadece babamda vardı. Eski bir fotoğraf olduğu için çok kaliteli değildi ama huzurlu bir görüntüydü. Fotoğrafı elime aldım ve üzerinde abim olan kısma dokundum. Onu özlemiştim. Ben 14 yaşındayken ölmüştü. Bir trafik kazasında ölmüştü. Gözümde abimle olan anılarım canlanınca gözümden yaşlar süzülmeye başladı. Kendimi tutamıyorum her saniye daha da artıyordu ağlamam. Sonra yere oturdum ve sesim çıkmasın diye elimle ağzımı kapattım. Elimde olan bir şey değildi, durduramıyordum ağlamamamı. O sırada odanın kapısı itilerek sertçe açıldı. Arın' dı. Hemen diz çöküp yanıma oturdu. " Bu fotoğrafın sende ne işi var! " Diye yüksek sesle bağırdım o sırada sesten dolayı diğerleri de odaya doluştu. Arın beni kolları arasına aldı. O beni zapdetmeye çalıştıkça daha da çırpınıyordum. Beni göğsüne bastırdı. Kafam göğsüne dayalı bir şekilde ağlamaya devam ediyordum. Arın saçlarımı okşamaya başladı. " Arın benim abim öldü. " " Geçecek" diye fısıldadı kulağıma. Onu ittirdim ve biraz geri çekildim. " Bu fotoğrafın sende ne işi vardı Arın! " Cevap vermedi. Diğerleri sessiz bir şekilde bizi izliyordu. " Bana cevap ver! " Sesi çıkmıyordu. Bu beni daha da sinirlendiriyordu. Yakasından tutup onu sarstım. "Bana cevap ver Arın yoksa sana yemin ederim bir saniye daha burada durmam! " Cevap vermesi için ona biraz zaman tanıdım. Sonra ayağa kalktım, o sırada o da ayağa kalktı. Diğerlerine başıyla dışarıyı işaret etti. O sırada üçü de dışarı çıktı. Beni kendine çevirdi ve yaşlı yüzüme baktı. Yaşlarımı silmesine izin verdim. Sinirden titriyordum. Ellerimi tutup " Sakin ol " dedi. " Bana bir açıklama yapacak mısın?" " Lavin, büyüyünce geçer dedikleri şey neymiş ben öğrendim biliyor musun? " Ne dediğini anlayamadığını belli edercesine yüzümü buruşturdum. O ise bu halime güldü. " Neymiş o? " Dedim. " Mutluluk, Lavin. Küçükken de iyi bir şekilde büyütülmemiştim. Bakıcılarım tarafından büyütülmüştüm. Aile sevgisinden yoksun büyümüştüm ama bi nebze de olsun mutluydum. Şimdi, şimdi ise kendimi sadece işime adadım. Başka hiç bir hayatım yok sadece iş. Babam yüzünden bu örgütten kafamı kaldıramıyorum. Babam öldü ve bana tek vasiyeti bu örgüt oldu. Son söylediği şey ise bu örgüt için elimden gelenin fazlasını yapmamdı. " Sonra gözlerime baktı, o gözlerde bi umut aradı. Sonra aradığı umudu buldu mu bilmiyorum ama anlatmaya devam etti. " Benim hayatım diye bir şey hiç bir zaman olmadı. Nasıl bir küçüklük yaşadın bilmiyorum ama hayata benden bir adım daha önden başladığın belli. " " Bunu bana neden anlattın? " " Lavin, hiç dokunmadığın birine aşık olabiliyorsun işte o zaman o aşkı en çok sen hak ediyorsundur. Ben sana böyle aşık oldum. Ben seni bir hafta önce tanımıyordum Lavin ben seni uzun süredir tanıyordum. Ve ben sana hiç bir zaman dokunamama rağmen aşık oldum. Şimdi ise karşımdasın ve benim sana dokunmaya yine izin vermiyorsun. " " Sen bana aşık oldun? " Dedim anladıklarımı teyit etmek için. O ise konuyu daha fazla uzatmayayı seçerek " Odamda olacağım mutfağa git ve bir şeyler ye sonra odama gel. " Beni odada yalnız bırakıp gitti. Masanın üzerindeki üzerine göz yaşlarımın düştüğü fotoğrafı cebime sıkıştırıp ben de odadan çıktım. Mutfağa gittiğimde daha demin ki gülüşmelerden eser yoktu. Hepsi oturmuş sessizce yemeğini yiyordu. Bende bangodan bir kase alıp kendime bir kepçe çorba kattım ve Eflah' ın yanındaki sandalyeyi çektim ve oturdum. Eflah dikkatlice bana baktı. Tüm gözlerin üzerimde olduğunu biliyordum ama buna çok aldırmadan kaşığımı çorbaya daldırıp içtim. Eflah bana biraz daha yaklaşıp "Daha iyi misin?" Diye sordu. Oda bakıp kafamı salladım. Yaklaşık 5 dakikada çorbamı bitirip makineye bıraktım ve mutfaktan çıkacaktım ki Eliz bana seslendi. " Ne çabuk alıştın ya sen buraya? Öyle sessizce yemeğini yiyip hiç bir şey olmamış gibi bu odadan çıkamazsın. " Gülümseyip ona döndüm. " Beni bu örgüte davet ettiyseniz a çok pardon kaçırdıysanız bunu da göz önünde bulundurmanız gerekiyordu Eliz hanım. " " Kızım bak benim asabımı bozma. Daha dünkü şeysin gelmiş bana atar yapıyorsun. " O sırada Eflah ona kınayıcı bakışlar attı. " Elizcim sizin yüzünüzü görmeye o kadar hevesliydim ki koşarak sizin örgütünüze geldim. Ha birde çorba da çok kötü olmuştu. Bir daha olmasın. " Diyip odadan çıktım. Kısasa kısastı. Ben mutfaktan çıkarken Eliz' in arkamdan bağırışlarına aldırış etmeden yere bakarak yürüyordum ki bir bedene çarptım. Sonra kısık sesle bir bağırış attığımda kafamı yukarı çevirdim. Onun boynuna geliyordum resmen. Boyu 2 metre falan olmalıydı çünkü bende kısa boylu bir kız değildim. Ona baktığımda bana muzipçe gülmüş baktığını gördüm. " İnsanları birbirine girdirdikten sonra Lavin asaleti de bir başka oluyormuş. " Dediğinde ona göz devirdim ve bana başıyla odaya geçmem için işaret etti. Bende onun sözünü dinleyerek sabahtan beri benimle konuşmak istediği konuyu dinlemek için odasına girdim. 🌟🌟🌟 Yorumlarınız üzerine bölümü biraz daha uzun tutmaya çalıştım. Umarım beğenmişsindirr. Daha sonraki bölümlerde görüşürüzzz❤️
|
0% |