Yeni Üyelik
6.
Bölüm

5. Bölüm - Pusu

@bibliophile_00

Alev Çetin'den…

 

Gözlerimi açmaya başladığım pusuya düştüğümüz aklıma geldi, gözlerim timin üzerinde gezindi Görünürde bir şey yoktu. Belimde ki çakıyı almışlar mı diye kontrol ettim, yerindeydi. Hemen elime aldım, bağladıkları şey halat idi. Harbi gerizekalılar bunlar. Halat ile adam mı bağlanır, neyse bu benim işime gelir. Biraz zorlarsam da kestim, şimdi oyalama vakti.

 

"Susadım!" diye bağırdım. Az ötede bir terörist vardı. "Su verir misin yakışıklı?" yakışıklı mı, kusacam.

 

"Su falan yok zıkkımın kökünü iç!" dedi bağırarak. Zıkkımın kökü senin neyse küfür yok.

 

"Hadi ama su vereceksin alt tarafı."dedim sevecen bir sesle, sevecem zaten.

 

"Kara, şu orospuya su ver." dedi sinirle bakarak. Ben de bunun doğduğuna pişman etmezsem bütün Adıyaman beni neyse.

 

Kara denen şerefsiz elinde pet bardak ile su getiriyordu. Tam bana içericeği sırada silahı elinden alıp, namluyu ona döndürdüm. "Bir daha desene ben biraz sağırım da."

 

Bir şey demedi daha doğrusu diyemedi. Bana küfür eden salak doğru düzgün tutamadığı silahın namlusunu time doğru çevirince ilk önce diz kapağına sonra ise silahına sıktım. "Seninle sonra özel konuşacağız." Kara denen şerefsize, "Kara mısın ak mısın ne haltsan timi çöz!" diye bağırdım.

 

Hemen timi çözdü. Ne demişler 'Göt korkusu başa beladır' harbi doğru bir söz. Tim yeni yeni uyanırken Ateş'in çoktan uyandığını fark ettim. Neden yardım etmedi ki?

 

Daha sonra aynı halat ile iki adamı başladım. "Ateş ile Halil İbrahim gidin diğer yerleri arayın Yavuz ile Demir sende git ne bulursanız getirin." dedim.

 

"Emredersiniz komutanım!" dedi üçüde.

 

Gelelim fasulyenin faydalarına, bir oruspu sensin. Pusat elinde bir tüp ve demir boru ile geldi. Cebinden kibrit kutusu çıkarıp bana uzattı. Tüpü kibrit ile yaktım, demir borutu ısıtmaya başladım. "Eğer konuşmazsan bütün vücudunun yanacak ben olsam konuşurum." dedim.

 

Çakı ile pantolonunu yırtıp demir boruyu bastırdım. Salak acı içinde bağırdı. "Tamam tamam, konuşacağım." dedi acı içinde.

 

"Efendin kim?"

 

"Bilmiyorum."

 

"Tekrar soruyorum, efendin kim?!"

 

"Yemin ederim, bilmiyorum."

 

"Bak tekrar soruyorum, efendin kim!?"

 

"Allah belamı versin ki Bilmiyorum."

 

"Allah zaten belanı verdi, belan benim."

 

Terörist sertçe yutkundu. "Sana bu bilgileri veren kim?"

 

"Tilki adında biri."

 

"Gerçek adını biliyor musun?"

 

"Hayır bilmiyor, ben ondan sadece emir alıyorum."

 

"Sana ne dedi?"

 

" 'Bugün o salak Türk askerleri buraya operasyon yapacak, onları pusuya düşüreceğiz, sonra işkence ile öldüreceğiz' dedi.

 

"Tamam detaylı bir şekilde karargah da anlatırsın, eğer biri bile yanlış çıkarsa olacakları sen düşün."

 

"Aferin, böyle akıllı ol."

 

O sırada Ateş'in elinde bilgisayar, Yavuzun elinde telsizler, Pusat'ın elinde bardak çatal var.

 

"Aferin lan benim aslanlarıma."

 

"Komutanım DNA testi yapıp o kişileri yakalarız diye aldım." dedi Pusat.

 

"Sence anlamasam bunu niye getirdin demez miyim." dedim kıkırdıyarak. Naz kahkaha atarken Pusat Naz'ın gülüşünü ağzını beş karış açmış hayran hayran izliyordu.

 

"Ağzını kapat sinekler yuva yapacak."dedim gelmemeye çalışarak.

 

"Ee karargaha nasıl ulaşacağız?" diye sordu Yavuz.

 

"Yavuz, karargaha gidecez ama ilk önce bir yere gidecez hem senin elinde ne var?"

 

"Telsiz komutanım."

 

"O zaman."

 

"Şey." dedi y harfini uzatarak.

 

"Jeton düştü."dedi Halil kahkaha atarak.

 

"Telsizler bizim dimi." dedi Demir

 

"Evet." dedi Yavuz.

 

Soğuk duvara sırtımı yaslayıp oturdum. Tim hayla ayaktaydı. "Otursanıza. " tim oturca konuşmaya başladım.

 

"Aramızda hain var. Sizce kimdir?

 

"Valla benim hiç bir fikrim yok, hem hain olduğu nerden çıkardınız komutanım?" dedi Demir.

 

Duymadın mı ne dedi 'Türkler buraya operasyon yapacak onları pusuya düşüreceğiz'"dedi Ateş.

 

"Aynen." dedi

 

"Neyse dışarı çıkalım ruhum sıkıldı, Halil ile Demir şu gerizekalıları alın."

 

Çantaları alıp çıktık, Asel öğretmeni hem ziyaret edecektik hem de köyü kontrol edecektik.

Yaklaşık bir, bir buçuk kilometre sonra köye ulaştık. Hava yeni yeni aydınlanmaya başlıyordu.

 

Köye gittiğimizde köylüler tarlada çalışıyordu. Bir dayı muhtemelen yaşından dolayı çalışamıyordu yardım da istemiyordu. Dayının yanına doğru gidip sordum." Dayı yardıma ihtiyacın var mı?"

 

"Evladım, tohum ekecem ama belimin ağrısından yapamıyorum."

 

"Yardım edelim dayı." dedi Demir

 

"Allah razı olsun oğlum,Allah ne muradınız varsa versin."

 

"Amin dayı amin."

 

Tohumları ekerken öğlen olmuştu.

Asel'in yerini öğrendikten sonra okula doğru ilerledik. Öğrenciler hazır ola geçmiş İstiklâl Marşı okumak üzere idi. Okula girdiğimizde İstiklâl Marşı başladı. Bizde direk hazırla geçip okumaya başladık.

 

İstiklâl Marşı bitince öğrenciler bize doğru koşmaya başladı. Nolduğunı anlamadan bize sarıldılar.

 

Esmer bir kız yanıma gelip "Abla biliyor musun ben büyüyünce sen olacağım."diyip bana sarıldı. Onu kucağıma alıp yanaklarını sıktım. "Aferin yavru kurt."

 

Ali Asaf, Asel'in yanına giderken bizde hızlıca köyün kontrolünü yaptık bir şey yoktu şu anlık. Bizde çocuklarla birlikte maç yapmaya başladık.

 

"Adem, at topu aslanım."

 

"Al abla." diyip pas attı. Biraz topu sürdükten sonra Pusat'a verip asist¹ yaptım. Pusat'ın golü ile top ağlarda.

 

"Gol." diye bağırdık çocuklarla.

O sırada şavaşmak için bir sebep buldum; bu çocuklar gülsün diye umarım hep gülerler.

 

Bir

az daha maç yaptıktan sonra oturduk. Skor 5 - 4 ve biz kazandık.

 

Daha sonra karargaha haber verip bizi almalarını bekledik. Geldiklerinde çocuklarla vedalaşıp Tohumlarını ettiğimiz dayının yanına gittik evinde oğlunun fotoğraları vardı. Oğlunun şehit düşmesi canımı sıkmıştı. Ve o şehit benim timimdeydi. Dayı bize tespih vermişti, dayı ile vedalaşıp köyü terk ettik. Bu tesbihi hep saklayacaktım

 

~Selam dostlar bölüm nasıldı?

 

~Sizce hain kim?

   

~Vatan için 🇹🇷

 

(Asist¹: Futbolda asist yapılırken takım arkadaşına gol pası verilir. )

 

 

Loading...
0%