Yeni Üyelik
7.
Bölüm

6. Bölüm - Ateş Altında

@bibliophile_00

Alev Çetin'den…

 

Görevden geleli iki gün olmuştu, ve kafamda susmayan bir soru vardı. Hain kim? kafamda milyon tane soru işareti vardı ama hiçbirinin cevabı yoktu. Aklıma bugün hepimizin izinli olduğu aklıma geldi, acil nöbet yoksa gezebilirdik. Hemen WhatsApp'da grubuna yazdım.

 

Yaman Timi bugün

acil nöbetiniz yoksa

her zaman ki parka

gidelim mi?

¹² ³⁵

 

~Kılıç

Olur komutanım,

ben boşum zaten.

¹² ³⁷

 

~ Pâyidar

Pusat komutanım

geçen yaptığınız

köfteyi de yapalım

tadı damağımda kaldı.

¹² ³⁸

~Zır Deli

Yavuz'a katılıyorum.

¹² ³⁹

"Bozkurt" adlı kişiyi Yaman Timi

grubuna aldınız.

 

"Ölüm" adlı kişiyi Yaman Timi

grubuna aldınız.

 

~Ben 

Naz biz gezeceğiz

gelmek istiyorsan

Pusat seni alsın.

¹² ⁴¹

 

~Ölüm

Tamam komutanım

geliyorum.

¹² ⁴²

 

~Kılıç

Naz komutanım

konum atın

geliyorum.

¹² ⁴³

 

~Ölüm

Alev komutan

aynı lojmandayım

Pusat.

¹² ⁴³

~Kılıç

Tamam geliyorum.

¹² ⁴⁴

 

~Göktürk

Ben Ali Asaf'ı

alıyorum.

¹² ⁴⁴

 

Şaçımı at kuyruğu yaptım. Beyaz uzun etek ve siyah tişört giydim, beyaz bez çantama dokuz, on tane süt burger ve su atıp dışarı çıktım. Siyah ayakkabımı giydim elime süt burger alıp merdivenden inmeye başladım. Ateş'in kapısının önüne geldiğim de tam zile basacaktım o kapıyı açtı.

 

"Kapımda nöbet mi tutuyorsunuz komutanım?" dedi yarı alay yarı ciddi bir şekil de.

 

"Evet, nöbet tutuyorum."

 

"Desenize artık daha güvenliyim."

 

"Orası biraz tartışılır." dedim göz kırparak.

 

"Komutanım ben Pusat ile mi gidim yoksa sizle mi?

 

"Pusatcık Naz'ını alacakmış, o yüzden bendesin." süt burgeri ağzıma atarken. "Yer misin?"

 

"Yok komutanım sağ olun."

 

'Vatan sağ olsun aslanım, vatan."

 

"Vatan sağ olsun. "

 

Merdivenden inmeye başladım, arkama baktığımda hala gelmiyordu. Davetiye mi bekliyordu. "Ateş Bey davetiye mi verelim gelmen için."

 

"Kapıyı kilitliyorum komutanım."

 

"Lan sınır kapısın da bu kadar güvenlik yok, gel hadi."

 

Kapıyı son kez kilitlendiğine emin olduktan sonra merdivenden inmeye başladı. Çantamdan yeni süt burgeri çıkarıp uzatarak "Ye." dedim.

 

"Yok komutanım."

 

"Ye dedim."

 

Mecburen alıp yemeye başladı. Lojmandan çıkarken o sırada Pusat da gelmişti. Pusay arkası dönükken Naz Pusat'ın sırtına doğru atladı. Naz ile Pusat tam yere düşeceklerdi ki Pusat son anda dengesini sağladı.

 

"Off düşse net burnu kırılıtdı." dedi Ateş.

 

"Bence de."

 

Naz ile Pusat'ın yana doğru ilerledim. Kahkahalar içinde "Naz Hanım rahatsız ediyorum ama inecek misiniz?"

 

"Tabii, hemen iniyorum." dedi Naz kıkırdıyarak.

 

Pusat bana kötü kötü bakmaya başladı. Elimi omzuna koyarak sıktım. "Bir gün o da seni sevecek."

Aslında seviyordu ama karışmak istemiyordum.

 

"İnşallah."

 

"Neyse ben gider, Ateş Sima'yı da alacaz haberin olsun." Kafa sallamak ile yetindi. Arabaya doğru ilerlerken o da arkamdan geliyordu.

 

Arabaya ilk ben bindim hemen ardımdan Ateş bindi. Çalıştırmadan önce telefonumu arabanın tabletine bağladım. "İstediğin şarkı varsa aç."

 

"Barış Manço sever misin?"

 

"Sevmek ne kelime aşığım."

 

"Alla beni pulla beni."

 

"Açıyorum."

 

"Alla beni, pulla beni, al koynuna, yâr.

Gözüm senden başkasını görmez oldu, yâr.

Gönlüm senden bir şey ister, nasıl desem, yâr?

Alla beni, pulla beni, al koynuna, yâr." dedim mırıldanarak.

 

Tam diğer kıtayı söyleyecektim ki Ateş kıtayı mırıldanmaya başladı.

"Senin için dağları deler, yol açarım, yâr.

Senin için denizleri kuruturum, yâr.

Senin için gök kubbeyi yerlere çalarım, yâr.

Canım' iste, canım bile sana kurban, yâr." Yalan yok sesi güzeldi.

 

"Dağlar, taşlar, uçan kuşlar senin olsun, yâr.

Deniz, derya, gökler hep yerinde dursun, yâr.

Gönlüm senden bir şey ister, nasıl desem, yâr?

Alla beni, pulla beni, al koynuna, yâr." Bu kıtayı mırıldanarak söylemek yerine, direk söyledim.

 

"Saçlarına yıldızlardan taç yapayım, yâr.

Bir nefesle güneşleri söndüreyim, yâr.

Çıra gibi uğrunda ben yanayım, yâr.

Canım' iste, canım bile sana kurban, yâr." o da benim gibi mırıldanmadı.

 

"Yıldızlar yerinde güzel, bırak dursun, yâr.

Saçlarımı ellerinle okşa yeter,

yâr.

Gönlüm senden bir şey ister, nasıl desem, yâr?

Alla beni, pulla beni, al koynuna, yâr."

 

"Rüzgâr olup ince beline sarılayım, yâr.

Çimen olup ayağına serileyim, yâr.

Sürme olup gözlerine sürüleyim, yâr.

Canım' iste, canım bile sana kurban, yâr."

 

"Alla beni, pulla beni, al koynuna, yâr.

Gözüm senden başkasını görmez oldu, yâr.

Gönlüm senden bir şey ister, nasıl desem, yâr?

Alla beni, pulla beni, al koynuna, yâr."

 

"Alla beni, pulla beni, al koynuna, yâr.

Gözüm senden başkasını görmez oldu, yâr.

Gönlüm senden bir şey ister, nasıl desem, yâr?

Alla beni, pulla beni, al koynuna, yâr." dedik birlikte.

 

Nedense şarkı bittikten sonra kısa bi' bakıştık. Göz temasını ilk ben çektim ama ben normalde göz temasından kaçınmam. Şüpheli.

 

Sima'ın evine geldiğimiz de arabadan indim. "Üsteğmen gelecek misin?" İlk defa üsteğmen demiştim.

 

"Yok komutanım iyiyim."

 

"On, on beş dakika içerisinde gelirim."

 

                                        🔥

 

Ateş Kaya'dan…

 

Boşluğa düşmüş gibi hissettim. O kızıl şaçlar sanki, beni sanki ateş altında bırakacakmış gibi hissediyordum.

 

Bir şeyi daha garip buluyordum. Şansa bak ki kader karşısıma ilk Alev'i çıkmıştı. Tesadüf değildi, ben tesadüflere asla inanmazdım.

Bu kadın dönüm noktam olacaktı, dönüm noktam o kızıl şaçlar, o mavi gözler. Böyle düşünürken Alev ve Sima'da geliyordu. Elime telefonu alıp ablama mesaj çektim.

 

Abla, nasılsın?

¹³ ¹²

 

~Ablam

İyiyim, ablam sen?

¹² ¹³

 

Bende iyiyim

babam nasıl?

¹² ¹³

 

~Ablam

Ne olsun aynı.

¹² ¹⁴

 

İyi iyi

ablam ben

kapatıyorum.

¹² ¹⁴

 

~Ablam

Tamam, Allah'a

emanet ol.

¹² ¹⁵

 

Sende.

¹² ¹⁵

 

Alev ile Sima konuşuyordu. Anladığım kadarıyla "Hain kim?" olabilir diye beyin fırtınası yapıyorlardı. Kim niye yaşadığı topraklara ihanet eder ki.

 

Bunları düşünürken Alev'in aklına biri geldi galiba çünkü kısa bir an bu düşünceden vazgeçti büyük ihtimalle olmaz diye düşündü. Bunları düşünürken gelmiştik.

 

İlk Sima indi sonra ben en sonda Alev inmişti. Alev'e bakarken o da bana baktı hemen gözlerini çekti. Ya göz teması kurmayı sevmiyordu ya da daha yeni tanıştık ondan kurmuyordu. Onu izlerken Sima yanıma gelip kısık sesle "Tuttuldun galiba."

 

"Ben mi yok daha neler." diyecektim ki vazgeçtim. Alev'e tekrar baktım çantasından bi' süt burger daha çıkarıp yedi. Galiba birazcık seviyordu. Gerçi birazcık edemeyen bin şahit ister ama neyse. Bir banka geçip oturduk.

 

Pusat, Demir, Naz, Yavuz, Sima, Alev, ben bir kız daha vardı. Alev konuşmaya başladı. "Ee ne yapalım?" cidden bunun için mi toplandık, Allah'ım sabır yaa.

 

"Pusat, komutanım o köfteyi yapın lütfen." dedi Yavuz yalvarır bir şekilde.

 

"Tamam lan yapacam dedim, sen ananın karnında nasıl dokuz ay bekledin amına koyayım."

 

"Dokuz ay değil komutanım, on ay on beş gün."

 

"Ateş komutanım sağlam bi' yapıştır Yavuz'a ."

 

İlk kafasının okşayıp ardından sağlam bir şekilde kafasına vurdum.

 

"Helâl be, sabahtan beri papağan oldu mübarek." dedi Pusat.

 

"Maç yapalım." dedi Demir.

 

"Ayaklarım ağrıyor benim."dedi Yavuz.

 

"Neden." diye sordum.

 

"Yüzbaşım sağ olsun."

 

"Anladım." Alev'e bakarken herkesle göz teması kurarken benle kurmuyordu. Bi' dakika acaba hain ben olduğumu mu düşündü. Ben koluma taktığım bayrağa neden ihanet edim ki. Bunu konuşmam lazımdı, hemde hemen.

 

Naz ile Pusat eve gittiler, galiba köfteyi yapacaklar. Demir, Yavuz, Sima ve Yavuz'un sevgilisi Betül voleybol oynuyordu. Ben ve Alev oturuyorduk. Alev bilmem kaçıncı süt burgerini yerken bi' yandan da Timi izliyordu.

 

"Komutanım?"

 

"Efendim Ateş."

 

"Beni hain olduğumu mu düşünüyorsunuz?" bunu dediğim de yemeyi bırakıp bana baktı.

 

"Hayır." dedi. 'Bok hayır' diyecektim ama vazgeçtim.

 

"O zaman komutanım diğerleri ile göz teması kurarken benle kurmuyordunuz. Araba da Sima pilot ile hain kim diye beyin fırtınası yaparken aklınıza biri geldi yok canım der gibi durdunuz ardından konuşmaya devam ettiniz, neden?"

 

Alev şaşkın gözlerle yanıtladı. "Sherlock Holmes misin amına koyayım."

 

"Düşüncem doğrulandı."

 

"Sonra konuşalım karargah da."

 

"Emredersiniz komutanım." anladığım kadarıyla kendini şuçlu hissediyor.

 

Ardından Pusat ile Naz geldi bakalım şu meşhur köfteye nasılmış. Plastik tabaklara üçer tane köfte, yarım ekmek, domates, biber vardı. Umarım biber acıdır.

 

"Biber acı mı?"

 

"Acı da niye?"dedi Alev köfteyi yerken.

 

"Hiç öyle." Ardından yemeye başladım köfte harbi güzeldi, dedikleri kadar varmış.

 

"Güzel olmuş."

 

"Afiyet olsun." dedi Pusat.

 

Yemek faslı bittikten sonra biraz havadan sudan konuştuk. Yalan yok Yaman Timi'ni sevdim.

 

"Ee hadi kalkalım benim nöbetim var." dedi Alev.

 

"Komutanım benim de nöbetim var."

 

"O zaman Ateş biz direk karargaha gidelim."

 

"Görüşürüz komutanım." dedi Demir. Alev kafasını sallamakla yetindi. Arabaya binip karargaha doğru yola çıktık...

 

~Selam dostlar, bölüm nasıldı?

 

~Sizce Alev neden Ateş'ten şüphelendi?

 

~Sizce Alev mi Ateş'i yakacak, yoksa Ateş mi Alev'i yakacak?

 

~Vatan için 🇹🇷

 

Loading...
0%