Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Bölüm 3 - Çuval Giysen Yakışır Diye Çuval Giymen Gerekmez

@biceruvar

Yine ve yeniden ben... Sizlerde farklı görünüyor mu bilmiyorum ama bende bölüm sıralaması bir değişik görünüyor ey dostlar... Lafı bu kez fazla uzatmayacağım. Sizlere bir miktar acı, biraz tatlı ve çokça güçlü bölüm bırakarak kaçıyorum pandispanyalar... Unutmadan bölümün kısa olması içime dert olduğu için birazdan 4. bölüm de gelecek lütfen hatta kalın... Hepinize keyifli vakitler...

 

'Yalnız...' mırıldanmasıyla soran bakışları bir olduğunda bu kez de kendisi gülümsemeye başladı.

'Bu iki ayda kurallarıma uymanız gerekecek. Özellikle siz Deha bey.'

'Ben gizli ortağım, o yüzden-'

'Siz Diamond ailesinin ferdisiniz.' Gayet ciddi bir halde bakmayı sürdürürken adam ellerini havalandırıp teslim olmuştu bile. Çok işi vardı ve bu iki aya sığmak zorundaydı. İş hayatında ilk kez patronlarına ne giymesi gerektiği hakkında yorum yapmayacak direkt olarak ne giyeceklerini gösterecekti, gittikleri mekanlara bile müdahale etmesi gerekiyordu ve iki ay sonra olacak o lansman için fazlasıyla koşturmalı şekilde çalışacaktı. Tabi bunların yanı sıra bir de reklam ağını kuvvetlendirecekti. Basın konusunda pek sıkıntısı yoktu. İster İstanbul, ister İzmir olsun Türkiye'nin her noktasından istediği gazetelere, dergilere ulaşarak o lansmanın mahşer yeri olmasını sağlayarak sözde gözleri üzerinden çekilmiş basın organlarını bir anda bu insanlara da, bu holdinge de yoğunlaştırabilirdi.

'Hepiniz ile uygun olduğunuz zamanlarda bire bir görüşmem gerek, ayrıca yine hepinizden ortak bir talebim var. Bu zamana kadar adım attığınız moda evlerine artık ayak basmayın. Lütfen.' İş ciddileşiyordu. Yapabileceği hiçbir şey yoktu. Koca holdingi yöneten insanlara böyle bir tavır takınıp bu kadar rahat burnu havadalık yapabileceği aklının ucundan bile geçmezdi ama bunu yapmak zorundaydı Pera. Kovulmayı bile göze alarak, aksi takdirde kendisi istifasını verip çıkar giderdi.

'Bence sona beni bırakmalıydın Pera. En sevdiğim şey alışveriş süslenme vs. dir.' Kadının dalga geçen haline baksa da içi hiç rahatlamıyordu. Oysa Nida gayet pozitif şekilde duruyordu karşısında. Gerçi alışveriş süslenme vs. derken dalga geçip geçmediğinden de emin değildi. Çünkü kadına ne zaman baksa lansmana dahi kot pantolon ve tişört ile katılabilme potansiyeli varmış gibi görüyordu.

'Bu yüzden ilk sizinle başlamak istedim Nida hanım.'

'Nida demen yeterli.' Kendi haberlerinin olduğu klasöre göz atarak mırıldandığında yüzünün buruşması da takdir edilesiydi. En azından o görünüş bu kadının kendisi değildi. Bir kere buna şükretmesi gerektiğini düşünüyordu Pera.

'Pekala... Nida, bunu özellikle yaptınız anlıyorum ama hiçbir arkadaşın uyarmadı mı?' sorusuyla klasörü kapatıp dalga geçercesine gülümsemişti karşısında oturan kadın. Hatta o kadar dalga geçer haldeydi ki ufacıkta olsa yanlış bir soru sorup sormadığını anlamak için söyleyeceklerine dikkat kesildi.

'Tatlım sende bir kadınsın. Biz hep övülmek isteriz, çuvalla bile olsak.'

'Yani gerçekten arkadaşın yok?' kaşlarını havalandırarak ciddi bir şekilde sorusunu yönlendirdiğinde derin bir nefes alıp omuz silkmişti sadece karşısındaki beden.

'Olması gerektiği gibi.' Aldığı cevap Pera'ya mı garip geliyordu yoksa gerçekten söylediği gibi olması gereken bu muydu bilmiyordu. Fakat bu derece yalancı arkadaşlıkları nasıl normal karşılıyordu bu daha da anormaldi ona göre.

'Bak şekerim.' Sanki anlamayan halini toparlamak ister gibiydi Nida. Önce üst üste attığı bacaklarını düzeltti, ardından kenardaki telefonunu alarak sosyal medya profilini açtı. Bakışları kısa bir anlığına ekranda gezinse de tekrar yüzüne dönmüştü ki kilitleyip dirseklerini dizlerine yerleştirdi. Pera bir anlığına geri zekalıya anlatmaya çalışır gibi olan haliyle kaşlarını havalandırmıştı.

'Benim bir dostluğa ihtiyacım yok. Bir hayat arkadaşına, sırdaşa, kötü anlarımı dahi paylaşacağım kimseye ihtiyacım yok. Aslına bakarsan bunlara hiç birinizin ihtiyacı yok. Çünkü hayat eninde sonunda öğretiyor ki hepsi yalancı. Param, kariyerim, güzelliğim, özgüvenim... Bunların hepsi bana yeter de artar. O yüzden gördüğün her kareye hep mükemmelsin diyecek arkadaşlar edindim. Çünkü onlar için giyindiğim şey değil, hangi modacıdan giyindiğim önemliydi. Bunların berbat denebilecek seviyede kötü olduğunun ben zaten farkındayım. Peki umurumda mı?' dün akşam olan yemek sonrası kadının bu yüzünü ilk defa görüyordu herhalde. Egoist denilebilir miydi acaba Nida için? Ya da kendini beğenmiş? Bunlar belki olabilirdi ama aşırı bir özgüven patlaması kesinlikle vardı ya da tam tersi öz güven eksikliği. Peki nasıl olmuştu da bir kadın bu kadar berbat görünmeyi kabul etmişti.

Usulca koltukta öne kayıp kollardan destek alarak ayaklandığında Pera'nın dikkati çoktan dağılmış bakışları kendisine odaklanmıştı. Topuk sesleri odasında yankılanırken üzerindeki ceketi çıkarıp kenara attıktan sonra gözlerini devirerek tişörtünün belini bedenine yapışacak şekilde gerdi. Dolgun göğüsler? İnce bel? Çok büyük olmasa da belirgin kalça?

'Sırf şu görünüşüm için kapımda yatmayacak erkek yok. Ancak ben bunun için kimseyle olmak istemiyorum. Bana kalsa Dağhan'ın bu lansmanda kendi halimize dönmemiz fikrini tamamen rafa kaldırmıştım. Asla da o raftan indirmezdim. İnsanlar metalaşmış güzellik algıları yüzünden gerçeklikten uzaklar.'

'Peki görünüşünüz?' bu derece güzel bir vücut saldım çayıra Mevla'm kayıra diyerek olamazdı. Belirli bir zaman harcaması, çaba sarf etmesi, hatta kendini zorlaması gerekirdi en azından.

'Bıçak altına yatarak olmadı bu görünüş. Hatta biliyor musun spor yapmaktan da nefret ederim. Sadece lisede 100 kilo olan bir genç kadının duygularını incittiler. Hep aynı şeyi yaparlar.' Tekrar karşısına yerleştiğinde derin bir nefes alma ihtiyacı hissetti. Kırdıkları o özgüven Nida gibi birini canavara dönüştürmüştü, üstelik tüm insanlara karşı.

'Peki, sizce nereden başlamalıyız?' gülümsemesi yine dalga geçer hale bürünmüştü. O sempatik duran kadının içinde onlarca fırtına vardı ve Pera'ya kalırsa önce işe psikolog ile başlanmalıydı ancak şirketi devreden çıkarması gerekirse Nida, Pera'nın danışanıydı. Bu evrede onun da fikirleri önemliydi. Hatta fikirlerinin öneminden çok onu gerçekten o olduğu ve önemsediği için dinleyecek bir arkadaş olması değer katardı bu duruma.

'Bana kalırsa bütün insanlık aleminin ön yargılarını yıkmakla başlayabilirsin. Ancak bu zor değil imkansızdır. O yüzden... Gerçekte olan benden daha iyi bir kadın yap beni. İnan şu saatten sonra pislik bir sürtük gibi görünsem de koymaz bana.' Önündeki klasörü işaret ederek konuşmasını bitirdiğinde bu kez de Pera ayağa kalkmıştı.

Alışveriş, en iyi yaptığı şeydi. O sadece bir firmanın halkla ilişkiler danışmanlığını yapmamıştı bunca zaman. Aynı anda o insanların görünmeyen zırhı da olmuştu. Elbette insanlarla alışverişe çıkmamıştı ama bu insanların ihtiyacı varsa ve baştan ellerini havalandırıp teslim oldularsa modacı olmak bir yana dikim atölyesi bile açardı.

'O zaman ilk önce alışverişe çıkalım.'

'Mesai saatinde?'

'Ben işimi yapıyorum Nida.' Omuz silkip gülümsediğinde kenarda duran çantasını da çoktan parmaklarının arasına sıkıştırmıştı.

Elindeki fincandan bir yudum daha kahvesini içmişti ki yine karşısına gelen kadın ile dili dişlerinin üzerinde sıkkınca gezindi. Tarzı, renk seçimi kesinlikle kötü değildi. Sadece kendini o kadar gizliyordu ki o ses bir boru sesi kadar çıkabilirdi ve etikete hiçbir katkısı olmazdı.

'Kendimi zorladığımın farkındasın değil mi?' Pera'nın sorusuyla beraber aynada kendini izleyen gözler de kendi yansımasını bulmuş, tek kaşını havalandırmıştı. İşte isyan başlıyordu. Kadın istediği kadar artık önemli değil dese de Nida için bazı şeyler zorlayıcı olacaktı. En başta da kendisini göstermesi...

'Biliyorum arkadaşlar konusunda pek iyimser değilsin ama dürüst olmam gerek.' Nida kollarını iki yana açıp peki dercesine kendisine yüzünü döndüğünde, Pera'da açık saçlarını toparlayıp çantasının kenarında her daim olan tokayla tutturdu.

'Kendini o kadar gizliyorsun ki bu bana özgüvenli bir kadını değil daha çok eleştirilmekten korkan bir kız çocuğunu anımsatıyor. Seni metalaşmış şeylerle özleştirmesinler, seksist yaklaşmasınlar istiyorsun ancak biz kadınlar insanların bizim için yorumlarını önemsememeliyiz. Nasıl mutlu isek, kendimizi daha iyi nasıl hissediyorsak öyle olmalıyız. Bu resmi takımın içinde bile omuzların düşük duruyorsun. Göğüslerin seni niye bu kadar tedirgin ediyor? Bir gram dekolten yok, sırt, göbek, bacak. Hiçbiri yok. Güzel bir kadın olduğunu sonuna kadar savunabilirim ancak güzelliğinden korkan bir kadın olduğunu daha çok savunurum.' Söyledikleri kadının kaşlarını daha çok çatmasına neden olduğunda doğru yolda olduğunu anlamıştı. Haklıydı, bedenler sürekli kalıplara sokulup övülüyordu ancak bir kadının bu düşünceler yüzünden kendini saklaması da hiç normal değildi. Bu beden Nida'nın bedeniydi ve istemese de güzelliğini saklamak zorunda hissediyordu. İşte tam da bu nokta doğru olmayan taraftı. Başkaları için değil kendisi için giyinmeliydi artık. Yanında da sırf parası var diye yalakalık yapan o insanlar olmamalıydı.

'Öncelikle, bahsettiğin o çuval giysen sana tam oldu diyecek arkadaşlarından kurtuluyorsun. Biz onlara arkadaş demeyiz çünkü. Daha sonra da kendinden korkmaktan vazgeçiyorsun. Ve son olarak kendinle barıştığın dakika...' koltuktan kalkıp deminden beri gözüne kestirdiği elbise askısını eline aldı Pera.

'Bunu üzerine geçiriyorsun. Çuval giysen yakışır diye çuval giymen gerekmez.'

'Deha ve Dağhan ile çok kavga edeceksin.' Aldığı karşılıkla kaşları havalanırken parmaklarındaki askı çoktan kaymış Nida'da gözden kaybolmuştu. Onun için önemli olan işini yapmaktı. Bu bazen stilist, bazen psikolog, bazen de gaz veren bir arkadaş olurken, çoğunlukla insanı yeren bir dost olmayı gerektirirdi. Kimse kazanacağı parayı sunacak diye sonuna kadar haklı olamazdı. Ki Pera'dan holdingin olduğu kadar kendilerinin de danışmanı olmalarını istemişlerdi.

Eline aldığı koyu lacivert kot elbiseye göz gezdirirken gelen topuk sesiyle dibindeki personele uzattı askıyı.

'Bunu alıyorum.'

'Nida hanım-'

'Hayır, kendim için.' Bakışlarını gülümseyerek arkaya çevirdiğinde gönderdiğinden çok daha özgüvenli bir kadın dikilmişti karşısına. Omuzları düşük, yürüyüşü de yok olmaya çalışır halde değildi artık. Elbiseyi giymesi uzun sürmüştü. Belliydi ki kendi kendini içeride telkin etmişti. Bir nebze olsun gaz verebilmişti anlaşılan o ki.

Vücuduna tam oturan elbise ile adeta bir belgesel yayınına bırakabilirdi şu an kendisini. Ki ceylan avlayan aslan olarak pek göze batmazdı. Çoğu kadın böyle bir elbise ile ceylan olacakken Nida herkesin aksine duruşu, kişiliği ile aslan gibi duruyordu. Bu da haliyle Pera'nın memnun gülümsemesini daha çok göstermesine neden olurken Nida aynadan bakışlarını çekip çoktan kendine dönmüştü.

'Bunu giyemem.'

'Üzerinde olduğuna göre giyebiliyorsun...' omuzları havalanıp tekrar indiğinde yine ve yeniden göz devirmişti.

'Bunu alsam da dolabımda yer kaplayacak, hiç giymeyeceğim.'

'Lansmanda üzerinde çok güzel duracak.' Kararlıca konuştuğunda sıkıntılı nefeslenmesini fark etse de ayırdığı kıyafetleri de işaret etmişti. Hepsini denemesine gerek yoktu. Üzerindeki elbise zaten hepsini layıkıyla taşıyabileceğini gösterir nitelikteydi.

'Bunları dilersen denemeyebilirsin. Kuaför kısmına geçmeye ne dersin?' sorusuyla Nida'nın kaşları çatılırken parmakları saç uçlarında dolaştı bir süre. Anlam veremiyordu büyük bir ihtimal ile kuaför olayına.

'Saçımın modeli de rengi de gayet güzel.' Yine kendinden emin olmayan bakışlar. Hangi cani bu hale getirebiliyordu kadınları? Nida asla çirkin değildi ama çok çirkin bile olsa bilmeliydi ki aynada kendine güzel olması yeter de artardı. Bu alışverişte dahil olmak üzere onun kendini göstermesi için değil, daha çok bulması için olacaktı.

'Ne rengi ile ne modeli ile bir savaşa girmeyeceğiz zaten. Sizden ricam bütün bu alışverişimizi bir kenara bırakıp lansmana kadar şu an olduğunuz halde olmanız.'

'Nasıl yani?'

'Ben bir ışık yansıması sunamam firmanıza Nida hanım. O yüzden de doğru zamanda doğru yerde flaş etkisi yaratmalıyız ki uzun süre akıllarda kalsın. Lansmandan çıktıklarında gözlerinin önünde uçuşan o beyaz renk parçaları günlerce sürsün istiyorum.'

 

Loading...
0%