@biceruvar
|
Size bir kadın yazmak istedim... Tam da bugün, 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜNDE yayınlamak belki de en onur duyacağım şey olurdu. Sizler için güçlü kadın tabiri nasıl olur bilemiyorum ancak benim için o tabir çok başka bir yerde. En basit örneğiyle çok iyi eğitimler almış, sadece ekonomik özgürlüğüyle, pahalı kıyafetleri, yüksek topukluları, altındaki arabası, oturduğu evi, kurduğu o mükemmel aile yaşantısıyla birçok kadını güçlü kadın tabiri yerine oturtabiliyoruz. Ancak bana kalırsa durum biraz daha farklı bu lanet günlerde, hatta birazda değil çokça farklı... Mesela yaralı, gördüğü her yenilgiye, sözlü veya fiziksel şiddete rağmen dimdik ayakta durmaya çalışan, yüzündeki, kollarındaki izleri kozmetik malzemeleriyle kapatan kadınlar da var bu dünyada. Hatta ruhundaki o derin yaraları kucaklarındaki çocukları için yok sayanlar, yaşadığını yaşamasın diye evladından kopmak zorunda kalan, evladı canından can koparılırcasına kollarından çekip alınanlar dahi var... Ve bu kadınlar benim dünya üzerinde tanıyabileceğim en güçlü kadınlar. Öyle bir konumdayız ki eminim şimdi veya şimdi olmasa bile hayatı boyunca mutlaka bir kere bu psikolojik, fiziksel veya sözlü tacize/şiddete maruz kalanlar da mevcut aramızda. Üzülerek söylemem gerekirse, bir kadın olarak burada beni okuyan kadınlara bir itirafta bulunmam gerekirse zamanında bunu yaşamış olanlardan birisi de benim. Madem samimi bir şekilde buradayım, madem her detay sizinle beraber bir yolda yürümeme neden oldu o zaman güçsüz hissetmeyin. Aldatıldım. Sözlü tacize maruz kaldım. Fiziksel şiddete maruz kaldım. Psikolojik baskı içerisinde uzun bir zaman geçirmek zorunda kaldım. Yok sayıldım. Görünmez oldum. Mobbinge maruz kaldım. İş yerimde kadın olduğum için daha düşük görüldüğüm zamanlar oldu. Kadınım diye bir çivi çakamayacağımı dahi düşünenler oldu. Kıyafetlerime karışma hakları olduğunu zannedenleri gördüm. Eve girip çıkma saatim konusunda söz hakkı oldukları hakkında düşünceleri olanlara şahit oldum. İstediklerini alamadıkları, hayır dediğim için insan yerine bile koyamayacağım sıfatsızların argolarına, tehditlerine maruz kaldım. Saçım çekildi, boğazım sıkıldı. Pes edecek seviyeye dahi ulaştım. Şimdi 27 yaşındayım ve tüm bunları bende yaşadım, çoğunuz gibi... Sonra durdum, kadın olduğum aklıma geldi. Sadece kadın olduğum için bunların hiçbirini omuzlarıma almak zorunda olmadığım, beni düşük görenler yüzünden hiçbir detaydan vazgeçmem gerekmediğini gördüm. Korkarak, saklanarak, yok olmaya çalışarak, bir yorgan altında ağlayarak bir yere ulaşamayacaktım. Bağırmaya başladım. Kalbim kırılmaya devam etti ama ben varım dedim. Yine yalanlar söylendi, yine aldatıldım, yine sevilmedim ama artık var hissettiğim için, sesim çıktığı için, durun dediğim için, yeri geldiğinde boğazımı sıkan o elin sahibinin boğazını sıktığım için düştüğüm diz kapaklarımın üzerinden kalkıp kendimden özür diledim. O zamanlar kendi kendimi yok saydığım için kendimden özür diledim. Ben şanslıydım. Yanlış okumuyorsunuz, ben gerçekten şanslı bir kadındım, hala öyleyim. Ses çıkardığım için öldürülmedim mesela. Veya 'YETER!' diye avazım çıktığı kadar bağırdığım için ailem, 'Sen kız kısmısın usturuplu ol.' demedi. Beni güçlü bir kadın büyüttü. Sevdiği adamı kaybettikten sonra gördüğü psikolojik baskı sonrasında, elini tuttuğu bir buçuk yaşındaki kızına kimse laf söyleyemesin, üzerinde hak iddia edemesin diye elindeki avcundaki iğne ipliği satıp ev alan bir kadın büyüttü. O eve bir tane somya yatak alabilen daha fazlasını yapamasa da her gün saçlarımı tarayıp sevgisini göstererek bir kadın büyüttü. Üniversiteye gitmek istemiyorum dediğimde; 'Sen bilirsin sonuna kadar arkandayım ama önündeki seçeneklere iyice bak, iki gün sonra bir adamın verdiği bir kuruşu beklemek istersen ben o zaman da arkandayım.' diyen... İki yıl sonra aklım başıma gelince sınava girdiğimde asgari ücretle bile olsa kızına 'İstediğin şehirde oku, ben hep arkandayım.' diyerek üniversiteye gönderen bir kadın büyüttü. Bu yaşımda evlen artık diyen olduğunda, 'Ben kızımın turşusunu kuracağım, size ne.' Diyen bir kadın büyüttü ve ben çok şanslıydım. Hala da şanslıyım tüm geçmişe rağmen. Seneler önce yazdığım bir kitap vardı, Kimse Sağ Çıkmaz... Uzun zamandır burada olanlar bilirler, hatta ilk onunla bile tanışmış olabiliriz sizlerle. Yorumları okudunuz mu veya sinirlendiğiniz noktalarda yorum atmak için girip baktınız mı bilmiyorum fakat ben son bir haftadır detaylıca inceledim. Karşı çıktığınız her detaya, kadına karşı olan tavırlara nasıl sinirlendiğinize, hatta hemcinsim olanların benim hakkımda ve düşüncelerim konusunda fikri olmadan yazdığım kurgu yüzünden aslında bire bir kendilerinin sözlü şekilde şiddet uygulayarak üzerime yürüdüklerine şahit oldum. Ama üzülmedim, inanın ki bir gram üzülmedim. Hatta bu duruma sevindim bile. Çünkü bir telefonla otel odasına çağırılan, bunu meslek olarak yapan bir kadının mazoşist dahi olsa insan olduğunu, bir kadının maddi gücü olmadığı için annelik yapamadığı durumda bir adam veya başka bir kadın tarafından öldürülmesinin asla haklı bir sebebi olmayacağının bilincinde olan kişiler benimle beraber yürüyordu ve bunu görünce gurur duydum. Ancak size de şunu göstermek istedim... Basit bir kurgu dahilinde olan Kimse Sağ Çıkmaz gerçek dünyamızda ne yazık ki var olarak yaşıyor. Ve ben bu duruma susmak yerine anlatmak, göstermek, başka insanların da okuyarak dahi olsa şahit olup ses çıkarmasına devam edeceğim. Masada tuz yok veya yemeğin tuzu yok diye öldürülen kadınlar varken yazmamak, üç maymunu oynamak dışında bir davranış olamaz. Bu dünyadaki iyi insanlar kadar kötüler de var ve yok sayamam. Ama teşekkür ederim. Karşı çıkışınız, 'Bunu yazan bir kadın üstelik!' diyerek ayıpladığınız, 'Niye hep güçsüz kadınlar var burada!' diyerek isyan ettiğiniz, Hera'nın güçlü durduğunu gördüğünüzde 'Yürü be kızım!' dediğiniz için teşekkür ederim. Şimdi sizlerle bir kadın tanıştıracağım. Pera Alarie... Başta bahsettiğim iyi eğitim görmüş, topuklular üzerinde dimdik duran bir kadın. Tam da şimdi, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde, üzerinde durduğu topuklular ne kadar sağlam onu göstermeye çalışacağım. Bu günlerde sadece kadın yerine bayan, kız, hanımefendi gibi tabirlere ses çıkarmak yerine, olanlara, bitenlere, yitenlere YETER diyebilmek adına... 2008 yılında 66, 2009 yılında 125, 2010 yılında 203, 2011 yılında 130, 2012 yılında 145, 2013 yılında 231, 2014 yılında 290, 2015 yılında 293, 2016 yılında 289, 2017 yılında 351, 2018 yılında 406, 2019 yılında 422, 2020 yılında 413, 2021 yılında 418, 2022 yılında daha ilk üç ayında olmamıza rağmen 73 tane şiddetten ölen kadına, kadınlarımıza, bize daha çok ses çıkarabilmemiz umuduyla... DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜMÜZ KUTLU ve ARTIK VAHŞETSİZ OLSUN... Aslında hep güçlü olan kadınlara ithafen olsun izninizle... Başlangıç Tarihi: 8 Mart 2022
|
0% |