@bilinmeyen6096
|
Bir süre sonra mark geldi ve beni bir şantiyeye götürdü bir oda gösterip "bundan sonra burda kalacaksın ve burada çalışacaksın her hafta maaşınla birlikte borcunu ödemeye geleceksin " dedi. " Hadi ama şaka yapıyorsun değil mi? Ben burda çalışarak 2 milyon doları nasıl ödeyeceğim" desemde sesini çıkarmadı. Laura: Okula gitmesem olmazmı? Okula giderek vakit kaybedemem. Laura: Ne yani beni okuldada mı takip edeceksiniz? Mark: Evet okulda olacağız ama seni takip etmek için değil. Patron okulun hem sahibi hem müdürü o yüzden hareketlerine dikkat et. Mark çıktı bense iş için hazırlandım. Turuncu bir tulum ve beyaz bir kasket şaka gibi ama gerçek. İş çıkışı benim yaşlarımda bir çalışan geldi ve "Merhaba ben clint senin adın ne" dedi. "Merhaba ben de Laura" dedim gülümseyerek. Clint: Buraya büyük patronun adamlarıyla geldiğini gördüm mafyayla ne işin var ? Laura: Yani sen onların mafya olduğunu biliyor musun? Clint: Tabiki! Bilmeyen yoktur o çok tehlikeli ve burada kral gibidir polislerden de güçlüdür. Laura: Biraz komik olacak ama biz nerdeyiz biz her yerde ya ingilizce dışında farklı bir dil daha var ama anlayamadım. Clint: Malta'da bir adadayız. Sen nerelisin ki? Laura: Ben türküm Clint: İyi ama ingilizcen gayet iyi Laura: Ne yani türküm diye ingilizce bilemezmiyim ? Clint: Hayır yani demek istediğim bu değil yani aksan olarak Laura: Tamam tamam ne demek istediğini anladım şaka yapıyordum. Ben yarı Türk yarı Amerikanım o yüzden. Peki burda herkes ingilizcemi konuşur? Clint: Çoğunluk öyle Maltaca da var fakat o dili artık yerliler bile konuşmuyor. Peki ya mafyayla alakan cevap vermedin? Laura: Mafya ya borcum var. Clint: Borcun mu var? Laura: Aslında benim değil babamın Clint: Teminat olarak da seni mi aldılar. Bir mafyanın metresi olmak korkunç bir şey Laura: Sence metres olsam inşaatta çalışır mıydım? Clint: Peki ne iş? Laura: Teminat ablam ve babam ablamıda alıp kaçtı beni bırakıp beni de borcu ödemem için burada bıraktı Clint: Babana kızgın değil misin? Laura: Elbette kızgınım hemde fazlasıyla ama ablamın metres olmasına da katlanamam o bunlara dayanamaz ben daha dayanıklıyımdır. Clint: Anladım. Hadi gel sana bir kahve ısmarlayayım ondan sonra işe gitmeliyim. Laura: Ne işi ? Clint: Bir teslimat işim var. Laura: Vayy! Çalışkansın hee Clint: Ahh hayır çalışkanlık değil sadece para için inşaata nazaran daha çok kazandırıyor. Laura: Gerçekten mi? Laura: Benim içinde bir iş bulabilir misin? Clint: Tabiki burda teslimatçılara çok ihtiyaç var istersen benle gel sanada iş ayarlarız. Laura: Çok iyi olur. Clintle işi hallettikten sonra odama döndüm odada ikili bir ranza demir bir dolap ve bir masa vardı ranzanın alt kısmında uyumuyayı tercih ettim. Sabah uyanıp önce inşaata gittim. Daha sonra teslimat işi için hazırlık yapmaya karar verdim. Sonuçta vakit nakittir derler. Gidip birkaç detaylı harita aldım. Odama geldim haritaları duvara asıp kısa yolları öğrenmek için bir kaç işaretleme yaptım. Haritalar üzerinde çalışırken elinde bir poşetle mark geldi. Mark: Bunlar formaların, kitapların ve okul için ihtiyaç duyacağın şeyler ,8 de dersin başlıyor. Sakın geç kalma! Poşeti açtım. Yeşil bir mini etek, beyaz gömlek, yeşil kıravat, süveter , çanta ve birkaç kitap vardı. Mark: Yok okul kurallarına herkes gibi sende uyacaksın. Ayrıca bu haritalar ne böyle kaçmayı mı planlıyorsun? Laura: Hayır. Teslimat işine girdim burda ki tüm kısa yolları yerlilerden daha iyi bilmeliyim. Böylece zamandan kazanç sağlayacağım. Mark: Tamam. deyip çıktı. |
0% |