(...) "Korktuğunu da biliyorum ama benden korkmazdın ki sen. Ben sana zarar vermem ki." diyen fısıltısı ise çaresizdi.
"Sus artık," diyebildim zar zor. Benim sesim de oldukça silik bir fısıltıdan ibaretti. "Sus ki gidebileyim. Sus." Fısıltım onunkine benziyordu çünkü şu an ben de oldukça çaresiz hissediyordum. "Gitme," dedi tek nefeste. "Ben susarım, gerekirse bir daha hiç konuşmam ama sen bir daha gitme Alya." Gözlerimin yanmaya ve ıslanmaya başladığını hissettim, nedenini bilmesem de dişlerimi sıkarak çenemi dik tuttum. Arkama dönmek yerine önümde doğmaya başlayan güneşe bakmayı sürdürdüm. "Bana 'gitme,' demeye hakkın olduğunu mu zannediyorsun?" diye sordum kısık ama düz bir sesle. Arkamdan gelen hüzünlü bir iç çekiş duydum, sanki nefesi titriyordu. "Sana 'gitme,' demeye hakkım var mı Alya?" diye sorduğunda kadife sesinde saklı birçok anlam vardı. Yaşlar akmasın diye dudaklarımı dişledim sertçe ama engel olamadım. Şakaklarımdan aşağı iki damla yaş yavaşça süzülürken başımı yavaşça iki yana salladım. "Yok." |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |