@bilinmeyennokur
|
Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti Zaferle kalbimize yazdık Cumhuriyeti ~ Ömer Bedreddin UŞAKLI 🇹🇷
BİZDEN AİLE FALAN OLMAZDI.
.
"Gerçekleri söylüyorum. Sevgilinin yanında değil miydin? Kim bilir kiminle yatıp kalkıyorsun? Belli değil. İtiraf et hadi! Sevgilimin yanındaydım de!" Diye bağırdı. Sadece yüzüne baktım. Yanından geçip gideceğim zaman koluma asıldı ve beni önüne çekti. Canım acımıştı. Diğerli de içeri gelmişti. "Poyraz!" Diye bağırdı Mehmet bey. "Sen karışma baba!" Dedi Poyraz. Sonra öfkeyle "Söylesene ne susuyorsun. Sevgilim var onun yanından geliyorum desene! Her gece başkasıyla yatıp kalkıyorum de-" lafının devamını getiremeden tokat sesi duyuldu. Benim attığım tokadın. Sesi duyuldu. Hakan ve Murat "Ada!" Diye bağırdı. Kolumu ondan kurtarıp merdivenlerden odama doğru çıktım. Arkamdan kapıyı kapatacakken Poyraz hışımla odaya daldı. Bağırdı "Bu iş burda bitmedi! Buraya gel Ada!" Dedi ve odaya girdi. Kapıyı arkasından kitledi. Kolumdan tutup beni yatağa doğru attı. Yatağa çarpıp yere düştüm. Delirmiş gibiydi. Dışarıdan da sesler geliyordu. Poyraz 'a kapıyı açması için bağırıyorlardı. "Şöyle hadi! İtiraf et!" Diye bağırdı. Kütüphanemi devirdi. "Bu aileyi dağıtmaya geldim de!" Diye bağırdı. Koltuğumu devirdi. Ortalığı dağıtırken ağzında birkaç şey söylüyordu. Yanıma geldi tekrar kolumdan tuttu ve beni kaldırdı. Komodinim üstünde duran kar küremi eline aldı. Hayır. Kar kürem olmaz. "Bırak onu. Bırak kar küremi." Dedim. Sesimde cılız çıkmıştı. "Sevgilin aldı dimi bunu!" Dedi. "Kesin sevgilini aldı." Dedi. Kar küremi alıp yere attı. "Al sana sevgili!" Diye bağırdı. Bakakalmıştım. Bu sefer de komodindeki resmi aldı. "Bunlardan hangisi sevgilin! Konuş Ada konuş!" Diye gürledi. Resmi de yere attı. Camı kırıldı. Çerçevesi dağıldı. İki tarafımdan kollarımı tutup "Şimdi ne bokun varsa ye! Hiçbir farkın yok! Melisa 'dan sen de onun gibisin! Dağıtacaksın ailemizi!" Dedi. Bu sefer beni kırdığı çerçevenin ve kar küresinin üstüne attı. Kolum çizilmişti. Kanıyordu. Ali de çok kanamıştı. Düştüğüm yerde hafifçe doğruldum. Poyraz burnundan soluyordu. Ama hiçbir şey de demiyordu. Sinirini atmıştı galiba. Cam parçalarının arasından fotoğraf elime aldım. Bir süre öylece durdum. Ben öyle dururken kapıyı kırmışlardı. İçeri gidince hepsine kal gelmişti galiba hiçbir şey yapmadan öylece durdular beni bu halde görmeyi beklemiyorlardı galiba. Burak 'ın sesini duydum. "Ada! Ada iyi misin?" Dedi. Başımı iki elinin arasına alıp "Ada bana bakar mısın? İyi misin kedi gözlüm?" Dedi sakin bir sesle. Gözyaşlarım akıyordu. Tutamıyordum. Boğazımdan oturan yumruya rağmen konuştum. "Ali... Ali bana çok kızacak. Küsecek bana." Dedim. "Hayır. Hayır küsmeyecek." Dedi. Poyraz yüzsüz bir şekilde konuştu. "Bakın ben demiştim size! Var sevgilisi Diye!" Bağırdı. Burak artık dayanamamış olmalı ki "Yeter ne diyorsun sen! Kendine gel Poyraz! Sevgilisi dediğin kişi 17 yıl önce öldü! Kendine gel!" Diye bağırdı. Poyraz " Ne ?" Diye sordu. Burak "Duyduğun gibi." Dedi. "Kar kürem kırıldı." Dedim. "Tamir ederiz. Üzülme sen." Dedi. Bana tekrardan sarıldı. Bu seferde kar küremi elime aldım. Kar kürem hep cam kırıkları olmuştu içi. Çıkarmaya başladım. Burak "Elini kesersin yapma Ada." Dedi. "Olmaz. Ali kızar bana." Dedim. "Tamam ben bunu alayım şimdi. Tamir ettireyim öyle geri getireyim sana olur mu?" Diye sordu. "Çerçeve de alır mısın? Bu kırıldı." Dedim. "Alırım... Alırım yeter ki üzülme sen tamam mı?" Dedi. Yüzüne bakıp "Ali kızmasın ama bana." Dedim. "Kızmaz ama bak kolun ve elin hep kesilmiş. O zaman Ali üzülür ama yarayı sarmazsan." Dedi. "Ali üzülürse ağlar. Saralım o zaman yarayı." Dedim. Arkadan bir ses geldi. "Ben hallederim." Dedi. Adar 'dı. Bu ailede benimsediğim iki kişi vardı. Miran ve Adar. Bu zamana kadar yanımda olmuşlardı en azından bana aile nasıl olunur hissettirmeye çalışmışlardı. Ayak sesleri duymuştum Adar ilk yardım çantasını almaya gitmiş olmalıydı. Omzumda başkasının elini hissettim. Kafamı kaldırıp elin sahibine baktığımda Narin Hanımı gördüm. Ağlıyordu. Biri bana ağlıyordu. Öbür tarafımdan da Narin Hanım sarıldı. "Narin... Alp ağlıyor. Korkmuş galiba." Dedi Mehmet Bey. Narin Hanım yüzümü okşayıp "Özür dilerim bebeğim sana zamanında Anne baba olamadığımız için özür dilerim. Abin adına da çok özür dilerim." Dedi. Sözünden hemen sonra lafa atladım. "O benim abim değil... Miran ve Adar varken diğerleri abi sıfatına layık değiller." Dedim. Odada bir sessizlik oldu. Narin Hanım şakağıma bir öpücük bıraktı ve oturduğu yerden ağlayarak kalktı. "Geldim." Dedi Adar. Yanındaki ilk yardım çantasını açıp gerekli müdahaleyi yapmaya başladı. Arkama dönüp "Miran, Adar ve Burak dışında hepiniz odadan çıkın." Dedim. Hakan, Murat ve Poyraz hiç ses etmeden odadan çıktılar. Poyraz şaşkındı. Hakan ve Murat üzgündü ve pişmandı. Poyraz 'a tokat attığımda bana kızdıkları için pişmanlardı. Bana yakın davranmadıkları için pişmanlardı. Ve bana acıyorlardı. Kimsenin acımasına ihtiyacım yok. "Kızım." Dedi Mehmet bey. "Siz de çıkar mısınız Mehmet Bey?" Diye sordum. Bana pişmanlıkla baktı ve odadan çıktı. Çıkarken kapıyı kapatmıştı çok şükür. En azından kırık kapıyı kapatmaya çalışmıştı. Miran hızla bana doğru gelip " İyi misin abicim? Elin acıyor mu?" Diye sorularını sıraladı. Başım elime çevrildi. Dirseğimden elime kadar bir kesik vardı. Elime ise cam parçaları batmıştı. "İyiyim Miran biraz acıyor ama geçer birazdan." Dedim. "Güzelim hadi gel yatağa otur. Başka yerlerine de cam batmasın." Dedi. Burak 'a bileğinden tutunup ayağa kalktım. Yatağa oturduğumda Adar "Batikon süreceğim. Elin birazcık acıyabilir Tamam mı Abisinin bir tanesi?" Dedi. Bu ufacık bir yarayı benim için. Daha büyüklerini yaşamıştım. Miran önümde eğilmiş yüzüme endişeyle bakıyordu. Burak elimi sıkı sıkı tutmuştu. Adar yüzüne acı dolu bir ifadeyle elime batikon sürüyordu. Camları çıkarmıştı zaten 3 tane cam vardı çok bir şey olmamıştı. Elime yüzüme hiçbir acı belirtisi olmadan elime baktığımı gören Adar "Acımıyor mu bir tanem?" Diye sordu. "Acımıyor." Dedim. "Daha hızlı olabilirsin Adar." Dedim. "Olsun o yavaş yapsın canın acımasın." Dedi Miran. "Biraz daha yavaş yaparsa yarına anca biter." Dedim. Adar hala yaptığı işe yavaş yavaş devam ediyordu. "Ver şunu!" Diyip. Kolumu sertçe elinden çektim ve batikonlu pamuğu elime aldım. Kolumu sert çektiğim için biraz daha kanamıştı. Üçü de aynı anda "Ada!" Dediler. Batikonlu pamuğu sert bir şekilde koluma bastırdım. "Ada biraz yavaş olur musun?" Dedi Burak. Kaşları çatılmıştı. "Ada sen nasıl yapacaksın bak canını acıtacaksın! Ver bana ben hallederim. Doktorum ben!" Dedi. Yüzüne bakmak için kafamı kaldırdığımda o da bana baktı. "Ben de doktorum." Dedim. Bunu beklemiyordu şaşırmıştı. Pansuman devam etmek için gözlerimi koluma çevirirken Miran 'ı da görmüştüm. O da şaşkınca bana bakıyordu. Batikonlu pamuğu koluma sertçe bastırdım. "Ne yapıyorsun Ada?! Canın acıyacak!" Diye beni azarladı Adar. "Bir şey olmaz." Dedim. Elimdeki camlar çok derine girmediği için hastanelik bir durum yoktu. Zaten evde yapılanın aynısı yapılacaktı. Yaraları sertçe bastırarak temizledim. Onlar bu sürede hep yanımda oldular. Burak 'ın yanımda olmasına alışıktım. Ama ailemden birilerinin yanımda olmasına alışık değildim. Yarayı temizlemem bitince cerrahi bantlardan almak için ilk yardım çantasına uzanıyordum ki Adar bantı ben alamadan bana uzattı. Gerekli işlemi yaptıktan sonra aynı şekilde sargıyı da uzattı. İşim bitince Miran "Benim küçük kardeşim büyümüş."dedi. Gözlerine baktığımda gözlerinin dolduğunu gördüm. "Benim kardeşim o kadar büyümüş ki kendi yaralarını sarabiliyor. Sen küçücükken yaralarını saramadığım için özür dilerim benim küçük meleğim." Dedi ve ağlayarak bana sarıldı. İşte şimdi karşılık vermen lazım Ada. Haklısın iç ses. Haklısın. Hafifçe Miran 'a karşılık verdim. Adar da bize kollarını sardı. Adar da ağlıyordu. Sanırım benimde gözümden iki damlacık yaş düşmüştü. "Ben sizi yalnız bırakayım." Dedi Burak. Miran ve Adar benden ayrıldığında Adar yüzümü iki elinin arasına alıp "Artık yaralarını tek başına sarmak zorunda değilsin. Artık biz varız. Sen bizi kovsanda satsanda biz senin yanındayız. Sen bizi kapının önüne koysanda biz senin yanındayız." Dedi Adar. Miran ortamdaki üzücü havayı dağıtmak için "Sen gene de bizi satma ama tamam mı abicim." Dedi. Miran 'ın bu dediğine Adar ile beraber yüksek sesle güldük. Bizim güldüğümüzü gören Miran ise bize güldü.
Bugün 29 Ekim dedim neden bir bölüm daha atmayayım? Umarım keyifli bir bölüm olmuştur. Gerçi bu bölüm biraz aksiyonluydu. Bölüm nasıldı? Ada'nın gecmişi ile ilgili bir şeyler öğrenmeye başladık. Sizce Demir kim? Poyraz hakkındaki düşünceleriniz neler? Peki Miran? Benim hesabım belli bir saatten sonra açılmıyor çok kasıyor siz de aynı sorunu yaşıyor musunuz? Beğenip yorum yapmayı unutmayınn! Fikirleriniz benim için değerli. Öpüldünüz! 😘
|
0% |