@bimgexkitap
|
07/07/2024 Kitabı yazmaya başladığım gün Sizden ricam kitap içersinde başka kitaplardan bahsetmemeniz.Bu durum hem bana hem diğer yazarlara saygısızlıktır...
Bu hikayede bana eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ederim,yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın.Her bastığınız yıldız hayatınıza bir umut olsun.⭐️💗
İyi Okumlar diliyorum...
⭐️⭐️⭐️ Bir saat önce karargâhdan çıkmıştım ve şu an evimin anahtarını bulmak için kapının önünde çantamı kurcalıyordum gece saat on ikiyi geçiyordu ve bu gün oldukça yoğun geçttiği için yorgunluktan doğru düzgün gözlerimi bile açamıyordum.O sırada telefonum çalmaya başlayınca çantamdaki anahtarı aramayı bırakıp,ceketimin cebindeki telefonumu çıkarttım. Arayan kişi Albayım,Rıza Türkmen’di. Kendisi önemli bir şey olmadığı takdire bu saatlerde kimseyi aramazdı eğer kendisi beni arıyorsa önemli bir şey olduğundandır,o an zor bela açılan gözlerim bile irice açılmıştı.Hızla telefonu açıp kulağıma dayadım benim bir şey dememe fırsat olmadan sadece tek bir cümle kurdu. “Bengi Alaca.Asena Timi.” Ve bu tek cümle duyar duymaz hiç bir şey demeden telefonu kapattım.Benim timime bir şey olmuştu.Benim yol arkadaşlarıma bir şey olmuştu…Önce tek bir kez yutkunmaya çalıştım duyduğum bu cümleyi sindirmeye çalıştım,nafileydi.Hızla merdivene doğru koştum ve merdivenleri ikişer ikişer atlayarak inmeye başladım.Kendimi dışarı attığım an arabama doğru koşarken kotumun arka cebinden anahtarı çıkartıp arabanın kilidini açtım ve arabanın yanına gelir gelmez kendimi adeta arabanın içine attım.Aklımda onlarca ihtimal dolanıyordu.Hiç birini ne kendime ne de timime yediremiyordum ama elbette bunlardan birisi gerçekleştirmiş veya gerçekleşmek üzereydi.Arabayı hiç bir kural dinlemen son sürat Özel Kuvvetler Komutanlığına doğru sürdüm…
⭐️⭐️⭐️
Karargâh içine nasıl geldiğime dair hiçbir fikrim yoktu zaman benim için çok hızlı geçiyordu.Koridordan koşarak geçtiğim için bir askere çarpıp elindeki dosyaları düşürmesine neden olmuştum lakin bu durum şu an gram umrumda değildi.Albayın odasının kapısına bir kaç adım kala hızımı yavaşlamıştım.Odanın önünde olan,Albayın yardımcısı;Uzman Çavuş Kemal Özdağ’nın yüzüne baktım önce.Normalde güleç olan yüzü bembeyaz kesilmişti,gözleri kan çanağıydı.Olan şeyden haberi vardı ve onun bu hâlini görmek kalbimde korkunun yaktığı ateşi büyüttü.Benim geldiğimi görünce yüzünü bana çevirdi ve öylece bana baktı.Ona hiçbir şey sormadım çünkü buna cesaretim yoktu her ne olduysa kendim yüzleşmeliydim.Albayın kapısını üç kere tıklattım ve içerden,“Gel,”sesini duyunca son bir defa derince nefes alıp verdim ardından elimi kampının koluna koyup yavaşça açarak içeri girdim.Arkamdan Kemal kapıyı kapattı.
Rıza Ablay’ımı ilk defa böyle yıkık görüyordum omuzları çökmüş yüzü kireç gibi gözleri dolu dolu.Onu böyle görmek omuzlarımın çökmesine neden oldu.Dağda yere bastığımda toprağı titreten ayaklarım,ayakta durmakta zorlanmaya başladı.Rıza Albay bana doğru bakarken eliyle masasının önündeki sandalyeyi işaret etti. “Bengi,gel otur kızım,”dedi.Ve en acısı bunu derken sesi titriyordu.Bana karşı hep babacan biri olmuştu.Yanımızda kimse yoksa eğer bana kızım demekten hiç çekinmezdi kendi öz evladı gibi severdi beni. Masaya doğru yaklaştım ama oturmadım,eğer oturursam bir daha kalkacak gücü kendimde bulmam gibi hissettim. “Komutanım,”dedim sesimin güçlü çıkmasını zorlayarak. “Ne oldu? Timime ne oldu?” Kendisi diyecek bir şey bulamamış gibi masasının önündeki bilgisayardan bir tuşa basıp bana çevirdi.
Bir video başlamıştı,videoda;Zeynep,Gökçe,Aslıhan ve Gül vardı.Elleri kolları bağlıydı hepsinin.Arkalarında bir dağ ve yaklaşık kırk kişilik bir teröris gurubu vardı.Ben bu görüntüleri haz etmeye çalışırken Zeynep bağırmaya başladı. “Sık lan kafamıza! Kamera ile şov yapma,”dedi sesinde gıram tereddüt yoktu ama arkasında;ailesini ve daha iki ay önce nişanlandığı adamı bıraktı.Aslıhan’ın sesi duyuldu bu kez. “Sizden korkan sizin gibi olsun şerefsizler!,”diye bağırdı omuzları her zaman olduğu gibi dikti ama arkasında;sevdiklerini ve aile kurma hayalini bıraktı.Onun ardından Gökçe dişlerinin arasında konuştu. “Bizden öyle bir kokuyorsunuz ki arkanıza kırk it almadan birimizin yanından bile geçemiyorsunuz.,”dedi gözler yine alev gibi bakıyordu etrafa ama arkasında…Arkasında bırakabileceği bizden başka kimsesi yoktu.Gül bağırdı bu kez. “Komutanım hakkınızı helal edin.Bizim bir hakkımız varsa helal olsun,vatanımız uğruna şehit olmak şereftir.,”dedi,yine başı dik kaşları çatıktı ama arkasında;ailesini ve bir yıl önce evlendiği adamı bıraktı.Sol elim yumruk haline gelmişti.Gözlerim yanmaya başladı.Ama hayır ağlamadım ve onlar gibi çöken omuzlarımı yukarı kaldırdım.Her birini kendi ellerimle yetiştirmiştim ve onlar kendilerine yakışanı yapıyorlardı onlar şehadet yolundalardı.Bizler için acı bir durumdu belki ama onlar için bayrağıma kanlarının karışması bir şerefti…
Ve o adam konuştu;Tepe Göz.Namı diğer şerefsiz.Kendisi yaklaşık iki yıldır peşinde olduğumuz bir kansızdı.Ezeli düşmanlarından biri ise bizdik,Asena Timi. Kendisene havada kuş dahi uçurtmuyorduk. “Bu kağa şov yeter,geberin,”deidi o iğrenç sesi ile.Evet kamera karşısına çıkacak kadar cesaretti olmayan bir korkaktı.Sonra bir silah göründü o silahla sırası ile;Zeynep,Gökçe,Aslıhan ve Gül’ü kafasından vurdu.Benim askerlerimi şehit etmek için dört tane kurşun kullanmıştı…Video burda sona erdi ama ben hâla aynı noktaya bakıyordum.Kulağıma Rıza Albay’ın sesi geldi. “Bu akşam hepsine pusu kurmuşlar.Tek tek almışlar hepsini,” dedi ve sonra biraz durdu. En son “Bengi,kızım senin bir suçun yok,”dedi sadece.Kendisine hiç bir şey demdedim eğer konuşursam ağlardım ve şu an bunu yapmazdım bu yüzden en kolayını yaparak başım ile selam verip hızla odadan çıktım.
Gözüm kimseyi görmüyordu,kalbim cayır cayır yanıyordu.Bu zaman kadar başarısız olduğum tek bir konu olmamıştı ama bu sefer dikkatsiz davranmıştım onları uyarabilirdim her an bir tehlike olabilecekleri konusundaki ama uyarmamıştım.Onlar şehit olurken yanlarında bende şehit düşebilirdim ama yanlarında değildim.Tepe gözü daha çabuk yakalayabilirdim ama yakalayamamıştım.Kafamda kendimi her konuda suçlarken bahçeye çıkmıştım bile ve tam o esnada gök sanki ortadan ikiye ayrılmak ister gibi gürledi.O gülerdi bende avazım çıktığı kadar bağırdım.Acı ile bağırdım gök gürledi.Hırs ile bağırdım gök gürledi.Nefret ile bağırdım gök gürledi.Ankara’nın dağları haykırışlarımı kendine kazıdı.Dizlerim bağı sanki çözülmüş gibiydi ve ben o an ilk defa yere diz çöktüm.Gözümden bir damla yaş düştü ve sanki gökyüzü bunu gizlemek için kendinen onlarca damlayı yeryüzüne bıraktı.Ben hıçkıra hıçkıra ağladım gökyüzü bana eşlik etti.
Ben o an ilk defa büyük bir çöküş yaşadım ama kimse benimle çökmedi… ⭐️⭐️⭐️ Umarım beğenerek okumuşsunuzdur.Çokça sevgi ile kalın... |
0% |