Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left 1.
Bölüm
keyboard_arrow_right
@bir.yazar
Bir bankta oturmuş Denizi ve üstünde gelip giden Gemileri izlerken İstanbula ilk geldiğim günleri yad ediyordum, bugün tam bir yıl önce yine bu Bankta oturmuş acaba hedeflerime ulaşabilirmiyim diye düşünürken şu anda Oturmuş acaba hastalığı yenebilirmiyim diye düşünüyorum. Hayat o kadar garipti ki yarın hatta şu anda başına ne geleceğini bilemiyor insan.

Elimdeki sıcak salep ile tekrardan hastaneye girdim, beni karşılayan oda Arkadaşım Sevimdi. Gülerek karşıladı beni:

"Gemileri izlemeye mi gittin?"

"Ne kadar iyi tanıyorsun ama beni"

Gülerek sorusuna karşılık verdiğimde birden duraksadı, yüzündeki Gülümsemenin yerine düşünceli bir ifade kaplamıştı.

"Dile kolay dokuz aydır Oda Arkadaşıyız..."

Bundan dokuz ay önce ilk beni yatırmışlardı buraya, iki gün sonra da Sevim'i getirmişlerdi tedavimizin üzerinden dokuz ay geçmişti. Bunu söylerken sesindeki Kırgınlık o kadar belirginleşiyordu ki. Bunu mutlu bir şekilde dillendirmesini beklemiyordum tabi.

"O surat ne öyle alışamadın mı bana daha? O kadar da vakit geçirdik ayıp sana"

Ortamı yumuşatmak adına böyle bir cümle kurmuştum. Çok mantıksızdı ama amacım konuyu değiştirmekti.

"Aman ama hiç de laf söyletmez"

"Söyletmem tabi,
Ben yokken bir gelişme oldu mu?"

"Yok da senin sürekli kafana göre haber vermeden girip çıkman biraz rahatsız etmiş doktoru"

Gözlerimi devirdim "O da rahatsız olmak için yer arıyor resmen, şu kadarcık özgürlüğümüz var ona da laf söylemesin"

"Hasret ama adam haksız değil, terapiden kaynaklı bağışıklık sistemimiz yerlerde"

Tekrar gözlerimi devirdim "e Korkumuzdan dışarıda çıkmayalım o zaman"

"Tersleme hemen" sıkılmış bir sesle yanıt veren Sevime bakıp gülümsüyordum.

İki dakika sesliliğini ardından benim çoşkulu bir şekilde "Dondurma yermisin" sorum sesizliği delmişti.

Bu sefer Sevim gözünü devirerek sıkılmış bir sesle yanıtladı "dışardan yeni geldin"

"Ya çok sıkıcısın baksana hava ne kadar güzel birlikte çıksak ne olur"

"İstemiyorum Hasret"

"İyi sen bilirsin yolda düşüp bayılırsam vebali boynuna" şakalaşarak çıkarken herzamanki gibi Sevim bunu ciddiye alıp ardımdan "Allah korusun deme öyle" diyerek endişeli bir sesle bağırdı

Gülerek tekrar Hastane koridorundan çıkacakken, Leyla hemşire tarafından durduruldum

Merakla "nasılsın bugün" diye sordu, çok endişeli ve temkinli bakışlarıyla bir bana birde etraftan geçip gidenlere bakıyordu, Doktordan yine fırça yediğimi anlatmaya geldiğinden emindim.
Konuşmama izin vermeden güvende olduğunu anlayınca aceleci bir tonda anlattı "doktor taktı sana kafayı, bugün sabah kan alacakken senin olmadığını görünce çıldırdı resmen. Yakında yeni kural koyar demedi deme" bunu diyeceğini biliyordum derin bir nefes aldım ve çok alakasız bir şekilde sadece "dondurma ister misin" diye sordum, bana deliymişim gibi baktı "dondurma mı?" Gözleri belerdi "Hasret Koyun Can derdinde sen Dondurma mı diyorsun"
"Leyla ben seni de Doktoru da anlıyorum ama siz de beni anlayın, bütün gün burda oturup hapisteymişim gibi bir psikolojiye girersem bunu yenemem. Sizden beni anlamanızı beklemiyorum ama bana lütfen karışmayın"

Leyla peki dercesine baktı, ben ise hafif gülümseyerek yanından ayrıldım. En yakın Markete girip Dondurma kutusu aldım, Yollar çok kalabalıktı, sanırım İş çıkış saatine denk gelmiştim.

O kalabalığın ters yönüne doğru yürürken yere bakıyordum, kafamı kaldırayım derken karşımda siyah bir gölge görmemle sertçe çarpışıp Dondurma kutusunu elimden düşürmem bir olmuştu. Ben arkaya o kara gölgeli çocuk ise diğer tarafa savrulduğunda kulağımda zil sesi gibi bir ses çalmaya başladı, birden çevredeki sesler boğuklaştı. Elimle çınlayan sol kulağımı tutmaya çalışırken Siyah gölgeli çocuğun endişeli bakışlarına denk gelmiştim:

"İyimisiniz?"

Birden burnumdan sızan sıcak kanı hissettiğimde gözlerimin kapandığını ve bedenimin güçten ayrıldığını hissetim. Kendimi yere bıraktığımda Siyah gölgeli çocuğun beni tutarak yere oturduğunu hissetmiştim. Yanağımda soğuk bir el, Kulağıma ise Endişeli ve çaresiz bir ses geliyordu...
modal aç
modal aç
modal aç