@bir_dua
|
Resmi bitirip defteri kapattım. Daha önceden hep ruhum yorgundu, şimdi ise bedenim de yorulmuş durumda. Çıkmaza giren hayatıma yeniden yön verip tek başına dimdik ayakta duracağım. Ne zaman bir karar versem, kararımdan dolayı kırılıp beni tek başına bırakan çevreme kendimi kanıtlayacağım. Ben kimliğimi arama çabamda, kimsesiz bir yolculuğun başındayım. Nereye, nasıl gideceğimi inanın bende bilmiyorum ama bu yolculukta ben olmaktan asla ödün vermeyeceğim.
Mahkemeden gelecek kararı bekliyorum. Kararın ne zaman geleceği konusunda hiçbir fikrim yok. Mahkeme de başlayacak kimlik arayışım nerede, ne zaman biteceği konusunda bir tahminim yok. Tek bildiğim o mahkeme salonunda tek başına savunmamı yapar, bu hastanede olduğu gibi çıkmaza girmeyeceğim. Bütün kararlarımı ve isteklerimi anlaşılır bir dille ifade edip Hakime söyleyeceğim. Yine çizim sonrasında düşüncelere dalmışken kapı çaldı, yine hastane odasında yarım kalan düşüncelerim.
Kapı açıldığın da hiç beklemediğim biri girmişti odama.
İki gündür beni arayıp sormayan Doktur gelmişti. Bana olan kırgınlığını mı dile getirecekti? Yoksa beni kararımdan vazgeçirmeye mi çalışacaktı?
Sandalyeyi baş ucuma çekip oturdu. İlk başta hiçbir şey demeden sadece bana baktı. Kırgınlığı bakışından belliydi. Hep yaptığı gibi ilk önce derin bir nefes çekip konuşmaya başladı.
—Doktur "Evet küçük adam iki gündür yanına uğramadım. Bu iki günde nasılsın? Kendini nasıl hissediyorsun?"
Defteri elime alıp yazmaya başladım. Ben mi? Aslında bu iki günde yaşamadığım tek kötü bir duygu kalmadı. Senin beni destekleyeceğini zanettiğim anda sen bana sırtını döndün. Sana güvenip ben olmaya karar verdiğimi ve kendimi sana kanıtlamak için bir çizim yaptığımı sana söyleyeceğim günde, sen hiçbir şey demeden gittin. Bana geri dönüşün koskocaman iki gün sürdü. Sana soruyorum şimdi nasıl olabilirim?
—Doktur "Çizim mi?Hani nerde çizimin? Göster bakayım."
Göstermek mi? Asla o gün kararımı açıkladığım gün beni o durumda, karmakarışık duyguların içinde yalnız bırakıp gitmeyecektin. Sen benim sana olan güvenimi, bağımı sarstın. Ben kararımı açıklamadan önce bana söz vermiştin kararın ne olursa olsun yanında durup beni destekleyeceğini söylemiştin. Hatta ben kendimce sana sözünde duran Doktur lakabını takmıştım fakat sen sözünde duran Doktura yanlış yaptın. Nerde beni destekleyip varlığını hissettiren Dokturum? Nerde her koşulda ve her şartta arkanda ailem yerine dağ gibi duracağım diyen Doktur? Şimdi söyleyin siz en sevdiğinizi kaybettiğinizde nasıl olursunuz? İşte bende tam o noktadağım. Tüm bunları olduğu gibi deftere yazıp ona verdim. Okumaya başladı.
—Doktur "Biliyorum tüm yazdıklarında haklısın ama ben ne yapabilirim? Bana olan güvenini sarsmak hayatta isteyeceğim en son şeydir. Şimdi bile yanındayım asla seni yalnız bırakmadım, bırakmayacağım da. Ben hep sözünde duran Dokturun olacağım bundan asla şüphe etme. Ailen mi ben zaten senin ailenim. Öyle davranmama gerek yok ki ve sen asla en sevdiğini kaybetmedin asıl şimdi kavuştun en sevdiğine."
Ne dedin sen öyle? Nasıl yani? Mahkeme süreci ne zaman başlayacak? Sen nasıl olurda benim ailem oldun?
—Doktur "Sabret küçük adam herşeyi anlatacağım. Az sonra mahkemeden gelecekler sana herşeyi anlatacaklar."
Bende onların gelmesini bekliyordum. Acaba onlar bana hangi şartlarla gelecekler?
—Doktur "Bak küçük adam sonuç ne olursa olsun ben senin yanındayım bunu bil ve asla bundan şüphe bile etme." Ben kararımı açıkladığım gün beni yüz üstü bırakıp gitmiştin. En çok güvendiğim dağlara kar yağdırdın. Hem babam, babamın odama gelmesine izin vermiştin. Babam odama geldiğinde etmediği tek bir kelime bile kalamdı, beni yerden yere vurdu yetmezmiş gibi artık bir ailen yok dedi. Her ne kadar aileme dönmek istemesemde onlar benim ailem bağlarımız asla kökten kopamaz. Haa bu arada sen nasıl olurda ailem oluyorsun? Yazıp defteri ona uzattım. Birbir okudu tüm yazdıklarımı. Sonra şöyle devam etti konuşmaya. —Doktur "Bak benim küçük adamım. Seni asla yüz üstü bırakmadım asla öyle birşey yapmamda. Senin dağlarına karlar da yağdırmadım zamanı gelince herşeyi öğreneceksin. Baban hastaneye geldiğinde engel olamadım, mecburdum çünkü bütün olanları öğrenmişti. Ailen olmam konusunuda yarın öğreneceksin."
Nasıl yani sen söylemediysen kim bütün olanları babama söylemiş olabilir? Yine dağ gibi düşünce ve endişeyle yarını beklemeliyim. Mahkemeden gelecek olan görevliler kim bilir hangi şartlarla gelecekler?
Ama ne olursa olsun herşeyi kimin babama anlattığı öğrenmeliyim. Hem artık o da beni istemiyor. Hayatımın gidişatı nereye varacağı konusunda endişeliyim. Ailem'e dönmek zorunda kalırsam olacakları tahmin bile edemiyorum. Yurt'a gönderilsem psikolojim alt üst olacak. Ya dokturun dediği olursa gerçekten ailem mi olacak? Offf ya yine aklımda bir değil bin cevapsız soru dolanıyor. Neyse ki cevapsız sorularımın bir bölümünün cevaplarını bugün geriye kalanların cevaplarını yarın öğreneceğim. Ne zaman ben kimliğimi arama yolculuğuna çıkmak istesem hep bir sorunla engel olup daha başlamadığım yoldan döndürüyorlar. Ama kararlığım bu sefer beni birşeye mecbur etmeye çalışırlarsa işte tamda orda ben kimliğimle karar verip hayatıma yön vereceğim. Ben kimlik arayışımda herkesten şüpheleniyorum. Gözlemlediğim kadarıyla kaybolan ben kimliğimin kafes anahtarı dokturda değil acaba kim de? Gelin hep beraber kafesimin anahtarını bulalım...
|
0% |