@bir_dua
|
Öylece polise bakıp dururken. Doktur beni kontrol etmeye geldi kendime geldiğimi gören Doktur çok sevindi. Mutluluğu tebessümünden belliydi. Hafiften eğilip başımı okşadı. —Doktur "Aferin güçlü adam başardın." Ben ne başarmış olabilirim? —Polis"Biz gidiyoruz sonra tekrar geliriz. Bu ufaklık kendine gelsin öyle devam ederiz." Neye devam edecekler? Ben ne başardım? Bir bir herkes odadan çıktı. Tek başına kaldım. Sırt üstü yatırmışlardı beni, ben tavana, tavan bana bakıp duruyordu. Sanki ayağımı hissetmiyordum, hareket ettirmeye çalıştım fakat ne yaptıysam olmuyordu. Bir türlü hareket ettiremiyordum. Ben ayağımı hareket ettirmek için çabalarken, bir yandan da ağlamaya başladım. Ne oldu bana? Diye sayıklıyorum birden Doktur geldi, benimle konuşmaya çalıştı ama ben tek kelime etmedim. Yaşadıklarım beni sesiz bir çocuğa dönüştürmüştü. Doktur ne yaptıysa konuşmadım. Şimdi diyeceksiniz neden konuşmuyor bu çocuk? Fakat ailem beni öyle olmaya mecbur etti. Hep dediler. —"Sen sus konuşmak sana kalmadı."diye. Belliki buna alışmışım, resmen kimseyle konuşmamak için eğitmişlerdi beni. Oysa benim içimdeki o heyecanlı,o yaramaz ve konuşmayı çok seven çocuğa ne olmuştu? Nerde o herşeye kahkahayla cevap veren çocuk?Dokturun sorduğu hiçbir soruya cevap vermedim. Ne yaptıysa konuşmadım. Doktur benden ümidi kesip odadan ayrıldı benim hayattan umudumu kestiğim gibi. Yine odada tek başına kaldım. Hep olduğu gibi yine ben yanlızım ve herkes kendi hayatına bakıyor. Polis mi dersiniz? Doktur mu? Hemşire mi? Ne yaptılarsa konuşmadım, içine kapanık bir çocuk olmuştum. Oysa ki konuşmam için sadece biraz ilgi ve sevgi lazımdı ama bunu yapmayı kimse beceremedi. Hep ikinci plana atılan çocuklar ve istedikleri kadar sevgiyi elde edemeyip içine kapanıp sessizleşen çocuklar. Onlar beni konuşturmaya çalıştıkça benim beğnimde yankılanan tek şey ayağıma ne oldu. Kimseye soramıyordum ayağıma ne oldu diye? Ben ayağımı düşünürken yine kapı ve yine farklı bir insan bu sefer kimdi? Yine beni konuşturmaya geldiği belliydi. Esmer biraz zayıf ve orta boylu bir bayandı. Kimdi bu ve ne için gelmişti odama?Herkesten farklı yaklaştı, herkes gibi beni konuşturmaya çalışmadı sadece dediği kelime. —Psikolog "Biliyorum hayat çok zor ve sende çok zorluk çektin bu yaşında." Ben ise sesizce söylediklerini dinliyordum. Yüzümden anlamıştı, önceden böyle bir çocuk olmadığımı, elini çantasına uzatıp içinden bir defter ve kalem çıkardı. —Psikolog "Al yakışıklı istediğin herşeyi karala bu deftere. Biliyorum senin yaşındaki biri okuma yazma bilmez, senden böyle bir şey beklemiyorum. Sadece istediğin herşeyi çiz bu deftere. Çizdiğin her sayfa için sana bir ödül vereceğim." Ben ve ödül öyle şeylere alışkın değildim. Birinin benimle bu kadar ilgilenmesi garibime gitmişti. O bilmiyordu bu içine kapanıp sessizleşen çocuğun ellerinde ne kadar çok marifet olduğunu, ayrıca okuma yazma öğrendiğini. Sizi duyar gibiyim şimdi diyorsunuzdur küçük bir çocuk nasıl olurda okuma yazma biliyor olabilir. Merak etmeyin herşeyi anlatacağım sizlere. Sadece sırtınızı yaslağın bir yastıya ve benim hayatımda olanları, başımdan geçenleri okumaya devam edin. Şunu bilin ki kimse göründüğü kadar temiz değil ve gösterdiği kadar masum değil. Benim yaşadıklarımı bana yaşatanlar er yada geç karşılığını bulacak. Bu küçücük yaşımda tek umudum ALLAH'tı. Kimseye söyleyemediklerimi, ALLAH'a anlatarak sakinleşiyordum. Tek tesellim, ALLAH'ın bir gün beni çok iyi bir konuma getireceğiydi. Hep bunu düşünerek sabrettim. Derler ya; sabrın sonu selamettir meyvesi tatlıdır diye. Sabır boyun eymek değildir, aksine sabır tüm zorluklara rağmen dimdik ayakta durmaktır...
|
0% |