Yeni Üyelik
9.
Bölüm

İlk kelimem

@bir_dua

Başladım hayatımı yazmaya. Ben, ben demek çok garibime gidiyor. Hiçbir zaman ben önde olmadım yada ben böyle yaptım, böyle söyledim diyemedim. Görevliler hayatımı yazmamı bekliyor fakat ben nasıl başlayacağım diye düşünüyorum.

—Görevli "Hadi ama çok zamanımız yok. Akşama kadar seni mi bekleyeceğiz."

Sesiyle kendime geldim. Artık yazmaya başlamalıydım yoksa görevlilerden azar yiyecektim. Benim için azar yemek, yemekten daha çok yediğim birşey. Benim hayatım, azar yemek ve rencide edilerek geçti. Benim hayatım dedim ama ben kaç yıldır yaşıyordum ki? Topu topuna yedi yıldır hayattaydım ama sanki yedi değilde yetmiş yıllık bir yorgunluk ve yaşanmışlık vardı üstümde. Artık başladım yazmaya.

Yine bir gün.

Mendil satıyordum sokakta bir arkadaşımın tavsiyesi ile o gün mendilleri ışıklarda satmaya karar verdim ama ne karardı. Keşke öyle bir karar almasaydım. Yine hayatımda aldığım yanlış bir karar daha. Gittim ışıklara, ne göreyim ben böyle beklemiyordum, o kalabalık, onca araba ve hiç tanımadığım yüzlerce insan. Ben ne zaman bu kadar insanı bir arada ve bir caddede gördüm hatırlamıyorum. Etrafımı süzdükten sonra, bir bank'ı kestirdim gözüme gidip oturdum banka.Yaklaşık yarım saat oturdum gelip geçenlere gösteriyordum mendilleri, tek kelime etmeden. Kimse almıyordu sonuçta konuşmadan sadece uzatıyordum kim benim gibi birinden mendil alır ki dedim kendi kendime.

Çok üzülüyordum, kendimi çok zorluyordum fakat bir türlü yapamıyordum, ne yaptıysam başaramadım konuşamadım. Mendilleri satmadan yine eve gideceğim için tedirgindim. Ne yapmalıyım diye düşündüm. Birden yanıma biri oturdu genç ve yakışıklı biriydi. Bana baktı sonra elime, mendilleri gördü tekrar önüne döndü. Bir derdi olduğu belliydi başını öne doğru eğdi, iki elini birleştirip alnına koyup, düşüncelere daldı.

Bende hiçbir şey demeden önüme döndüm. Ne diyebilirim ki sanki konuşabiliyorum. Sanki birinin ağlama sesini duyar gibiydim. Etrafıma baktım kimse yoktu sağıma döndüm ne göreyim, yanımdaki adam ağlıyor. İçim acıdı ağladığını görünce, mendil vermek istedim ama mendilleri satamamıştım.

Geçtim satmayı mendilerin bir tanesini açıp adama versem akşam yaşayacaklarımı düşünemiyorum bile. Her ne kadar akşam yaşayacaklarım beni korkutsada, yemeksiz bir gece daha geçirecek olsamda, içim el vermedi adamı o halde bırakmaya. Tüm cesareti mi toplayıp mendil paketlerinden birini açtım içinden bir mendil çıkartıp uzattım adama.

—Adam "Mendil mi? Ahh bu mendiller dedi."

Şaşırmıştım. Mendil mi? Ahh bu mendiller dedi. Genelde ben ağladığımda bana mendil verdiklerinde bende bu cümleyi söylerdim. Merak etmiyorda değilim. Fakat diyemiyordum. Neden böyle dediğini keşke sorabilseydim. Acaba oda zamanında mendil satan biri miydi? Aklımda ki sorular cevapsızdı birden adam devam etti.

 

—Adam "Biliyor musun ufaklık, bende çok mendil sattım, aslında satmadığım günler daha çok olsada geçti o günler. Şimdi ne istersem elimin altında fakat sevgi denen şey,tam bir baş belası. Zamanında ulaşamadığım sevgiye hâla ulaşamıyorum..En azından küçükken çok ihtiyaç duymazdım, küçükken insanın tek isteği elindeki mendileri satmak olur. Şimdi ise para değil sevgi lazım bize. Ama nerde bizde o şans, mendil satmak istediğimizde mendil satamadık, şimdi sevgi istiyoruz, onuda elde edemiyoruz. Belli biz bu hayatta ne istersek tam tersi oluyor. Zamanında para isterdim, para yoktu. Şimdi para var sevgi yok. Bizim gibi insanlara da her ikisinden de pay düşse ne olur ki."

Dedi ve sustu. Bu adamın dedikleri bana hiç yabancı gelmiyordu. Benim şimdi istediğim tek şey mendil satmaktı demek büyüyünce, istediğim şey mendil satmak değil de sevgi mi olacaktı? Kafam çok karışmıştı. Düşündüğüm şeyi bile unutturmuştu bana.Keşke adamla konuşabilseydim. Belki gelecekte neler yapacağım hakkında biraz olsun bilgilendirirdi beni.

Farkettim ki ben o adam için bir mendil paketini açmıştım. Sonuçta açtım bir kere, geri dönüşü yoktu hazır açmışken paketin tamamını verecektim. Paketi uzattım ama ne olsun adam kalktı hiçbir şey demeden gitti. Açık mendil paketi de elimde kaldı şimdi ne yapacaktım. Mendileri satmadım, üstüne üstlük bir mendil paketini de açmıştım.

Kalktım banktan eve doğru yol aldım. Düşüne düşüne,eve gidiyordum akşam olmuştu bile eve varınca yaşayacaklarımdan daha çok adamı düşünüyordum. Acaba nereye gitti ve ne derdi vardı? Eve vardım kapıyı çalmaya cesaretim yoktu, elimi kaldırdım tam kapıyı çalacakken korktum ve elimi çektim oturdum evin önüne herkesin uyumasını bekledim, herkes uyursa belki babam değilde kardeşlerimden biri açar kapıyı, böylelikle o gece gizliden bile olsa birşeyler yiyebilirdim.Ama ne olsun; düşündüğümün tam tersi oldu unuttuğum birşey vardı,babamın hâlâ eve gelmediyiğdi. Babam işten daha gelmemişti ben evin önünde otururken aklıma gelmişti babamın daha eve gelmediğini. Hızlıca oturduğum yerden kalktım kapıyı hızlı, hızlı vurmaya çalıştım. En küçük kardeşim açtı kapıyı.

—Kardeşim "Abim abim geldi dedi."

Elimle hareket yapıp, sus dedim. Anladı babamdan korktuğum için öyle yaptığı mı.

—Kardeşim "Korkma, korkma. Babam evde değil. Geç içeri ama annem evde dedi."

Bir anne nasıl olurda öz oğluna böyle bir muamele yapar babamdan çekindiğim kadar annemden çekinmiyordum. O zaman olsa anne, baba kelimesini kullanmazdım, fakat bir yerden sonra anladım. Hayatta hiçbirşeyden mahrum bırakmayacaksın kendini. Oluruna bırakıp herşeyi akışına göre en güzel şekilde yaşayacaksın. Neyse ki babam evde değildi. Ama annemin azarından kaçamıyacaktım. Yedim azarımı.

—Annem "Hani mendiller."

Babam gibi annemde ilk mendilleri sordu. Zaten benim halimi hatrımı sorsalar orda ölüp bayılacam şaşırmaktan. Mendilleri uzattım babam gibi saymaya başladı bu sefer mendiller tamdı fakat biri açılmıştı. Sordu, sordu.

—Annem "Bu mendil, niye açık, Ne yaptın hemen söyle."

Yine unuttukları birşey vardı. Ben ve konuşmak asla yapmıyacağım birşeydi. O yaşlarımda keşke diyorum o zaman o halde, o muameleleri görürken şimdi ki aklım olsaydı diyorum. Savunmamı yapar mutfaya geçer bir güzel karnımı duyorurdum, yataklı odaya geçer soluksuz sabaha kadar hiçbir şey takmadan uyurdum. Maalesef çocuk aklıyla hareket ediyordum.

Konuşmadığım için babam gibi muamele etti. Yemeksiz bıraktı beni hiç tanımadığım biri yüzünden, azar yediğim yetmezmiş gibi,yemeksiz kalmıştım. Boş odaya gönderdi beni kapıyı kitleyip gitti. Ben ve yine bomboş oda açlıyımla başbaşa kalmıştım. Bu sefer küçük pencereden kaçamazdım diğer gece kaçmaya çalıştığımda, beni yakalamışlardı.O yüzden benim için pencerisiz bir odayı, boşaltmışlardı. Anlam veremediğim şey,tamam kabul ediyorum mendil satamadığımı ama bir günde, Allahın sevdiği bir kulu, mendillerimi satın alsa bende en azından bir akşam bile olsa yemek yiyebilirim. Yaşamayan anlayamaz beni aç uyumak, açlığın en zor günlerini yaşıyordum. Ooo özür dilerim açlığın en zor gecelerini diyecektim.

 

Gündüzleri nasıl olsa, parklarda piknik yapıp mesire alanlarında bir kaç lokma birşeyler bulabiliyordum ama ne yazık ki o gün arkadaşımın aklına uyup parkta değilde, ışıklara gitmiştim mendil satmak için. O yüzden gündüz aç kaldığım yetmezmiş gibi, şimdi tüm gece aç kalacaktım. Kıvrına, kıvrına uykuya daldım. Nasıl sabah oldu anlayamamıştım kim bilir saat kaçta uyumuştum. Öyle derin uyumuşum ki sabah kalktığım da ne göreyim. Akşam eve gelen babam.

Mendilleri satmadığımı öğrenmiş, üstünüde bir paket mendili açtığımı öğrenmiş kalktığımda iki elim ve iki ayağım bağlı haldeydi. Belli ki gece gelip bağlamıştı elimi ve ayağımı. Kıvrındım fakat bir türlü açamadım yaşadıklarımdan dolayı hiçbir zaman ALLAH'A isyan etmemiştim ama o gün, o gün çok isyan edip bağırdım. Şimdi bile oturup ALLAH'tan af dilerim. O gün o kadar isyan ettiğim için. Birden kapı açıldı, kızgın bir şekilde gelen babamdı. Eyvah dedim şimdi ye yiyeceğin haltı dedim kendi kendime. Başladı yapmak istediğini yaptı biliyorum hep şiddet uygulardı bana ama bu sefer çok farklıydı. Etti, etti beni halden etti. Bu sefer ağlamadım güçlü durdum. Ne kadar acısada vücudum,sabredip ağlamadım. Oyyy oyyylarla geçti, gitti o gün şimdi bile diyorum nasıl dayandım ben onca şiddete.

Bu sefer bir günü mü çok uzattım biliyorum ama, benim hiç unutmadığım bir gündü. O günü buraya kadar yazıp,defteri kapattım. Defteri kapatıp derin bir ooohhhhh çektim. Derin bir ohhhh çektiğimi görevlilerde fark etti defteri alıp, yüksek sesle diğer arkadaşlarının duyacağı şekilde okumaya başladı. Ben zar zor yazmıştım o günü. Şimdi dinlemek zorunda kalacaktım.

Başladı okumaya her okuyuşunda offflarla geçti benim için her satır. Hiçbir şey diyemiyorum içimden yeter, yeter demek geliyordu. Kendimi zorladım.

Ne olsun dinlerken o kadar çok acı çektim ki içimden ettiğim yeter ağzımdan çıka verdi. Şaşırmıştım ben ve konuşmak şaşkınlık içinde kalmıştım, şaşkınlığım geçmemişti kapıda duran Dokturu fark ettim yeter dediğimi duyduğu belliydi. Gözünden akan yaşları siliyordu.

Benim için çok zordu o günü yazmak. Yazmayı geçtim yazdıklarmı göz yaşları içinde dinliyordum. Göz yaşlarımı silip biraz kendime gelmem gerekiyordu fakat görevli bize aldırmadan okumaya devam ediyordu yazdıklarımı.

 

 

 

Loading...
0%