@bir_dua
|
Ben karakterlerin hayatını küçüklüklerinden başlayarak, küçüklükten bu zamana kadar olan hayatlarını yazacağım. Esilla kalabalık bir aile'nin çocuğudur. Esilla onbir kardeşin onuncu sırasındadır. İki abisi yedi ablası bide bir kardeşi vardır. Babası gazidir annesi ev hanımıdır. Doruk küçüklükte çok sade ve çok küçük bir ailenin çocuğudur. Babası çiftçi annesi ev hanımı, iki yaşına kadar doruk tek kardeşken, annesi hamile kalır, ama hamileliğin dördüncü ayın da hastalanır. Doruk annesini iki yaşın da kaybeder. Doruğa da bir sene halası bakar taki babası kendine yeni bir eş alana kadar. Babası kendine aldığı eşle Doruğun hayatının nasıl olacağını düşünmeden ilk fırsatta bulduğu kızı kendine alır. Doruk daha çok küçüktür hiç bir şeyin farkında değildir. Hâlâ ara sıra halası bakıyor ona, tabi üvey anne hiç kendi annesi gibi bakarmı o küçücük çocuğa.Tüm zorluklara rağmen Doruk beş yaşına geldi ee bu arada üvey annede hamileydi. Sonunda doğum zamanı gelmişti, üvey annesi doğum yaptı bir kız çocuğuna sahip oldu,kızını Doruktan hep üstün tuttu. Doruk hâlâ çocuktur anlamıyor hiç bir şeyi, tüm acılara zorluklara rağmen aradan yedi yıl geçti, bu yıl aralığın da Doruğun iki kardeşi daha oldu yani toplamda üç kardeşe abi oldu. Doruk hala bilmiyor üvey anneyi gerçek annesi biliyor. Kardeşlerini çook seviyor tabi ki de kardeşleri de bilmiyor onlarda Doruğu abileri biliyor. Aradan yıllar geçiyor her geçen gün Doruk büyüyor. Doruk on iki yaşına gelmiştir üvey anne sonuçta ona iyi davranmıyor istediğini vermiyor her ne kadar oniki yaşında olsada, oniki yaşında ki biride çocuktur. Her isteğini çeviren bir annesi olmuştu, hep kendi kendine derdi. —Doruk "Neden annem bana diğer kardeşlerim gibi davranmıyor?" Doruğun bir gün canı patates çeker ama üvey anne yok der, komşunun çocuğunun yanına gider bakar onlar patates kızartması yapmış Doruğun canı çok çekmiş. Orda duran taşın üzerine uturup ağlamış. —Doruk "ALLAH'ım neden benim annem bana yapmadı diye sayıklıyor. Neden annem yapmadı diye haykırıyor." Doruk bilmiyordu üvey annesi olduğunu. O gün doruk çok üzülmüştü artık hayatı buyunca unutamayacağı bir gündü. Doruk çok zorluk çekti her geçen sene bir şeylerin farkına varıyor ama ses çıkarmıyor, günden güne içine dönük bir insana dönüşüyor. Doruk büyümeye devam ederken bu arada da kardeşleri çoğalıyor kardeşleri çoğaldıkça, üvey annenin ona gösterdiği o birazcık ilgide gün geçtikçe azalıyor. Doruk çok üzülse de bunun farkında olsa da, hiçbir şey diğemiyor. Sadece bugün de geçti değip yarını bekliyor. Patates istediği günden sonra artık hiçbir şey istemeyen çocuk olmuştu. Bir gün babasından bisiklet istedi diğer arkadaşlarının da vardı onunda hakkıydı bisikletinin olması. —Babası"Bakarız." Dedi ama üvey anne ordan atlamaz mı lafa. —Annesi "Ne bisikleti sanki paramız var sen bisiklet istiyorsun, nasıl alırız sana bisikleti bunca burcun arasından" Doruğun babası eşini dinlemedi. —Babası "ALLAH nasip ederse alırız dedi."
Doruk babasının böyle demesine çok sevindi hayatın da hiç bu kadar sevinmemişti, hemen arkadaşlarına söylemeye gitti. Ballandıra, ballandıra anlatıyordu.
—Doruk "Bisikletim olacak babam bana bisiklet alacak." Sevinçten yerinde duramıyordu. O günü iple çekiyordu.
Sonun da o gün çattı geldi, babası ona çok istediği bisikleti almıştı fakat başkasından burç alıp burcuna burç katarak, yinede hiç yüzü gülmeyen Doruğu bir an olsun mutlu görmek istemişti. Doruk bisikleti görünce çook sevindi, hemen bindi ama doğru düzgün süremiyordu düşe kalka yavaş yavaş öğrendi, biraz sürmeyi öğrendiği gibi mahalleye arkadaşları'nın yanına gitti. Arkadaşları Doruğun bisikletini görünce onun adına çok sevindiler. Doruk artık evin yolunu unutmuştu bisiklet sürmekten nasıl akşam olduğunu anlamıyordu. Sabahtan akşama kadar bisikletle mahallede tur atıyordu. Bir gün yine mahallede bisiklet sürerken. En büyük kız kardeşi'nin pamuk tarlasına gidip pamuk çaldığını öğrenmiş, pamuk tarlası bir hayli uzaktadır o da bisikletine binip yol aldı, pamuk tarlasına daha tam varmadan kardeşi onu gördü, hemen koşmaya başladı Doruk bisikleti olduğu için ana yoldan gitmeye mecburdu ama kardeşi, tepeden tepeye koşarak eve vardı kardeşi o kadar korkmuştu ki Doruk bisikletle eve varmadan kardeşi koşarak eve varmış. Doruk eve varınca çok kızgındı kardeşine kızdı onu uyardı ama üvey annesi kızı'nın tarafını inanarak Doruğa kızdı, Doruk buna çok üzüldü.Kardeşini yanlış yoldan döndürmeye çalışırken üvey anneden azar yedi, kapıyı vurup hiçbir şey demeden gitti.
Doruk çok üzgündü en yakın arkadaşı'nın yanına gitti olanları anlattı arkadaşı çok üzüldü ve ağzından ne kaçırsın ki. —Arkadaşı "Doruğun arkadaşı evdeyken ailesiyle sohbet ederken Doruktan bahsetmişler arkadaşı'nın annesi ona Doruğun annesi'nin öldüğünü, Doruk daha küçükken annesi öldüğün de babasının kendine yeni bir eş aldığını,ve hayatta olan Doruğun gerçek annesi olmadığını, Doruğun üvey annesi olduğunu söylemiş." Doruk zaten çok üzgündü, şimdi de duyduklarına inanamamıştı, daha da üzüldü arkadaşıyla tartıştı
—Doruk "Yalan söylüyorsun, o benim gerçek annem her ne kadar kardeşleri mi benden daha çok sevse de o benim annem diye bağırdı arkadaşına." Arkadaşı Dorukla tartışmaya başladı. —Arkadaşı " Hayır yalan söylemiyorum bunları bana annem anlattı." Doruk daha da üzüldü resmen yıkıldı ne diyeceğini bilemez oldu. O kızgınlık ve üzgünlükle eve doğru koşmaya başladı eve vardığın da nefes nefese kalmıştı, çok kızgındı çok üzgündü bir anda annesiyle karşı karşıya geldi —Doruk "O'na bana gerçekleri anlat diye bağırdı." —Annesi "Ne gerçeyi sen ne diyorsun?"
—Doruk "Doğru mu? Sen benim annem değilmişsin? Benim gerçek annem ben küçükken ölmüş, ben daha küçükken babam seni almış duyduklarım doğrumu diye bağırmış?" Doruk bir kaç saat önce kızının hırsızlık yaptığını ona söylemişti. Doruk kardeşini suçladığı için ona hâlâ kızgındı annesi neyin doğru olduğunu sorgulamadan kızına inanmıştı, zaten Doruğa kızgındı o kızgınlıkla, herşeyi anlattı. —Annesi "Evet sen benim oğlum değilsin, ben senin gerçek annen değilim, senin gerçek annen sen daha küçükken öldü hem de kardeşin karnındayken." Doruk yıkıldı bir den yere yığıldı, artık ağzından tek bir kelime bile Ağzından sadece şu cümle döküldü. —Doruk " Hayır olamaz." Tam o sırada babası onu gördü. —Babası "Ne oldu Doruk niye bu kadar ağlıyorsun? Kim ne yaptı sana?" Der demez.
—Doruk"Sen yalancısın diye bağırdı." Babası Doruğun ne dediğini anlamadı. —Babası "Sen bana nasıl yalancı dersin diye Doruğa kızdı." O içine kapanık bir çocuk olan Doruk birden haykırdı. —Doruk "Artık yeter bıktım bu yaşadıklarımdan, bıktım hep arka plana atılmaktan, bıktım kardeşlerimin hep benden daha çok sevilmesinden, artık yeter ben herşeyi öğrendim. Bu kadın benim annem değil, bu kardeşlerim dedikleriniz kardeşlerim değil, hepiniz beni kandırdınız bana yalan söylediniz" Diye bağırdı. —Babası"Şaşkınlıkla kim sana bunları anlattı söyle bakalım diye Doruğa kızdı." —Doruk"Sanane kim anlattıysa anlattı. Benim gözümü açtı, bana dürüst olup gerçekleri anlattı artık size inanmıyorum hepiniz yalancısınız." Babası ne diyeceğini bilemedi. Öylece yere oturup o da ağlamaya başladı. Doruk birden ayağa kalkarak. —Doruk "Artık kendimi ne bu kadına ne de kardeşlerime ezdirmeyeceğim, dimdik durup hayatıma devam edeceğim, bir gün öyle iyi bir yere gelecem ki hepiniz bana muhtaç olacaksınız." Söyleyeceklerini söyleyip gitti. Doruk giderken babası da gözyaşlarını silip ayağa kalktı karısına bağırmaya başladı. —Babası "Ben sana ne dedim Doruğu diyer çocuklardan daha çok seveceksin her istediğini yapacaksın demedim mi?" Kadın bir den bağırmaya başladı. —Annesi "Ben ne yaptım o benim oğlum mu bakayım, banane elin oğlundan."
Doruğun babası karısı'nın bu lafına çok kızdı bir den elini kaldırıp vurmaya çalıştı tam o sırada. Doruk" Duuuur." Dedi, babası elini indirdi.
" Ne oldu sen gitmemişmiydin." Diye kızdı Doruğa. Doruk kızgın bir tavırla. —Doruk "Sapanım düşmüş onu almaya geldim." Üvey anne birden durakladı. —Annesi "Ben ne yaptım diye, bak el kadar çocuk bana arka çıktı oysa ben ona yapılmadık bırakmadım." Diye içinden geçirdi. Bu sırada Doruk sapanı alıp gitti. —Babası "Arkasından bağırdı Doruk nereye?" Fakat Doruk babasını duymazdan gelip gitti. Arkasına bile bakmadan. Üvey anne hâlâ dalgın birden Doruğun babası karısına. —Babası " Ne duruyorsun hâlâ defol kaybol gözümün önünden." Kızdı ona. Üvey anne koşup eve girip odaya girdi kapıyı kapattı. Öylece ağlamaya başladı. —Annesi "Ben ne yaptım, annesi olmayan bir çocuğa ne yaptım." Diye sayıkladı. "Onu çocuklarımdan üstüm tutmam gerekirken ona neler yaptım." Tam o sırada büyük kızı geldi. —Kardeşi "Anne niye ağlıyorsun. Annesi ona kızdı. —Annesi "Sanane." Diye bağırdı. —Kardeşi"Niye bağırıyorsun Doruk çok haklı sen kötü birisin." Birden ağzından kaçırdı pamuk tarlasına pamuk çalmaya gittiğini, onu der demez annesi çook üzüldü. —Annesi "Demek ki yanlış olan benim kendi canımdan kanımdan olan kızımmış, yalancı olan benim kızımmış." Üvey anne her ne kadar üzülse de fayda etmiyordu, yaşanılan yaşadı. Artık iyi bir üvey anne olmaya çalışacaktı, ama doruk bu sefer onlara eskisi gibi sıcak ve iyi değildi, onları hâlâ seviyordu ama kızgınlığı geçmemişti. En büyük kız kardeşi doruğu mahallede bulup yanına gitti,özür diledi . —Kardeşi "Abi affet beni." Doruk zaten üzgündü ama kıyamadı kardeşine her ne kadar kızgın olsada dayanamadı sarıldı kardeşine. Sesizce kulağına şu cümleleri söyledi. —Doruk "Bak kardeşim senden tek isteğim yanlış yola girme, kimse'nin malına göz dikme başkası'nın olanı izinsiz alma." Diye sesizce kulağına fısıldadı.Kardeşi de başıyla onay verircesine başını salladı. Doruğun yüzünde bir an bile olsa bir gülümseme belirdi.
|
0% |