@biralar88
|
10
" mağara kaçkını herif!!" Dedim sinirle göğsümde kollarımı bağlamış yola bakarken sanki ben onu övüyormuşum gibi rahatlıkla yanımda oturmuş araba sürüyordu. " hangi mağaradan çıkardılar seni mağarana geri dön !?" Dedim sinirle göz ucuyla bana bakı tekrar önüme döndü sinirle şimdi şurada tepinecektim. Kafamı cama çevirip sinirle yolu izlemeye başladım.
" hayır nereye götürdüğünü söyle bari beni manyak?!" Dedim sinirle bağırarak derin bir nefes aldığını duysam da bana cevap vermek yerine. Kaşlarını çatıp yola dikkatle bakıp sağa döndü.
" ağaca konuşsam o bile bir yerden sonra üzülüp acır. Bana cevap verirdi!" Dedim sinirle homurdanarak kafamı iki yana salladım " ama sen sende bu bile yok be hangi mağaranın ruhsatlı manyağısın sen be bu resmen insan kaçırmak insan!?" Dedim sinirle. Bacağım ritim tutmuşken.
" hayır arabamı da bıraktın orada ben nasıl geri döneceğim düşüncesiz uyuz herif !" Dedim sinirle, yorulup sesizce geriye yaslandım hoş Konuşsam neye yarardı ki cevap bile Vermiyordu uyuz herif şimdi sinirden saçlarımı teker teker yolacaktım. Arabayı sağa çektiğinde tekte park edip bana döndü.
" sonunda sakinleştin mi?" Dedi gayet normal bir şekilde sorarken daha sinirlerim tepeme atarken sinirle yüzüne ters ters baktım.
" hayır!?" Dedim sinirle bağırırken gözlerini kapatıp sabır dilemeye devam etti derin bir nefes alıp arabadan indiğinde kaşlarımı çatıp ona baktım benim yanıma geldiğinde benim tarafın kapısını açıp bana baktı.
" in." Dedi yine ondan beklediğim bir mağara adamlıkla tek kaşımı kaldırıp gözlerinin içine baka baka kollarımı bir birine kavuşturup ona baktım dik dik.
Derin bir nefes alıp etrafta kısa bir göz gezdirdi. " lütfen !" Dedi sabrının sınırlarından gezerken , dudağımın kenarı kıvrıldı.
" tam söyle !"
" sarışın sınama beni!"
" inmem o zaman bütün gün çığlık atıp insanları başımıza toplarım." Dedim banane der gibi çocuk gibi inatlaşırken İki eliyle yüzünü sıvazlayıp sabır dileyerek havaya bakıp bana döndü
Bu fazla sabır bilemeye başlamıştı ha!?
" lütfen arabadan iner misin artık?!" Dedi en sonunda söyleyerek gülümseyerek düşünür gibi yaptım.
" hayır istemiyorum." Dedim burun kıvırarark.
" sarışın!?" Dedi sinirle gülmeme engel olmazken kemerimi çözüp indim, Dibinde dururken daha da yüzüne yaklaşıp gülümsedim.
" işte böyle kibar olmayı öğreneceksin üsteğmen" dedim ona arkamı dönüp yürümeye başlarken.
" ya sabır ya sabır!?" Dedi sinirle kendi kendine sabır dilerken , dudaklarımı bir birine bastırıp gülüşümü bastırdım. Şahsen güldüğümü duyarsa beni öldürme ihtimali var gibi duruyordu bana.
" dile dile belki verir yaradan sabır." Dedim kıkırdamama engel olmazken , ağzının içinde bir şeyler homurdanırken arkamdan gelmeye başladı. Sanki yolu biliyormuşcasına önden önden yürümeye devam ettim.
Daha yeni etrafımdaki şeyleri fark ettiğimde şaşkınlıkla etrafı süzdüm. Çok güzel bahçelik bir alanda her yerde rengarenk çiçekler vardı çiçeklerin arasına koyulmuş büyük ihtimale piknik yapan aileler için olan geniş banklar vardı masalı.
"Burası çok güzel?!" Dedim hayranlıkla etrafı süzerken üsteğmen beni geçip bir banka oturduğunda. Kaşlarıyla karşısını işaret etmesiyle bu sefer ikiletmeden dinleyip oturdum. Kenarıda duran küçül kulübe gibi olan beyaz renklerinde bir yer vardı. O an onun büfe gibi bir şey olduğunu anladım.
"Burası sandığımdan da güzelmiş ." Dedim dudak büzerek etrafı süzerken.
" göktürk!" Duyduğu sesle kafamı çevirdiğimde elinde küçük bir defterle orta yaşlarda bir kadın bize doğru geliyordu.
" kolay gesin abla " dedi üsteğmen ona dönüp yumuşak bir tonda , buraya fazla geldiğini anlamam uzun sürmedi sessizce ikisine bakarken kadının bakışları bana döndü kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı.
"Hoşgeldiniz." Dedi dikkatle beni süzerken kibarca gülümseyip kafamı salladım " bu güzel kız kim ?" Dedi merakla bana bakarken.
" Efsun Dağdelen." Dedim elimi uzatırken , o da benim gibi elini uzatıp elimi sıktığında gülümsedi hafifçe.
" Serpil bende , buranın sahibiyim "
" çok güzelmiş burası ."
" teşekkürler" dedi gülümseyerek etrafa özenle bakarken , üsteğmen sesizce ikimize bakarken Serpil abla bu sefer. Üsteğmene dönüp omuzuna vurdu hızlı.
" Allah'ın rizelisi nerelerdesin uşak ?!" Dedi azarlayarak üsteğmeni , yeni öğrendiğim bilgiyle şaşkınlıkla üsteğemene döndüm. Rizeli olduğunu bilmiyordum.
Ben onun hakkında ne biliyordum ki zaten?
" işler güçleri biliyorsun abla. " dedi Üsteğmen ona bakarken serpil abla ters ters yüzüne baksa da kafa salladı.
" iyi affedildin ne verim size ben ?" Dedi ikimize bakarken.
Daha çok omunda affedesi var gibiydi ama neyse
" çay ." Dedi üsteğmen düşünmeden Serpil abla bana döndüğünde bende kafamı salladım " bana da çay" dedim gülümseyerek kafasını sallarken. İçeriyi doğru gitmeye başladığında bir müddet sadece arkasından baktım.
" rizeli olduğunu bilmiyordum. " dedim sonunda bakışlarımı üsteğmene çevirirken derin bir nefes alırken Ellini masaya koyup bana baktı dikkatle.
" gerçi bir biriniz hakkında hiç bir şey bilmiyoruz ." Dedim burun kıvırarak aklıma gelen detayla kaşlarımı çatım istemsizce ters ters üsteğmene baktım " gerçi sen biliyorsun ben bilmiyorum , senden şüpheliyim telefonumun şifresine kadar biliyormuşsun gibi geliyor bazen !?" Dedim sinir bozukluğuyla.
" o kadar değil" dedi kaşlarını kaldırırken " o kadar değil mi bence daha fazlası!?" Dedim burun kıvırarak dudağının kenarı kıvrıldı başını başka yere çevirip gülüşünü gizlemeye çalıştı.
"Tamam beni tanı o zaman , sorduğun her soruya cevap vereceğim. " dedi dikkatle bana bakarken.
Sanki küçük bir çocuğun gönlü olsun diye söylemiş gibiydi.
" gerçekten mi?" Dedim merakla ona bakarken , kafasını salladı evet der gibi. Ne kadar çocuk kandırır gibi konuşsa da bu fırsatı kaçıramayacaktım.
"Annenle baban yaşıyor mu?" Dedim merakla ilk sorumu yöneltirken
" evet rizedeler. "
" kardeşin var mı?"
" kız kardeşim var liseye gidiyor ."
"Onları görmeye gidiyor musun ?"
" pek mümkün olmasa da gitmeye çalışıyorum." Dedi dikkatle bana bakarken kaşlarım havaya kalktı , aklıma başka soru gelmezken derin bir nefes aldım.
" sevgilin var mı?" Dedim. Umursamaz bir tavırla , sormak için sormuş gibi davranırken açıkçası fazlasıyla merak ediyordum. Üsteğmenin dudakları kıvrılırken dudağının kenarını kaşıyarak gülüşünü gizlemeye çalıştı.
"Yok." Dedi sadece gözlerime bakarken dudaklarında engel olmadığı gülüş apaçık belli olurken ters ters baktım yüzüne. Hoşuna gitmişti bunu sormam.
İstemsizce gülüşüne bakmadan edemedim, çok fazla gülerken görme şansım olmuyordu üsteğmeni ama bildiğim bir şey varsa çok güzel gülüyordu.
Ona gülmek yakışıyordu.
" neden?" Dedim engel olamadığım merakla.
" hiç birisini o kadar sevemedim. " dedi gözlerimin içine bakarken kaşlarım benden bağımsız bir Şekilde kalktı, gözleri gözlerimde hüküm sürerken ilk defa kahvelerin bu kadar güzel olabileceğini gördüm.
" daha önceden sevgilin olmadı mı yani hiç?!" Dedim merakla ona bakarken , geriye yaslanıp derin bir nefes aldı.
" oldu."
" E nasıl sevmemiş miydin?"
" aşkla sevgi karıştırılıyor , ben onu sevmiştim."
" ama aşık değildin." Dedim gözlerine bakarken başını alladı beni onaylayarak , konuşmamızı bölen şey ortaya konan çaylar ve kek olmuştu keke şaşırsam da neden diye sormadım Serpil abla sesizce bırakıp gittiğinde ortadaki şekerlikten üç tane attım çayıma , üsteğmen kaşığı çıkarıp kenarı bıraktığında şeker koymadan bir yudum aldı çayından.
" sen ?" Dedi üsteğmen birden bana soruyu yöneltirken.
"Yok." Dedim çayımdan bir yudum alırken , söylediğim hoşuma gitmiş gibi dudakları kıvrıldı.
" neden ?"
" yani üsteğmenim daha öncesinden oldu ama uzun ömürlük değildi bilmiyorum karşıma düzgün birisi çıkmadı diyelim. " dedim ona bakarken, çayın tadını beğenmezken Derin bir nefes alırken ayağa kalktım kaşları çatıldı.
" hadi kalk yürüyelim " dedim ona bakarken , derin bir nefes alırken dediğimi ikiletmedi ayağa kalktığında önden ben arkamdan o olacak şekilde yürümeye başladık. Gördüğüm çiçeklerle ağzım açılırken hızla yanlarına gidip dikkatle baktım
" çok güzeller üsteğmen !" Dedim gülerek kırmızı çiçeklere bakarken , arkamdan benim aksime daha sakin adımlarla gelmeye başladı.
"Düşeceksin yavaş." Dedi beni uyararak , göz devirsem de dediklerini kulak arkası ederek bu sefer diğer Çiçeklere doğru yürüdüm hızlı adımlarla.
" bunların hepsini almak istiyorum ama dikmeyi beceremediğim için en fazla iki gün yaşarlar benle!" Dedim homurdanarak , çiçekleri koklayıp gülümsedim.
" keşke bizim de bahçemizde bu çiçeklerden olsan!?" Dedim homurdanarak , Ayağa kalkıp. Diğer çiçeklere doğru yürüyecektim ki Bastığım toprağın kayması ile Korkuyla çığlık atıp tutunacak yer aradım birden kendimi geri geri düşerken bulduğumda Belime sarılan kolar düşmeden beni tutup seri bir hareketle kendine çekti , vücudumuz tek bir vücut haline geldiğinde korkuyla inip Kalkan göğsümle kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Gözleri gözlerime dalıp giderken dudağının kenarı kıvrıldı.
"Seni uyardım ." Deri gözlerimin tam içine bakarken.
Kokusu beni ona haspederken Tek bir vücut gibiydik. Kendime gelmemle geri çekilip. Bozuntuya vermeden güldüm
" dikkat et üsteğmen yoksa bana aşık olacaksın " dedim Sırtımı ona dönüp geri dönerek yürümeye başladım.
" bunu söylemek için geç kaldın sarışın." Duyduğum fısıltı beni kaskatı etti , belli etmeyerek yürümeye devam ettim , dudaklarım gerçek bir gülümsemeyle kıvrılırken kalbimin duracağını hissetim.
Sen nasıl bir şeysin üsteğmen!?
___ |
0% |