Yeni Üyelik
20.
Bölüm
@biralar88

Hangi şehirden okuyorsunuz beni?

 

20

 

 

" Tolgi volki bu ne böyle?!" Dedim ters ters ona bakarken Tolga beni hiç umursamadan sıvamaya devam ettiği pastayla Göz devirmeden edemedim , tama pasta yapalım demiştik ama daha çok savaş yapmıştık mutfakta her taraf un ,krema , çikolata ve pasta süsleri olmuştu. Anneannem Allahtan arkadaşının evine gittiği için rahatım yoksa bizim ikimize de kafasına bir tane geçirip içeri Gönderirdi.

 

Pek haksız da sayılmazdı açıkçası mutfağın hali pek iç açıcı değildi , hemde hiç...

 

"Bunu bir kere yiyen varya hep ister Efsun!" Dedi Tolga sanki resim çizer gibi spatula ile kremayı sıvıyordu göz devirip ensesine bir tane vurmamla irkilip Bana dönmesiyle elinden spatulayı alıp kremayı bu sefer ben daha düzgünce sıvamaya başladım.

 

" adam ol!" Dedim ona yandan bir bakış atarken , bana ters ters bakarken dil çıkarıp pasta süsünü aldım üstüne bol bol dökerken bir tane kendi ağzıma atıp diğerini de Tolga'ya uzattığımda sanki bomba imha eder gibi bir ciddiyetle pastayı izlerken ağzını açtığında çikolatayı yedi.

 

" güzelmiş." Dedi pasta süsünü bahsederken , biraz daha üstüne dökerken kafamı salladım "fark ettim" dedi. kafam karışmış bir şekilde üstüne bir kat daha kek koyduğunda biraz daha kremayla alıp üstüne döktüğümde bu sefer bütün etrafımı kaplamaya başlamıştım.

 

" babamızda mı pastacıydı be?!" Dedi coşkuyla sanat eserine bakar gibi pastaya bakarken

 

" seninki doktor benimki varlığı bile belli değil Tolgi " dedim dikkatle pasta kremasını sıkarken Tolga'nın homurtusunu duysam da görmezden geldim sonunda sıvadığım pastayla mutlulukla güldüm Tolga pastayı dolaba koyarken üstümdeki un olan önlüğü çıkarıp kenarı bıraktığımda elimi çırptım , derin bir nefes alırken mutfağın haline ağlayan bir ifadeyle baktım.

 

" pasta yapmak hoş da bulaşıklar?!" Dedim isyan ederken , gerçekten de nefret ediyorum bulaşıktan. Anneannem bu mutfağı gördüğünde bizi öldürebileceği için el mecbur benle Tolga beraber bulaşıklara giriştik ben suya tutup makineye atarken Tolga bulaşıkları bana getirip masanın üstünü siliyordu. Yarım saatin sonunda ikimizde ölsekte mutfağı geri eski haline getirmiştik bir bardak su içerken Tolga kendini sandalyeye atmıştı.

 

" kız sarı sana bir şey soracağım?" Dedi Tolga bana bakarken kahve makinasını çıkarırken kafamı salladım.

 

" sor Tolgi." Dedim kafamı sallarken , iki fincan su koyup kahve de ekledikten sonra bir kaşık şeker de atıp karıştırıp çalıştırdım makinayı.

 

" sen bu üsteğmeni gerçekten de bu kadar seviyor musun ?" Dedi merakla bana bakarken kaşlarım çatılırken ona döndüm "yok ya maksat şov " dedim ne ne saçmalıyorsun der gibi.

 

" Tabiki seviyorum Tolga ne saçmalıyorsun bu nereden çıktı ?!" Dedim ona bakarken Tabiki her dolan detayı en yakın arkadaşıma anlatmıştım ne kadar ondan gıcık alsa da beni sevdiğini düşündüğü için ağzını açmıyordu ama bu gıcık aldığı gerçeğini değiştirmiyordu maalesef.

 

Öten kahve makinasıyla bardaklara pay ettim kahveyi ikimizin önüne de bir fincan koyduğumda derin bi nefes aldı dalgın bir şekilde.

 

" sen benim canımsın sarı kafa biliyorsun bunu , sadece seni ilk defa böyle görüyorum ve endişeliyim ." Dedi derin bir nefes alırken kaşlarım çatılırken yine aynı abi rolüne bürünmüştü ani iç güdüsüyle.

 

" ben çok mutluyum Tolga neden endişelisin ki

Onu çok seviyorum ve o da beni seviyor bunu hissediyorum biliyorum. " dedim anlamayarak ona bakarken , elini uzatıp masanın üzerinde olan elimi tutu sıkıca.

 

" fazla mutluluk insanı tepetaklak eder sarı , bilmiyor gibi konuşma benden görmedin mi?" Dedi endişeli bir abi tavrıyla , dudaklarımı birine bastırırken elini sıktım güven vererek.

 

" ben ona güveniyorum Tolga benim asla aşağı düşmeme izin vermez onu seviyorum ilk defa bu kadar seviyorum..." dedim n'olur beni anla der gibi sıkıntıyla baktı yüzüme.

 

Endişesini anlıyordum üzülmemi istemiyordu ilk defa birisine bu kadar hızlı kapıldığımı bu kadar sevdiğimi gördü ve korkuyordu haliyle üzülürüm diye. Kendi yaşadıklarını benimde yaşamamı istemiyordu.

 

Eski sevgilisi bahara o kadar aşıktı ki elinde avucunda ne varsa onun için feda edecek haldeydi ki etmişti de ama bahar onu aldatıca da dünyası başına yıkılmıştı 2 yıllık ilişki bir anda toz duman olmuştu. Tolga'yı toparlayan kadar canım çıkmıştı o zamanlar o kadar dağılmıştı ki artık resmî olarak onlara taşınmıştım onu yalnız bırakmamak için zar zor toparlanıp atlatmıştı hala hatırladıkça canımı sıkardı geçmiş...

 

Evlenmeyi düşündüğü kadının bunu yapması koymuştu ona haliyle...

 

"Eğer seni üzerse onu döverim duydun mu beni aptal sarışın?!" Dedi birden ortamdaki kasvetli havayı bozarken , gülüşüme engel olmazken. Elimi çekip kahvemden bir yudum aldım.

 

" o bir bordo bereli bilmem farkında mısın?" Dedim tek kaşımı kaldırarak , bir kaç

Saniye duraksadığında düşünmeden edemedi. " doğru " dedi dehşetle dediğimin farkına varırken.

 

" o zaman bende dövdürtürürüm , para her kapıyı açar sarı kafa " dedi gülerek göz kırparken göz devirip omuzuna vurdum bir tane " aptal !" Dedim göz devirerek gülerken.

 

Tam ağzını açacakken duyduğumuz sesle anlamayarak başımızı kaldırdığımızda Adım sesleri artmasıyla kapıya baktı mutfak kapısının önünde duran adamla şaşakınlıkla ayağa kalktım.

 

"Han?"dedim şaşkınlıkla gözleri bana döndüğünde yanına gitmemle hızla sarıldım ona.

 

" hangi ara geldin sen?" Dedim merakla ona bakarken Tolga'nın homurdanmasını duydum arkamdan.

 

" adam eve hırsız gibi girmiş bunu soracağıma ne zaman geldin diyor aptal sarışın." Tolga'nın ağzının içinden homurdanmasana ters ters baksam da sabır dileyerek geri üsteğmene döndüm.

 

" seni aradım ama açmadın , kapıyı çaldım ama duymadın kapı açık olunca merak ettim girdim. " dedi ters ters Tolga'ya bakarken.

 

" davetsiz misafir en sevmediğim!" Dedi Tolga Fısıldar gibi ama ikimizde çok net bir şekilde duyuyorduk bilerek yapıyordu ki duysun diye zaten.

 

" Tolga !" Dedim sinirle ona bakarken , birden yalancı bir şaşkınlıkla hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi bana dönüp kaşlarını kaldırdı.

 

" bir sorun mu var?"

 

" seninle konuşmam gerekiyor ." Dedi bana bakarken üsteğmen derin bir nefes alırken kaşlarım çatıldı kötü bir şey mi oldu düşüncesiyle.

 

"Ne oldu ki kötü bir Şey mi var" dedim korkuyla ona bakarken elleri iki yanağımda konumlandığında baş parmağıyla elmacık kemiğimi okşadı.

 

" bir şey yok güzelim sakin ol gel konuşalım. " dedi beni rahatlatmak için gözlerimin içine güven vererek bakarken kafamı salladım.

 

" nereye ?" Dedi Tolga birden yüksek bir sesle şaşakınlıkla ona döndüğümde koca karı gibi kahvesini yudumlarken gözlerini kısmış ikimize bakıyor.

 

" sana ne?!" Dedi üsteğmen derin bir nefes alırken , sakin kalmaya çalışıyordu belli.

 

" bensiz nereye gidiyorsunuz benim yanımda konuşun bana ne!?" Dedi çocuk gibi inatlaşarak dehşetle ona baktım.

 

" Tolga delirtme beni !" Dedim ne saçmalıyorsun der gibi ters ters Han'a bakarken omuz silkti çocuk gibi.

 

" kıl kuyruk sabrımı sınama benim " dedi sabrının son demlerine gelen üsteğmen ile ona döndüm bir an.

 

" Efsun bana ne dedi bundan olmaz sarı kafa ayrıl bundan !?" Dedi hızla çocuk gibi bana şikayet ederken üsteğmeni , sinirle nefes alırken bende sabırlı olmaya çalışıyordum.

 

" oğlum sen benim başıma bela mısın lan ?!" Dedi üsteğmen sinirle gülerken , Tolga şerefsiz şerefsiz sırıtırken kafasını salladı.

 

" yar ben belanın ta kendisiyim " dedi inatla şerefsizilik yaparken bir kere gıcık almıştı ya hayattan bıktırana kadar durmayacaktı.

 

"Allahım sen bana sabır ver yarabim yoksa benim elimde kalacak bu kılkuyruk. " dedi sinirle derin bir nefes alırken.

 

" kim kimin elinde kalıyor be seni tekte döverim ben !?" Dedi birden çoşkuyla gaza gelerek ben bile tek kaşımı kaldırıp ciddi misin diye ona dönerken Tolga bunu derken fazlasıyla inanmış görünüyordu kendince.

 

Yazık güzel hayal kurmuş.

 

" bak sen ?" Dedi üsteğmen birden eğlenen bir sesle Tolga sesiyle bir an onunla göz göze geldiğinde bir onun bedeninin bir kendi bedenine bakmadan edemedi. " deneyelim mi?" Dedi üsteğmen kolarını göğsünde bağlarken Tolga'nın gözleri şokla açılırken. Kolarını bağlamasından dolayı ortaya çıkan kısalarına dehşetle baktı zorlukla yutkunurken Bir tişörtün açıkta bıraktığı kol kaslarına bakıp birde kendine bakıyordu.

 

" yok yok gerek yok sağ ol!" Dedi birden korkuyla gözleri açılırken gülmemek için dudaklarımı bir birine bastırdım. Tolga bir anda benle göz göze gelmesiyle yüzündeki ifadeyi hızla düzeltip. Göğsünü havayla şişirdi.

 

" şimdi seni de sevgilinin yanında rencide etmeyelim ." Dedi bozuntuya vermemek için lafı kıvırırken , gerçekten de rezil bir arkadaşım vardı.

 

" Allah razı olsun ." Dedi üsteğmen gülerek Tolga kafasını önüne eğerken eyvalah der gibi elini göğsüne koydu. Göz devirmeden edemezken Tolga'yı boş verip salona geçtiğimde arkamdan üsteğmen geldi.

 

" arkadaşının akıl sağlığından emin misin sen ?" Dedi bana bakarken gülüşüme engel olamazken kafamı salladım.

 

" duyuyorum yalnız!?" Mutfaktan bağıran tolgayla daha çok gülerken üsteğmen bıkmış bir nefes verdi.

 

" sen onu boş ver de ne oldu anlat " dedim merakla bakarken yüzündeki ifade birden değiştiğinde derin bir nefes aldı.

 

" sarışın .." dedi bir an ne diyeceğini bilemezken , kaşlarım çatıldığında dikkatle onu izliyordum. İki eli birden yüzümü avuçlarının arasına aldığında anlını anlıma yasladı, kirpiklerimin altından gözlerine baktım.

 

" üsteğmen..." dedim korkuyla aklıma gelen ihtimale , düşündüğüm şey olmaması için binlerce kez dua ettim. " göreve mi gideceksin ?" Dedim bir anda derin bir nefes alıp verdiğinde kafasını salladı kafamı hızla

Geri çektiğimde korkuyla ona baktım, gözlerim dolduğunda gözlerini sıkıca kapatı üsteğmen.

 

"Bana böyle bakma sarışın yalvarırım, ilk defa bir

Göreve gitmek istemiyorum senden ayrılmamak için. " dedi yapma der gibi, dudağımı dişlerimin arasına aldığımda korkuyla ona baktım.

 

" gitmek zorunda mısın?" Dedim korkuyla ilk defa ondan ayrılıyordum , başka şehire tatile gitmiyordu göreve belki sınır dışına gidiyordu kurşunların ortasına. Ölümle burun buruna olmaya gidiyordu , vatanını korumak için her Türk vatandaşının yaptığı görevini yapmaya gidiyordu.

 

" macburum , olmasam da giderdim sarışın. Beni severken mesleğimi Biliyordun , amacımı biliyordun , görevlerimi biliyordun , nasıl bir Hayatım olduğunu... seni hiç bir şeye zorlayamam sarışın ne beni beklemene nede ben döndüğümde burda olmana..." dedi zorlukla yutkunurken ilk ayrılışımız ilk bir birimizden uzakta oluşumuz ilk bunlar sevgiliyken göreve gidişiydi...

 

" seni asla zorla yanımda tutmam ben ne kadar burada olmayacağım bilmiyorum ama sen ben burada değilken eğer böyle bir hayat istemediğine karar verirsen seni suçlamam. Benim yarınım belli değil sarışın , asker yari olmak zordur eğer yapamayacağına karar verirsen seni suçlamayacağımı bi-"

 

" ne saçmalıyorsun sen ?!" Dedim bir anda anlamayarak yüzüne bakarken , gözleri gözlerime tutunurken titrek bir nefes aldı. " Efsun..." dedi bu ikinci ismimi kullanışıydı böyle olmamasını isterdim...

 

"Ben ilk zorlukta senin elini bırakmam üsteğmen , seni ilk tanıdığım anda üniformanın üstündeki bayrağı tanıyordum hala tanıyorum. Rengini şehitlerimizin kanından alan bayrağı taşıyan bir üniforma giyiyorsun elbetteki sonuçlarını biliyorum görevlerini ..." dedim gözlerinin içine bakarken zorlukla yutkunuşuna şahit Olurken ellimi Yüzüne koyduğumda yanağını avuç içime bastırdı. " ve bununla gurur duyuyorum üsteğmen." Dedim tam gözlerimin içine bakarken , gözlerindeki ifade al bayrağımızdaki yıldız kadar parlaktı...

 

" vatanı için canını ortaya koyan bir askersin sen , her şeyiyle bu topraklarda bağlı bir asker bunlar beni Korkutmuyor üsteğmenim. Tam tersi o kadar gurur ve güç veriyorlar keşke bunu hissedebilsen. " dedim gözlerine bakarken o kadar güzel bakıyordu ki bana bir an öleceğimi hissetim, bir an ölmek istedim o bakışlarıyla...

 

" gidip de dönememek var sarışınım "dedi emin misin der gibi , sanki ben rüyaya dalmıştım da beni uyandırmaya çalışıyordu.

 

" vatan sağ olsun derim üsteğmenim , binlerce şehiti kucaklayan bu vatan bu bayrak sağ olsun derim üsteğmenim... senle beraber bende ölürüm ama yine vatan sağmışsın derim ağlarım belki sen gittikten sonra çok üzülürüm ama sen dönersin bana üsteğmenim düşmeme izin vermezsin yine bana gelirsin beni sararsın ve ben dünyanın en mutlu kadını olurum. " dedim gözlerine bakarken. Baş parmağım yanağını okşarken. Tam gözlerinin içine bakıyordum kızarık mavi gözlerim gözlerini seyre daldı.

 

" o yüzden üsteğmenim erken dön üzülmeme izin verme , beni çok bekletme ben seni hep beklerim. " dedim gülümseyerek acıyla yanağımdan bir damla süzülüp düşerken yüzünde acı bir tebessüm oldu , uzanıp dudağını dudaklarımla birleştirdiğinde sanki beni son defa öpüyormuş gibi içine çeke çeke öptü beni , öyle bir öptü ki

Beni bunu ölsemde unutamayacağımı hissetim.

 

" eğer olurda dönemezsem sarışın ..." dedi alını anlıma yaslarken "seni çok seviyorum bunu bil olur mu?" Dedi öyle bir söyleyişti Ki bu karşımda koca bir adam değildi bir çocuk vardı sanki unutulmaktan korkan bir çocuk.

 

" döneceksin üsteğmen bende seni bekleyeceğim. " dudaklarımı dudaklarıyla birleştirdim , nefes alır gibi öptüm onu , içime işler gibi, son değilmiş gibi Sıkıca sarıldığımda ayrıldı. Aşağa kadar ona eşlik ettim sessizce kapının önünde durduğunda bana döndü Baktı , kızarık ıslak mavilerimle baktım ona gülümsedim burukça. Sen kez bakıp gittiğinde Kapının kulpunu tutan elim de bile güç Kalmadı bütün kanımın çekildiğini hissederken gözümden bir yaş düştü.

 

" Efsun..." dedi Tolga kafamı çevirdiğimde merdivenlerden beni izlediğini görmemle bir yaş daha düştü gözlerimden.

 

" göreve gitti Tolga. " dedim ağzımdan bir hıçkırıp koparken, Tolga iç

Çekerek yanıma geldiğinde kolarını açmasıyla sıkıca sarıldım ona.

 

" geçecek kardeşim söz veriyorum geçecek , inatçı o üsteğemen belli seni kimseye Bırakmaz gelir. " dedi Sırtımı sıvazlarken

 

Nolur bana dön üsteğmen erken dön...

 

 

_____

 

 

İlk ayrılış gözler yaşlı aşkolar.

Loading...
0%