@biralar88
|
Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın aşklarım.
29
" şimdi yengecim bunun püf noktaları var bak mesele bu nane ?" Dedi çelik elinde küçük bir nanayi sapıyla beraber Alırken , içim geçmiş bir şekilde ona bakarken Sıkıntıdan birazdan onu öldürecektim.
Hayır Allah için bu nasıl bir çene susmak bilmiyordu , bu nasıl bir dildi de yorulmak bilmiyordu ?! Çocukken annem bazen çok konuştuğum için bana kızardı acilen onu arayıp özür Dilemesini söylemeliydim hadi ben çocukken çok konuşuyordum bu eşşek kadar herif benden çok konuşuyordu ve susmuyordu !?
Çelik bildiği baristalık eğitimlerini öve öve bitiremezken kendini mutfağa atmış içecek yapıcam diye tutturmuştu , sıkıntıyla iç geçirilirken naneyi alıp kokladı.
" ne güzel kokuyor şuna bak yenge ah ah ne güzel bir şeysin sen?!" Dedi kıyamazmış gibi koklarken Çelik ,göz devirmeden edemezken boş boş onu izlemeye devam ettim birden gülümseyerek iki eli arasında naneyi ezmesiyle şokla ona bakarken o ise gözlerini kısmış hırsla nananeyi eziyordu.
"Manyak mısın lan sen ?!" Dedim dehşetle ona bakarken , beni takmayıp gayet rahat bir şekilde naneyi bardağın kenarına sürüp içine attığında göz kırptı bana.
" Han!" Dedim salona doğru bağırırken , onun evine gelmiştik ve peşimizden maalesef ki tim ve Tolga da gelmişti , Tolga tamamiyle bana güvenmediği için peşimize takılıp gelmişti tim ise açlardı ve sabahtan beri dolabı boşaltmışlardı o kadar yemişlerdi ki bir yerden sonra onlara şaşırmayı bırakıp önlerine dolabı döküp atacaktım.
"Al şu manyak askerini başımdan !?" Dedim cırlayarak, Çelik beni hiç Takmadan bir birine kattığı mutfakla içeceğini yapmaya devam ederken kapının ağzında beklediğim bedeni gördüm.
" ne yapıyorsun lan sen burada ?!" Dedi birden çeliğe bakarken çelik sanki çok bir şey başarmış gibi elindeki siyahımsı sıvıyı havaya kaldırdığında yüzümü buruşturmadan edemedim , hangi barista buna eğitim vermişti bulup onu mahvedecektim!?
" lan Çelik lan Çelik siktir git gözümün önünden !?" Dedi hızla , Çelik kafasını iki yana salladı onaylamaz bir ifadeyle sürahiye koyduğu içiceği ve bardakları alırken ters ters ikimize baktı.
" sizi muhteşem içeceğimden mahrum bırakayım da görün siz!?" Dedi ikimizi de kınar bir ifadeyle , göz devirmek istesem de bıkkınlıkla derin bir nefes verip kafamı iki yana salladım.
Sonunda mutfaktan çıktığında ağlayan bir ifadeyle üsteğmene döndüğümde halime güldü yanıma gelirken tam önümde durmasıyla ellerine ellerimi bırakıp beni kaldırmasına izin verdim.
" kov şunları artık yeter!?" Dedim sinirle konuşurken , kahkahasını işitim
"E güzelim sen çağırdın? " dedi bana bakarken bir eli belime sarılırken beni iyice kendine çekti kendimi ona bırakırken çenemi göğsüne yaslayıp gözlerine baktım
" ben çağırırken bilmiyordum ki böyle kalacaklarını?!" Dedim isyan eden bir sesle ben zannediyordum ki oturup kalkarlar ne bilim bu kadar saat böyle oturacaklardı?!
"Sen kaşındın.." dedi üsteğmen aynı benim gibi , göz devirip ondan ayrılacaktım ki Bir milim bile uzaklaşmama izin vermeyip burnumun ucunu öptü.
" kov!" Dedim ağlayan bir sesle , gülüşüne engel olamazken kafasını geriye attı, adem elması görüş açıma girerken parmak uçlarımda yükselip dudaklarımı tam adem elmasının üstüne bastırdığımda kaskatı kesildi. Kafamı geri çektiğimde başını eğip gözlerime baktı , o kadar güzel bakıyordu ki o bakışlarıyla ölebileceğimi hissetim.
"O kadar seviyorum ki seni..." dedi içine sığamaz bir şekilde dudaklarım kıvrılırken kollarımı boynuna doladım, eğilip dudaklarını dudaklarıma bastırdığında minik ama aklımı başımdan alan bir öpücük bıraktı. Tam gözlerinin içine bakarken kaşlarımı kaldırdım.
"O kadar seviyorum ki seni..." dedim aynı onun gibi gözleri dudaklarım ve gözlerim arasında mekik dokurken parmağı saç tutamına değip kulağımın arkasına itti tam ağzımı açmıştım ki birden elleri bedenime sabitleyip beni kaldırdığında masanın üzerine oturttu bir kaç Adım benden uzaklaştığında mutfak dolabına sırtını yasladığında şaşakınlıkla ona bakıyordum.
Tam ne olduğunu soracakken mutfağın kapısını önünde gördüğüm Tolga ile durdum , gözlerim şaşakınlıkla onun üstünde dolaşırken hemen ardından üsteğemene döndüm.
Nasıl duymuştu bu?!
" aptal sarışın iki saattir ne yapıyorsunuz siz burada?!" Dedi Tolga yanıma gelirken , aptal bir ifadeyle ona bakarken o Han ile bana tek kaşımı kaldırmış dik dik bakıyordu.
" sana ne bundan kılkuyruk?!" Dedi üsteğmen gayet sakin bri sesle kollarını göğsünde bağlamış dik dik ona bakarken , Tolga gıcık almış bir yüz ifadesiyle uzun uzun onu tartı.
"Seni hiç sevmiyorum süt oğlan !" Dedi Tolga ters ters Han'a bakarken , kaşlarımı kaldırıp dudaklarımı bir birine bastırdım ikisini izlerken.
"Bundan ne kadar nefret etsem de duygularımız karşışıklı.." dedi fazlasıyla sakin bir tonda tek kaşını kaldırmış ona bakarken Tolga yüzünde iğrenir bir ifadeyle ona bakıp bana döndüğünde göz devirdi , Şirince gülümseyip ona baktım.
" ben gidiyorum !" Dedi istemeye istemeye , gözlerim fal taşı gibi açıldığında sonunda der gibi 32 diş sırtım " yaa!" Dedim heyecanla.
Tolga'nın gözleri sert bir ifadeyle bana değdiğinde hızla yüzümdeki gülüşü söndürüp dudaklarımı bir birine bastırdım " yaa..." dedim yalandan bir üzgünlükle , üsteğmen dudağındaki gülüşü bastırmak için kafasını başka yere çevirdiğinde ondan daha beter bir haldeydim.
" gerçek bir hayal kırıklığısın ?!" Dedi Tolga hayal kırıklığı dolu bir sesle , dudaklarımı bir birine bastırdığımda gözlerimi kaçırıp yere baktım.
" erkenden eve geç yoksa basarım sizi!" Dedi hiddetle , gözlerimi kaçırırken kafa salladım ama buna inancım sıfırdı. Şahsen ben bile erkenden eve geçeceğime inanmıyordum.
"Ben kliniğe gideceğim Ece'nin bana ihtiyacı varmış ." Dedi sesindeki heyecanı duyduğumda gözlerimi kısıp ona döndüm.
" Ece?" Dedim vay be der gibi , gözleri bana döndüğümde yüzündeki aptal ifadeyi hızla bırakıp. Kaşlarını çattı.
" yoğunluk varmış doğuma yetişmesi gerekmiş."
" tabi canım tabi git sende yardım et ona , mazallah kız şimdi yorulur yalnız kalır hepsi hayvanlar için yani."
" sarı kafa ?!" Dedi hiddetle gülüşüme engel olamazken elimle ağzımı kapatıp hızla fermuar çektim ağzıma ters ters söylense de vedalaşıp gitmişti hemen , kafamı çevirdiğimde gözlerini bana dikmiş kollarını göğsünde bağlamış beni izlediğini biliyordum. Bacaklarımı sallarken masanın üstünde ona dönüp güldüm, tam kollarımı ona açmıştım ki gülerek bana yaklaştı tam beni kucağına alacağı anda geri çekildiğinde ağzından bir dolu küfür etti.
" komutanım dolabınızda çilek var mı?" Çelik öküz gibi mutfağa girerken Han sinirle bir eliyle yüzüne kapatıp sabır dilenmeye başladı.
Çelik kendi eviymiş gibi dolabı açıp içindeki çilekleri aldığında bir tabak olan çileklere bakıp gözlerimi açtım.
" bana da ver!" Dedim hızla canım çekerken , çelik'in gözleri şokla açıldığında hızla sarıldı çilek tabağına.
" yenge zaten bir lokmacık var. Bu benim dişimin kavuğuna yetmez ortak çıkmasana bana !?" Dedi Birden çocuk gibi kaşlarım hızla çatıldığında üsteğmene döndüm.
" Han!" Dedim elimle Çelik'i işaret ederken , çelik şokla bana baktı. " resmen beni komutanıma şikayet ediyorsun yenge ben şok!" Dedi. Eliyle ayıplayan bir ifadeyle ağzını kapatırken.
" bırak lan şu tabağı!" Dedi Birden üsteğmen elinden tabağı alıp benim kucağıma bıraktığında zaferle gülümseyip bir tane alıp ağzıma attım bir tane de Çelik'e uzatığımda burun kıvırıp ayıplayan bir ifadeyle bana baktı.
" kaç yaşında kadınsın be ?!" Dedi utan der gibi , kaşlarım çatılırken Han'a döndüğümde ne demek istediğimi anlamış hızla. Çelikin ensesinden tutarak mutfaktan çıkarması bir oldu, ben çileğimi ziyafetle yerken içeriden ses geldi.
" hadi yeter bu kadar defolun lan evimden !" Dedi birden sert bir sesle içeriden yüksek sesler gelirken ben hiç istifimi bozmadan çileğimden yerken bacaklarımı sarkıtmış salıyordum.
İtişip kakışma sesleri gelirken birden dış kapının sert kapama sesiyle son çileğimi de yiyip masanın kenarına bıraktım tabağı , kapının önünde gördüğüm bedenle güldüm.
" sonunda!?" Dedim bıkmış bir sesle , üsteğmen tek kaşını kaldırırken güldü , tam önüme geldiğinde. Koları belimi sardığında bana doğru eğildi.
" onları davet edip yazık gelsinler diyen kimdi?" Dedi burnuma küçük bir fiske atarken gülmeden edemezken bana ne der gibi omuz silktim , ben nereden bilim bu kadar oturacaklarını bir saat durur gider dedim akşam olmuştu hala buradaydılar şaka gibi?!
Kolarımı boynuna dolayıp ensesindeki kısa saçlarına parmaklarımı geçirdim. "Ama sevgilim onlar da gitmiyor ki!" Dedim çocuk gibi şikayet ederken , kaşları havaya kalktı öyle mi der gibi.
" bak sen ?" Dedi çocukla konuşur gibi kaşlarımı çatıp elimin tersiyle omuzuna vurdum "Han!" Dedim sinirle gülerek iki kolunu da belime sarmasıyla beni kucağına alması bir olurken kolarımı sıkıca sardım bu sefer boynuna.
" hmm?" Dedi gözlerime bakarken beni mutfaktan çıkarırken Tam gözlerinin içine baktım , kalbim duracak gibi atarken gözlerinde hapsoldum ellerim saçlarını keşfe çıkarken gözlerim gözlerin mühürlenmişti salona girmesiyle oturdu kucağına ben varken geriye yaslanıp dikkatle beni izledi.
"Sen nasıl bir şeysin böyle?" Dedim gözlerine bakarken ellerim saçlarını okşarken derin bir nefes alıp kapatı gözlerini koları hala sırtımda beni kendine yaslarken iç çekti.
"O kadar yorgunum ki..." dedi bana muhtaç Bir şekilde bınun fiziksel bir yorgunluk olmadığını hissetim , ruhsaldı bunu beni o kadar sıkı ihtiyaçla sarmasından anlıyordum. Sanki benim varlığıma bile ihtiyacı vardı.
" uyutayım mı seni?" Dedim gözlerine bakarken gözleri açıldığında kaşları çatıldı anlmayarak , gülümserken kucağından kalkıp yatak odasına girdim , battaniye ve yastık aldığımda salona geri girmemle kaşlarını kaldırıp bana baktı.
"Koltuğu aç." Derim emir vererek ikiletmedi , sormadı ben söyledim o yaptı , koltuğu açtığında çift kişilik bir yatağa dönüştüğünde yastıklarımı en başa koydum , battaniyeyi serip elinden tutmamla beraber uzandık. Gülüşünü duyduğumda onu kendime çektim kafasını boyun girintime yaslarken bir elimi yüzüne koyarken diğer elimle saçlarıyla oynamaya başladığımda kaskatı kesildi.
Birden koları ihtiyaçla beni sımsıkı sardığında boynuma küçük bir öpücük kondurdu, gözlerimi kapatırken onun parmağı çıplak belimi okşadı.
" benden hiç gitme olur mu sarışın ?" Dedi , bunu öylesine bir yetişkin sormuyordu bunu bana küçük bir çocuk soruyordu Ellerim daha dikkatli bir şekilde okşadı saçlarını.
" asla." Dedim iç Çekerek , gözlerimi açıp tavanı izlerken o kadar huzurluydum ki bunun hiç Bitmesini bu anın sona ermemesini istedim.
" benim senden gitmek için bir sebebim yok üsteğmenim , seni o kadar seviyorum ki senin de beni sevdiğini biliyorum. Asla bile bile beni üzmeyeceğini, beni kırmayacağını , yalan söylemeyeceğini..." dedim saçlarını okşarken son söylediğimle sırtımı okşayan parmağı dondu , zorlukla yutkunduğunu hissederken beni daha sıkı sarıldı.
" yalan ?" Dedi ses tonu buz gibiyken omuz silkip derin bir nefes aldım.
" yalandan nefret ederim , annem küçükken hep babamla ilgili gerçekleri benden saklardı öldü derdi yalan söylerdi o kadar nefret ediyorum ki yalandan gerçeği öğrendiğim zaman 1 yıl boyunca onunla konuşmamıştım evde bir yabancı gibiydik ..." dedim iç çekerek , doğru dürüst yemek yemeyi bile bırakmıştım o zaman.
"Üstüne bu kadar hassas olduğum bir konuda yalan söylemişti , ben hep neden babamın bir mezarı olmadığını sormuştum o ise başka bir şehirde olduğunu söylerdi." Dedim iç Çekerek o an ki öğrendiğim anki kalp kırıklığımı iliklerime kadar hissetim.
" biliyorum benim için söylemişti yalan ama ne olursa olsun anlayacak yaşa gelmiştim doğruyu söylemesini beklerdim , o zamandan beri en ufacık yalan bile midemi bulandırır ..." dedim iç Çekerek gözlerimi kapatıp biraz daha sığındım üsteğmene.
" bu yüzden üsteğmenim , bir gün bana yalan söylersen seni affedemem ..."
Sözlerim bıçak gibi keskindi , o sesiz kaldı bende daha fazla anlatmadım.
—————
Evet yorumları alalım.
Sizce üsteğemene ne olacak.
İlerleyen zamanlardaki olacakları ön görebiliyorsunuz dimi?
Diğer bölüm üsteğmenden olsun mu ya ?
Bir arkadaşımızı etiketler misiniz aşklarım etkileşim çoğalması için ❤️❤️ |
0% |