@biralar88
|
41
Aziz Han Göktürk.
Siz hiç yaşarken nefesinizin kesildiğini hissettiniz mi , yaşarken işte sonumuzun geldiğinizi anladığınız oldu mu. Ben bir Türk askeriydim canımı önüme alır zırh yapar bu bayrak için kanımın son damlasına kadar akıtmaya hazırdım , bundan korkmam şeref duyarım mutlu olurum ilk defa Azrail'in nefesi o an tatlı gelirdi bana ama şimdi gerçekten de ölebileceğimi hissediyorum işte şimdi gerçekten de yokluğuyla yavaş yavaş öldüğümü hissediyorum.
Sadece bir an bir an yanında olmadım o da bana dünyalara bedel oldu , her şeyimin elimden gitmesine. Hissetim ,mal gibi hissetim ama olmaz diye düşündüm kapının önünde askerler bekliyordu kimse giremezdi bunu biliyordum eminim neredeyse , o an giderken hissetmiştim bir şeyler olacağını hissetim dönüp arkamı baktığımda bana o kadar güzel gülümsedi ki o an o gülüşünde beni öldürsün istedim ilk defa uğruna ölebilecek ikinci şeyi buldum hayatımda bir bu vatan iki güneşe bedel gülüşüydü.
Benim yüzümdendi , benim yüzümden şu an yanımda değildi benim yüzümden Allah bilir şu an nerede ne haldeydi.
Yoktu 36 saat 25 dakika olmuştu yok oluşunun üstünden , yoktu delirecektim arıyordum yoktu , nerede bilmiyorum ne halde bilmiyorum bunları düşündükçe öldüğümü hissediyorum. Kalbim bir çift el tarafından sıkıldığını, nefesin bile bana haram olduğunu....
Neredesin sarışınım...?
" komutanım kameralara takip ediliyor , arabaların plakları sahte başka yerlere ait buradan değiller. " duyduğum kancanın sesi bile bana uzaktan gelirken sadece baktım ona , kafamı sallarken. Gözlerimi Kapatım.
Yoktu hiç bir yerde yoktu.
Delirecektim.
Ben basit bir insandım , benim için amaçlarım basiti karmaşık yollardan anlamazdım, süprizlerden hoşlanmazdım , yabancı duygular bana tehlikeli gelirdi . Önce vatanım sonra ailem gelirdi ona rastladığım andan beri benim için sıralama çoktan değişmişti. İlk defa bana yabancı bir duyguyu sevmiştim , ilk defa mavi gözlerde boğulabileceğimi görmüştüm , ilk defa karmaşık dağınık hayatının benim hayatım olsun istemiştim ben karmaşıklıklardan nefret etmeme rağmen ve ben ilk defa bir insandan çıkabilecek süprizleri bu kadar sevmiştim.
" hayalet !" Duyduğum yüksek sesle hızla başımı kaldırırken tekmil vermemle alfa her zamanki dik duruşu ile tam karşımdaydı uykusuzluğunu belli eden göz altları ve dik durmaya zorladığı omuzları , kızına kavuşmuşken daha kızı bile varlığını öğrenmemişken kaybetmişti.
O kadar eli kolu bağlıydı ki o kadar kendini suçluyordu ki bunun düşüncesine bile dayanamıyordu.
" gelişme var mı ?" Dedi o an gözlerinde geçen korkuyu gördüm , yabancı değildi bu bana.
" maalesef komutanım araştırıyoruz 65 yoldan sonra izleri yok. "
" ormanlık alana giriş var orada ..." dedi albay önüne dönerken ekrana eğilip bakarken zorlukla yutkundu , aklından geçen ihtimallerin aynısı benden geçiyordu nefesim kesiliyordu.
" komutanım !" Dedi birden içeri giren askerle göz ucuyla ona baktım. " Mihriban Dağdelen burada sizi görmek istiyor..." dedi asker , duyduğum isimle dururken kaşlarım çatıldı gözlerim Ahmet albaya dönerken elleri masada dona kalmıştı yıllardır görmediği haberinin dahi olmadığı sevdiği kadın kızının annesi şimdi yıllar sonra buradaydı. Geride kalan yılları konuşmak için değil kızının hesabını sormak için buradaydı...
" komutanım..." dedim sadece gözleri bana döndüğünde zorlukla yutkunduğunda eli titredi bir anlığına. Bir şey demeden odadan çıkmasıyla peşinden çıktım , adımları sert bir biçimde merdivenleri aştığında peşinden ilerlemeye devam ettim bahçeye çıktığında bir bağırış sesi ilişti kulağıma.
" kızım nerede benim !" Bir annenin feryadı gibi gelen sesle gözlerim sıkıca kapanırken dişlerimi sıktım , belli etme ifadeni belli etme!
Bana bu öğretilmişti ölecek de olsan duygularını gizlemekte. Geçtiğim onca eğitim , psikolojik sınavlar , fiziksel sınavlar , ölümle burun buruna gelişlerim bazense ölümden kıl payı kurtuluşlarım hiç biri , hiç biri beni bu ana hazırlamazdı.
Yapamıyordum onsuz yapamıyordum , ona bir şey olacak korkusuyla nefes bile alamıyordum, benim sarışınım yoktu , başını omuzuna yatırıp bana bakan Kadın yoktu. Sarı saçları güneşte parlarken gece mavisi gözleriyle bana bakan kadın yoktu, güzel gülüşüyle hayatımı aydınlatan , kokusuyla bile bana istediği her şeyi yaptıracak kadın yoktu.
Ve bu benim yüzümden olmuştu.
Görüş açıma giren kılkuyruk kolları arasında zorlukla tuttuğu sarışın orta yaşlı kadına baktım , sarı saçları kızının ki kadar parlak değildi en fazla 1.60 olan boyu vardı zayıf birisiydi. Gözleri bize değmesiyle benden önce önümdeki Adama baktı, ellerindeki güç çekilirken kılkuyruğun elini tutu bir an bir yerden destek almaya ihtiyaç duyarken.
Ahmet albay tam önüne kadar geldiğinde durdu , gözleri sevdiği kadının üstünde gezerken ifadesizdi ama içinde kopan fırtınaları ben biliyordum bu yüzden n sessizce kenarıda kaldım.
" kızım nerede!?" Yıllar sonra kurduğu ilk cümle bu olmuştu , haklı cümle bu olmuştu. Ahmet albay bir şey diyemezken gözünden bir damla daha düştü ela gözleri vardı onun Efsun gözlerini babasından saçlarını annesinden almıştı.
Kalbimin ortasında bir boşluk hissederken bu benim nefesimi kesecek kadar keskindi.
" Mihriban..." dedi albay sadece , ismini zikreder gibi sanki hafızasını silsek bile sadece bu isim kalacak gibi.
" kızım nerede Ahmet !?" Dedi bir kez daha , ağlamaktan şişmiş gözleri güç kalmayan elleriyle yalpalıyordu kılkuyruk onu zorlukla tutarken o onu tutan koların farkında bile değildi.
" bulucam..." dedi Ahmet amca sadece " canım pahasına da olsa bulucam onu sakinleş..." dedi onun adına olan korkusunu gizleyemezken ç.
" bana kızımı getir Ahmet bana kızımı getir yıllar önce yapamadığın babalığı şimdi yap , bir kez olsun bir şeyin arkasında dur senin yüzünden kızım ne halde Allah bilir şimdi onu çıkar getir oradan bana !?" Dedi sesi o kadar titriyordu ki bazı sözlerinde duruyordu, zorluklarla yutkunurken bakışlarımı yere eğdim.
" Mihriban..." dedi Ahmet albay , sesindeki acıya engel olamazken gözlerimi sıkıca kapatım. Karşısındaki kadın zorlukla ayakta dururken gözünden bir damla daha düştü bir annenin feryadını o an gördüm.
" madem her şeyi öğrendin neden ona söylemedin ?" Dedi mihraba hanım titreyen sesiyle gözünden bir damla daha düşerken Ahmet amca o yaşı izledi sadece.
" yapamadım. " dedi , o kadar denedi her seferinde dilinin ucuna kadar gelmişti son dakika kendini tutmuştu. " ona daha kavuşamamışken kaybetmeyi göze alamadım , çok mu mutluydum sanki kendi kızım bana amca derken tanımadığı bir adama bakar gibi bakarken"
" kızımı bana getir Ahmet , yoksa yeminim olsun bu dünyayı senin başına yıkarım..." dedi derin derin nefesle alırken , kaşlarım çatılırken gözleri yavaş yavaş kaymaya başladığında birden yere düşecekti ki albay herkesten önce davranıp hızla onu tuttuğunda kucağına alması bir oldu.
" Mihriban!" Dedi korkuyla.
" komutanım gelişme var !" Dedi arkamdaki asker , hızla içeri giderken adımlarım fazla hızlıydı hangi ara kumanda odasına girmiş hangi ara görüntülere bakmıştım bilmiyorum tek bildiğim onu bulmuş olduğumdu.
Seni buldum sarışın ve seni almaya geliyorum.
Bir insanı sevmek bir kumardı ve ben bunu bile isteye girmiştim , ben ilk defa birisini sevmek neymiş görmüştüm ben ilk defa bir insanın gülüşüyle bile ölebileceğimi görmüştüm. Yıllar önce birisini sevince anlarsın demişti bana alfa yıllar sonra birisini sevip görmüştüm ne demek olduğunu. Her şeye göğüs gerebilirdim , ölmeye , işkenceye , psikolojik baskıya , elim kolum bağlı bir şekilde denize fırlatılmaya , bütün uzuvlarımın benden koparılmasına bile tamam ama ona bir şey olacak düşüncesi beni öldürüyordu.
Onun kılına zarar gelse benim canımdan can gidiyordu , okyanus gözlerinden bir damla taştığı an o bir damla benim kalbimi yakıp yıkıyordu. Kirpiği bile titrese benim içimden bir şeyler kopup gidiyordu sanki , onu alıp böyle içimde saklamak istiyordum ne kimse görsün ne ona bir zarar gelsin. Orada benle beraber yaşasın , nefes alsın , bana gülsün ve beni sevsin.
Bir robotum ben o gelince insanlığımı hatırlamıştım, ben onsuz sadece bir hiçtim onsuz yaşayamazdım.
Allahım ben şehit olmaya hazırım ama ona bir şey olmasına değil...
____
Bölüm biraz kısa olabilir hayata kısa arkadaşlar takılmayalım dimi ama böyle şeylere. |
0% |