@biralar88
|
42
Bir insanın hayatı nasıl kararırdı ? Benimki kararmıştı bunu hissediyordum , insan doğar ve ölür kanında vardır yalan ve nankörlük bunu biliyordum. Herkeste biraz da vardı sadece ben aptaldım görmek istemediğim için görmemiştim , aslında her şey gözümün önündeydi bütün olasılıklar ihtimaller sadece ben görmek istememiştim kimsenin suçu yoktu ki sadece ben fazla aptaldım.
İlk geldiğim andan beri olan tuhaf davranışları , annem hakkında soruları hepsini eski bir arkadaşı sanıp görmezden gelmiştim , peki ya üsteğmen ağzımı aramaları , konu annemden babamdan geçince ifadesizleşmesi. Yalan hakkında konuştuğum akşam bana hiç bir şey diyememesi. Ben baba diye ağlarken içimi aslında haberim olmayan öz babama dökerken aslında onun tam karşımdaydı.
O gün bana ilk sarıldığında içimde hissettiğim tuhaf duyguları şimdi anlamıştım , çocukluğumda hayal ettiğim baba kız sarılması böyle değildi çocukluğum şu an burada olsaydı ne derdi merak etmeden duramıyordum.
Gülüyordum sadece gülüyordum , gözümden yaşlar boşalırken gülüyordum.
Bana sarılmıştı... ben babama sarılmayı hayal ederken aslında çoktan sarılmışım , sizce de traji komik değil miydi?!
Saçlarımı okşamıştı , aynı bir baba gibi. O gün ona senden çok güzel kız babası olur demiştim her şeyden habersiz aptalca , şimdi hatırlayınca daha çok güldüm acınacak hallime. O gün keşke benim babam sen olsaydın demiştim ,nasıl da içten dilemiştim o gün bunu keşke demiştim keşke benim babam sen olsaydın nereden bilebilirdim ki gerçekten babam olduğunu.
Şimdi düşünüyorum da annem de biliyordu burada olduğunu biliyordu ama onunla karşı karşıya geleceğimi hesaba katmamıştı , bunu düşünememişti , yıllar boyunca beni uzak tutuyor sanmıştım aslında sonu görememek için gitmiyormuş anneannemler herkes... herkes biliyordu tek aptal bendim bütün herkes bana yalan söylemişti...
Öfkeliydim hemde çok , öfkem bedenimi aşacak kadar çoktu ama daha çok kendime öfkeliydim aptalıpıma bu kadar kör olmama. Bir kez olsun güvenmek istemiştim onda da gördüm bunu.
" sonunda kendine gelmişsin..." dedi bana bakan bastonlu adam ona bakmadım gözlerim yerde takılı kalmışken bir ölüden farksız değildim , bir ölüydüm zaten.
" kendini toplamalısın , seninle daha fazla işim var." Dedi bana bakarken , dudağımda alaylı bir gülüş olurken ifadesizdim.
Sahi ya ne aptaldım , kim nereye çekmişse oraya gitmiştim.
"Gel benimle .." dedi arkasını dönerken başımı yerden kaldırıp ona baktığımda arkasına bile bakmadan yürümeye devam ediyordu, sanki bir araba dolusu kadar dayak yemiş gibi duvardan destek alarak ayağa kalktım. Sarsak adımlarla yürürken uzun koridorda onun arkasında yürümeye başladım, sessizdim konuşmuyordum konuşmak istemiyordum ilk defa. İlk defa sonsuza kadar susmak istiyordum. Kapının önünde duran adam hızla kapıyı açtığında temiz hava doldu burnuma , gözlerim yeşil bahçeye döndüğünde onunla beraber dışarı çıktığımda koca terası olan ormanın ortasındaki bir evde burası tahta zeminden her adımımız yankı bırakırken bir masa ve iki sandalye vardı oturduğu an karşısını işaret etmesiyle başka çarem olmadığının bilincinde silahlı adamları görmezden gelerek oturdum.
" beni öldürecek misin ?" Dedim masaya bakarken kuru bir sesle, oğlunun ondan aldığını söylemişti bende kızını ondan alıcam demişti.
" büyük ihtimale.." dedi soğuk bir sesle , kan akışımın durduğunu hissederken gözlerimi sıkıca kapatıp güldüm.
"Eski dostum demiştin nasıl oldu da bu hale gelmiştiniz "
" ben de onun gibi askerdim , beraber girdik bütün sınavlara beraber kazandık okulu beraber aynı time girdik. Çıktığımız bir görevde öldürmeye gittiğimiz kişinin aslında öz oğlum olduğunu öğrendim. " dedi anlatmaya başlarken bunu o kadar ifadesiz o kadar soğuk bir tonda söylemişti ki ona bakmadan edemedim.
" oğlum terorist olmuştu , bize karşı durmuştu , bize silah çekmişti yapamadım kendi oğlumu öldüremedim ama Ahmet bunu yaptı oğlum olduğunu bile bile. " dedi gülerek , cebinden sigarasını çıkardığında bir tane çıkarıp dudaklarının arasına sıkıştırdı ucunu tutuştururken çakmağıyla yakıp bana uzatığında bir süre sigaraya bakıp bir de ona baktım. Bir tane alıp yaktığımda dudakları kıvrıldı.
" o gün saft değiştirdim , o gün en yakın dostumu vurdum oğlumun katilini öldü sandım ölmemişti bunu bilmiyordum. Yıllar sonra onla tekrar karşılaştığımda..." dedi ve durdu kaşları çatılırken sigaramı dudaklarımın arasına sıkıştırıp derin bir nefes çektim içime , dumanı havaya üflerken ağaçalara bakmakla yetindim sadece.
" beni bu hale getirdi , diri diri yaktı beni ..."dedi eli yüzünü eklerken ellim havada asılı kaldı , ne düşüneceğimi bilemez bir şekilde bir nefes daha çektim sigaradan.
" kendi vatanına ihanet ettin..." dedim dışarıyı izlerken.
" oğlumu öldüren bir şeyi savunamam." Dedi kendince haklı gibi konuşurken , gülüşüme engel olamazken yüzüme gelen saçlarımı ittim.
" öldüreceğin bir insana neden bu kadar iyi davranıp anlatıyorsun bunları?" Dedim ona dönerken , hayatımı tek lafıyla mahvedip neden hala hiç bir şey olmamış gibi beni öldürmeyecekmiş gibi benle sohbet ettiğini merak ettim.
" dağlarla , duvarlarla konuşmaktan bıktım çünkü." Dedi omuz silkerek , o hastaydı bunun farkındaydım hastalıklı bir ruha sahipti sağlıklı birisi değildi oğlu öldüğü an o da orada kendini bırakmıştı.
"Eski asker yeni düşman ..."dedim iç çeker bir ifadeyle sigaradan bir duman daha çekip üflerken külünü kül tabağına çırptım. " size bir tavsiye verebilir miyim ?" Dedim gözüm bir yansımaya çarptıktan sonra.
" tabiki." Dedi bütün dikkati benim üstümdeyken bahçedeki etrafı koruyan adamların bile dikkati bendeydi herhalde koskocaman iki cüsse büyük olan adamı öldürmemden korkuyorlardı ama bende güce dair bir şey yoktu sabahtan buraya geldiğimden beri ne su içmiş ne yemek yemiştim başım zaten dönüyordu bütün bu öğrendiklerim kurşun yemişten beter etmişti benim sadece fazla aptalardı.
" ne olursa olsun hiç bir askeri hafife almayın bence , hele hele karşınızdaki bir Türk askeriyse..." dedim sigaradan bir duman daha çekip gözlerimi kıstım , histerik bir gülüş kaçtı dudaklarımdan.
" onlardan nefret ettiğini düşünmüştüm bir anlığına. " dedi gülerek beni izlerken.
" ne olursa olsun sizi temin ederim doğruyu söylemek gibi huyum vardır , bana yapılan şeylerle vatan sevgisini karıştmayın karşınızdaki bir Türkse özelikle hiç Denemeyin eski asker olarak bileceğinizi düşünmüştüm. " dedim iç Çekerek , sigara dumanını üfleyip göz ucuyla ona baktım.
" Türklerin ise şöyle lanet bir huyu vardır, ucunda ölüm de olsa pes etmezler siz beni öldürebilirsiniz ama bu kişiye yapılan bir hata olarak görünse de bu para varlık ve adamlar..." dedim gözlerimi herkesin üstünde gezdirip rahat bir tavırla bir duman daha çektim içime.
" kolay yoldan kazanan para olduğu belli , kahpece kazanılmış bir para. " dedim derin bir nefes alıp başımı geriye yaslarken.
" sizi temin ederim bir Türk asla yapılan hatayı unutmaz hele hele karşınızdaki Türk silahlı kuvvetleriyse , güzel hayaleriniz var ama maalesef hala yetersizsiniz..." dedim ona dönerken adam kaşlarını çatmıştı ki gülümseyip sigaranın külünü külüğe bastırmamla birden sandalyeden kayıp masanın altına girmemle aynı anda silah sesleri yükselmeye başladı. Hızla ellerimi kulaklarıma bastırırken bahçedeki takım elbiseli adamlar teker teker indirilmeye başladı. Bastonu yanıma düşmesiyle kafamı çevirdiğimde aynı anda bedeni yüz üstü yere düşmesiyle gözlerim korkuyla açıldı başı bana dönük olan adamın alnının ortasında bir delik vardı , gözleri bana bakarken midem alt üst oldu silah sesleri daha da artarken gözlerimin önü kararmaya başladı.
Tırnaklarımı avuç içlerime bastırdığımda bayılmamak kendimi sıktım, hayır Efsun şimdi değil sakın !
Ellerimi daha sıkı bastırdım kulaklarıma , bacaklarımı kendime çekerken gözlerimi kapatım başımı geriye yaslarken masanın altından çıkmadım.
Hiç bir şey yoktu Efsun , silah sesleri yok odaklan sadece odaklan yanı başında sabit ceset yok bu aldığım koku kan kokusu değil.
Birden bir elin bileğimi tutmasıyla gözlerimi açmadım daha sıkı kapatırken güçlü kolar beni kendine çekmesiyle gözlerimi açmadım tekrarlamayı bırakmadım bir şey yoktu. Burnuma gelen koku ilk defa beni rahatlatmak yerine içimi yaktı ilk defa beni rahatlatmak yerine bütün vücudumu kitledi.
Ben haraket edemezken bedenimin havalandığını hissetim , sesler daha da arttı silah sesleri bir birine karışırken burnumdaki kan kokusu gitmiyordu. Bütün yalanların acı tadi sanki damağımda iz bırakmıştı , kalbim sürüyordu ve ben buna engel olamıyordum.
Bedenimin bir yere bırakıldığını hissetsem de açmadım gözlerimi , sesler kulağıma uğultu olarak gelirken iki elin yanaklarımda beni sarstığını hissetim.
" Efsun ! Efsun bana bak hadi yavrum..." sesindeki korku ve telaş mıydı , bu da yalan mıydı ?
Açmak istemedim gözlerini görmek istemedim onun sesini duymak istemedim , yeni yalanlarını duymak istemedim.
" Efsun gözlerini aç Efsun hadi güzelim n'olur aç gözlerini ben varım burada hadi ." Korku dolu sesi beni daha da yaraladı , içime koca bir ateş düşerken ağlamamak için yanak içlerimi ısırdım.
" sen varsın diye açmıyorum..." sözlerim onu bir bıçak gibi kesip atarken yanaklarımda olan eli dondu , zorluklukla yutkunurken kendimi geri çektim tutuşundan kurtulmak için.
" Efsun..." dedi nefes alamazmış gibi.
"Sakın , sakın sesini duymak istemiyorum yalanlarını dinlemek istemiyorum..." dedim boğazımda kocaman bir yumru olurken , yutkunamadığımı hissederken ona arkamı döndüm gözlerimi açtığımda yan tarafımdaki Naz ile göz göze geldiğimde silahını bırakmadan bana baktı bir müddet.
" ben onunla kalırım komutanım.." dedi bana iyilik yaparken , gözümden bir damla düşerken üsteğmen in sesi gelmedi , konuşamadı belki. başımın dönmesi daha da artarken bütün gücün vücudumdan çekildiğini hissetim.
" Efsun..." dedi yalvarır gibi gözlerim kapandı istemsizce , ellerim titremeye başlarken bir adım atmıştım ki daha fazla kendimi tutamadım duramadım gözlerim kayarken bilincim kapandı son duyduğum şey ise Han'ın adımı bağırması oldu.
"Efsun!"
_______
İkisinden birisini öldürsem mi ha ha yapimi yaşatayım mı size bir travma daha ha ?
Gelinlik için yaz mevsimi tam uygun arkadaşlar. |
0% |