@biralar88
|
" korkuyorum sarışın senin dudaklarını bir kez öpersem bir daha vazgeçemem diye..."
5
" ne kadar gaddarsın sen be." Dedim çatalımı salataya batırıp yerken , karşımda oturmuş bana bakarken maskesini çıkarmasını bekliyordum ama o yemeyip bana bakıyordu sadece.
" komutana hakaretten seni içeri atırabilirim farkında mısın ?" Dedi çok normal bir şeymiş gibi göz devirip derin bir nefes aldım.
Nedense yaptırabileceğine emindim.
" yeselerdi ne var "
" sonra yerler hadi ye yemeğini "
" sen?" Dedim merakla ona bakarken nedense fazlasıyla yüzünü görmek istiyordum, birkaç saniye duraksada da Eli maskesine gitti uçundan tutup çekerek çıkardığında. Heyecanla ona bakıyordum , ilk görüş açıma giren sinek kaydı traşı olmuştu kemikli yüz hatlarında burnu yüzüne fazlasıyla yakışmış bir orantıdaydı.
O an fark ettim ki üsteğmen fazlasıyla yakışıklıydı , nefesimi kesecek kadar hemde...
" ilk sır perdesini araladık üsteğmen sırada ismin var "
" Aziz han göktürk " dedi gözlerimi dikkatle izlerken tek kaşımı kaldırdığımda başımı salladım.
" tamam bütün sır perdeleri aralandı. " dedim bilmiş bir edayla, kaşları havaya kalktığında. Dudağının kenarı çok hafif bir şekilde kenarı kıvrıldı, o kadar hafifti ki buna emin olamadım bir kaç saniye.
Kaşığını alıp çorbaya daldırdığında bende onun gibi ilk çorbadan başladım , yemeklerimizi yemeğe başladığımızda. Göz ucuyla hem ona bakıyor hemde etrafı süzüyordum.
" maviş" dedi bana bakmadan kaşlarım çatılırken tek kaşımı kaldırdım daha otobüsteyken öğrenmişti adımı hala neden maviş diyordu bana bu?
" adım Efsun." Dedim ters ters ona bakarken börekten bir parça alıp yerken.
" kim koydu adını ?" Dedi bana dönerken hiç düşünmeden cevap verdim " annem " Kafasını salladı.
" güzel seçim ama ben maviş diyeceğim." Dedi önüne dönerken şaşkınlıkla ona bakarken ağzım açıldı " uyuz herif " dedim Şaşkınlıkla.
" ağzın doluyken konuşulmaz " dedi çocuk azarlar gibi ters ters yüzüne bakarken suyumdan büyük bir yudum aldım.
Bana denk gele gele en uyuz üsteğmen denk gelmişti tabiki başka türlüsü gerçek olmazdı zaten aman Allah korusun.
" askerlerin sana nasıl dayanıyor Allah aşkına " dedim dik dik ona bakarken tek kaşını kaldırdığında
" aksi bir ihtimali söz konusu dahi olamazda ondan." Dedi göz devirmeden edemedim. Onunla laf dalaşına girmeyecektim , nedense konu o olduğunda kazanabileceğimi düşünmüyordum.
" sevdin mi burayı?" Dedi bana bir soru yönelterek , açıkçası konuşma açmasına şaşırsam da devam ettirdim.
" yani daha gezme fırsatım olmadı ama gördüğüm kadarıyla güzel otantik bir yer " dedim etrafı süzerek , üsteğmenin gözleri bana döndüğünde bir müddet bakıp önüne döndüğünde yüzündeki ifadeye kaşlarımı çatarak baktım
" ne?!" Dedim anlamayarak omuz silkip tabağında tutmaya devam etti bakışlarını "ne var söylesene ya !?" Dedim merakla ona bakarken.
" buraya ait olmadığın çok beli maviş" dedi . Bunu nasıl çıkarım yaptığını merak etsem de göz devirip homurdanmakla yetindim.
" ben çok çabuk bağlanırım üsteğmenim sizi temin ederim bir kaç gün geçirmem buraya alışacağımı biliyorum sadece bir kaç güne ihtiyacım var. ". Dedim bilmiş bir edayla omuz silkerek tek kaşımı kaldırıp bir müddet bana baktı.
" umalım da öyle olsun. " dedi gözlerimin tam içine bakarken, kahve gözleri mavilerimde uzun uzun oyalanırken bakışlarımı çektim ama yapamadığımı hissetim . O an bütün direncimi kırıldığını kontrolün bende olmadığını düşündüm ancak çalan telefonum bunun aksini ispat etti beni.
Ekrana bakıp üsteğmene döndüğümde kafasını salladı sorun yok der gibi, ayağa kalkıp biraz uzaklaşıp telefonu açtım.
" baş belası aptal sarışın neredesin sen !?" Kulağıma gelen yüksek bağırış sesiyle şokla gözlerim açıldı kulağımı tutarken biraz uzaklaştırdım kendimden telefonu.
"Bağırmasana manyak duyuyorum sağır değilim!?" Dedim onu azarlayarak annemin arkadaşlarını düzgün seç lafı buna ne zaman konuşsam aklımda çınlanıyordu.
" ne zaman döneceksin sen acaba aptal sarışın?"
" Tolga beni delirtme neden buraya geldiğimi biliyorsun hemen dönemem uzun bir süre burada kalacağım. " bir tutam saçımı alıp elimle oynamaya başladım.
" aptal arkadaşım benim Allahın unuttuğu bir yerde ne işin var senin ?!" Dedi Tolga büyük bir dram gösterisi ile , şu an kendi kendine ayılıp bayıldığını görmesem de anlayabiliyordum.
" ya öyle demesene burası çok güzel , görmen lazım göller var her yerde suları çok berrak acilen buraya gelmemelisin beraber gitmeliyiz. " tamam asla burada arkadaşım yok diye onu peşimden sürüklemeye çalışmıyordum.
" çok isterdim ama biliyorsun benim işlerimi be aptal güzel sarışınım" dedi iç çekerek, ses tonu şimdi düşmüştü. Canım sıkılırken sesli bir nefes verip küçük adımlarla yürümeye başladım.
" Tolgi seni özledim " dedim iç çekerek , telefonun diğer ucundan bir iç çekme sesi geldiğinde canım arkadaşımı görme isteğiyle yanıp tutuştum küçüklüğümüzden beri aynı mahallede büyümüştük , aynı okullarda okumuş , aynı yerlerde harçlığımızı çıkarmak için çalışmıştık. Hatta okula bile beraber giderdik şimdi ise ondan ayrıydım.
" bende seni özledim Efsun , annem her gün seni soruyor nerede bizim deli diye " dedi Tolga sonda gülerek , gerçekten de Tolga'nın annesi bir ömür törpüsüydü kadın resmen manyaktı onu tanımayan kimse bunu anlayamazdı.
" tabi kadında şaşırdı birden her sabah yangın merdiveninden onun evine zıplayan bir sarı olmayınca haliyle şoka girdi " dedim bilmiş bir edayla kafa sallarken Tolga'nın gülüş sesi gelirken bende güldüm.
" kesinlikle öyle , neyse sarışın ben kapatıyorum işteyim. Yine bir aptal sarışınlıklarından bir tanesini yapma."
" pislik yapma tolgi delirtme beni , Karlosu çok öp benim yerime ." Dedim. Dudak büzerek Tolga bir veteriner di , klinikte beslediği küçük köpeğinin adı karlostu.
" emredersiniz madam"
" görüşürüz "
" görüşürüz sarışın " telefonu kapatıp yüzümdeki gülümseme silinmeden cebime sıkıştırdım arkamı döndüğümde görmeyi beklediğim beden yerinde değildi kaşlarım çatılırken anlamayarak etrafa baktım ancak yoktu şaşkınlıkla masaya adımlarken etrafı yokluyordum.
" üsteğmen ?!"dedim ona seslenerek etrafımdan geçen askerler bana tuhaf tuhaf baksa da kime bir şey demiyordu.
" göktürk.!?" Askeriyeye doğru dönüp o kadar askerin içerisinde onu aramaya başladım durduğum yerden.
" Han!" Dedim bu sefer yüksek bir sesle , kulağımın arkasından aniden bir nefes hissetmemle korkuyla geri çekilecektim ki ağzımdaki çığlığı engelleyen şey ağzıma kapanan eller oldu.
" sakin!" Dedi uyararak , burnuma gelen koku ve artık tanıdı gelen sesiyle derin bir nefes alıp verirken Geriye yaslandım rahatlamayla sırtım göğsüne değerken tam arkamdaydı. Ağzıma kapanan elli çözüldüğünde hızla ona döndüm.
" manyak herif , hasta mısın sen be nereden çıktın sen !?" Dedim korkuyla sık sık nefes alırken ,kaşları çatıldığında Parmağıyla arkasında baya bir gerimizde duran diğer bankı işaret etti orada oturan bir kaç adamı gördüğümde kaşlarımı çattım.
" gözünün önündeyim ama bahçenin ortasında bağırıyorsun. "
" niye sesiz sessiz yaklaşıyoesun manyak herif, görmedik herhalde seni ondan ." Dedim önüme düşen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırırken.
" ben sessiz gelmedim maviş senin kulakların ağır işitiyor ." Dedi bana arkasını dönüp masaya otururken , kaşlarım çatılırken kollarımı göğsümün altında bağladım.
" benim kulaklarımda sorun yok sen hayalet gibisin !" Dedim sinirle yanına giderken , tek kaşı havaya kalktığı da dudağının kenarı komik bir şey söylemişim gibi kıvrıldı.
Güzel gülüyordu?
" unuttuğun bir detayı hatırlatayım ," dedi. Kafasını bana doğru kaldırıp eliyle onuzunu işaret ederken " ben bir askerim ." Dedi sanki çok normal bir şeyden bahseder gibi.
Uyuz yalı kazığı.
" anladık askersin ." dedim göz devirerek çantamı masadan alırken kaşları çatıldı.
" gidiyor musun ?" Dedi az önceki eğlenen ses tonu yerine ciddiydi fazlasıyla şu an.
" unutuğun bir detayı hatırlatmama izin ver üsteğmen ." Dedim onun gibi dikkatle ona bakarken , ona doğru eğilip yüzlerimizi bir birine yaklaştırdım . Tam gözlerinin içine bakarken gülümsedim.
" ben asker değilim ve buraya sadece bir saatliğine girmeme izin verdiler ." Dedim küçük bir şey hatırlatır gibi. Gözleri göz bebeklerimde oyalanırken kokusu beni kendine daha çok çekti o an havanın aurasının değiştiğini hissettiğimde yemin edebilirdim , nefesimi düzene sokup geriye çekildim çantamı omuzuma astım.
" izninizle üsteğmen " dedim asker selamı verirken dudağının kenarı kıvrıldığında bende güldüm. Kolarını göğsünde bir birine bağladığında gözlerini kısıp uzun uzun bana baktı.
" Han." Dedi adını söyleyerek.
" üsteğmeni tercih ediyorum." Bir şey demesine izin vermeden ona arkamı döndüğümde görüş açısından çıkana kadar bakışlarını sırtımda hissetim , arkamı dönüp ona bakmamak için kendimle büyük bir savaş verirken bu kadar fazla tesadüfe gülmeden edememiştim.
__ |
0% |