Yeni Üyelik
53.
Bölüm
@biralar88

53

 

 

Elimdeki telefona kısa bir bakış atarken. Askeriyenin içine girmiştim bile , uzun süredir gelmediğim için buradaki arkadaşlarımla ayak üstü sohbet etmiş beni özlediklerine dair uzun uzun cümlelerini işitmiştim şimdi ise sevgilimi arıyordum.

 

" yenge !" Dedi birden coşkulu bir sesle beklemediğim ses yüzünden korkuyla yerimden sıçrayınca bana doğru koşan Çelik'e baktım arkasından kasırga timi geliyordu , elimi damağıma koyup geri ittirdim.

 

" kalbime indirdin manyak !" Dedim hırsla , Çelik gülerek yanıma geldiğinde kolunu omuzuma atıp beni kendine çekti , yanağımdan makas alıp sırıtı.

 

" yenge sende hayaletin sevgilisisin korkusuz olacağına kendi gölgenden korkuyorsun be?" Dedi alay ederek , tek kaşımı kaldırdığımda hızla dirseğimi karın boşluğuna vurduğum gözleri beklemediği hareketle şokla açılırken acıyla inleyerek iki büklüm oldu.

 

" sonunda lan Allah razı olsun yenge. " dedi imam gülerek Çelik'e bakarken.

 

" hoş geldin Efsun.." dedi kanca gülümseyerek bana bakarken , büyük ihtimale olayların hepsini biliyorlardı bu yüzden gülümseyip kafamı salladım.

 

" hoş buldum. " dedim gülerek onlara bakarken.

 

" yenge bu nasıl bir güç ya şerefsizim Naz bir sen iki!?" Dedi Çelik karın boşluğunu tutarken , abarttığını biliyordum o bir askerdi hafif bir dirsekten yaralı düşmezdi !?

 

" ferihacılık yapma bana çelik!" Dedim ters ters ona bakarken , çekik birden acılı ifadesini silip yerinde dikleştiğinde sanki biraz önce acıdan ayılıp bayılan o değil gibi öfledi.

 

" seni burada görmek ne güzel vallaha sen yokken Göktürk komutanım çekilmiyor vallaha yenge !?"Dedi deli kafasını iki yana sallarken ,kaşlarım çatılırken anlamayarak ona baktım.

 

" o ne demek ?"

 

" şey yengecim şu demek Göktürk komutanım senin yanında farklı bizim yanımızda farklı bit kişilik..." dedi kanca zorlukla yutkunurken aklına gelen anılarla gözlerini açıp başını iki yana sallayarak anılardan kurtulmaya çalıştı.

 

" nasıl ki?"

 

" gaddar!" Dedi Çelik birden hırsla yükselirken" cani , acıma duygusu yok , sinirli , kafayı eğitimle bozmuş bir manyak adeta anamızı belledi yenge sen gittikten sonra öfkesini bizden çıkardı üstüne birde bize görev çıkınca görevde az kalsın silahını bana..." dedi ve susutu gözlerini açarken. Zorlukla yutkundu korkuyla.

 

" o kadar diyorsun?"

 

" daha fazlası diyorum yenge daha fazlası !?" Dedi birden çoşkuyla ağlayan bir ifadeyle. kaşlarımı kaldırırıken bir süre halline açılmadan edemedim.

 

" göreve mi gittiniz?" Dedim onlara bakarken , bende nasıl bu kadar zaman bekledi benim yanıma gelmeden diye düşünüyordum meğersem göreve gitmişti ondan...

 

" vallaha yenge bir göreve gittik olay!" Dedi birden Çelik dekoducu kaynana rolüne girerken kolunu omuzuma attım bana döndü.

 

" nasıl ?"

 

" kız bunlar üzerimize bomba attı ya , az kaldık fark etmeseydik yemin ediyorum bizden geriye anca toz bulutu kalırdı oruspu çocukları o kadar sesiz bomba mı atılır ?!" Dedi birden hırsla kaşlarım çatılırken öğrendiğim bilgiyle korkuyla ona baktım.

 

" ne!?" Dedim korkuyla ona bakarken , kanca beni fark etmesiyle hızla çelikin ensesine elini koyup kedi gibi onu tutup benden

Uzaklaştırdığında kafasına bir tane geçirdi.

 

" geri zekalı herif susana !" Dedi kanca çeliki azarlayarak ama çok geçti ben normalde korkuyordum zaten göreve gittiklerinde şimdi ekstra korkuyordum.

 

" ne var ya yalan mı kardeşim yalan mı !?" Dedi hırsla Çelik'e , imam sabır dilerken yanımıza gelen adamla bakışlarım ona döndü Bilal'in gözleri bana dönmesiyle gülümsedim.

 

Han ile kavga ettiğiniz gün beni gitmem için tutan askerdi.

 

" komutanım Göktürk komutanım sizleri çağırıyor evrak işleri için , Naz teğmen hariç kasırga timi gelsin buraya dedi..." dedi Bilal gözlerini korkuyla benden kaçırırken , Çelik ağzının içinden kocaman bir küfür savururken deli sinirle gözlerini yumdu, Naz keyifle gülerken kollarını göğsünün altında bağlayıp ağaca yaslandı.

 

" anasını sikeyim yine mi biz ya !?" Dedi Çelik sinirle , kanca omuzuna iki kere vurup derin bir nefes verdi teslim olmuş bir sesle , sanırım ne yaparsa yapsın kaçma ihtimalleri olmadığını kabul etmişti.

 

" abi anlamıyorum ben o uzun yazılardan benim kafa basmıyor basmıyor , ben silah tutmaktan anlarım !?" Dedi deli sinirle konuşurken , Naz alayla gülerken yan gözlerle ona bakıp sinirle önüne döndü.

 

" korkunun ecele faydası yok kardeşim hadi. "dedi imam önden giderken arkasından diğer ikisi gelirken dalton kardeşler gibiydiler arkalarından gülerken Bilal da onların peşinden adeta benden kaçar gibi gitmeye başladığında derin bir nefes verip Naz'a döndüm.

 

" gel senle oturalım.." dedi naz bana bakarken , ondan beklemediğim hamle karşısında şaşaırırken kafamı salladım.

 

" bunu Han'a vermem gerekiyor ama ?" Dedim elimdeki Han'ın telefonunu tutarken.

 

" şu an bir görevin detaylarını konuşmak için toplantıda , büyük bir görev olduğu için uzun süredir buna hazırlanıyorlar şu an 1 saate kadar gelmez gel. " dedi beni beklemeden arkasını dönerken , bir süre karargaha baksam da omuz silkip peşinden gittim . Naz uzun boyuyla bütün heybetiyle dik bir şekilde yürürken ensesinde topuz yaptığı saçlarının üstünde bordo beresini geçirmişti eliyle uzanıp onu çıkardığında önüne düşen bir kaç teli itti geriye doğru, ipek gibi parlayan saçları koyu kumraldı ona fazlasıyla yakışıyordu.

 

Bir banka otururken tam karşısına oturduğumda telefonu önüme koydum.

 

" nasılsın ?" Dedi bana bakarken naz.

 

Naz genel olarak soğuk birisiydi , mizacı öyleydi gerekmedikçe konuşmaz fazla sohbetten geri durardı. Onu kahkaha atarken göremezdiniz kolay kolay gülmezdi sadece dudakları sesiz bir gülüşle hafifçe kıvrılır sizde onu bile gördüğünüz için şükredersiniz.

 

"İyi olmaya çalışıyorum..." dedim iç çekerek , annemle konuşmaktan hala biraz çekiniyordum biliyordum bir şey olamayacaktı ama yine de bir şeyler tam değildi.

 

" iyi olmana sevindim. " dedi bana bakarken kafasını sallarken.

 

" benden pek hoşlanmadığını sanıyordum. " dedim ona bakarken dürürst bir şekilde kaşları çatıldığında bana baktı şaşakınlıkla. " yüz ifaden hep soğuk olunca. "

 

" yok benim yüz ifadem bu. " dedi hızla bana kendini açıklarken.

 

" çok az gülüyorsun?" Dedim ona bakarken duraksarken kafasını salladı iç çekerek.

 

" sende çok gülüyorsun ?" Dedi bana bakarken , kaşlarım çatıldığında dudağının kenarı hafif bir gülüşle kıvrıldı. " yanlış anlama sana çok yakışıyor gülmek ama bana değil. " dedi bana bakarken.

 

" bence yanlış düşünüyorsun herkese gülmek yakışır. " dedim ona bakarken , eminim inci gibi dişlerini göstere göstere gülse gözlerindeki parıltı ortaya çıksa dünya güzeli olacaktı ama o hep ifadesizdi gözleri hep soğuk bakardı.

 

" insandan insana değişir. " dedi iç çekerek , bana döndüğünde gözleri gözlerime değdi. " her şeye rağmen gülmeyi başarabiliyorsun , hızlı unutun olanları. " dedi buna epey şaşırdığını fark ettim , olanlar büyük ihtimale alfa dan bahsediyordu.

 

" başka çarem yok , hayat kısa unutmadım ama hep bir yerlere bir yara olarak bende kalacak ama bu yara yüzünden bütün hayatımı mahvedemem" dedim omuz silkerken, gözleri bir süre yüzümde dolaştığında derin düşüncelerin içindeydi.

 

" bu kadar hızlı da kimse görmezden gelemezdi ."

 

" uzun süre de kimse kafasına takıp hayatını zehir edemezdi. "

 

" güven bana ederdi..." dedi bana bakarken , ses tonuyla kaşlarım çatılırken nedense bu cümlenin altından daha fazlasını hissetim.

 

" sana bir şey sorabilir miyim?" Dedim merakla ona bakarken , gözleri bana döndüğünde kafasını salladı tabi der gibi.

 

" sen ve deli?" Dedim merakla ona bakarken gözleri duraksadığında beklemediği soru karşısında afalladı fazla mimik görmeyen yüzü bu şaşkın ifadeyle fazla komik olmuştu.

 

" nasıl anladın ?"

 

" yanlış anlama ama bir kör bile anlardı cidden , fazla belli ediyorsunuz gözlerinizden bile. " dedim gözlerimi açarken , yalan değildi.

 

" gözlerimiz ?"

 

" bir birinizi seviyor gibi bakıyorsunuz?" Dedim merakla ona bakarken.

 

" o deliyi seveceğimi kendimi paraşütsüz bir şekilde helikopterden atarım daha iyi !" Dedi birden sinirle kaşlarım şaşakınlıkla havaya kalkarken bu panik ifadesine baktım.

 

" o kadar diyorsun ?" Dedim şaşakınlıkla ona bakarken.

 

" daha fazlası diyorum !"

 

" Naz ?"

 

" evet?"

 

" fazla belli ediyorsun duygularını maalesef..." dedim dudaklarımı bir birine bastırırken , birden sinirli ifadesi bozulduğunda sıkıntıyla nefes alıp iki eliyle yüzünü kapatıp bana baktı parmaklarının arasında.

 

" çok mu?" Dedi korkuyla, dudaklarım düz bir çizgi halini alırken kafamı salladım evet der gibi.

 

" maalesef. "

 

" sikeyim böyle işi!" Dedi sinirle nefes verirken kaşlarım çatılırken anlayışla ona baktım , telefona bildirim gelmesiyle gözlerim bir anlığına Han'ın telefonuna dönüp hemen geri Naz'a döndü.

 

" neden dürüst bir şekilde bir birinize açılmıyorsunuz ki herkes bunun farkında zaten.." dedim merakla ona bakarken , bunu bence bütün herkes biliyordu ama konusunu geçirmiyorlardı.

 

" açıldım yani yıllar önce. " dedi topuz yaptığı saçlarını tek bir tutuşta açarken , parlak düz saçları dalgalanarak önüne düşerken sıkıntıyla saçlarını karıştırıp bana baktı.

 

" e öyleyse neden bu haldesiniz ?"

 

" beni sevmiyormuş. " deri naz kısa ve öz bir şekilde kaşlarım şaşkınlıkla çatılırken " ne!?" Dedim dehşetle. " buna ölsem inanmam sana nasıl baktığını ben gördüm!?" Dedim

 

" normalde bende inanmazdım ama senin suratına karşı bunu diyince insan yalan söylediğini bilse bile inanmış gibi yapıyor. " dedi omuz silkerken , yüzünde asla duygularını belli etmeyen ifadesiz maskesi vardı.

 

" neden yalan söyledi ki ?"

 

"Bilmem."

 

" sormadın mı ?"

 

" hiç sevilememiş bir insansan Efsun , insanın birisinin seni sevmemesine alışmak inanmamak daha kolay oluyor inan bana ." Dedi omuz silkerken.

 

" ama seni seviyor yani bunu görüyorum. "

 

" ama korkak , biliyor zamanında ikimizden birisi şehit düşeceğiz bunu biliyor ve bildiği için benden uzak duruyor tekrar yalnız kalmıştım diye."

 

" çok saçma ."

 

" biliyorum evet. " dedi kabullenerek derin bir nefes verirken. Sanki uzun süredir bu gerçekleri içinde tutuyor gibi bir hali vardı.

 

" ben yalnız bir insanım Efsun , beni tanıyor beni biliyor yaşadıklarımı biliyor. Kasırga timine girmek ikimizin de hayaliydi sırf benden uzak durmak için time bile girmeyecekti hayalet buna izin vermedi. " dedi gözleri masaya dalıp giderken canı yanıyordu be ben bunu hissediyordum belli etmiyordu ama hissediyordum.

 

"Ama..." dedim diyecek bir şey bulamazken bütün diyeceklerimi yuttum.

 

" sen çok şanslısın biliyor musun , seviliyorsun herkes tarafından annen , baban ,Göktürk komutanım hepsi seni çok seviyor hepsinin ilk tercihi sensin. Ben hiç bir zaman birisinin ilk tercihi olamadım. " dedi omuz silkerken gülerek , yüzündeki gülümseme bir acının tebessümüydü. Benim görüp gücünü , güçlü dik duruşunu kıskandığım kadın da benim hayatımı kıskanıyordu insan dediğimiz varlık gerçekten de çok tuhaftı.

 

" annen , baban?"

 

" ikisi de ben küçükken beni yetiştirme yurduna bırakıp kaçtı. " dedi soğuk bir sesle , duygularını göstermedi ama ben yine iliklerime kadar acısını hissetim.

 

" bu yüzden Efsun sevilememiş bir insana sevmediğini söylediğin an yalan olduğunu bilse bile sana inanır çünkü ben bunu biliyorum bundan başkasını bilmiyorum. " dedi dürüst bir şekilde , şimdi anlamıştım Han'ın , Naz'a olan sevgisini ve şefkatini sanki ona bakarken bir abi şefkatiyle yaklaşıyordu ona.

 

"Ama delinin bundan senden uzak durması saçma , kime ne olacağını kimse bilemez. " dedim omuz silkerken.

 

" kasırga timi oluşturulurken tek bir amacı vardı , bul ve ortadan kaldır , bu tim bir bakıma da ölüm timi en tehlikeli görevlere biz gideriz en zor görevlere bizden başkası gitmez çünkü timin amacı buydu oluşturulurken. Ahmet albay bu timi oluştururken aklında tek bir amaç vardı hem ölecek hemde ölümsüz bir tim oluşturmak en güçlüsünü bu yüzden herkesten farklı daha zorlu eğitimlerden soktu. Time girerken bize girmek istiyor musunuz diye sormadı , şehit düşmeye hazır mısınız diye sordular. " dedi bana bakarken , zorlukla

Yutkunurken nefes alamadığımı hissetim.

 

" time baktığında aslında hepimiz normal insanlar gibi dursak da kaybedecek bir şeyi olmayanlardan seçti. İmam , ne anası belli ne babası , cami avlusuna bırakılmış bir gün caminin imamı da onu alıp yanında bakmış beslemiş o kadar benimsemiş ki herkes kucağındaki çocuğa imamın yavrusu derdi. Bir gün köye bir terör saldırısı oldu köyün imamı o gün bizim imamı korumak için öldü. O zamandan beri ona herkes imamın yavrusu diyordu adı da buradan geliyor " dedi naz omuz silkerken.

 

" Çelik baktığında neşeli hayatında hiç bir sorun yok gibi duruyor ama ne annesi var ne babası , ikisi de öldü bir kazada bir ablası vardı o da evlendikten sonra kardeşini sildi küçücük yaşında, kocası evinde kardeşini istemediği için. " dedi duyduklarımı sindirmezken kalbimin ortasına bir yangın düştü.

 

Hep gülen adamın içinde aslında koca bir yangın vardı.

 

" kanca o da benim gibi yetimhanelerde büyüdü ne annesini bilir ne babasını , ikisini de hiç tanımadı daha bebekken annesi ona çöpe attı. " dedi naz , gözümün önüne kancanın düzgün ve dik kişiliği geldi Allah bilir o dik duran omuzlarında ne acılar vardı.

 

" deli , ona deli dememizin sebebi babasını öldürmüş olması. " dedi bana bakarken duyduklarımla beynimden vurulmuşa döndüğümde ona baktım. " asker olduğunda aslında babasının vatan haini olduğunu öğrenmişti , babasını etkisiz hale getireceğimiz bir görevde o gönülü oldu kimse gelmesini kabul etmezken o gizli gizli göreve katıldı zorla görevde babasını etkisiz hale getirip alıp geleceken babası bizi tuzağa düşürdü beni öldüreceken onu vurdu. " dedi gözlerini sıkı sıkı kapatı iç çekerken. Duyduklarımı ben daha sindiremezken hepsi bunları yaşamıştı , bütün acılara göğüs gerip hala gülebiliyorlardı hala dim dik durabiliyor. Hala bu vatan için canlarını ortaya koyabiliyorlar.

 

" bundadır deliliği , oradan sonra her zamana kendini ortaya attı her zaman bir tarafı deli oldu bundan hep şehit olmak istedi yaşadıkları onu delirtiyor çünkü. " dedi bana bakarken , ben ağzımı açıp konuşacak kelime bulamazken naz durmadı devam eti.

 

 

" Göktürk komutanım , babası zaten bir komando evladının da asker olmasını istiyordu oldu da ama daha güçlü olmasını istiyordu bu yüzden eğitim hayatı Ahmet albay ve babası yüzünden hepimizden daha zorlu geçmişti normalde bacağından vurulmuştu komutanım bütün görevlerde sakat bacağına rağmen işkence çeke çeke eğitim aldı. Babası gazi düştüğünde ise daha da acımasızlaştı , sertir babası bir kayadan daha sert onun en büyük zalimliğini oğluna gösterdi. Gazi düştükten sonra emekli oldu , oradan sonra da zaten ne ailesine barıştı ne de oğluna hayattan küstü Göktürk komutanım kız kardeşine annesine babasına baktı , ne zaman bir sıkıntıları olduğunda hep Göktürk komutanım koştu daha 16, 17 yaşlarındaydı ailesine yetmeye çalışırken. "

 

İlk defa duyduğum gerçekler beni beynimden vurulmuşa çevirerken. Gözlerimin içi doldu , han aslında hep yarımdı ne babası vardı ona bakacak ne annesi , o tam tersi hepsine yetmeye çalışırken kendini feda etmişti çocukluğunu yaşayamamıştı gençliğini yaşayamamıştı hep bir şeylere yetişmk için çabalamıştı bundandı o dik sarsılmaz duruşu.

 

Bazen şahit olurdum kardeşiyle konuşur bir baba gibi her şeyine yetişir di , annesini her gün arar bir sıkıntı var mı diye yoklar ara sıra babasını sorduğuna şahit olurdum.

 

" ben bilmiyordum..." dedim nefes alamazken, naz gülümsedi buruk bir şekilde.

 

" nereden bilebilirsin ki zaten , bize acılarımızı bir tabuta koyup gömemizi söylerler bunun için eğitirler bu yüzden dir bizim duygusuzluğumuz. " dedi omuz silkerken.

 

Öğrendiğim gerçekler beni bir bir yaktı.

 

______

 

Evet nasılsınız aşklar

 

Yorumlar ı alayım

Loading...
0%