Yeni Üyelik
59.
Bölüm
@biralar88

59

 

 

Üstümdeki tişörtü çekiştirirken biraz daha yastığa sarıldım , burnumu yastığa bastırırken sessizdi ev hemde fazlasıyla. Nefeslerim yükselirken onun kokusunun olduğu bir yastık bulduğum için şükrediyordum , bencil adam kendinden geriye bir iz bile bırakmıyordu...

 

" koktun artık o koltukta koktun!" Dedi Tolga birden kapıda belirirken göz devirip battaniyeyi başıma daha çok çekip ona sırtımı dönerek uzanmaya devam ederken daha sıkı sarıldım yastığa.

 

" Sarı kafa delirtme beni yine başladın yaşayan ölü olmaya!" Dedi Tolga beni azarlar gibi dursa da aslında fazlasıyla endişeliydi , bir aydır böyleydim çünkü delirecektim artık gelmiyordu neredeydi nasıl bir haldeydi bilmiyordum ne zaman albaya sorsam kuru bir iyi lafı duyuyor sonra geri gönderiliyordum. Bir hafta bile dayanamayıp bana bıraktığı anahtarla artık evinde kalmaya başlamıştım ondan habersiz, Hale asla kızmayıp tam tersi bana teşekkür ediyordu abisi yokken onla burada arkadaşlık ettiğim için.

 

 

Bu bir ayda fazlasıyla yakın olmuştuk Hale ile , bazen o kadar ölü gibi oluyordum ki zorla beni kaldırıp yemek yediriyor sonra geri ölü koltuğuma geri atıyordu. O da bana alışmıştı artık , sıkıntıyla nefes çevirirken o olmadığında. Daha da sessizdi ev akşam geleceğini bilsem de olmuyordu işte Hale evdeyken bile bir yerlere Han'ın kokusunu arıyor ya da sesini duymayı bekliyordum ama yoktu çıldıracak gibiydim Özlemle. Ona öfkeliyken bu özleme dayanmak daha kolaydı ama şimdi olmuyordu yapamıyorum ona ihtiyacım annesine ihtiyacı olan yavru kadar muhtaçtım ona.

 

Kokusunun geçmek üzere olduğu yastığa daha sıkı sarıldım.

 

" kime diyorum !" Dedi Tolga birden battaniyemi çekip hava almamı sağlarken kaşlarımı çatıp kafamı kaldırmadım.

 

Han gelene kadar kalkmayacaktım işte bana ne !

 

" Tolga !" Dedim sızlanarak çatalı sesimle , ağlamamak için çabalıyordum ama bazı akşamlar kokusunu ararken burnum sızlıyordu. Ahmet albay her gün yanıma gelip benimle konuşsa da olmuyor bir şeyler eksikti , kötüydü ve ben bunu biliyordum hissediyordum bana tam anlatmıyordu gizlilik yüzünden ama dayanamıyordum işte ne yapayım.

 

" güzel kardeşim benim yapma böyle seni böyle görse nasıl üzülür. " dedi Tolga sonunda dayanamayıp yanıma otururken , gözlerim dolarken daha sıkı sarıldım yastığa. Artık ellerimin arasında can çekişiyordu yastık , yine...

 

" kötü bir şey var Tolga ! Biliyorum hissediyorum neden inanmıyorsunuz bana iyi değil ..." dedim titreyen sesimle , gözlerimin içi yanarken derin nefesler alıp yaşları geri itmeye çalıştım.

 

" öyle bir şey olsa Ahmet albay söylerdi ?" Dedi beni avutmaya çalışırken.

 

" söylemez Tolga , söyleyemez yasak ancak bana yaşadığını veya şe-" lafımı bitiremezken gözlerimi sıkı sıkı kapatım , boğazımda kocaman bir yumru olurken dudağımı ısırdım sertçe.

 

Düşünme Efsun...!

 

Düşünme Efsun...!

 

Senin sevgilin inatçıdır , dünyanın diğer ucunda da olsa seni bırakmaz...

 

" sarı kafa..." dedi Tolga iç çekerek elini omuzumda hissederken uzanıp saçlarımdan öptü abi şefkatiyle.

 

" yapma güzelim böyle bari gel biraz hava alalım söz veriyorum seni geri getireceğim buraya ama biraz hava al bari , ne düzgün yemek yiyorsun ne bir şey içiyorsun. Hepimizi korkutuyorsun yapma bunu annen geldiğinde bile kadının suratına bakmadın seni gördüğünde nasıl korktu görmedin mi yapma bunu kendine..." dedi şefkatle saçlarımı okşarken , burnumun ucu sızlarken burnumu çektim sertçe.

 

" elimde değil..." dedim titreyen sesimle gözlerim sonunda ona değmesiyle buna bile devirip gözlerle baktı bana Tolga.

 

" bırakır mı kızım seni üsteğmen !?" Dedi birden beni azarlayarak burnuma ufak bir fiske attı " sümüklü seni , sümüklerin bime bulaştı!" Dedi yalancı bir kızgınlıkla dudaklarım kıvrılırken yorgun bir gülüş kaçtı dudaklarımdan günler sonra.

 

" hem daha gelecek o çakma komutan bende onu dedirteceğim kız kardeşimi nasıl üzdü diye döveceğim onu !?" Dedi göz kırpıp gülerek bana bakarken , dudak büzüp omuz silktim burnumu çekerken.

 

" o seni döver ama ?" Dedim ona bakarken , Tolga bir an duraksarken kaşları çatıldı.

 

Ciddi ciddi bunu bir kaç saniye düşündü.

 

" ben onu döverim !"

 

" Tolga ?"

 

" o beni döver !"

 

" salak!" Dedim gülerek sinir bozukluğuyla , Tolga gülüşümle içi rahat bir şekilde gülerken burnumu sıkıp yanaklarımdan öptü.

 

"

Hadi güzel aptal sarışınım hadi kalk biraz hava alalım. " dedi beni kolayca çekip kaldırmaya çalışırken.

 

" istemiyorum !" Dedim sızlanarak ama Tolga beni duymazdan gelip kollarımdan çekerek kaldırdığında saçlarımı karıştırıp sırtımdan iteklemeye başladı. Elimden bırakmadığım Han'ın kokusuna sahip olan yastığıyla yerde sürten adımlarımla zorla odasına soktu beni.

 

" üstünü giyin ve bu başka bir varlığa dönüşen görüntünden kurtar ne bilim elini yüzünü yıka iki bir şey sür olmadı saçlarını tara bari kuş yuvasına döndü kuş!" Dedi sinirle söylenerek banyoya giderken tarağı almak için ağlayan bir ifadeyle üstümdeki Han'ın tişörtünü çıkartırken başka bir siyah tişörtünü aldığımda üstüne geçirmemle ona tam olan hatta sıkıp bütün kaslarını belli eden tişörtü bana kocaman olurken bunu umursamadım, kendi altlarımdan bir tanesini giyerken Tolga odaya girmesiyle göz devirip yatağa oturdum.

 

Arkama geçerken saçlarımdaki tokayı çekip çıkardı ben yastığı tekrar kucağıma alırken sıkı sıkı sarıldım.

 

" ben kedilerin kıtıklarını açarken bu kadar zorlanmıyorum lan bu ne !?" Dedi birden Tolga saçıma takılan tarakla şaşakınlıkla , yüzünü görmesem de göz devirdim ifadesini tahmin ederken.

 

" Tolga vaz geçeceğim şimdi!" Dedim söylenerek hızla sesini keserken tarağı bu sefer daha dikkatle uçlardan saçlarımı açmaya başlayarak dikkatle abi şefkatiyle tararken gözlerim doldu.

 

" iyi midir Tolga ?" Dedim buna ihtiyacım vardı , iyi olduğunu görmeye. Kim ne kadar iyi derse dedin inanmıyordum onu görmeden de rahatlamayacaktım biliyorum başka çarem yoktu , başka çaresi yoktu gelecekti buraya !

 

" seni bırakmaz o ..." dedi Tolga sesiz bir şekilde saçlarımı taramaya devam ederken sessizce yastığa daha çok sarıldım.

 

İyi diyemiyordu , Tolga bana yalan söylemezdi bilmiyordu ikimiz de biliyorduk ki bir sanayide ya da kafede çalışmıyordu canıyla kanıyla vatanını kanın son damlasına kadar konuşmaya gitmişti iyi mi bilmiyorduk ama yaşıyordur diyor.

 

Allah bilir hangi şartlardasın üsteğmen , beni sende özlemişsindir dimi ben dayanamıyorum n'olur erken gel.

 

" hadi gel hadi kapıda bekliyorum seni." Dedi Tolga saçımı tarama işini bırakıp yanağımı öptü şefkatle derin bir nefes alırken kafamı salladım.

 

O odadan çıkarken tarağı masanın üzerinde bırakmak için adımlamıştım ki gördüğüm zarfla durdum , kaşlarım çatılırken üstündeki yazan ismi okumamla durdum. Adımlarım yavaşça oraya giderken her gün girdiğim odada ilk defa bu çekmecede böyle bir şey görmüştüm , bu odaya girsem de çekmeyeceklere bakmaz sadece kokusunu arar çıkardım.

 

Ellerim zarfı tuttuğunda, ellerimin titrediğini yeni fark ediyordum , ikiye katlanmış beyaz A4 kağıdını yavaşça açarken gözüme harfler asıldı.

 

Güzel sevgilim Efsun'um...

 

Eğer bu mektubu okuyorsan ben çoktan şehadet şerbetini içmiş bu vatan uğruna bu topraklara kanımı feda etmiştim demektir, ağlama nolursun nerede olursam olayım yerin bin kat dibinde gökyüzünün bin kat üstü ben senin mavilerinin dolduğunu hissederim sevgilim. Güneşimin battığını , karanlığa gömüldüğümü. Belki beni gömdün belki beni gömecek bir parçamı bile bulamayıp boş bir tabuta sarılıp ağladın ama ben nerede olursam olayım ne şartlarda olursam olayım şehit bile olsam benim dünyamı karartacak tek şey senin yaşların olur göz bebeğim. Yapma bunu , sen gül ben bin kat yerin dibinde de olsam güneşimin doğduğunu göreyim , senin gülüşün benim güneşim , sarı saçların deli gönllüm. Saçların giderse deli gönlüm yok olur gülüşün solarsa bir daha güneşim doğmaz , eğer bu mektubu okuyorsan ben şehit olmuşumdur bir tanem , bir gün bunun olacağını biliyorum bu yüzden şimdiden hazırlıyorum bunu.

 

Üzülme olurmu , sen hep gül bil ki ben bir hiç uğruna şehit olmadım , bil ki şehitlik mertebesi her şeyden üstündür bu bir gururdur. Yine dünyaya gelsem yine bu vatan için kanımın son damlasına kadar savaşırdım Efsun'um. Ne olurs solsun yaşa Efsun ; sen bir yerlerde yaşa ki ben cehennemin dibinde de olsam iyi olduğunu bileyim , yaşa ki karanlıkta bile ışık göreyim. Asker yareni olmak zordur sevdiğim bunu biliyorsun , bir asker olarak birisini sevmek daha zor ama.

 

Seni evde bekleyen birisi , senin gelmen için günler Sayan canının içi bunu bile bile kendin için değil onun için hayata kalma savaşı vermek. Sırf onun için ölürken bile kendine değil onu düşünmek , bunun olacağını tahmin ettiğin halde bile bile bu acıyı çekmesine izin vermenin vicdan azabıyla yumuyor insan gözlerini. Sen yaşa güzel sevgilim , çok güzel yaşa...

 

Sen şimdi uyuyorsun , o kadar güzel uyuyorsun ki ben sana bakarken bile ölecebileceğimi hissediyorum. Çok seviyorum seni bir tanem , ne olursa olsun bunu kimse değiştiremez.

 

Ben artık yokum güzelden güzelim , benim için üzülme çünkü ben üzülmüyorum ben gurur duyuyorum böyle bir onura gurura eriştiğim için huzurluyum sende ol bir tanem.

 

Al bayrağı yüreğine bastır ve vatan sağ olsun de sevgilim...

 

Güneş senin gülüşünde sarışınım , sen hep gül.

 

Kıdemli Üsteğmen Aziz Han Göktürk...

 

Vatan sağ olsun...

 

Göz yaşlarımın ıslatığı sayfalar yüzünden nefes alamazken boğazımı sıktım parçalar gibi , tırnaklarım boğazımı çizerken bunu umursamadım , tutamadım verdiğim sözümü tutamadım ağladım nefes alamazken ağladım. Hıçkırıklarım evde yankılanırken nefes alamadım koşar adımlar odadan çıkarken mektubu oraya bıraktım, Tolga beni görmesiyle kaşlarını çatarken nefes alamadım.

 

" biliyordum !" Dedim hırsla ağlarken. " o iyi değil Tolga !" Dedim nefes alamazken kaşları çatılırken sıkıca bana sarıldı , bir saate yakın beni sakinleştirmekle uğraşırken biraz hava alayım diye zorla beni evden çıkardığında ben Hala iç çeke çeke ağlıyordum , bedenim yorgun düşerken gözlerim yanıyordu ama yapamıyordum.

 

" yapma böyle Efsun..." dedi Tolga o bile artık kendine engel olamazken üzgün bakışlarını gizleyemeyerek bana bakarken parkta oturmuştuk , karanlık havaya inat derin bir nefes alırken bir hıçkırık daha koptu ağzımdan.

 

" ağlama güzelim artık yapma böyle sarı kafam." Dedi ne yapacağını bilemezken beni göğsüne çekip saçlarımdan öperken , sadece susmuştum , saatlerce ağlamıştım.

 

" beni burada bekle sana su alacağım tamamı..." dedi bana bakarken , cevap veremezken derin bir nefes alıp dikkatle yüzüme bakıp bir kaç saniye düşündür ardından parkın hemen dışında olan biraz uzak olan bakkala baktığında sıkıntıyla nefes verip ayağa kalktı gözleri bana dönse de hemen arkasını dönüp hızlı adımlarla su almaya giderken ben salıncakta oturmuş hala ağlıyordum.

 

Han iyi değildi ve ben bunu ilk gittiği günden beri hissediyordum , neden kimse beni anlamıyordu biliyordum ben hissediyordum iyi değildi o hemde hiç. Kalbim sıkışıyordu yapamıyordum iyi olmadığını bildiğim halde yapamıyordum benim ona ihtiyacım vardı.

 

Salıncağın sesi gelirken kaşlarım çatıldı , başımı çevirdiğimde yanağımda süzülen saçlarımı elimin tersiyle silip yüzü maskeli bedene

Baktığımda kafasına geçirdiği kapüşonlu sayesinde kim olduğunu anlayamazken o ise bana değil karşsısına bakıyordu.

 

" sevgilini merak ediyor musun ?" Dedi kalın sesi zorlukla çıkarken kaşlarım çatıldı , birden yanan bedenim buz keserken ona döndüm.

 

"Sen kimsin ?"

 

" sevgilini görmek istiyor musun onu söyle sen."

 

" sana neden güveneyim ki ben kimsin sen!?" Dedim öfkeyle dişlerimi sıkarken , birden elini bana uzatmasıyla eldivenli ellerinin arasında duran şey beni beynimden vurulmuşa çevirirken kaşlarım çatıldı.

 

Bu toka benimdi...

 

Bu toka Han'ın bileğinden hiç çıkarmadığı benim tokamdı , saçıma taktığı gün geri almıştı zorla benden...

 

Ölse çıkarmazdı onu...

 

" nerede!" Dedim korkuyla göğsüm inip kalkarken adam yan gözlerle bana bakıp önüne döndü.

 

" sensiz ol ve beni takip et onu görmek istiyorsan." Dedi Ayağa kalkıp yürümeye başlarken kaşlarım çatıldı gözlerim Tolga'ya döndüğünde bana değil de bakkalda olduğunu fark ettim camdan bana bakmıyordu. Gözlerim beni hiç beklemeden ilerleyen siyahlar içinde olan bedene döndüğünde koca bir yangın oturdu.

 

Han iyi değildi ve yoktu...

 

Delirecektim...

 

Ona bir şey olmuştu...

 

Ayağa kalkarken kalbim korkuyla atacakken sessiz adımlar peşinden giderken adam ara sokağa dönmesiyle aramızdaki mesafe yüzünde hızla koşmaya başladım ona yetişip kaybetmemek için ; gözümden bir damla daha düştüğünde ara sokağa girmemle göremediğim bedenle kaşlarım çatılırken tam ağzımı açacaktım ki kafamda hissettiğim keskin acıyla ağzımdan kısık bir inilti döküldü gözlerim Kararırken hiç bir şeyin farkında değildim.

 

Nasıl bir cehenneme düştüğümün...

 

_____

 

 

Şimdi arkadaşlar biz kaosuz yapamıyoruz bunu hepimiz kabul ettik bu yüzden kaos kaos kaos ❤️❤️❤️

 

Şimdi yıldızlara artık alıştık ama yorumlar benim için çok önemli sizden tek ricam yorumları doldurmayı unutmayın ne kadar çok yorum gelirse o kadar çabuk bölüm gelecek sizi çok seviyorum wattpadeki sorun umarım en yakın zamanda çözülür ve daha rahat oluruz özgür oluruz

Loading...
0%