@biralar88
|
Arkaşlar size bir haberim var ben Finali yazdım , evet vallaha yazdım hatta özel bölümleri bile yazdım.
✨
60
Başım sızlıyordu ağrıyla , her yerim onunla beraber sızlarken başımın ağrısı daha baskındı. Gözlerim yavaşça açılırken zaman mekan farkım yok olmuştu sanki beyin sarsıntısı geçiriyordum bu acı katlanılmaz ve dayanılmazdı. Gözlerim yavaş yavaş etrafı seçmeye başlarken kaşlarım çatıldı , göz göze geldiğim katta ile dururken nefesim boğazıma tıkandı. O an bütün her şey sıra sıra beynimde bir film şeridi gibi oynarken nefes alamadım , hızla bedenimi yerden kaldırmaya çalışsamda ağrıyan bedenim ve bağlı bileklerim bacaklarımla çaresizce çırpınmak dışında bir şey yapamadım. Hızla başımı çevirdiğimde gördüğüm gözlerle duraksarken korkuyla geriye çekilmemle başım sert kayaya çarparken büyük bir sızı hissetim ama buna bile izin vermeden zorlukla kendimi kaldırırken üst bedenimi sert kayaya yasladım.
" kimsin sen !" Dedim sesimin korktuğumu ele vermemesi için çabalarken , başım sızlarken gözlerim korkuyla etrafta gezdi. Mağara gibi bir yerde içeriyi dışarıdan giren ışık aydınlatırken gündüz olduğunu anlayamam kısa sürdü , ben en son akşam üstüydü Tolga'nın yanındayken ne zamandır buradaydım ben neresiydi burası!?
" çok gençsin." Dedi benden 3,4 yaş büyük olan kadın , kaşlarım çatılırken ne dediğini bir kaç saniye anlam veremedim. Neden bunu dediğini anlayamadım.
" ne?" Dedim titreyen sesime engel olamazken gözleri yavaş yavaş bedenimi süzerken elindeki siyah mataradan su içip ayağa kalktığında kollarındaki morluk ve yaralarla bedenim buz kesti. Üstü başı yırtık , toz ve çamur içindeydi , esmer teninde yaralar her şeye rağmen belli olacak derece büyüktü.
" kim yaptı bunları sana !?" Dedim gözlerim kollarından gezip oradan yırtık üstünün açıkta bıraktığı boynunda gezerken , gözleri duraksarken bir buzdan daha soğuk gözleri yaralarına değdi. Sanki onları orada görmeye o kadar alışmıştı ki umursamadı , anlatmadı sadece elindeki matarayı bana uzattığında anlamayan bakışlarla ona baktım.
" iç." Dedi sadece , siyah gözleri zeytinden haliceydi. Yüz hatları zayıf çenesi dik orantılı bir burnu vardı , ince dudakları yüzüne gidiyordu kısacık kesilmiş saçları kir içinde karmaşıktı. Sanki hep bu haldeydi.
"Neredeyim ben ?" Dedim ona bakarken bana uzattığı mantarı indirmeden ağzını açıp eğildiğinde ifadesiz yüzüyle bana doğru tutu matarayı.
"Dağlarda.." dedi suyu uzatırken , elim ayağım buz keserken elindeki mağaraya bakıp zorlukla yutkundum. Boğazım acıyla kavrulurken itiraz edemedim , geri çeviremedim aldığımda dudaklarıma yaslayıp bir kaç yudum içtiğimde boğazım ferahlatmıştı sonunda.
" Han nerede ?" Dedim ona bakarken kaşları çatılırken anlamayarak bana baktı , duygusuz gözlerimde ilk defa bir ifade olmuştu.
" han kim?" Dedi bilemeyerek.
"Onun burada olduğunu söyledi bak o benim sevgilim nerede Allah için beni ona götür..." dedim kalbim acıyla sızlarken , burnumun ucu sızlarken dudağımı ısırdım sertçe.
" sen komutanın sevdiği değil misin ?" Dedi kafası karılmış bir sesle kaşlarım hızla düzelirken ayağa kalkmak için çabalayacaktım ki yere çakılmamala umursamadan kafamı salladım hızla.
" evet ! Evet ben hayaletin sevgilisiyim." Dedim hızla onu onaylarken gözleri bedenimde dolaşırken gözlerinde bir ifade gördüm , acıma mıydı?
" yaşıyor mu n'olur bana bir şey söyle yaşıyor mu iyi mi beni ona götür. " dedim bağlı olan ellerimi hızla uzatıp elini tutmamla kaşları şaşakınlıkla çatıldı gözleri bir elime bir bana baktı bir süre.
" yaşıyor.." dedi gözlerime bakarken. " ama senin sayende uzun sürmez. " dedi iç çekerek , o an buzdan dusvarları yıkıldığında kaşlarım çatıldı beynimden vurulmuşa dönerken anlamayarak ona baktım.
" ne?"
" sana yem atmışlar komutanı konuşturmak için seni kullanacaklar , belki öldürecekler seni konuşturduktan sonra da komutanı sen ikinizin de katili olmaya gelmişsin buraya. " dedi sözleri beni birer birer gafil avlarken boğazıma tıkandı nefesim , ellerini tutan ellerim aşağı düşerken bütün algılarımı yitirdim.
" ben..." dedim dona kalırken sözlerime devam edemezken gözleri bir anlığına mağaranın girişine dönüp bana döndüğünde gözlerini kapatıp nefes verdi.
" beni dinle ! Ne olursa olsun onu tanıdığını belli etme , ne olursa olsun ağzını açma ondan istediklerini almadan onu öldüremezler ama istediklerini almalarına kolaylık sağlarsan sevdiğini kaybedersin sarı kız. " dedi bana bakarken , elini yüzüme uzattığında birden yanağıma elini sürtüğünde elindeki kanı gördün anlım kanıyordu ve ben bunu bile yeni fark ediyordum.
" iyi mi ?" Dedim korkuyla ona bakarken , ben aptaldım hemde çok büyük bir aptal.
" ölmedi buna şükret. " dedi geri çekilirken.
" bana neden yardım ediyorsun?" Dedim ona bakarken , adımları duraksadığında omuzunun üstünden bana baktı bir müddet kara gözleri mavi gözlerimde oyalandı uzun uzun.
" komutanın sevdasını gördüm sarı kız , senin de öyle gençsin güzelsin bu dağlarda sana yazık ederler dua et de buradan erken kurtul..." dedi sözleri birer birer beni parçalarken gözlerimin içi yandı , tırnaklarımı avuç içlime bastırırken gözlerim gözlerinden ayırmadım.
" burada kendi isteğinle durmuyorsun dimi?" Dedim titreyen sesimle , gerçekler birer birer tokat gibi suratıma çarparken dudakları yorgun acılı bir tebessümle kıvrıldığında yanağındaki gamzeyi yeni fark ettim.
Bir insanın gamzesi bile hüzünlü olur muydu...?
"Kim bu cehennemde durmak ister ki ?" Dedi yerine geçip yine karşıma otururken aramızda uzun bir mesafe olsa da bir birimizi net bir şekilde görüp duyacak kadar yakındık.
" ailen ?"
" öldü biliyorlar beni, dağa kaçırıldıktan sonra öldüğümü yaydılar köye. " dedi gözlerime bakarken yüzündeki ifaresizlik kanımı dondururken kaşlarımı çattım.
" nasıl?"
" kızlarının eski masumluğu yokken tanıyamadılar bu yüzden öldü dediler ne aradılar ne sordular beni sildiler. " dedi omuz silkerken sözleri bir ceset kadar soğuk ve sertti.
Yüreğim yandı onunla beraber.
" ne zamandır buradasın ?" Dedim gözlerine bakarken.
" sayamayacağım kadar çok oldu sarı kız..." dedi dudağının kenarı kıvrılırken , tam ağzını açmıştım ki kaşlarımı kaldırıp işaret verirken kaşlarım çatıldı aynı anda adım sesleri işitirken kafamı mağaranın girişine çevirdiğimde gördüğüm bedenle durdum.
" uyanmış kız niye söylemiyorsun lan !?" Dedi kalın şiveli olan bir ses , kaşlarım çatılırken elindeki silahı sıkı sıkı tutan şalvarlı adama baktım , üzerindeki kuru toprak renginde olan Şalvar ve bilmediğim bir üst vardı saçma sapan bağlamış sanki bir birinden yama yapmış gibiydi.
" yeni uyandı. " dedi bana bakmadan kadın , adam ona ters ters bakarken çenesini sıktı sertçe.
" ulan oruspu seninle sonra halledeceğim ben bekle sen beni bekle !" Dedi sesindeki iğrenç tehdidi algılarken kanım derimin altında kaynadığını hissetim.
" git başkana haber ver kız uyanmış komutanı biraz toparlasınlar yavuklusu görecek sonuçta onu. " dedi pis bir gülüşle , ifademi zar zor tutarken ağzımı açmadım. Adam bana bakarken kadının gözleri gözlerimdeydi sanki bakışlarıyla uyarıyordu beni ağzını sakın açma diye.
Komutan lafı kalbimi tekletmeye yeterken tepki vermek o kadar zordu ki...
" komutan da zevkini bile adammış. " dedi gözleri bedenimi alacalı bir şekilde süzerken , sert bakışlarım gözlerinde kalırken midem bulandı bakışlarıyla bile ama bunu belli edemedim kendimi o kadar sıkıyordum ki tırnaklarım artık avuç içlerimi yara edecekti.
"Kalk hadi kalk seni yatman için getirmedik buraya. " dedi birden kolumdan sertçe tutmasıyla bedenimi bir et yığını gibi hızla çekerken beni sürükledi adeta peşinden , sızlayan bileklerimle bacaklarım zorlukla haraket ederken resmen bütün eklemlerim acıyla ağlıyordu. Ama bunu umursayacak halde değildim.
Mağaradan çıkmamızla yüzüme vuran güneş tenimi yaktı , normalde yaz aylarını seven ben bu güneşten nefret ettim. Gözlerimin önündeki insanlar bakarken hepsinin elindeki silahlarla korkuyla büyüdü gözlerim , gençi , küçüğü , yaşlısı , büyüğü herkes karışıktı burası resmen insan pazarıydı. Bazılarının yüzündeki ifade burada istemediğini belli ediyordu çocukların ama diğerleri sanki çok gururlu bir şey yapar gibi tutamadıkları silahlarla bile dik bir şekilde her köşe başında nöbet yürütüyordu.
Bu halleri midemi bulandırmak dışında bir şey yapmamıştı.
Birden kolumdan sürüklemesi ile beni bir mağaraya sokarken anlamadığım bir anda beni fırlatır gibi ittiğinde gücü çekilmiş bedenim yere düşerken elimi yere koyup başımı çarpmaktan son dakika kendimi kurtardım.
" bak bakalım burada kim var hayalet ?" Dedi eğlenen bir sesle beni getiren adam.
" amına koyayım hep aynı terane, yine ne istiyorsun lan!?" dedi özlediğim sesi kulaklarım çalınırken başımı yavaş yavaş yukarı kaldırırken sırtı bana dönük bedeni gördüm. Elleri zincirle tavana bağlanmış bacakları iki yerden bağlanmıştı zincirle , üstsüz sırtına bakarken kalbim ortasına bir şey düştü , sırtındaki her yer iz benim canımı yakarken tek bir boş yeri bile olmayan sırtı morluk kan ve yanıklarla doluydu.
Benim bakmaya kıyamadığım sevgilim...
Han birden hissetmiş gibi sırtı gerildi , elleri birden sincrilerin ucundan sıkı sıkı tutarken başını kaldırdı sırtından derin bir nefes aldığını Görürken o an beni görmese bile kokumdan tanıdığını anladım.
" duyduk ki yavuklunu özlemişsin ?" Dedi adam Han'ı umursamadan gülen bir sesle , birden saçımda hissettiğim keskin acıyla çığlığıma engel olamazken bedenimi sürükleyerek önüne getirdiğinde gözlerim sonunda acı kahvelerle buluştu.
Bu buluşma bir çok yıkımı da beraberinde getirdi anlına dökülmüş saçları kir içindeydi , nemli bedenin her bir karesinde yaralar vardı. Yüzündeki morluklar bazıları yeni bazıları eski olduğu belliydi.
Han...
" sarışınlar tipim değil. " dedi han az önceki sesi gitmiş buzdan bile daha sert bir sesle gözleri öyle bir bakıyordu ki bana sanki ben değilde bin kat yabancı vardı karşısında. Sebebini bilsemde Bakışları Canımı yaktı bana öyle bakması beni limansız bıraktı.
" karşında aptal yok komutan." Dedi saçlarımdan tutan adam ellerini daha da sıkılaştırırken inanmadığı belli oluyordu.
Han bana değdirmediği gözlerini onun üstünde tutarken yüzündeki ifade o kadar soğuk ve serti ki sanki karşımda bir başkası vardı.
" pek öyle durmuyor , beni rahatsız etme amına koyayım artık düzgün bir uyku çekemiyoruz. " dedi gözlerini kapatırken , ona bakarken dolu gözlerim yaş akmak için bana yalvarıyordu ama kendimi tutum dudağımı sertçe ısırırken her şeyi içimde tutum.
Senin için yapıyor bunu Efsun.
"Senin yavukllun değil komutan" dedi bir başka ses başımı çevirmemle göz göze geldiğim kilolu adamla dururken gözleri bir bana bir Han arasında gidip gelirken bir kaç adımda yanımıza geldi. Han gözlerimi açıp bana asla bakmadan adama baktığında adamın tek üstünde silahı yoktu.
" yanlış kaçırmışsınız başkan ben sarışın sevmem kızıl tercih ederim. " dedi umursamaz bir sesle Han , haşlarım hızla çatılırken gözlerim hınçla ona döndü.
Kızıl derken ?!
" bak sen ?" Dedi başkan dedikleri adam keyifle gülerken sararmış bıyıklarını kaşıdı.
Kızıl ne ya !?
Esmer desene be adam !
" sana kaçırdığımızı düşündüren ne komutan ?" Dedi keyifle , Han'ın elleri demiri daha da sıkı tutarken bunu sadece ben fark ettim. " kendisi gelmek istedi zorla çağırmadık sevdiğini merak ediyorsan görmek istiyorsan gel dedik geldi. " dedi gülerek başkan , gözlerim Han'a dönerken Han'ın bakışları sanki daha da kararbilecek gibi karardı.
Öfkesini benliğimde hissetim.
" parkta ağlıyordu yazık kıyamadık onu da aldık getirdik ayrı kalmayın diye. " dedi başkan denilen adam Han'a karşı bilerek oynuyordu ona oynuyordu ki bir tepki görsün diye ama Han ifadesiz soğuk bakışları bir bıçaktan bile daha keskindi.
" Allah sevdiğine kavuştursun ne diyeyim , hala tercihim kızılardan yana. " dedi Han , bir an ben bile gerçekten de inandım beni tanımadığına bir an ben bile şüphe ettim bizden ama bana olan sevgisini biliyordum o yüzden sustum.
" sen sevdiğin adamı özlemedin mi?" Dedi bu sefer bana dönerken , kaşlarım çatılırken omuz silktim.
" sevdiğim adam burada olsa belki." Dedim kendimden bile beklemediğim bir ifadesiz sesle. Başkanın kaşları çatıldı, bir kaç saniye ikimiz arasında bakışları gidip gelirken birden sinirli bir gülüş kaçtı dudaklarından.
" geleceklik çocuklarım için ben de sarışın tercih ediyorum." Dedim yan gözlerle Han'a kindar bakış atarken onun kasları bir anlık tatlı gibi olduğunda hızla kendini düzeltti.
İşte böyle paşam ne demek kızıl!!
" bunu birazdan göreceğiz. " derken bir kaç adım attıp yaklaştı bana , gözleri gözlerimde gezinirken ellini çeneme koymasıyla dişlerimi sıktım kafamı geri çekip tutuşundan kurtulurken dudakları keyifle kıvrıldı.
Midem daha da çalkalandı.
" sevdiğinin vücudundaki yaraları görüyor musun ?" Dedi tehlikeli bir sesle tam gözlerimin içine bakarken , parmağının tersi yanağıma değmesiyle Han ile göz göze geldik çenesini o kadar sıkıyordu ki anlındaki damar belirgindi gözlerindeki ateşi gördüm o an ve bu ateşin hepimizi buradayken yakabileceğini düşündüm.
" birazdan daha güzelleri daha fazlası senin olacak.." dedi sesi ortamı sessizleştirirken han ile göz göze geldik o an gözlerinde ilk defa bir şeye rastladım.
Çaresizliğe....
_____
Her aptal watty kızı gibi tabiki Efsun.
Her aptal Waty kızı diyince Mia'nın burnu sızladı ve buna alındı , zevkiydi benim kuşlarım
Nasıl da özledim nasıldı özledim |
0% |