@birazcikyazar
|
UYARI! Hayalet okuyucu olmayın;)
"Çağrı!" Diye bağırdı eflin "Çağrı dursana!" Adımlarını durdurdu çağrı. "Neden bakmıyorsun yüzüme?" Evet bakmıyordu çünkü çağrı bir kaç gündür eflinin yüzüne bakmamıştı. "Bakmam için sebepmi var?" Dedi çağrı "Olmasımı gerekiyor?" "Ya sen benim her gün yüzümü inceleyen insansın neden bakmıyorsun şimdi?" "Çünkü sen beni terk ettin eflin!" Diye bağırdı çağrı. "Ben seni terk etmedim" "Ettin, o siktiğimin yavuzu ile terk ettin beni!" "Yavuzmu?" "Evet yavuz ,hani o biricik arkadaşın. Neden elini tutuyordu eflin? Neden seni bir hışımla tutup götürdü?" "Bundan sanane? Hem sen bizimi takip ettin çağr?!" "Sevdiğim kızın peşinden gitmek takip oluyorsa evet! Evet lan evet takip ettim!" "Seviyorum lan seni! Hiç mi görmedin eflin ben sana aşığım lan! Şu birkaç yıldır aşka kapalı olan kalbim bir tek sana açık lan!" Dedi çağrı İşte o itiraf önce çağrıdan gelmişti... Eflin hiç beklemediği bir anda almıştı bu itirafı. "Bak çağrı-" daha cümlesini tamamlamadan çağrının gitmesi ile kesildi sözü. Çağrı cümlesini bitirmesini beklememişti çünkü eflinin yavuz ile buluşması yeterince canını yakmıştı. Sözü yarıda kesilen eflin ortada kalmış (mal) gibiydi. Canı yanmıştı çağrının sevdiği kızın bir başkasına aşık olduğunu düşünmüştü. Oysaki çağrının kalbi yıllar önce aşka kapanmıştı... Ve bu kilidi sadece eflin açmıştı. VE şimdide o kilidi eflin çevirmişti. Çağrı ise kapılarını sonsuza kadar kapatmıştı. Sevdiğini gözleri önünde kaybetmişti, hemde bir hiç uğruna... Mahşere kalan sevda diyoruz ya hani? Bu sefer ki aşk mahşere kalmadı, bu seferki sevda ümitsiz vakaydı. Eflin belki şehit olmamıştı ama çağrı onu kendi içinde şehit etmişti. Ona göre bir sevda mahşere kalmıştı. Yinede demokraside çareler tükenmez demişler, hayatın (yazarın) ne getireceği belli olmazdı ;)
Bölümde değişikler yapıldı sorry
|
0% |