@birazcikyazar
|
1 sene sonra "Babaa" diye ağlıyordu küçük göktuğ, kürşat şehit olalı 1 yıl olmuştu. Göktuğ 1 yaşına girmişti. Derya kucağında oğlu ile bakıyordu eşinin mezarına. Ne kadar acı verici bir şey değilmi? Düşünsenize çocuğunuzun geleceğini düşünürken bir hainin tüfeğinden çıkan kurşun sonucu hayalleriniz ile birlikte şehit oluyorsunuz. Sonra aylar geçiyor oğlunuz 1 yaşına giriyor. Her hafta olduğu gibi bu haftada mezarınıza geliyor. Ve söyleyebildiği tek kelime 'baba' Eşiniz her sabah o kelime ile açıyor gözünü. Peki ya kürşat göktuğ büyüdüğünde ne olacaktı? Ozaman da mezarına götürecekmiydi? Yada kürşat gitmek isteyecekmiydi? Orası bilinmiyordu...
Birde küçük doğan vardı mesela. Henüz 2 yaşında olmasına rağmen babasının yokluğunu hissediyordu. O babasını resimlerden tanıyordu. Yine bir sabaha açmışlardı gözlerini. Küçük doğan yine uykusundan ağlayarak uyanmıştı. Ve ağzından tek kelime çıktı... "Baba" dedi ve ağlamaya başladı. Deniz tuttu oğlunun çenesinden sildi göz yaşlarını. "Baba gitti annecim" dedi titreyen sesini saklamak istiyordu. Ama yapamıyordu. Tekrar yatırdı oğlunu. "Anne bak baba" dedi doğan kapının yanındaki boşluğu göstererek Kafasını çevirdi deniz. Oğlunun gösterdiği yere baktı. Boştu... Tekrar uykuya daldı küçük doğan sanki babası yanındaymış gibi huzurla uyudu. Deniz kalkıp eşi için yapılan odaya gitti. Odada doğanın eşyaları vardı. Kıyafetleri, resimleri, albayrak sarılı yatağı, botları,ayakkabıları,telefonu,saati,parfümü eşinin kokusu var diye açmıyordu bu odanın kapısını deniz. Korkuyordu doğanın kokusu bu odadan gidecek diye... Çöktü deniz yere. Peşinden küçük doğan girdi odaya. Annesinin yanına gidip oturdu yere. Sonra ayağa kalktı. Dolabın kapağını açtı. Henüz üstünde babasının kokusu olan tişörtü aldı eline sonra oturdu annesinin yanına. Başladı tişörtü koklamaya. Babasına benziyordu o, babası gibi zekiydi. Akıllıydı. Doğduğundan beridir hiç üzmemiştiki annesini. Neden ağlıyordu şimdi? "Anne benmi üzdüm seni?" Diye sordu annesine "Sen beni hiç birzaman üzmedin birtanem" Anlam verememişti doğan. Kalktı deniz oğlunun elinden tuttu çıktı odadan. Kapattı kapıyı. Sonra yatak odalarına gitti. Yattı yatağa. Oğlunu koklamaya başladı. Bilmiyordu küçük doğan ama yüzünün babasına benzediği gibi kokusuda babasına benziyordu.
"Bir oğlumuz olsun doğan herşeyi sana benzesin" "Niye her şeyi benziyor sanada benzesin biraz" "Sana benzesin kokusu,yüzü,huyları herşeyi" "İsmi ne olacak sonra, küçük doğanmı?" Diyip kahkaha atmıştı. Benzemişti. Herşeyi doğana benzemişti... İsmide dediği gibi olmuştu küçük doğan... |
0% |