Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. Bölüm: Esaret mi?

@birbakipcikiyorumm

⭐️Bölümümüzü oylamayı ve yorum yapmayı unutmayınız⭐️

 

*Düzenlendi.

 

.

.

.

 

Vatan.

 

Şehitlerimizin kanıyla beslenen, uğruna binlerce kişinin şehir olduğu vatan.

 

Her gün binlerce asker, vatan için ailelerini, arkadaşlarını, sevdiklerini ve geriye kalan herkesi arkasında bırakıyor.

 

Vatan için.

 

Annesi, babası şahadet haberi gelmesin diye dualar ediyor belki de.

 

Belki de anası babası yok askerin, vatan onun için aile olmuş, o zamanda astları ve üstleri onun için dua eder.

 

Kim olursa olsun, ne olursa olsun Türk askerinin daima arkasından dua edeni vardır.

 

Gerek uğruna şehit olmayı göze aldığı milleti, gerek annesi gerek komutanları gerek askerleri.

 

Bir askerin arkasından üzüleni daima vardır.

 

Vatan için canım feda, der Türk askeri. Bu dört kelime, onun hayat felsefesidir.

 

Vatan için, canım feda.

 

Albayın postasından albayın müsait olup olmadığını öğrendikten sonra albayın odasına girdim.

 

"Kıdemli Üsteğmen Armina Kırşan, Bursa. Emret

 

Tugaya acilen çağırılmıştım.Ne olduğunu az çok anlamıştım.

 

"Otur, asker" albayın sözleriyle oturmadım.

 

"Bu bir emirdir Asker!"

 

Emir büyük yerden, dedim içimden ve hızla oturdum. Ben albayın önüme koyduğu dosyaları inceliyordum. bu sınır bölgesindeki yetkili itlerden birini çökertme planıydı. Ben incelerken Albay söze girdi.

 

"Evet Armina, bu görev senin, tek başına Sangre Roja olarak çıkacaksın göreve."

 

"Bu it, bölgesindeki tüm itlerin başı. Bu adamı çökertirsek, işte o zaman onlara çok büyük bir kayıp verebiliriz kızım."

 

"Tabii bu görevi sana verebilirdik."

 

"Komutanım,"

 

"Sözümü kesme asker!"

 

"Emredersiniz komutanım!"

 

"Esir düşmen gerekiyor Armina."

 

"Dayanabildiğin kadar dayanacaksın, sonra hepsini patlatıp kırmızı dosyaları ve flash bellekleri alıp geleceksin."

 

"Komutanım, planı benim yapmam gerekmez miydi?

 

"Evet, normalde senin yapman gerekirdi fakat üstlerim böyle kararlaştırmış. Emir demiri keser."

 

"Yarın göreve çıkacaksın asker, aylar sürecek bir görev. Bugün güzelce dinlen ve timinle vedalaş."

 

"Emredersiniz komutanım!"

 

"Emrederim tabii." dedi ve tok bir kahkaha

atıp kollarını açtı. Bu gelde bana sarıl, resmiyeti kaldıralım demekti.

 

Hızlı adımlarla yaklaştım ve sıkıca sarıldım.

 

"Güzel kızım, esir düşeceksin ister istemez yara alacaksın, dikkat et olur mu?"

 

"Emredersini babacım!" diyerek kıkırdadım.

 

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun asker!"

 

"Yok babacık, yanlış anladınız!? Lütfen affedin!" dedim ve gülmeye devam ettim.

 

"Ciddi olmaya çalışıyorum burda!" dedi ve kızgınlıkla bana baktı.

 

"Canım yanıyor güzelim. Her ne kadar asker olsanda sen benim kızımsın."

 

"Merak etme babişkocuğum, hemen halledip gelirim!"

 

"Tamam güzelim." dedi daha fazla inatlaşmayarak ve anlımdan öptü.

 

"Ben çıkıyorum babacım, öpüldünn!" diye bağırıp odadan çıktım.

 

karargahın çıkışına doğru yürürken elime telefonu alıp timle olan grubu açtım. Yeni gelen bildirimleri okumaya başladım.

 

 

 

 

GÜZELLİKTE BİRİNCİYİZZ💅

 

 

 

 

Aşkoyuzz beybii adlı kişi grup adını "GÜZELLİKTE BİRİNCİYİZZ💅" olarak değiştirdi.

 

Mert gibi Mertimm: Ulan Efe! lan iki günde bir grup adı mı değiştirilir! sinirimi tepeme çıkartıyorsun yeminle!

 

Aşkoyuzz beybii: Öyle deme, canım sıkılıyo.

 

Mert gibi Mertimm: Hayır, grupta bişey konuşsak neyse, boş boş efenin salaklarını okuyoruz.

 

Ufuklardaki Rüzgarımm: Ya sabah sabah bi rahat bırakmadınız. kırk yılın başı Armina komutanım bize izin vermiş, uyuyamadım sizin yüzünüzden!

 

Dişi kurdumm: Ne sabahı Ufuk, saat 18.46! Kalk o yataktan!

 

Ufuklardaki Rüzgarımm: Aa o kadar oldu mu komutancığım, ben fark etmemişim siz dersinizde ben yapmaz mıyım? Hemen kalktım.

 

Aşkoyuzz beybii: Ufuk'u tanımlayınız; yalaka.

 

Abişkomm: Akşam akşam ne kafa ütülediniz be, kafa kalmadı. Bir tarafıma Asenamı bir tarafıma Arminamı alıp diğer hepinizi kapı dışarı etmek istiyorum!

 

Ateş böceğimm: Benim ne suçum var abi? Ben ne yaptım. Hep küçüğüm diye arada kaynıyorum. Ben gayet usluyum.

 

Aşkoyuzz beybii: Lan sen bizi savunman gereken yerde, ne yapıyosun? Kıynumuzda yılan beslemişiz...

 

*Abişkomm kişisi Ateş böceğimm adlı kişinin mesajını yanıtladı.

 

Abişkomm: Tamam lan sende gel, Ufuk, Efe Mert üçlüsünü atsak yeter.Kafamızı dinleriz bir gün, sessiz sakin."

 

Aşkoyuzz beybii: Ayıp oluyo komutanım.

 

Mert gibi Mertimm: Galiba sana katılıyorum sümüklü şukufiye.

 

Aşkoyuz beybii: Komutanım adım 3 harfli ve iki heceden oluşmakta. E-fe. Yani bana değişik değişik isimler takacağınıza ismimi kullanabilirsiniz.

 

Mert gibi Mertimm: İstediğimi derim, sana mı soracağım asker!

 

Aşkoyuzz beybii: Yanlış anladınız komutanım!

 

Dişi kurdumm: Kesin artık!

 

Mesajlar burada bitiyordu. hemen bende mesaj yazdım.

 

 

 

 

Yarın görev var tim, haberiniz olsun. Efeme laf yok. Canı sıkılmış çocuğun. Ayrıca salonu güzelce hazırlayın, film gecesi yapalım uzun bir görev olacak belli ki.

 

Ufuklardaki Rüzgarım: Emredersiniz Komutanım!

 

 

 

 

Emrederim tabii:)

 

 

 

 

Çıkın gruptan artık bana hazırlık yapın.

 

 

 

 

Dişi Kurdumm çevrimdışı

 

 

 

 

Abişkomm çevrimdışı

 

 

 

 

Mert gibi Mertimm çevrimdışı

 

 

 

 

Aşkoyuzz beybii çevrimdışı

 

 

 

 

Ufuklardaki Rüzgarımm çevrimdışı

 

 

 

 

Ateş Böceğimm çevrimdışı

 

...

 

 

 

 

Ufuk'un anlatımıyla;

 

"Allah Allahh! Konutanım geliyor!!" diye evde anırarak koşan Efeyi görmemle gözlerimi devirdim.

 

"Odamın önünde koşturma Şükrifiye!"

 

"Mertimmm! Yiaaa biliyomusun böyle konuşurken ne kadar tatlı olduğunuu!" dedi Efe.

 

"Ya siz iki dakika insan gibi durmayı bilmez misiniz?" diyen Uraz'a hak verdim.

 

"Ya cidden kafanız mı iyi? sabır bırakmadınız be insanda." dedim bende

 

"Hadi hadii komutancığım bir taneciğim ay yüzlü Armina ablişkoşkoma pasta yapalım!"

 

"En son pasta yapmaya çalışırken pastanın düdüklü tencerede yapıldığına bizi ikna edip -ki nasıl ikna ettiğin hakkında hiç bir fikrimiz yok- düdüklü tencerede pasta yaptırmıştın! sonra siz beceremiyorsunuz diye gelip düdüklü tencereyi patlatmıştın Efe! Timin en uslu kardeşi olmak bazen yorucu oluyor." diyen Urazla gülmeye başladım.

 

"Off! Ne yapacağız o zaman?"diyen Efeye ablam cevap verdi.

 

"Bence ben, Uraz ve Çınar abim tavuk sote ve makarna yapalım, sizde içeriyi hazırlayın. Öbür türlü mutfağı patlatmanız an meselesi." dedi Asena.

  

"Çok mantıklı!" Diye bağırdım.

 

"Komutanım siz mantıklı olarak mı dğdunuz, yoksa sonradan kazanılan bir özellik mi?Bu nasıl bir mükemmellik?" dedim.

 

"Yalaka işte ne yaparsın." diyen Efeye göz devirdim.

 

"Tamam efe." dedim ve kolundan tutup içeriye sürüklemeye başladım. Mertte arkamızdan gelirken. Ablam ve Çınar abim arkamızdan gülümsüyordu.

 

Bu timi ne olursa olsun canımdan çok seviyorum.

 

Ailemsiniz tim,

 

her şeyimsiniz.

 

 

 

 

Armina'nın anlatımıyla;

 

Lojmana geldim. Kapıdaki er beni görünce hemen kapıyı açtı ve içeriye girdim. Arabamı park ettikten sonra Lojmana doğru yürümeye başladım.

 

"Aaa Armina ablam gelmiş!"

 

"Ne! Armina abla mı? Koşun!"

 

Bir anda bahçede oynayan tüm çocuklar bana doğru koşmaya başladı. Bana sarılan Mirayla gülümsedim.

 

"Güzellikler ve yakışıklılarım! Nasılsınız?"

 

"'İyiyiz Armina ablacım!"'

 

*3 tırnak hep bir ağızdan söylediklerini

gösteriyor *

 

"Armina abla, futbol oynar mısın bizimle?"

 

"Evet, evet lütfen!"

 

Gülümsedim, çok güzellerdi.

 

"Normalde oynamazdım amaaa sizi mi kıracağım aslanlarım! hadi oynayalım."

 

"Olley bee!" diye bağıran Meriçle beraber tüm çocuklar bahçeye koşuşturdu.

 

"Armina abla ben, mert, Miray ve buse bir takım."

 

"Off ya niye Armina abla sizde?" diye üzgünce soran Uraza Buse cevap verdi.

 

"Son oyunda sizin takımdaydı da ondan, akıllım."

 

"Off yaa!"

 

"Azra, Ahmet, Buğlem, Meriç ve Ege de bir takım."

 

"5 gol atan kazanır!"

 

dediler ve oynamaya başladık.

 

~~~

 

"Armina abla! Pas!" diye bağıran merte pas attım. oda kaleye doğru topu attı ve gol oldu.

 

Daha sonra "GOLL!" diye bağırmaya başladı bizim takım.

 

"5-4 biz kazandık! Olley be!"

 

"İyi oyundu çocuklar, aferin size. Şimdi benim gitmem lazım," daha ben sözümü bitirmeden hepsi bana sıkıca sarıldı.

 

"Ne zaman gelirsin Armina abla?"

 

"Göreve çıkıp kötüleri yenmem gerekiyor, o yüzden işim biraz uzun sürebilir çocuklar."

 

"'Seni çook seviyoruz!"

 

"Çabuk gel olur mu?" diye soran Ege ye gülümsedim.

 

"Emredersiniz komutanım!"

 

Hepsi gülmeye başladı.

 

"Allaha emanet olun çocuklar!" dedim ve binaya doğru yürümeye başladım.

 

"Sende Armina abla!" diye bağırdımlarında yüzümdeki tebessümle Lojmana girdim.

 

~~~

 

"Armina Sultanım, hoş geldiniz, ne kadarda güzel, ne kadarda mükkemmel, ne kadard-"

 

Ufuk sözünü bitiremeden Mertin ensesine yapıştırmasıyla donup kaldı.

 

"Yalakalık yapma lan!"

 

"Emredersiniz Mert bey!" dedi ve güldü.

 

"Ayrıca kıskandığının farkındayım. Armina komutanımın mükemmelliğini ve güzelliğini kıskanı-"

 

"Beni içeri almayı düşünüyor musunuz?"

 

Arkadan gelen Asena cevap verdi.

 

"Salak bunlar be Arminam, boş ver sen gel içeri." dedi ve aralanmış olan kapıyı sonuna kadar açtı.

 

"Sağol dişi kurdum." dedim ve öpücük attım.

 

"Ooo abilerin bir tanesi Çınar abim?"

 

"Prensesim?" demesiyle sıkıca sarıldım. Saçlarıma ufak bir buse kondurdu.

 

Koltukta oturan Urazı görünce gülümsedim.

 

"Ablacım, bir tanem çok özledim seni prensim."

 

"Bende seni çok özledim ablam!" dedi ve bana sarıldı. Kollarımın arasına aldım Urazı. Abimde ikimizi birden sarmaldı. Huzur buydu, tim.

 

"Siz hep beni dışlıyorsunuz." diyen Efeye döndüm.

 

"Gel aslan parçası, gelme diyen mi var?"

 

Dememle bize koşup sıkıca sarılması bir oldu.

 

"Ablamm!"

 

"Kuzumm!" dedim ve yanağını öptüm.

 

kapıdan bize çipil çipil bakan Mert, Ufuk, Asena üçlüsünü görünce göz devirdim.

 

"Ne bekliyonuz?" diye soran Çınar abime döndüm, döndüğüm gibi üstümüze atladılar.

 

"Komutanların bir tanesi, ay yüzlü mükemmel komutanım sizi özledik!"

 

"Sadece sabahtan beri görmedin Ufuk, yoksa sen içtima mı özledin?"

 

"Yok yok komutanım, ne içtiması ? Yeniyor mu?"

 

"Dua edin göreve gidiyorum. Yoksa yarın pestilinizi çıkarırdım."

 

"Hadi geçinde prensesim anlatsın şu görevi." diyen abimi başınla onayladım ve koltuğa ilerledim.

 

"Ee abla, neymiş bu görev?" diyen Uraza cevap veremeden Dişi Kudum konuştu.

 

"Aynen ikiz, neymiş bu görev?" Asenayla aynı yaştaydık, aynı yetimhanede büyümüştük. İkizim gibiydi, ikizimdi.

 

Efe, Ufuk, Mert üçlüsüyle Harp okulunda sekiz yıl önce tanışmıştık. Onlarda benim kardeşlerimdi.

 

Urazı yetimhaneden gizlice kaçtığım bir günde sokakta bulmuştum. O zaman Uraz 7 ben 11 yaşındaydım. Yetimhanede yıllarca beraber büyümüştük. Asena, ben ve Urazım.

 

Çınar abim... O bizi Yetimhaneden kurtaran ve harp okuluna gitmek istediğimizde arkamızda duran tek kişiydi. Abimdi.

 

Onlar benim ailem, her şeyim, tek şeyim. Tabii Sakine sultan ve Arif albayı saymazsak.

 

Onlarsa bize Annelik ve babalık yapmışlardı. biz bir ailedik, hemde kocaman.

 

"Ablaa! Daldın gittin?" diyen efeye döndüm.

 

"Ay dalmışım öyle."

 

"Görevi anlatıyordun kuzum."

 

"Esir düşmem gerekiyormuş, daha sonradında ihtiyacımız olan flash bellekleri ve kırmızı dosyaları alıp gelecekmişim. Birde kırmızı bültenle aranan adamı almam gerekiyor."

 

"Allah kolaylık versin abicim." Tüm tim bu tarz şeyler söyledi.

 

"Sağolun aslanlarım."

 

 

~~~

 

Sabah saat 05.00 da kalktım. Timle dün çok güzel eğlenmiş, yaptıkları yemekleri güzelce yemiştim. 1-1,5 saat içinde karargahda olmam lazımmış, albay mesaj atmış.

 

Üniformam orda olduğu için üzerime dolabımdan bir şeyler geçirdim.

 

 

 

 

  

*Kombin bu tarz bişey

 

Odamdan çıktım ve Salonda oturan timle vedalaştıktan sonra karargaha gittim.

 

Kapıda yeni bir er vardı. Daha önce görmemiştim. Arabama yaklaştı.

 

"Kime bakmıştınız hanımefendi, yardımcı olayım." dedi. diğer erlere nazaran daha kibardı. Fakat hiç uğraşamayacağım için askeri kimliğimi uzattım.

 

Tekmil verdi.

 

"Er Mehmet Tavuz, Konya Emret komutanım!"

 

"Rahat, asker. Kapıyı aç."

 

Askerin kapıyı açmasıyla içeriye girdim.

 

Arabamı park ettikten sonra arabadan indim ve albayın odasına doğru yürümeye başladım.

 

Albayın postası kapının önünde yoktu. Bende direkt kapıyı çalıp girdim.

 

"Kıdemli Üsteğmen Armina Kırşan, Bursa. Emret Komutanım!"

 

"Rahat, güzelim."

 

"Baba,"

 

"Sakine Sultanı soracaksan geliyor. Bir saat içinde göreve çıkacaksın. Hazırlan ve buraya gel."

 

"Emredersiniz komutanım!" diyerek odadan ayrıldım.

 

İki koridor sonraki kendi odama gelince durdum. Kapıyı açtım. içeri girip askeri kamuflajımı giyip silahlarımı, mermilerimi ve ihtiyacım olacak şeyleri alıp odamdan çıkacaktım ki aklıma gelen şey ile durdum.

 

 

 

 

GÜZELLİKTE BİRİNCİYİZZ💅

 

 

 

 

Tim, çıkıyorum ben göreve. Sabah konuştuk ama yinede yazayım dedim. Tekrar hakkınızı helal edin, allaha emanet.

 

Grubu mesajı yazıp cevap beklemeden telefonu kapatıp dolaba koydum. Odadan çıktım ve albayın odasına girdim.

 

"Oyyy benim guzummm!" diye bağırarak üstüme atlayan Sakine Sultanıma sıkıca sarıldım.

 

"Annemmm!"

 

"A söyle gızım, çok özliycem ben seni. Vahh vahh şu hayırsız baban çıkaydı görevede sen çıkmayaydın guzumm!"

 

"Anne?"

 

"De güzel kızım."

 

"Siz babamla,"

 

"O senin baban varyaa-" dedi babam odadada değilmişcesine

 

"Senin göreve çıkacağını bana 2 saat önce dedi. Ben sana sevdiğin yemekleri yapardım güzelim, bu hayırsız son dakika demeseydi."

 

"Güzel karıcım görev gizliliğinden dolay-"

 

"Başlatma gizliliğine Arif! Benim kızım değil mi? Söyleyeceksin!"

 

"Ah annemm! Sağsalim gel olur mu ay yüzlüm?"

 

"Tamam annem." dedim ve sarıldım.

 

"E hani bana?" diyen babama güldüm ve oda gelip bize sarıldı.

 

"Allaha emanet olun, sizi çok sevdiğimi bilin olur mu?"

 

"Hakkınızıda helal edin, benimki helal olsun."

 

"Ay yüzlüm deme öyle, sağ salim gelecek benim prensesim. Annen seni bekliyor tamam mı güzelim."

 

"Tamam sultanım." dedim ne kadar sıkı sarılabilirsem o kadar daha sıkı sarıldım.

 

~~~

"Komutanım,"

 

"Efendim aslanım?"

 

"Komutanım burda inmeniz gerekiyor ama daha fazla alçalamıyorum, fark edilebiliriz."

 

"Tamam aslanım ben atların. Teşekkür ederim."

 

"Ne demek komutanım."

 

Helikopterden aşağıya atladım. 7 km doğuya yürümem ve sonra 10 km kuzeye gitmem gerekiyordu.

 

Yürümeye başladım.

 

~~~

 

İki saate yakındır yürüyordum. biraz mola vermek için durmam gerekiyordu. gözlerim güvenli bir yer aradı.ağaçlık bir yer vardı, evet orası iyiydi.

 

Ağaçlara doğru yürüdüm ve oturdum. Mataramdaki sudan bir yudum içip 10 dakika kadar dinlendim. Daha sonrasında yürümeye devam ettim.

 

~~~

 

"Noluyor!"

 

"Patron birileri bize ateş açmıştır."

 

"Kim cesaret edebilur ki buna?"

 

"Bilmiyoruz!"

 

Her mermide bir adam vuruyordum. Ne kadar azaltabilirsem iyiydi. Mermim bitene kadar devam ettim.

 

Mermim bittikten sonra menzil yerimden çıktım ve çadıların ortasına yürüdüm.

 

"Vayy bende kim bu kadar salah olabilir diyodum. Türk esgeriymiş!" diyip gülmeye başladı.

 

"Yakalayın şunu!" diye bağırmasıyla kalan beş adam üstüme geldi.

 

Birinin yüzüne yumruğumu geçirdim ve arkamdan gelenede geriye doğru kafa attım. başka birisi ise tam karnıma yumruk attı. Dirseğimi bir adamın kafasına geçirdim ve başka bir adamada tekme attım.

 

Enerjim tükenene kadar devam ettim.

 

Daha sonrasında devam edemeyecekmişim gibi durdum ve soluklandığım sırada boşluğuma gelmiş gibi yaparak tokat atmasına izin verdim.

 

"Ahh ahh türk esgerleri. hep boylesiniz. Aptal." dedi patron dedikleri kişi ve iki adam beni kollarından tutup o adamın yanına sürüklemeye başladı.

 

"Destek istedum, gelur birazdan. Sizde şu esgeri bağlayın ben bizzât ilgileneceğim."

 

"Tamam Patron." dedikten sonra beni içeriye sürüklediler.

 

Ellerimden ve ayaklarından beni duvara zincirledikten sonra bir tabureye oturtup cılız bir ışık olan odada beni tek bıraktılar.

 

~~~

 

"Ee komitan, hangi ruzgar attı seni?"

 

Yüzüne boş boş bakmaya devam ettim.

 

"Bak komitan, bana anlat her şeyi ben seni başımın tacı yapem, beraber yaşayalım, aksi taktirde ben öğrenmesini bilirim."

 

"Öğrensene!"

 

"Peki komitan, bunu sen istedin." dedikten sonra yüzüme yumruğu geçirdi.

 

Kafam bir milim bile kıpırdamadı.

 

Biraz daha vurduktan sonra böyle olmayacağını anlayıp dışarıdan bilirileri çağırdı.

 

Tam isabet, öyle bir kaç darbeyle Türk Askerini bağırtabileceğini sanıyorsa yanılıyordu.

 

"Bana benzin dolu bir varil getir Şehmus!" dedi gelen adama.

 

"Tamam patron dedi.

 

Aradan geçen dakikalarda yine vurmaya ve bıçakla çizikler atmaya devam etti. Ama gıkım çıkmadı.

 

Canım yanıyordu.

 

Ama bağırıp onu mutlu etmeyecektim.

 

Ben Türk askeriydim.

 

Dayanabildiğim kadar dayanacaktım.

 

Varildeki benzini yakıp ateş elde ettikten sonra demiri ısıtmaya başladı. Demir kızınca bana doğru yaklaştı.

 

Üzerimde sadece sporcu atleti vardı. Altımdaya Askeri kamuflajım duruyordu.

 

"Bakalım buna da sessiz kalabilecek misin komitan?" dedi ve kor demiri sırtıma bastırdı.

 

Ağzımdan küçük bir ses kaçtı.

 

Sırtımda on saniye bekletiyor, çekiyor ve ardından başka bir yere dokunduruyordu. Benim ağzımdansa küçük iniltilerden başka bir şey çıkmıyordu.

 

Kızgın demiri yere fırlattı.

 

"Ehh, yeter be!"

 

"Şehmus!"

 

"Buyur patron?"

 

"Tuz ve kolonya getir, esger hanıma süprizim var."

 

"Tamam patron."

 

Dedi ve birkaç dakika sonra elinde Tuz ve kolonyayla içeri girdi.

 

"Buyur patron." dedi ve çıktı.

 

Bana doğru yaklaştı. Sırtımda, karnımda ve kollarımda yakmadığı yer kalmamıştı. dişleri sıkmaktan nerdeyse çenemi kıracaktım.

 

Yaklaşmaya devam etti ve bir anda tüm tuzu sırtıma boca etmesiyle çığlık attım. Oda güldü.

 

"Sonunda kıvama geliyosun esger, söyle! Suikasta gidecekler kim?"

 

Onlara bir suikast düzenleyecektik, bunu onlara biz söylemiştik. Her şey plan dahilindeydi. bu suikastı yapmamıza daha bir yıl vardı ve alaca timiyle beraber bizde gidecektik. Suikaste kimlerin katıldığını soruyordu.

 

Kendimi zorlayarak konuştum.

 

"Sa-sana söyleyeceğimi mi zannediyorsun?" dedim.

 

İyice sinirlendi ve Kolonyayı da üstüme döktü.

 

Ağzımdan çok yüksek desibelde bir çığlık daha kaçtı.

 

"Senin sonun olucam, it. Yaz bunu aklının bir köşesine!"

 

.

.

.

 

 

 

 

 

~2349 kelime~.
Merhabalar,

 

 

 

Biliyorsunuz ki wattpad kapandı ve bu gidişle süreç uzayacak gibi görünüyor. Aslında VPN ipe girip bölğmleri yayınlıyordum.

 

 

 

Fakat dün wattpad'in 1 aydır Türkiye ile iletişime geçmediğini öğrenince gerçekten aşırı morelim bozuldu.Biz bu kadar uğraşırken onların hiç bir şey yapmaması sinir bozucu.

 

 

 

Wattpad'de bu kitapım 4k okunmaya yakındı ve okurlarımla çok iyi anlaşıyorduk. Kitabım her geçen gün büyüyor fakat durumlar ortada.

 

 

 

Emek emek yazdığım kurgumun boşa gitmemesi için burada yayınlamaya başladım.

 

 

 

İnşallah wattpad sorunu en kısa zaman içersinde çözüme kavuşur.

 

 

 

Şimdi,

 

 

 

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz👉🏻

 

 

 

Bir sonraki bölüme kadar sağlıcakla kalın...

 

Loading...
0%