@birbakipcikiyorumm
|
⭐️Bölümümüzü yıldızlamayı ve yorum yapmayı unutmayınız⭐️ . . .
1 saat sonra
Asya Kokmaz'ın anlatımıyla,
Armina'nın uçağında Mardin'e doğru uçuyorduk.
Başta onu istememiştim, hatta dün geceye kadar böyleydi. Ama sonrasında içten içe onu sevdiğimi fark etmiştim.
Aslında Armina'yı sebepsizce nefret etmiştim, etmiştik. Abilerimde onu sevmeyince ona karşı nefretim büyümüştü. Ona ihtiyacımız olmadığını düşünüyorduk ama yanılmıştık.
Dün gece fark etmiştim ki o bize hiç bir şey yapmamıştı.
O sadece karışmıştı, eğer karışmasaydı onu canımdan çok severdim.
Birlikte kız geceleri yapardık ve düştüğümde elimden tutardı, beni kaldırırdı. Hep yanımda olurdu.
Ablam olurdu.
DNA testi günü anlamıştık eski ailesiyle arasının iyi olmadığını. 'Kesin bir şey yaptı, o yüzden.' demiştik ama şimdi fark ediyordum ki o çok iyi bir insandı.
Eski ailesi onu sevmemişti.
Her ne kadar belli etmesede bizimle bir aile olabileceğini düşünmüştü.
Bizse ona sebepsizce nefretimizi kusmuştuk.
Tıpkı eski ailesi gibi.
Ne kadarda aptaldık.
Onu kırmıştık, hem de çok fazla. Araz dışında hepimiz onu bir şekilde kırmıştık.
Hadi biz en başından beri nefret ediyorduk, Ilgaz abim nasıl onu çağırmamıştı?
Ben olsam bizi affetmezdim.
Ama şimdi onunla abla kardeş olmak istiyordum içten içe, dün geceden beri bunu düşünüyordum.
Kafamı kaldırdım ve etrafıma baktım. Armina abla sekreterini dinliyor ve dosyalara göz atıyordu. Abimler etrafı izliyordu ve annemse babamın ağzına kek tıkmaya çalışıyordu.
"Aa Yalçın, bebek misin? Ye şunu!"
"Ama karıcım," Sözü annemin ağzına kek tıkmasıyla yarıda kesildi. Saçlarımda bir el hissetmemle yanıma döndüm.
"Ay parçam," diye Rüzgar abime baktım.
"Efendim abi?"
"Moralin bozuk gibi?" Abim saçlarımı örüyordu.
"Yok yok abicim, dalmışım öyle." dedim ve gülümsedim. Saçlarımı örmesi bitince kafama bir buse kondurup telefonuna geri döndü. Kafamı abimin arkasına doğru çevirdiğimde Armina ablanın bizi izlediğini gördüm. Bakışlarımız kesiştiği an bakışlarını çekti.
Telefonu çalınca telefonu eline aldı. Tüm herkesin bakışları Armina'nın üstündeydi. Ekranı görünce kocaman gülümsedi ve telefonu açtı. Kimse konuşmadığı için karşı tarafın sesinide duyabiliyordum.
"Abla!"
"Karşında komutanın var Mert."
"Kıdemli Başçavuş Mert Kalyoncu, Rize."
"Ne oldu asker?"
"Komutanım gelirken çay alır mısınız diyecektim. Ahh, Abla ne vuruyorsun enseme ya?! Lan kafama damacanayı kim attı?"
"Ablacım, çayı nerden bulayım ben uçakta?"
"Ya komutanım sizin aşırı güzel hostesinizin çayı çok güzel oluyor, ona söylers-"
"Yok artık! Hostesimede yürümezsin be!"
"Ne yürümesi be, sallama. Çayı güzel dedik. N'oluyo? Anam, mutfak yanıyor!"
"Allahım sen bana sabır ver." dedi ve telefonu kapattı. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Daha sonrasında telefonda bir şeyler yaptı ve telefonu kulağına yaklaştırdı.
"Abi,"
"Efendim sultanım?"
"Akşam bir yerlere gidelim, izinin son günü zaten."
"Tamam güzelim, aşağıdan bağırışmalar geliyor bir bakayım bekle."
"Gidince onları dövmene komutanın olarak izin veriyorum." dedi ve güldü.
"Sormaya korkuyorum ama ne yaptılar?"
"Gidince görürsün my lovely."
"Ananı! Lan naptınız konağa! Efe git paspas al gel." Armina abla kıkırdadı.
"Abi ben kapatıyorum 10-15 dakikaya ineriz."
"Tamam güzelim."
Telefonu kapattı ve Asistanına döndü.
"Sena bu tasarımın giderini hesapladıktan sonra %15 kârlı haliyle satacağız. Ayrıca kenarlarının siyah elmas olması çok önemli. Parçayı ender yapan bu olacak."
"Tamam Armina Hanım, yalnız siyah elmas çok nadir bulunan bir taş."
"Konu benim olduğum bir çalışmaysa her şey mükemmel olmalı." demesiyle Sena abla güldü.
Aradan 10 dakika geçtikten sonra Armina abla'nın telefonu tekrar çaldı. Bu sefer melodisi farklıydı. Hızla telefonu eline aldı ve ayağa kalkım 5-6 adım uzaklaştı.
"Kıdemli Üsteğmen Armina Kırşan, Bursa. Emret Komutanım!"
1 dakika kadar karşı tarafı dinledikten sonra duygusuz bir sesle konuştu.
"Evet komutanım, yanımda."
Biraz daha dinledikten sonra sert bir sesle konuştu
"Emredersiniz Komutanım!" dedi ve bize doğru yaklaştı.
"Miraç Üsteğmenim." dedi ve Miraç abime baktı.
"Sizin timiniz Alaca timiymiş galiba."
"Evet Üsteğmenim." dedi abim.
"7 ay sonraki operasyonu haftaya çekmişler. Albay, bu ay içinde buraya yeni bir yetkili göndereceklerini, kalan herkesi patlatmamızın en iyisi olacağını söyledi. Albayım yanımda olduğunuzu duyunca iletmemi istedi."
"Tamam üsteğmenim, sağol." dedi abim.
Armina abla kafasını salladı. Hostes bize doğru yaklaştı.
"Armina hanım, medyanın piste girişi isteğiniz üzere yasaklandı. Uçak beş dakika sonra inecek."
"Tamam, sağol canım."
"Ne demek Armina Hanım." dedi ve uzaklaştı. Daha sonrasında Armina abla hepimize yönelik konuştu.
"Hostesi duydunuz, inşallah rahat gelmişsinizdir." dedi. Her şeye rağmen bizim rahatımızı düşünüyordu.
"Sağol kızım, çok rahat geldik." dedi annem.
"Teşekkür ederiz güzellik." dedi Ilgaz abim. Armina abla soğuk bakışlarını ona çevirdi. Ilgaz abimin gülümsemesi ablanın bakışlarını görünce soldu. O sırada Miraç abim konuştu.
"Teşekkürler üsteğmenim. Geç kalacaktık yoksa." Armina abla soğuk bir sesle konuştu.
"Ne demek." dedi ve Senayla masadaki dosyaları toplamaya başladı. O sırada Hostes geldi.
"İnişe geçiyoruz, lütfen kemerlerinizi takın." demesiyle herkes kemerlerini taktı. Barın abim kemerimi taktı.
"Abi ben bebek miyim?" diye sordum sitemle.
"Evet benim bebeğimsin. Sus ve arkana yaslan." demesiyle ters ters ona baktım.
Armina'nın kardeşi olmak istiyordum. Ona nasıl yaklaşmam gerektiğine Araz abimle konuştuktan sonra karar verecektim. Kafamdakileri bir kenara attım ve uçağın inmesiyle kemerimi çözdüm.
Daha sonra uçaktan indik ve daha sonrasında eve doğru yola çıktık.
1 saat sonra
Armina'nın anlatımıyla,
Konağa gelmiştim. Arabamı park ettim ve konağın kapısına doğru yürüdüm. Burada koruma yoktu. Koskoca ecel timinin korumaya ihtiyacı yoktu.
Kapıyı çaldım ve beklemeye başladım. 1 dakika kadar sonra kapıyı Uraz açtı.
"Hoş geldin abla." dedi ve sıkıca sarıldı.
"Hoş buldum ateş böceğim. Siz göreve giderken içimde kötü bir his vardı, çok şükür bir şey olmadı."
"Bizi sen eğittin ablam, kolay kolay bir şey olmaz." dedi ve saçımı karıştırdı. O sırada arkadan Ufuk geldi.
"Oo! TSK'nın gözdesi, Askerlerin en iyisi, Komutanların bir tanesi gelmiş!" diyerek üzerime atladı. Arkadan Efe söylene söylene geliyordu.
"Bıktım şu çocuğun yalakalığından. Lan ne zaman bırakacaksın yalakalığı?" dedi ve sonra Ufuk'u ittirerek o sarıldı. Arkadan Mert geldi.
"Yüzüme telefon kapatmalar falan ayıp oldu yani." dedi ve başıma buse kondurup sıkıca sardı etrafımı.
"Hoş geldiniz bebeklerim. Çok şükür hiç bir şey olmadı." Dedim ve evin içine doğru ilerledim. Abim Dişi kurdumun saçlarını topluyordu.
"Abi acıttın!"
"Ya acıdı mı? Tel tek öperim ben o saç tellerini." dedi ve kafasını öptü. Mert bağırdı.
"Rahat!" Abim ve Asenam hemen ayağa kalktılar. Beni görünce esas duruştan çıktılar ve ikiside gülümsedi. Tripli bir sesle konuştum.
"Bu konağa canımız kardeşimiz gelmiş demeyin siz zaten. Beni bir tek bu dördüzler seviyor. Bıktım sizden." Dedim ve koltuğa oturan Ufuğun yanına oturdum. Beni göğsüne çekti ve sarıldık.
Mert, Uraz ve Efe de yanımıza oturmuştu. Abim bize doğru yaklaşmaya başladı.
"Abisinin prensesi kıskanmış mı bakalım?" dedi ve beni Ufuğun kollarının arasından aldı.
"Ya ablamı ver!" diye bağırdı Ufuk. Abim Ufuğu takmadan beni karşıdaki koltuğa oturttu.
"Gel bakalım prenses, sıra senin saçlarında." dedi. Asena içeriden kaşla göz arasında tarak ve toka getirmişti.
"Hoş geldin bir tanem." dedi ve yanağımdan makas aldı.
"Hoş buldum canım, abim tarafından ele geçirilmiş durumdayım, maalesef şu an sarılamıyorum." dedim ve güldüm. O da güldü.
"Gece beraber uyuyacağımız için sıkıntı yok." dedi ve gülümsedi.
"Siz nasıl buyurursanız sultanım." dedim ve başımı eğdim. Oda başını dikleştirebildiği kadar dikleştirdi. Dördüzler gülmeye başladı. Abim saçımı taramayı bitirmişti. Hissetmemiştim bile. Daha sonrasında tokatı bileğine taktı ve benim saçımı toplamak yerine örmeye başladı.
"Abi,"
"Söyle bir tanem."
"Ben sevilmeyecek biri miyim?" dememle saçımdaki eli duraksadı. Aralarında şakalaşan dördüzlerin ve dişi kurdumunda sessizleştimini hissettim.
"O nasıl söz abicim, konuştuk ya bunları."
"Abla?" diyen Efe'ye çevirdim bakışlarımı. Abim örgümü bitirince arkama yaslandım. Örgünün ucunu oynamaya başladım.
"Yani, Korkmazların nerdeyse hiç biri daha tanışmadan beni sevmeyince,"
"O onların eşşekliği, izin verde hepsini hizaya dizeyim." diyen Asena'ya baktım.
"Öyle değil işte, yani gerçekten anlamıyorum. Kız kardeş sevmiyorlar diyeceğim ama Asya'yı o kadar güzel seviyorlar ki." kimseden ses çıkmayınca devam ettim.
"Ben istenmeyenim buna alıştım. Beni sizden başka kimse sevmeyecek, buna da alıştım. Ama birbirlerini o kadar güzel severken beni sevmemeleri çok koyuyor be." dedim ve güldüm.
"Anlamıyorum, sadece nedenini merak ediyorum."
"Onların kalpleri kötü abla boş ver onları." dedi Uraz.
"Ayrıca sen istenmeyen falan değilsin." dedi abim.
"Benim onlara ihtiyacım yok, benim kardeşlerim sizsiniz. Ama beni neden sevmiyorlar? Biz onları ilk görülte sevdik, alıştık. Onlar neden bizi sevmiyorlar?"
"Aynen öyle, bizim onlara ihtiyacımız yok." dedi Ufuk.
"Uraz'ın da dediği gibi abla, kötülük onlatın kalbine işlemiş." dedi Mert.
"Canlarım benim. Bu aralar çok fazla olay oldu, üstüme üstüme geliyor. Biraz kötü oldum ama siz olduğunuz sürece ben hep mutluyum." dedim ve gülümsedim. Abim yanağıma bir öpücük bıraktı. Ortamdaki hüzünlü hava geçmişti. Biz böyleydik. Birbirimize içimizi döker rahatladık. Asena aklına bir şey gelmiş gibi hızla ayağa kalktı.
"E hadi, hazırlanında çıkalım artık!" dedi ve salondan koşarcasına çıktı.
Üstümden bir yük kalkmıştı, rahatlamıştım.
O kadar çok seviyorduk ki birbirimizi, öyle sıkı sıkıya bağlıydık ki bizim birbirimize olan sevgimiz her şeyin üstesinden gelmemizi sağlıyordu.
. . .
-1502 kelime-
Merhabalar,
Yepyeni bir bölümle karşınızdayım!
Artık timimiz Mardinde, izinleride bitti,
Askeriyede epey vakit geçirecekler.
Kitabın başından beri pek askeriye sahnesi okuyamamıştınız, artık bol bol okursunuz🤭
Yeni bölüme kadar kendinize iyi bakın
canlarım. Ayrıca instagram hesabım @1birbakipcikiyorumm'u takip etmeyi unutmayın.
Bölüm hakkındaki düşünceleriniz👉🏻
Bir sonraki bölüme kadar sağlıcakla kalın. |
0% |