Yeni Üyelik
21.
Bölüm

18. Bölüm: İnternational Capture Organization

@birbakipcikiyorumm

⭐️Bölümümüzü yıldızlamayı ve yorum yapmayı unutmayınız⭐️

.

.

.

 

 

Şimdiki zaman

 

Armina 'nın anlatımıyla,

 

Doktorun uzaklaşmasıyla bakışlarımı yerden kaldırdım. Efeye başımla işaret verdim.

 

"Egeli gel sırtıma bir bak."

 

"Emredersin komutanım." dedi ve yaklaştı. Berk hemşire Efe'ye bir çanta uzattı.

 

"Bunun içinde gerekli olabilecek şeyler var."

 

"Eyvallah." dedi Efe de. Daha sonrasında Berk hemşire, banka oturan Korkmaz Üsteğmenin yanına doğru yürümeye başladı.

 

"Dikişin açıldı değil mi?" dedi ve sinirlice yüzüme baktı Efe.

 

"Belkide açılmamıştı-"

 

"Birazcık kendine dikkat etsen olmuyor değil mi?" Dedi ve yanıma eğildi. Sırtımı açtı.

 

"Dikiş açılmamış çok şükür." dedi ve çantayı açtı. İçinden bir kaç şey çıkarıp önüme koydu.

 

"Ah abla ya." diye söyleniyordu. Yüzünde canı acıyormuş gibi bir ifade vardı. Pamukla sürdü ilk önce. Kremi süreceği sırada duraksadı. Kafasını yaraya yaklaştırdı.

 

"Buraya yeni dikiş atılmış." aha şimdi sıçtım.

 

"Yoo ne alakası var?"

 

"Abla ben kör müyüm? Buraya yeni dikiş atılmış. Daha 1-2 gün bile olmamış."

 

"Yok canım, sen yanlış görüyorsun."

 

"Ne zaman açıldı?"

 

"Ne ne zaman açıldı?"

 

"Dikiler abla! Ne zaman açıldı."

 

"Karşında üstün var. Sesinin tonuna dikkat et."

 

"Emredersiniz de, resmiyeti istediğin zaman araya sokup olaylardan kaçamazsın biliyorsun değil mi?"

 

"Yo yaparım."

 

"Ne zaman oldu?"

 

"Kimseye söylemek yok?"

 

"Tamam."

 

"Dün gece, Ferdi babanın mekanındayken."

 

"Ne?"

 

"Duydun işte."

 

"Nasıl, kendi kendini mi diktin!" Aklıma o yeşil gözler gelince istemsice tebessüm ettim. Yemyeşil gözlü doktor, acaba nerede çalışıyordu?

 

"Yeşil gözlü bir doktor,"

 

"Abla, daldın gittin?"

 

"hm?"

 

"Erkek miydi kız mıydı bu doktor?"

 

"Erkekti."

 

"Yoksa! Allah allah! Ablam gelin oluyor, sırada bana geliyor!" dedi ve heyecanla ellerimi tuttu.

 

"Ya saçmalama Efe, dedim ve ellerimi çektim

 

"Anladım ben." dedi ve göz kırptı.

 

"Efe!"

 

"Yanlız ben seni kimseyle paylaşamam, önce bir tanışalım. Kimmiş, kimlerdenmiş? Benim ablama layık mıymış, Evlenene kadar elini bile tutmayacak birisi olmalı. Gözümün önünde seni kimse sevemez!"

 

"Efe,"

 

"Yok ben vazgeçtim, benim kimseye yar edecek ablam yok!"

 

"Efe,"

 

"Sakın ha, hemen o adamı bulup öldürmem lazım."

 

"Efe!"

 

"He?"

 

"Kafanda kuruyorsun Efe, yok öyle bir şey!"

 

"Oh iyi bari, bir dakika ya yalnız böyle kurtulamazsın. Ben de Efe Egeliysem, bu itin peşini bırakmam!"

 

"Allahım sabır ver ya!" dedim. Oda sırtımdaki işini bitirmişti.

 

"Bugün zorlama, yarına kadar kaynar artık zaten. Yarın tekrar bakalım." dedi.

 

"Tamam ablacım."

 

Dedim ve ayağa kalktım. Fıstıkçı geliyordu.

 

"Ne oldu fıstıkçı?" dedim.

 

"Komutanım albayın postasını çağır demiştiniz, şimdi öğlen yemeğinden çıkmış. Çağırdım geliyor."

 

"Teşekkürler fıstıkçı."

 

"Ne demek komutanım." dedi. Daha sonrasında uzaklaştı.

 

Tam o sırada Albayın postası koştur koştur geliyordu.

 

"Komutanım, beni çağırmışsınız." dedi bana.

 

"Albay müsait mi?"

 

"Müsait, o da içtimaları bitince iki timi odama getir demişti zaten."

 

"Tamam aslanım, sen haber verirsin diğerlerine."

 

"Emredersin komutanım."

 

"Ecel Timi." dedi yüksek bir sesle. Hepsi hazır ola geçti.

 

"Emredin komutanım."

 

"Gidiyoruz."

 

"Emredersiniz komutanım." dediler ve yanıma geldiler. Yürümeye başladık.

 

"Nereye gidiyoruz komutanım?"

 

"Albayın yanına."

 

"Operasyonla mı ilgili?"

 

"Bilmiyorum." dedim ve bir daha konuşmadık. Albayın odasının önüne gelince kapıyı tıklattım. Girmemizi söyleyince girdik. Hemen yan yana dizildik. Bir adım öne çıktım.

 

"Ecel Timi, bir Kıdemli Üsteğmen, iki Üsteğmen, iki Teğmen ve iki Astsubay Kıdemli Başçavuşla emir ve görüşlerinize hazırdı komutanım."

 

"Yerine geçebilirsin Üsteğmenim."

 

"Sağol!" dedim ve yerime geçtim.

 

"Güçlü, Alaca Timi nerde?"

 

"En son geliyorlardı komutanım." dediği sırada kapı tıklatıldı. Albay gir komutu verince hızla içeriye girip yan yana dizildiler. Korkmaz Üsteğmen bir adım öne çıktı.

 

"Alaca Timi, bir Kıdemli Üsteğmen, bir Üsteğmen, üç Teğmen, bir Astsubay Kıdemli Başçavuş ve bir Astsubay Başçavuşla emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım!"

 

"Rahat üsteğmenim." dedi ve geri yerine geçti Korkmaz Üsteğmen.

 

"Sizi önemli bir husus için çağırdım. Görevi yarına çektik çocuklar, bunun nedeni Teka'nın aktif olması."

 

"Kızıl Gölge son çıktığı görevde Teka'nın en sağlam adamlarından birini canlı bir şekilde ele geçirmişti biliyorsunuz ki."

 

"Evet komutanım!"

 

"Kızıl gölge bizim en önemli askerlerimizden birisi. İlk olarak bunu söylemek istiyorum."

 

"Bu arada, Kırşan komutanınız sağlık sorunlarından dolayı bu göreve katılamayacak." Kaşlarımı çattım.

 

"Görevi bu kadar erkene çekmemizin sebebiyse Teka'nın büyük bir operasyon planladığını düşünememiz."

 

"İstihbarattan gelen bilgilere göre, çok yakın bir zamanda çok büyük bir katliam planlıyorlar."

 

"Ayrıca gitgide büyüyorlar. Çok büyük isimler var arkalarında."

 

"Terörle mücadele Ulusal bir sorundu zaten fakat son bir yıl içersinde hızla büyüdü. Yani biz son bir yıl içersinde büyüdüklerini zannediyorduk."

 

"Amaçları dünyayı yönetmek."

 

"Bir çok bilim insanı, doktor, iş adamları ve daha bir çok kişi onlara dahil."

 

"Kesin bir bilgi olmamakla birlikte 2 milyondan fazla kişinin şu an bünyelerinde olduğunu gösteriyor."

 

"Ve bu hızla büyümeye devam ederlerse, 1 yıl içersinde 10-15 milyonu bulacak."

 

"Ayrıca bu sadece doktorlar, bilim insanlarından oluşan kadroları."

 

"Tüm kadroyu sayarsak şu an bazı ülkelerden daha fazla nüfusa sahipler."

 

"Olayları biliyordunuz fakat bu boyutunu bilmiyordunuz."

 

"TSK, yakın bir zamanda tam savunmaya geçecek, bir kaç hafta sonra bu olay Dünya basınına düşecek."

 

"Yani işler gitgide karışıyor, bundan altı ay önce işlerin bu kadar ciddi boyuta ulaşacağını kimse düşünmemişti."

 

"Fakat onlar yıllardır güçlenmeye devam ediyorlarmış. Fakat işleri çok gizli yönetiyorlarmış."

 

"Kendilerine 'İnternational Capture Organization' diyorlar."

 

"Yani işler sandığınızdan ve sandığımızdan çok daha büyük."

 

"Uluslararası bir durum."

 

"Basın açıklaması yapıldıktan sonra Ülkeye giriş çıkışlar yaslanacak ve daha bir çok şey olacak. Yaşamınız tamamen değişecek gibi görünüyor çocuklar."

 

"TSK şu anlık en güvendiği Özel Kuvvetler Timleriyle görevlere çıkacak."

 

"Tabii ki bir kaç ay sonra komando timleri, jandarma timleri ve diğer tüm timler faaliyete geçecek."

 

"Fakat şu anlık Özel Kuvvetlerle devam edeceğiz."

 

"Seçilen timlerin içinde Alaca Timi ve Ecel Timi de var."

 

"Üstlerim Kızıl Gölgenin kimliğini bu günler için gizlemişlerdi. Kızıl Gölge TSK'nin gözdesi diyebilirim."

 

"Ecel Timi ve Alaca Timi de öyle."

 

"Bundan böyle Kızıl Gölge emirinde olacaksınız."

 

"Kırşan."

 

"Emredin Komutanım."

 

"Türkiye'nin hatta Dünya'nın durumu ortada. Sana ihtiyacımız var. Hemen iyileşmelisin. O yüzden sana izin veriyorum."

 

Anlamıştım, Albay kimliğimi açık etmemek için böyle yapıyordu. Belli etmemek için itaraz etmeliydim.

 

"Ama ko-"

 

"İzin yazıyorum, bitti."

 

"Emredesiniz komutanım."

 

"Seni bu izin sürecinde Antalya'ya göndereceğim. Yarın gidiyosun."

 

"Emredersiniz." dedim.

 

"Komutanım,"

 

"Ne oldu Kırşan?"

 

"Yüzbaşı Arslan'ın Timi,"

 

"Onlar bu göreve katılmayacak. Ecel Timi ve Alaca Timi çıkacak."

 

"Anlaşıldı komutanım."

 

"Kızıl Gölge yarın burda olacak. Yarın sabah sekizde herkesi harekat odasında bekliyorum."

 

"Emredersiniz Komutanım!"

 

"Çıkabilirsiniz, Kırşan sen kal." Herkes baş selamı verip odayı terk ederken ben olduğum yerde durmaya devam ettim. En son Korkmaz Üsteğmen çıktı ve kapıyı kapattı. Albay bana baktı.

 

"Kimliğini belli etmemen gerekiyor Kızıl Gölge."

 

"Anlaşıldı Komutanım."

 

"Formaliteden Antalya da olacaksın, bunu da unutma."

 

"Emredersiniz komutanım."

 

"Kırşan,"

 

"Emredin komutanım."

 

"Kızım ailenle,"

 

"Benim ailem yok komutanım."

 

"Kızım bak bu görev,"

 

"Biliyorum komutanım."

 

"Armina,"

 

"Emredin komutanım."

 

"Evet her ne kadar ilk başta anlaşamasınız da,"

 

"Anlaşamamak mı komutanım? Açıkça beni istemediklerini ve bensiz mutlu olduklarını söylediler. Benim fazlalık olduğumu, beni tanımadan benden nefret ettiklerini söylediler."

 

"Nefret edilmeye layık biri olduğumu bir kez daha hatırlattılar bana."

 

"Bak kızım, onlar senin ailen. Evet ilk başta biraz önyargılı davranmış olabilirler fakat hepsinin seni sevdiğine ve aileleriniz bir parçası olarak gördüğüne eminim."

 

"Benim ailem yok komutanım."

 

"Kızım,"

 

"Benim ailem yok komutanım!" dedim. Benim ailem yoktu, hiç olmamıştı. Evet kardeşlerim vardı. Onları canımdan çok seviyordum fakat ne annem saçımı okşamıştı, ne babam beni parka götürmüştü.

 

Küçükken ödevlerime yardım eden bir abimde olmamıştı. Beraber oyunlar oynayabileceğim küçük kardeşlerimde. Benim kimsem olmamıştı.

 

Timim ailemdi elbette fakat anlatmak isteğim bu değildi.

 

"Kırşan bak,"

 

"Komutanım size saygısızlık yapmak istemiyorum."

 

"Onlar senin ailen!"

 

"Benim. Ailem. Yok!" dedim. Sonlara doğru sesim yükselmişti. Hayır ben böyle bir insan değildim. Hayır hayır hayır. Ben böyle biri değildim.

 

"Komutanım izninizle," dedim ve baş selamı verdip hızla odadan çıktım.Duvara yaslandım. Nefes alamıyordum.

 

'Benim korkmamı umursamadan önümde 7 adamı öldürdü!'

 

'Abla mabla istemiyorum ben! Zavallının biri işte!'

 

'Evsiz misin kızım sen? Gitsene kendi evine. İstenmiyorsun bu evde, bu anlamaya kafan yetmiyor mu? Bu evde senin yerin yok!'

 

Sakinim, sakinim. Nefes al Armina.

 

'Ya da ondan nefret eden abisine kıyamıyor.'

 

'Asker değil mi bu? Gerekirse ölecek. Ne abarttın abi. Kim ki bu kız? Canı yanarsa yansın. Sen Asyama bak, korktu prensesim.'

 

"Üsteğmenim?" duyduğum sesle hızla başımı kaldırdım. Derin derin soluklar alıyordum. Gördüğüm yüzle donakaldım.

 

Bu dün Ferdi Babanın mekanında gördüğüm doktordu.

 

Yeşil Gözlü doktor.

 

Burada çalışıyordu.

 

Burada.

 

'Abim sana neden burada olduğunu sordu! Ayrıca, Bu evde yerin yok demedik mi sana!'

 

"Üsteğmenim iyi misiniz?"

 

"Hı?"

 

"İyi misiniz?"

 

"Hm hm." diyerek onayladım onu. Hala elim boğazımda duvara yaslı bir şekilde derin derin nefes alıyordum.

 

"Yardımcı olabileceğim bir şey,"

 

"Yok doktor, teşekkürler." dedim ve hızla duvardan ayrılıp odadan çıktım. Kendi odama doğru yürüdüm.

 

Odama girip kapıyı hızla kapattım. Nefesim hala düzene girmemişti. O sırada telefonum çalmaya başladı. Masama doğru yürüdüm ve telefonumu elime aldım.

 

 

053******** 7 cevapsız çağrı

 

Numara kayıtlı da değildi. Hemen geri döndüm.

 

"Alo?"

 

"Alo kızım merhaba. Ahsen ben."

 

"Ahsen hanım?"

 

"Numaranı Arazdan aldım kızım. Sorun etmezsin inşallah."

 

"Yok yok estağfurullah Ahsen hanım."

 

"Şey diyecektim kızım, en son yemeğimiz berbat olmuştu. Müsaitsen bu akşam seni yemeğe bekliyorum. Aslında Timinle konuştuk az önce,Timinide çağırdım ama 'biz gelmeyelim Ahsen hanım. Siz kaynaşın iyice.' dediler. Ne kadar ısrar etsemde dinetemedim kuzum."

 

"Müsait misin bu akşam kızım?" ses vermedim.

 

"Kızım?"

 

.

.

.

 

 

~1527 kelime~

 

 

Merhabalar!

 

 

İşte kaos başlıyor! En sevdiğim!

 

(hi ha ha!)

 

 

Bu terör olayı en başından beri kurguya dahil aslında, ufak ufak spoilerlar vardı.

 

 

Bu yüzden kurgunun açıklamasında;

 

'📢 BU HİKAYEDE GEÇEN KURUM, KURULUŞ VE OLAYLARIN GERÇEK HAYATLA BAĞLANTISI YOKTUR!' yazıyordu. Gitgide her şeyi anlamaya başlıyorsunuz değil mi?

 

 

Ayrıca unutmadan, yazım hatalarım varsa affola.

 

 

Şimdikk gelelim en merak ettiğim kısma!

 

 

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayınız!

 

 

Bir sonraki bölüm en kısa süre içersinde sizlerle olacak, Bir sonraki bölüme kadar sağlıcakla kalın!

Loading...
0%