Yeni Üyelik
22.
Bölüm

19. Bölüm: Anne

@birbakipcikiyorumm

⭐️Bölümümüzü yıldızlamayı ve yorum yapmayı unutmayınız⭐️

.

.

.

 

Anne ne demek?

 

Anne, sığınak demek. Güven veren demek. Başın sıkıştığında, korktuğunda veya sadece birine ihtiyacın olduğunda daima yanında olan kişi demek.

 

Anne, bir çocuğu doğurmak demek değildir aslında. Saçlarını okşamak, sevginle beslemek demektir.

 

Anne olmak kolay değildir.

 

Sağlıklı olan her kadın çocuk doğurabilir, ama sağlıklı olan her kadın anne olamaz.

 

Benim annem, abime çok güzel bir anne olmuştu. Ama bana anne olamamıştı.

 

Belkide olmamıştı, kim bilir?

 

Benim hep anneme ihtiyacım olmuştu. Abimden ve babamdan beni korumasına.

 

Kucağında uyutmasana mesala, ya da sadece ninni söylemesine.

 

O ise abimden ve babamdan daha zalimdi. Bir anne kızına nasıl kıyabilirdi?

 

Kıymıştı işte.

 

Sorun daima bendeydi. Abimi sevip beni neden sevmemişti?

 

Veyahut Lidya'yı sevip beni neden sevmemişti?

 

Layık değildim, ben sevgiye layık değildim. Hiç bir zaman olmamıştım, olamayacaktım.

 

Hattın ucundaki gerçek anneme bir cevap vermem gerekiyordu.

 

Acaba o bana anne olabilir miydi?

 

"Kızım?"

 

'Bizim ona ihtiyacımız yok abi.'

 

'Ne olduğu kim olduğu belirsiz bir kız için kavga etmeyi bırakın! Hemen!'

 

"Sesim gelmiyor mu? Alo."

 

"Ee şey geliyor."

 

"Ee kızım, müsait misin? Seninle hiç konuşamadık. Dünden beri babanla seni arayacağız ama Araz ısrarla numaranı vermedi."

 

"Anlıyorum Ahsen Hanım."

 

'Senin bu evde yerin yok!'

 

"Geliyor musun güzel kızım?" Güzel kızım, bana en uzak kavramlardan bir tanesi.

 

"Aslında ben,"

 

"Gelmeyecek misin yani?" Sesi bir anda durgunlaşmıştı.

 

"Yani şey,"

 

"Anladım ben kızım, sonra görüşürüz. Kendine iyi bak." dediği sırada konuştum.

 

"Ahsen Hanım!" sesim biraz yüksek çıkmıştı.

 

"Bakın ben gelmeyi isterim elbette fakat çocuklarınız,"

 

"Kızım o gün seni çağırmamalarına çok üzüldüm ve kırıldım. Fakat onlar neden böyle yaptılar bende anlamıyorum."

 

"Ahsen Hanım, sadece bundan ibaret değil." Bir dakika kadar sessizlik oldu. İkimizinde dili lâl olmuştu sanki.

 

"Bir dakika, sadece seni çağırmadıkları için değil di mi?" sessiz kaldım.

 

"Sana bir şeyler söylediler."

 

"Değil mi?"

 

"Bakın ben,"

 

"Kızım," öyle içten söylediki içimin acıdığını hissettim.

 

"Ne dediler bilmiyorum ama bir şeyler dediklerinden eminim. Sesin çok kırgın çıkıyor güzel kızım."

 

"Ahh aptal kafam! Nasıl anlamdım nasıl?"

 

"Öyle demeyin lütfen."

 

"Kızım ben onların adına çok özür dilerim, gerçekten. İnan ki me yaptıkları hakkında bir fikrim yoktu. Ben sadece," derin bir nefes alma sesi işittim.

 

"Sana alışamadıkları için seninle çok diyalog kurmadıklarını zannediyordum."

 

"Yani, geçmişte-"

 

"Anlıyorum Ahsen Hanım, iyi günler." dedim ve telefonu kapattım. Yüzümde bir tebessüm oluştu. Bilmiyordu.

 

Bilse engel olurdu.

 

Annemdi.

 

Hayır, hayır belki de biliyordu?

 

Pişman olduysa ve yalan söylüyorsa?

 

Beni sevmiyorsa?

 

Beni neden sevsin ki?

 

Gülüşüm soldu.

 

'Sevilmeye layık değilsin!'

 

Telefonum çalıyordu fakat umursamadım.

 

Hızla kamuflajımı çıkardım ve duşa doğru yürüdüm. Suyu en soğuk ayara getirdim. Bugünkü ikinci duşumdu. Ama kafamı dağıtmak için ihtiyacım vardı.

 

Yaralar bu gidişle mikrop kapacaktı ama çokta umrumda değildi.

 

Su iyice soğuduktan Saçımdaki örgüyü çözdüm ve suyun altına girdim.Beş dakika kadar suyun altında kaldıktan sonra sudan çıktım. Üzerime havlumu aldım.

 

İyice kurulandıktan sonra aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı taramaya başladım. Gitmeli miydim?

 

Hayır gitmemeliyim. Benden nefret ediyorlar.

 

Ama Ahsen Hanım ve Yalçın Bey seviyor.

 

Ya sevmiyorlarsa?

 

Yine kötü sözler işiteceksin.

 

Belkide pişmanlardır?

 

"Of!" dedim sinirle ve tarağı setçe lavabonun kenarına bıraktım. Dolaptan yedek kamuflajımı ve iç çamaşırlarımı çıkartıp giyindim.

 

Saçlarımı ıslak olmasını umursamadan sıkıca topladım ve ördüm. Daha sonrasında masama geçtim.

 

053******** 2 cevapsız arama

 

Ahsen Hanım tekrar aramıştı. Gitmeli miydim?

 

Onlar benim annem ve babamdı. Diğerleri umrumda olmamalıydı.

 

Evet gitmeliydim, bu ya onları son görüşüm olacaktı ya da yeni bir başlangıç.

 

Çağrıya geri döndüm. Hemen açıldı.

 

"Alo, kızım!"

 

"Merhaba Ahsen Hanım, kusura bakmayın duştaydım."

 

"Ne kusuru kızım!"

 

"Ben ee, şey."

 

"Yani ben,"

 

"İşte şey," Aşırı utanmıştım! Ne demeliydim?

 

"Ben akşam müstakilim." Ne müstakil miyim!?

 

"Anlamdım güzelim."

 

"Yani akşam müsaitim, eğer sizde müsaitseniz,"

 

"Müsaitiz tabii kızım,"

 

"Bir aksilik çıkmazsa yedi gibi orada olurum."

 

"Tamam kızım dikkat et kendine."

 

"Sağolun Ahsen Hanım, iyi günler." dedim ve devam etmesine izin vermeden telefonu kapattım.

 

Niye bu kadar utanmıştım ya?

 

Belki de ilk kez annenle bağırmadan bu kadar uzun konuştuğun içindir. Dedim kendi kendime.

 

Ben ve utanmak?

 

Gerçi dün fazlasıyla utanmıştım ama,

 

"Ay yeter!" diyerek düşüncelerimi susturmaya çalıştım. Önümdeki dosyalara döndüm.

 

5 saat sonra,

 

Kapının tıklatılmasıyla başımı dosyadan kaldırdım.

 

"Gel." Kapı açıldı. İçeriye Asena girdi.

 

"Üsteğmen Asena Güçlü, Bursa."

 

"Ne oldu Güçlü?" dedim ve kalemimin kapağını kapatıp ona döndüm.

 

"Komutanım, askere yeni gelen erlerle Ecel Timinin ilgileneceğiniz söylemişti Albayım. Normalde 15.00'de burada olacaklardı fakat otobüsleri arızalandığı için 17.30 gibi burada olacaklarmış." Telefonumdan saate baktım. Saat 17.04'tü.

 

"Tamam Güçlü. Geldiklerinde nizamiyeye dizin hepsini, sonrada beni çağırın."

 

"Emredersiniz komutanım."

 

"Başka bir şey?"

 

"Yok komutanım."

 

"Çıkabilirsin." Başıyla selam verip çıktı. Dosyalarla olan işimin büyük çoğunluğu bitmişti. Geriye kalanını yarın sabah yapardım. Telefonumu elime aldım. Sosyal medyaya girdim ve istemsizce arama butonuna tıkladım.

 

Asya Korkmaz.

 

1.3M takipçi. Hay maşallah. Hesabına girdim.

 

İlk gönderiye tıkladım.

Günaydınlar! Güne abimin hediyesiyle başlamak😍😍 @ruzgar_korkmaz

 

301.982 beğeni

 

Yorumlar;

 

@ruzgar_korkmaz: Sen iste fabrikasını alayım güzelim benim

↪️@asyakorkmaz: Ya abiii🙈

 

↪️@tulınaydın0103: Ya bu adam

her eve lazım!

 

diğer 126 yanıtı görmek için tıklayınız.

 

+13.217 yorum

 

💞😍🥹

 

548.373 beğeni

 

Yorumlar;

 

@ılgazkorkmaz1: Abicim sil şunu.

 

↪️@asyakorkmaz: Abi saçmalama!

 

↪️@gozdesultan76: Kıskançlıkta

Ilgaz Korkmaz gibi olacaksın!

shsıehebsb

 

Diğer 1078 yanıtı görmek için tıklayınız.

 

 

+24.097 yorum.

Ee hepiniz işteyseniz bizde abimle okulu asarız.🤫 @barınkorkmaz01

 

383.741 beğeni

 

Yorumlar;

 

@gozdekuzu: Ya ben bu ailenin kardeşliğine bayılıyorum yaaa

 

↪️@Goktug_marasli: bende

bendeee

 

Diğer 15 yanıtı görmek için tıklayınız.

 

+9.789 yorum

Abişimmmm💞 @ruzgar_korkmaz

 

269.382 beğeni

 

18.854 yorum

☀️⛅️💗

 

676.349 beğeni

 

Yorumlar;

 

@emirdemir_23: Numaranızı alabilir miyim acaba?

 

↪️@mirac_korkmaz96: Belanı

benden bulma.

 

Diğer 567 yanıtı görmek için tıklayınız.

 

+56.986 yorum

 

Ee Araz abi, perde asma sırası sende🤭 Evde perde astığın için sensiz bir foto

@ılgazkorkmaz1 @ruzgar_korkmaz @barınkorkmaz01 @mirac_korkmaz96 @araz.korkmaz97

 

459.893 beğeni

 

Yorumlar;

 

@melekkahraman678: Ya ben sizi yerim!

 

Diğer 239 yanıtı görmek için tıklayınız.

 

@araz.korkmaz97: Olsun güzelim bir dahakine başbaşa çıkarız😉

 

↪️@asyakorkmaz: 😍😍

 

Diğer 2.945 yanıtı görmek için tıklayınız.

 

+12.284 yorum

 

Daha fazla bakmadan uygulamadan çıktım ve telefonu kapatıp hızla masaya bıraktım. Kalemlerimi büyükten küçüğe dizmeye başladım.

 

Üçüncü kalemi koyduğum sırada kapı çalındı.

 

"Gir." Kapı açıldı ve içeriye Uraz girdi.

 

"Teğmen Uraz Aktan, Bursa."

 

"Söyle Aktan." dedim ve kalemlerimi dizmeye devam ettim.

 

"Komutanım, Güçlü komutanıma söylediğiniz gibi erleri nizamiyeye dizdik."

 

"Geliyorum Aktan, kapının önünde beni bekle."

 

"Emredersiniz komutanım." dedi ve odadan çıktı.

 

Kalemlerimi dizmem bittiğinde aynanın karşısına geçtim ve bordo beremi taktım. Telefonumu cebime attım ve ışığı kapatıp odadan çıktım. Uraz kapıda rahat da bekliyordu. Benim çıkmamla hazır ola geçti.

 

"Yürü Aktan."

 

"Emredersiniz komutanım." dedi ve yürümeye başladık.

 

"Komutanım,"

 

"Söyle Aktan."

 

"Komutanım sivile geçebilir miyim?"

 

"Geç Aktan."

 

"Abla, Korkmazlar-"

 

"Biliyorum, gideceğim." dedim ve sözünü kestim. Bir daha da konuşmadık. Nizamiyeye geldiğimizde Ufuk bağırdı.

 

"Rahat!" bütün herkes rahata geçti. Çantalarını yere koymuşlardı.

 

"Hazır ol!" Hepsi hazıra geçti.

 

"Dikkat!" Merdivenlerden inmeye başladım. Ellerim arkamda bağlıydı. Uraz ise yanımda yürüyordu.

 

Erlerin önüne geçtiğimde Asena önüme geçti.

 

Asker selamı verdi ve öyle durdu.

 

"Rahat Üsteğmenim."

 

"Sağol." dedi ve kenara geçti. Önümde yirmi beş otuz tane er vardı.

 

"Merhaba arkadaşlar."

 

'"Sağol!"' hepsi ne yapacağını bilemiyormuş gibiydi.

 

"Yolculuğunuz nasıl geçti?"

 

"'İyi geçti komutanım!'"

 

"Ben Özel Kuvvetler Kıdemli Üsteğmen Kırşan. Sizin kalacağınız bölükten ben ve timin sorumlu."

 

"Burada geçireceğiniz altı ay, zorunluluk gibi gelmesin diye elimden geleni ardıma koymayacağımdan emin olabilirsiniz."

 

"'Sağol!'"

 

"Bu süreç boyunca beni komutanınız olarak elbetteki göreceksiniz ancak,"

 

"Ablanız gibi de görmenizi istiyorum."

 

"Bir sıkıntınız olduğunda kapım sizlere, daima açık!"

 

"'Sağolun komutanım."'

 

"Özütürk, Kalyoncu." İkiside birer adım öne çıktı.

 

"Emredin komutanım!" İkisi aynı anda konuşmuştu.

 

"Arkadaşları Kışla'ya götürün."

 

"Emredersiniz komutanım."

 

Ufuk ve Mert erleri götürdüğünde time döndüm.

 

"Tim, eğer bir şey yoksa ben çıkıyorum."

 

"Yok komutanım, yalnızca albay çıkmadan Kırşan mutlaka yanıma uğrasın dedi."

 

"Tamam Görgülü sağol." dedim ve arkamı döndüm. Tam yürüyeceğim sırada Egelinin sesini duydum.

 

"Komutanım," Arkamı döndüm

 

"Efendim Egeli?"

 

"Biz gelmeyelim dedik ama-"

 

"Sorun yok Egeli, siz eve geçin. Ben gelirim."

 

"Emredersiniz." dedi ve ben arkamı dönüp albayın odasına doğru yürümeye başladım.

 

Odanın önüne geldiğimde Albayın postası hazır ola geçti.

 

"Albay müsait mi aslanım?"

 

"Evet komutanım, hemen geldiğinizi haber edeyim." dedi. Başımla onu onayladım. Arakasını dönüp içeriye girdi. 30 saniye kadar sonra çıktı.

 

"Sizi bekliyor komutanım."

 

"Sağol aslan parçası."

 

"Ne demek komutanım, görevim."

 

İçeriye girdim.

 

"Kıdemli Üsteğmen Armina Kırşan, Bursa."

 

"Rahat Kırşan." demesiyle rahata geçtim.

 

"Kızım, yarın balaklavanı takarak geleceksin. Görev boyunca hiç kimsenin yüzünü görmemesi için ekstra bir çaba göstermeni istiyorum." dedi.

 

"Emredersiniz."

 

"Diyecek bir şeyin bar mı Kırşan?"

 

"Yok komutanım."

 

"Tamam. Çıkabilirsin." baş selamı verdim ve arkamı döndüm. Tam kapıyı açacağım sorada konuştu.

 

"Armina," Albayın sesini duymamala hızla arkamı döndüm.

 

"Emredin komutanım."

 

"Akşam bizim kerataları da al yemeğe gelin. Sakine sultan çocuklarımı senin yüzünden göremiyorum diye beni bir dövmediği kaldı." dedi ve güldü.

 

"Komutanım şey,"

 

"Bir şey mi oldu Kırşan?"

 

"Komutanım gelin derseniz hemen iptal ederim ama bugün beni Ahsen Korkmaz yemeğe çağırmıştı." dedim.

 

"Kabul ettin?" dedi.

 

"Evet komutanım."

 

"Buna çok sevimdim güzel kızım, biz sonrada yeriz bütün günler bizim zaten allahın izniyle. Sen git."

 

"Emredersiniz komutanım." Baş selamı verdim ve odadan çıktım.

 

Odamın önüne geldiğimde içeriye girdim. Gözlerim duvardaki saate kaydı. Saat 17.56'ydı. Hemen çantamı topladım ve odadan çıktım.

 

Binadan çıktım. Timi görememiştim. Eve geçip üzerimi değiştirsem iyi olurdu.

 

Arabama doğru yürüdüm. Arabaya bindim. Kapıdaki erin kapıyı açmasıyla eve doğru sürmeye başladım.

 

.

.

.

 

 

~1602 kelime~

 

Merhabalar!

 

Yeni bir bölümle daha karşınızdayım!

Nasılsınız? İyisinizdir inşallah.

 

Arkadaşlar öncelikle bir konuya açıklık getirmek istiyorum.

 

Bende hepiniz gibi insanım bir robot değilim.

 

Tabii kide kötü anlamda yazmadığınız biliyorum fakat iki günde benim upuzun bölümler yazmam imkansız.

 

Sonuç olarak benim bütün günüm kitap yazmakla geçmiyor.

 

Bu yüzden üç günde bir gelen bölümleri uzun yazamam. Yani zamanım yetmez.

Eğer ki 5000-6000 kelimelik bölümler istiyorsanız, haftada bir belkide 8 günde bir bölüm atabilirim.

Ve açıkçası ben böyle olması taraftarı değilim.

 

Şu an ki düzen benim için oldukça iyi. Çünkü bir bölümün bittiğini hissettiğimde hemen sizlerle paylaşıp fikirlerinizi okumak istiyorum.

 

Fakat sizlerin fikirleride benim için çok önemli.

 

Bu yüzden bu konu hakkındaki düşüneceklerinizi lütfen torumlarda belirtin ve ortak bir karara varalım.

 

Ama dediğim gibi, ben böyle yazdığım gibi atmayı çok daha fazla seviyorum.

 

Şimdii gelelim en merak ettiğim kısmaaa!

 

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz👉🏻

 

Ayrıca, yazım hatalarım varsa affola.

 

Bir sonraki bölüme kadar sağlıcakla kalın!

Loading...
0%