Yeni Üyelik
24.
Bölüm

21. Bölüm: Sus

@birbakipcikiyorumm

⭐️Bölümümüzü yıldızlamayı ve yorum yapmayı unutmayınız⭐️

.

.

.

 

 

Şimdiki zaman

 

Armina'nın anlatımıyla,

 

Otobüsten indikten sonra Korkmazların evine doğru yürümeye başladım. Saate baktım, 18.56.

Evin önünden geçiyordum fakat uğrayamazdım, 4 dakikam kalmıştı.

 

Zamana fazlasıyla takık biriydim.

 

Evin kapısının önüne geldiğimde duraksadım. Kapıda bir güvenlik vardı. Neden her yerde güvenlik vardı başta anlamamıştım fakat Begah Ağa'yla olan musibetlerini gördükten sonra anlamıştım.

 

"Armina ben." Güvelik ayağa kalktı.

 

"Hoşgeldiniz Armina Hanım." dedi ve kapıyı açtı.

 

"Sağolun." Dedim ve açtığı kapıdan içeriye girdim. Kapıya doğru yürüdüm. Bu ailede çalışan ve beni gören herkes gizlilik sözleşmesinden dolayı benim aslında asker olduğumu söylemiyorlardı. Fakat gizlilik sözleşmesi olmasa bile kimseye anlatmayacaklarından emindim. Çünkü Türk milleti askerini korur.

 

Kapının önüne gelince zila bastım ve beklemeye başladım. Kapıyı kırk-elli yaşlarında bir kadın hizmetli açtı.

 

"Aa hoşgeldiniz, Arminaydı değil mi?"

 

"Evet evet,"

 

"Buyrun, böyle geçin efendim."

 

"Adınız?"

 

"Feride efendim."

 

"Efendime gerek yok Feride abla."

 

"Peki kızım, e hadi buyur." dedi ve içeriyi gösterdi. Başımla onu onayladım. İçeriye doğru yürümeye başladım. İçerden sesler geliyordu.

 

"Efendim, Armina Hanım geldiler." Kapının önünden çekildiği gibi içeriye geçtim. Ahsen Hanım ayağa kalktı.

 

"Kızım, hoş geldin." dedi ve sarıldı. Bende sarıldım fakat hemen geri çekildim.

 

"Kusura bakmayın, üstümü değiştirebilecek vaktim yoktu."

 

"Ne kusuru kızım." dedi Ahsen hanım. Sonra kollarımdan tuttu ve beni baştan aşağıya süzdü.

 

"Pek yakışmış üniforma." dedi ve dolu dolu gözlerle yüzüme baktı. Yüzünde acı vardı, kaybettiğimiz yılların acısı.

 

"Teşekkür ederim efendim."

 

 

5 Dakika önce

 

Barın Korkmaz'ın anlatımıyla,

 

Ellerim önümde bağlı yatağımda oturuyordum. İleri geri sallanıyordum. Susmuyordu.

 

O kız sizin düzeninizi bozdu!

 

"Sus." sessizce yalvardım.

 

Eğer o olmasaydı düzeniniz bozulmazdı! O her şeyi mahvetti!

 

"Hayır, hayır o benim ablam!"

 

Biz ona neler söyledik Barın, insan ablasına onların hiçbirini demez.

 

"Ne dedim! Ne dedim hatırlamıyorum! Hiç bir şey hatırlamıyorum onun hakkında! Ama onu seviyorum! O benim ablam!"

 

Sen öyle san, onunda seninle dalga geçtiğine eminim.

 

"Kes sesini!"

 

Oda Lidya gibi, seni sevmiyor. O da okuldakiler gibi, seni sevmiyor! Bizi neden sevsin? Emin ol bizimle dalga geçiyordur!

 

"Sus, sus, sus, sus..." arda arda yalvarıyordum. Elimle kafama vuruyordum. Susmuyordu.

 

O senin ablan değil.

 

Ablan değil!

 

Nefes alış verişim gitgide hızlanıyordu.

 

"Hayır hayır hayır hayır hayır hayır." Tekrar sayıklamaya başladım. Elimi durduramıyordum.

 

Sana nefretle bakan gözlerini görmedin mi? Senden iğreniyor.

 

Senden iğreniyor.

 

İğreniyor.

 

"Lütfen, sus! O benim ablam! Benden iğrenmez!"

 

İğreniyor, İğreniyor! Armina senden İğreniyor!

 

"Yalvarırım sus! Çık kafamın içinden!" Zangır zangır titriyordum.

 

Ben senim Barın, ben senim.

 

"Değilsin!" Nefes alamıyordum.

 

Kontrolü bana bırakma zamanı Barın, o kızdan nefret edeceksin. O senin ablan değil. Kontrolü bana bırak. Her şeyi unutacaksın, sen o kızı hiç bir zaman sevmedin. Hep nefret ettin. Her seferinde sana unutturmama rağmen kontrolü sana bırakmak zorunda kaldığımda onu tekrar seviyorsun! Ama bu sefer zorda olsa onu kalıcı hafızandan da sildim! Onu bir daha sevmeyeceksin!

 

Bir anda tüm duygulardan arındım, o kıza karşı saf nefret duymaya başladım. Zihnime bir sis bulutu düşmüştü sanki, düşünemiyordum.

 

Bizim sadece 6 kardeşimiz var Barın, o kız bizim kardeşimiz değil.

 

Ayağa kalktım. Hissetmiyordum, hiç bir şey hissetmiyordum. Bir anda hissetmeye başladım. Kardeşlerim, canım miniğim, abilerim, annem, babam ve diğer herkese karşı hissettiğim duygular geri döndü.

 

Ne olmuştu az önce?

 

Aynanın karşısına geçtim. Gözlerim kıpkırmızıydı. Neden ağlamıştım?

 

En son, Berkeyle telefonda konuşmuştuk, sonra... Sonrası yok.

 

"Deliriyorum. Hepsi o kız yüzünden." dedim. Evet, o kız hayatıma girmeden önce böyle değildim. Hepsi onun yüzündendi.

 

Kapının açıldığını duydum. Gelmişti o kız. Ve o kıza karşı hissettiğim duygular. Gördüğüm andan beri ettiğim nefret doldu aklıma. Elim istemsizce yumruk oldu. Nefret ediyordum ondan.

 

Ne hakla bizim evimize gelirdi?

 

 

Şimdi zaman

 

Armina'nın anlatımıyla,

 

"Teşekkür ederim efendim."

 

"Aa, efendim falan olmuyor." Dediği sırda kapıdan Barın girdi. Beni gördüğü gibi süzdü. Sonra tiksinir gibi bir bakış attı.

 

"Ne arıyorsun burda?" dedi umursamazca.

 

"Barın, kes sesini!" Ahsen Hanım sert bir sesle konuştu.

 

"Ahsen hanım yemeğe davet etti ve geldim." dedi bende onu gibi umursamaz bir tonda.

 

"Ve sen de geldin?" kahkaha attı.

 

"Benim annem yüce gönüllüdür, öyle kırlıma diye çağırır. Fakat sırf kırılma diye. Bilmem anlatabildin mi?" dedi.

 

"Barın!" Ahsen Hanım bağırdı.

 

"İster öyle ister böyle. Çağırdı ve geldim, bitti." dedim ve arkamı döndüm. Ahsen Hanım söze girdi.

 

"Seninle konuşacağız Barın."

 

"Konuşalım anne." dedi Barın. Ahsen Hanım bir kaç saniye Barın'ın yüzüne baktıktan sonra ifadesiz bakışlarını kapıya çevirdi.

 

"Feride,"

 

"Buyur Ahsen Hanımım."

 

"Çocukları çağırabilir misim rica etsem?"

 

"Tabii." dedi ve yukarıya çıkmaya başladı.

 

"Kızım ben bir mutfağa bakayım," dedi Ahsen Hanım.

 

"Tabii ki Ahsen Hanım." dedimmve koltuğa yöneldim. Barın Ellerini önünde birleştirmiş karşısını izliyordu.

 

"Neden?" diye sordu.

 

"Ne neden?"

 

"Neden girdin hayatımıza? Neden mahvettin hayatımı?" dedi. Ne dediğini anlamıyordum.

 

"Anlamadım?" Bana döndü.

 

"Neden," Sonra bir anda kaşlarını çattı. Ve kafasına vurdu.

 

"Sus!" bağırdı. Ne oluyordu?

 

"Barın iyi misin?" Nefesleri hızlanmıştı.

 

"Barın iyi misin?" Cevap vermiyordu. Ayağa kalktım ve yanına gittim.

 

"Barın ses ver hadi, konuş benimle." dedim ve ellerini tuttum. Sol eli titriyordu.

 

"Barın hadi yüzüme bak." Bakışları kilitlenmişti.

 

"Sus sus sus sus sus..." ard arda aynı şeyleri tekrar ediyordu.

 

"Barın iyi misin?" Titremesi bir anda geçti. Yüzüme nefretle baktı.

 

"Bundan bahsediyorum!"

 

"Barın bak ben,"

 

"Anlamıyorsun değil mi?" Dedi ve kahkaha attı.

 

"Deli zannediyorsun beni!"

 

"Hayır hayır asla ben böyle bir şey,"

 

"Sen yanımdayken!" dedi ve üstüme yürüdü. Karşımdaki kim olursa olsun, ne halde olursa olsun böyle bir durumdayken ona yaptıklarının cezasını kesemezdim. Bu yüzden ona engel olmadım. Beni omzumdan ittirdi.

 

"Sen yanımdayken, seni her düşündüğümde zihnim yok oluyor!"

 

"Seni ilk gördüğüm andan beri senden nefret ediyorum!" dedi ve bana yumruk atmaya çalıştı. Yumruğunu yakaladım.

 

"Allah kahretsin! Kafayı yiyeceğim! Sus artık!" dedi ve kafasına vurdu. Bir kez daha vuracağı sırada elini tuttum.

 

"Barın, böyle olmaz. Gel oturalım,"

 

"Sen, hepsi senin yüzünden!" Sözünü kesmeden dinledim. Nefretini kussun istedim. Belki rahatlardı.

 

"Senin hakkında hiç bir şey hatırlamıyorum! Ne DNA testi gününü, Ne Begah ağayı! Hepsini annemler konuşurken duyduğum kadarıyla biliyorum! Bozuntuya vermeden hiç bir şeyin yokmuş gibi davranmak ne kadar zor haberin var mı!?" dedi. Bağırmak istiyor fakat bağıramıyor gibiydi.

 

"Ben, ben galiba deliriyorum."

 

"Ben gerçekten iyi değilim." dedi ve bu kez duvara vurdu.

 

"Senin hakkında ne hissettiğimi bilmiyorum! Seni gördüğüm zamanları veya sana söylediğim şeylerin hiç birini hatırlamıyorum! Senin bana söylediklerini, abimlerle senin hakkında konuştuklarımızı seninle alakalı hiç bir şeyi hatırlamıyorum!" Nasıl yani?

 

"Hatta belki bir kaç saat sonra bu konuşmayı da unutacağım!"

 

"Ben sana karşı nefret hissettiğimi biliyorum fakat sanki nefret etmiyorum!" Anlamıyordum. Gerçekten kafam almıyordu.

 

"Hepsi senin yüzünden!"

 

"Senle tanışmadan önce hiç böyle şeyler yaşamamıştım!"

 

"Barın ben hiç bir şey yapmad," Karşısındaki bakışlarını bana çevirdi ve salondan hızla ayrıldı.

 

Bu çocuk ne diyordu?

 

Nasıl benim hakkımdaki hiç bir şeyi hatırlamazdı?

 

.

.

.

 

 

~1114 kelime~

 

 

Merhabalar!

 

 

Nasılsınız? İyisinizdir İnşallah.

 

 

Vakit buldukça yazıyorum biliyorsunuz ki. Bugünün ödevleri az olduğu için bölüm yazacak vaktim vardı.

 

 

Bu yüzden hazır yazmışken beklemeye gerek yok dedim, attım bölümü.

 

 

Bölümü bir günde yazdığımı düşünürsek bence gayet uzun oldu.

 

 

Ayrıca, yazım hatalarım varsa affola.

 

 

Evett, Bölüm hakkındaki düşünceleriniz👉🏻

 

 

Bir sonraki bölüme kadar sağlıcakla kalın!

Loading...
0%