@birbakipcikiyorumm
|
⭐️Bölümümüzü yıldızlamayı ve yorum yapmayı unutmayınız⭐️ . . .
Şimdiki zaman
Armina'nın anlatımıyla,
Baba.
Sığınak demektir baba. Arkandaki dimdik duvar demektir. Bir kız çocuğunun ilk aşkıdır baba. Babası ne yaparsa yapsın, ilk aşkı daima babasıdır kız çocuğunun. Erkek çocuğunun kahramanıdır baba. Örnek aldığıdır.
Merhametlidir, baba. Çocuklarının saç teline dahi zarar gelse, oturup saatlerce ağlayabilir.
Minik bir çocuk, daima babaya ihtiyaç duyar. Ona destek çıkan, seven bir babaya.
Baba olmak kolay değildir, öyle herkes baba olamaz.
Bir baba, çocuğunun bir gülüşü için dünyayı yakabilir.
İlk kucağına aldığından bebeğini, sarılmaktan korkar baba.
Baba, en çokta çocuklarına zarar vermekten korkar.
Benim baba bildiğim adam, bana sevgi göstermekten korkmuş, daima zarar vermişti.
O benim babam değildi. Benim babam; Albay Arifti, Albay Ahmetti. Benim babam vatandı. Ama benim babam asla o değildi.
"Geldik kızım." Taksici abinin sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
"Teşekkürler abi."
"Ne demek komutan kızım." dedi. Parayı uzattım. Yüzümde tabii ki puşim vardı. Olay yerindeyken Başkomiserin bizi tanıması üzerine takmıştım.
Ücreti uzattım ve taksiden indim. Kapıya doğru yürümeye başladım. Kapının önüne gelince kapıyı çaldım.
Ahsen Hanımlara Tugay'a gideceğimi söylemiştim. Çünkü Albay'ı babam yerine koyduğumu öğrenmelerini istemiyorumdum. En azından Miraç'ın öğrenmesini istemiyordum.
Bir kaç saniye sonra kapı açıldı. Sakine Sultan kapıdaydı.
"Oy güzel kızım benim! Hoş geldin." dedi ve yanaklarıma sulu sulu öpücükler kondurdu. İçeriden Albayımın sesi geldi.
"Hangi güzelim gelmiş benim!" dedi ve daha sonrasında ayak sesleri duydum. Kapının ağzında Albayımı gördüm.
"Hoşgeldin güzelim." dedi ve anlımı öptü.
"Hoşbuldum baba."
"E hadi gelin içeri geçelim. Vallaha tamda sarma sarmıştım. On dakikaya pişer."Sakine sultanın sözleriyle gözlerim kocaman oldu.
"Sarma mı?!"
"Evet bir tanem, sarma ya."
"Sultanım,"
"Efendim bebeğim?"
"Senin şive arada baba tarafına kayıyor ha." dedim ve koşarak salona kaçtım.
"Armina!" diye bir bağırış duydum arkamdan. Sakina annemin baba tarafı karadenizliydi. Orada büyümüştü. Şivesi arada karadenizli şivesine kayıyordu ve Sakine annem bu durumu sevmiyordu. Ya tam karadeniz şivesiyle ya da tam normal konuşma şivesiyle konuşmak istiyordu. Ama yapabildiği söylenemezdi.
Daha sonrasında ikisi birden salona geldi.
"Ayıp kızım ya, gayette tek şiveli konişirem ben." Dedi. Yine şivesinin kaymasıyla kahkaha attım.
"Armina!" diye bağırdı. Ve daha sonrasında arkasını dönüp tripli bir şekilde mutfağa geçti.
"Olanları duyd-"
"Duydum Üsteğmenim, bu çok ciddi bir tehdit." dedi.
"Daha önce hiç bu kadar ciddi ve şahsi bir tehtid almamıştık."
"Çok şükür hiç kimseye bir şey olmamış."
"Evet komutanım."
"Korkmazlara ve Ecel Timine kafayı takmış durumdalar."
"Komutanım, işler gitgide ciddileşiyor."
"Evet Üsteğmenim, yakında çok yakında Dünya Basınına açıklama yapılacak. İşte asıl kaos o zaman başlayacak."
"Bunlar, küçümseyebileceğimiz kadar az değiller. Çok gelişmiş teknolojilere sahipler."
"Albayım,"
"Üstesinden geleceğiz Üsteğmenim, biz Türk Silahlı Kuvvetleriyiz. Onlara boyun eğen bir çok devlet var. O kadar güçlüler ki, koskoca ülkeleri kendi taraflarına çekebilecek kadar."
"Fakat, kendi taraflarına çekemedikleri bir çok ülke var."
"Albayım, bu görev-"
"Bu görev, Zamanında çok güçlü bir timimizin başardığı bir görevin ikinci aşaması."
"Bundan yaklaşık bir- bir buçuk sene önce bir Tim, Terör'ün yani şimdiki adıyla İnternational Capture Organization'un milyonlarca silah, Mermi, bir ülkeyi yok edebilecek kadar güçteki bombalar ve daha bir çok teçhizat bulunan 4 gemiyi patlattı. O günden Timden haber alınamıyor," Bu Ejder Timinin çıktığı o meşhur yok etme operasyonu değil miydi?
"Fakat bu Terör'ün bugüne kadarki en büyük silah sevkiyatıydı. Bu silahlar ellerine geçseydi, Asya kıtasının yarısı bugün onların olurdu." Evet bu operasyonu biliyordum. Ejder Timi TSK için çok önemli bir timdi.
"Biz bu kadar büyük bir sevkiyat olduğunu bilmiyorduk, amaçları bizi tuzağa düşürmekti. Ve Ejder Timini ele geçirmek." Askerlik hayatım boyunca örnek aldığım bir timdi Ejder Timiz Geçen seneden beri Timin sekiz üyesinin sekizinden de haber alınamıyordu.
Efsane olmuştu Ejder Timi. Ama umarım Efsane olarak kalmaz, geri dönerlerdi.
"Bu görev, o silahların devamının sevkiyatı. Bu kez istihbarat kesin, beş gemi. Bu silahlar ellerine geçmemeli."
"Bu yüzden iki tim gideceksiniz. Eğer desteğe ihtiyaç olursa Yüzbaşı Arslan ve Timi operasyona katılacak. Veya çevre illerden başka bir tim." dedi başımla onayladım.
"Komutanım, Ejder Timi kesin olarak-"
"En son, Binbaşıyla ben konuştum." dedi. Derin bir nefes aldı. Gözleri dolmuştu.
"Komutanım, ben yeni evlendim. Karım, karım çok ağlar. Ağlamasın Komutanım."
"Ben ailenin en küçük çocuğuyum, abilerim dik durmaya çalışır ama onlarda çok ağlar komutanım." Albay nefes alamıyormuş gibi elini yakasına götürdü.
"Ablam helak olur komutanım, lütfen arkamdan kimse ağlamasın."
"Annem yaşayamaz, babam Orgeneral benim komutanım. Ama o bile ağlar arkamdan."
"Lütfen kimse ağlamasın, yeğenlerim ağlamasın. Mutlu olsunlar. Amcam ya da dayım. Yine başardı desinler. Güldürmesinler düşmanı." Gözlerim dolmuştu. Ellerim titriyordu.
"Ve Gülbestem, kıymetlim. Ona bir şey olmasın komutanım."
"Hat, hat çekmiyor komutanım. Bir dakika kadar sonra irtibatımız kesilecek."
"Timimden haber alamıyorum. Onlar o gemiyi patlattılar komutanım. Başardılar. Ama geminin içindelerdi."
"Başka şansımız yoktu komutanım, kalan iki gemiyi içlerindeyken patlatmaktan başka şansımız yoktu."
"Benimde bu gemiyi patlatmam lazım komutanım. Ejder, başarmadan bitirmez."
"Hakkınız helal edin komutanım, biz timimle güzel bir yolculuğa çıkıyoruz."
"Dedi bana." dedi.
"Ejder, yüksek ihtimalle şehit oldu. Naaşları, yanarak kül oldu, deniz onların şehitliği oldu." Gözümden bir damla yaş aktı. Albay kendini sıkıyordu.
"Şimdi, Ejderin başardığını siz de başaracaksınız. Size güveniyorum Üsteğmenim. Ejder'in başardığını başaracaksınız, Ejder'in intikamını alacaksınız." Gözümden akan yaşı sildim.
"Sonucunda şehitlik varsa bile, intikam almadan durmayacağız komutanım." dedim kararlılıkla.
"Size güveniyorum, sonuna kadar. Operasyonu ben yöneteceğim."
"Emredersiniz." dedim. O sırada elinde kâseyle Sakine annem girdi.
"Çöpe gideceğine midenize gitsin, ben yedim yiyeceğim kadarını. Bu da artanı." dedi ve masaya bırakıp triple saçını savurdu.
"Anne,"
"Yapma böyle, bak zaten yarın gidiyorum." dedim ve Albayıma baktım. Başıyla onayladı. Annem hızla bana döndü.
"Nereye!?" diye telaşla sordu.
"Göreve," dedim.
"Ama Tim farklı bir göreve gidecek. Ve ben de farklı bir göreve."
"Albayın ve üstleri dışında benim göreve gideceğimi bilen yok. Yani kimseye söyleme."
"Yok kızım! Ne söylemesi. Ay stres oldum. Sağsalim gelin emi kızım?" dedi ve yanıma oturup beni kolları arasına aldı. Aklıma gelen kişiyle gülümsedim.
"Albayım, sivile geçebilir miyim?" dedim. Başıyla onayladı.
"Ahmet Babam, ne zaman gelecek Mardin'e?" dedim.
"Kesin bir bilgim yok kızım." dedi.
"Bir kaç gündür aramalarıma cevap vermiyor, mesajlarımıda görmüyor. Gülgün annede öyle. Ne yapacağımı bilemedim baba."
"Endişelenecek bir şey yok, merak etme." dedi.
"Siz nasıl derseniz." dedim. Ahmet babamlada Arif babamlada aynı gün tanışmıştık. İkiside o günden beri benim babamdı. Ahmet babamın Hataydaki Albayın şehit düşmesiyle geçici tayini Hatay'a çıkmıştı. Fakat buraya yakın bir zamanda gelecekti. Her gün mutlaka konuşurduk. Fakat bir kaç gündür ulaşamıyordum.
"Ee soğuttunuz sarmaları. Ayrıca, artık falan değil. Ben size sinir olunca-" Babamla aynı anda kahkaha attık.
"Ya gülmeyin!" diye bağırdı annem. Anneme döndüm. Gülmemi bastırdım ve konuştum.
"Oy sen bize sinirlendin mi!?" dedim ve yanaklarını öptüm.
"Ya tamam ya, yiyin şu sarmaları. Ben size yoğurt getireyim." dedi ve ayağa kalktı. Babamın yanından geçeceği sırada Babam annemin kolundan tuttu ve çekti. Annem, babamın yanına oturmak zorunda kaldı.
"Napıyosun?!"
Babam gülümsedi, annemin yanağına kocaman bir öpücük kondurdu.
"Her halinle, her duygunla, her mimiğinle aşığım sana kadın." dedi ve alnından öptü. Annem kızarmıştı. Ayağa kalktı.
"Ben, yoğurt getireyim." dedi ve odadan hızla çıktı.
"Albayım, ben birazdan kalkayım."
"Tamam kızım, dinlenin güzelce." dedi. Elinde yoğurt kasesiyle annem içeriye girdi. İkide kaşık vardı. Masanın üzerine bıraktı. Albayımla aynı anda tencereye gömüldük. Ağzım doluyken konuştum.
"Bo hoyoromdo yodoğom on oyo sormo." dedim. Annem güldü.
"Afiyet olsun güzelim, istediğin zaman yaparım." dedi annem. Banam lokmasını bitirince konuştu.
"Ellerine sağlık karıcım, yine harikalar yaratmışsın." dedi ve ağzına sarma attı.
"Anne sen yemeyecek misin?"
"Ay yok, akşam yemeğinde çok yedim ben." dedi. Babam eline bir sarma aldı ve annemin ağzına götürdü. Annem sarmayı yedi.
"Ben seni ellerimle beslerim bir tanem." dedi ve bir sarma daha yedirdi. Annem lokmasını yutunca konuştu.
"Ay Arif, tokum ben."
"Tamam karıcım, bunuda ye." dedi ve bir sarma daha uzattı. Annem gülümsedi ve yedi.
Yaklaşık beş dakika kadar sonra tüm tencereyi bitirmiştik.
Arkama yaslandım.
"Ellerine sağlık annem, vallaha çok güzel olmuş." dedim.
"Ay beğenmenize çok sevindim."
"Senin elinden zehir olsa yerim ben." dedi babam. Annem ellerini ıslak mendile sildi ve babamın saçlarına geçirdi. Yanağına ufak bir buse kondurdu. Gülümsedim, çok güzellerdi.
"Anne, baba. Ben kalkayım artık. Malum yarın görev var." dedim ve ayaklandım. İkiside ayağa kalktı. Kapıya yürüdük.
"Kızım arabanla gelmedin mi sen?" dedi babam.
"Ya benim araba bozuldu yolda kaldı. Taksiyle geldim." dedim
"Al bizim garajdan bir tane. Hatta kağının önündekini al. Garajı açmakla uğraşmayalım." dedi bu seferde.
"Süper olur vallaha, param cebime kalır." dedim. Annem sinirle yüzüme baktı.
"Hay allahım ya! Ben ne yapacağım bu kızla? Hayır bu kadar da olmaz ki yani. Koskoca şirketin hissedarı, bir de asker hala 100 liranın derdinde." diye söylendi. Güldüm.
Babam anahtarlıktan bir araba anahtarı uzattı.
"Teşekkür ederim babacım." dedim.
"Yarın görüşürüz." dedi babam. Kafamla onayladım. Anneme döndüm. Beni kendine çekip sıkıca sarıldı.
"Dikkat et kendine emi kuzum? O keratalara da söyle, görevden sonra bana uğramazlarsa onları terlikle kovalarım." Güldüm.
"Çok yoruldular bugün, ben izin vermedim evden çıkmalarına." dedim.
"Tamam ama gçrevden sonra mutlaka hep birlikte gelin olur mu?" dedi. Gözünden bir damla yaş aktı.
"Anne yapma böyle." dedim.Gözünden bir yaş aktı.
"Dikkat edin kendinize olur mu kızım? Ben sizi bekliyorum." dedi.
"Anne ya yapma böyle, ilk kez çıkmıyoruz ya göreve?" dedim.
"Sus bakayım, bir anne evlatları için her zaman endişelenir." dedi. Daha sıkı sardım kollarımı. Yüzünü avuçlarım arasına aldım.
"Merak etme annem, Allahın izniyle sağsalim geleceğiz hepimiz." dedim ve geriye çekildim. Babam kollarını anneme sardı. Annem başını babama yasladı.
"Allaha emanet olun kuzularım." dedi annem. Gülümsedim.
"Sizde allaha emanet olun. Hakkını helal et anne." dedim. Annem konuştu.
"H-helal olsun güzel kızım benim. Hepinize helal olsun."
Gülümsemem büyüdü. Belkide son kez baktım onlara, belkide son kez konuştum annemle. Her ne kadar yüzünde üzgün bir ifade olsada guruda vardı. Babam gurula bakıyordu. Birbirlerine sarılıyorlardı. Annem ve babama bir kez daha sarılabilmek, tüm askerlerimle sağsalim dönebilmek için bir kez daha dua ettim Allaha. Daha sonrasında arkamı döndüm ve arabaya doğru ilerledim.
. . .
~1616 kelime~
Merhabalar,
Nasılsınız, iyisinizdir inşallah.
Göreve çıkıyorlar, heyecanlı mısınız?
Ben heyecanlıyım vallaha.
Yine bir günde attım bölümü💪
Yazım hatalarım varsa affola.
Gelelim en en en merak ettiğim kısma!
Bölüm hakkındaki düşünceleriniz👉🏻
Bir sonraki bölüme kadar sağlıcakla kalın! |
0% |