@birbakipcikiyorumm
|
⭐️Bölümümüzü yıldızlamayı ve yorum yapmayı unutmayın⭐️ . . .
Göz kapaklarımı açamıyordum. Zar zor göz kapaklarımı açtıktan sonra gözüme vuran beyaz ışıkla göz kapaklarımı kapattım. Tekrar açmaya çalıştığımda kulağıma doluşan seslerle gülümsedim.
"Güzeller güzeli mükemmel ötesi canım komutanım!"
"Ufuk yeter be! Ne zaman yalakalığı bırakacaksın?"
"Yalaklık değil! Doğruları söylemek bu!"
"Ya durun da bi ablama bakalım." diyen Uraz'ın bana yaklaştı.
"Abla, iyi misin? Ağrın sızın var mı?"
"Yok benim yakışıklı kelebeğim. Yaklaşın da bir öpeyim sizi!" Dememle hepsinin üzerime atlaması bir oldu.
"Ablamm!"
"İkiz!"
"Prensesim, bir yerin acıyor mu?"
"Çekil şurdan Mert! Mükemmel ötesi ablamı görmem lazım!"
Diye kendi aralarında kavga edip bana sarılmaya çalışırlarken odanın kapısı iki kere tıklatıldı. Tim , anında ciddiyete bürünürken odaya beni terörist zannedip Tugaya getiren timden bir kaç kişi girdi. Bu timi hiç görmemiştim. Galiba yeni gelmişlerdi bizim Tugaya.
"Komutanım,"
"Rahat aslanım."
"Komutanım biz özür dileriz."
"Neden aslanım?"
"E komutanım size bir sürü şey ded-"
"İyi yaptınız, sonuçta siz beni terörist zannediyordunuz. Az bile yaptınız."
"İyi misiniz Komutanım?" Diye soran Merveye döndü bakışlarım. Tebessüm ettim.
"Türk askeri 4-5 aylık işkenceye mi kötü olacak? Güldürmeyin insanı. Yarına çıkarım be-"
Asena söze atladı.
"Ne yarını Armina! 1 hafta burdasın! İtiraz istemiyorum."
"Evet abla, itiraz yok." Diyen Efeye döndüm.
"Sen de mi Efe?"
"Maalesef komutanım."
"Uraz?" evet anlamında başını salladı.
"Ufuk?"
"Burdasın abla."
"Mert?"
"Sence ablacım?"
"Abim?"
"Anlamış olman gerekirdi güzelim."
Oflayarak önüme döndüm.
"Ben doktorla medenice görüşürüm." dedim ve kalkmaya yeltendiğim sırada karnıma bir kramp girdi ve öksürmeye başladım. Elimle ağzımı kapattığım sırada elime bir anda kan geldi ama öksürüğüm kesilmedi. Karnım çok ağrıyordu. Acı hiç dinmemişti ama bir anda artmıştı. Evet bu 5 aylık esaret ilk esaretim değildi ama en uzun olanıydı. Daha önce en fazla 1,5 ay esir kalmıştım.
"Doktor çağırın!" diye bağıran Mert, gördüğüm en son kişiydi.
Ve yine bilincim kapandı.
Ulan, iki dakika uyanık kalamıyorum. Mükemmelliğim bu dünyaya fazla geliyor demek ki, diye düşünmeden duramadım.
~~~
6 gün sonra;
Armina'nın anlatımıyla,
"Ya doktor, yeter artık! Sal beni!"
"Bak güzel doktorcuğum, bunaldım ben burda! Bırakta gideyim be!"
Yanına doğru yaklaştı.
"Ne inatçısın be Armira. Allah annene babana ve varsa kardeşlerine sabır versin. Çekilmez çilesin vallahi."
Gülümseyen yüzüm anında soldu.
Nefret ediyorum senden!
Sen bana çekilmez çile olarak mı geldin!?
Kızım falan değilsin! Kim uğraşsın seninle!
Hem çirkinsin hem patavatsız.
Gebersen de kurtulsak.
"Armina? İyi misin?"
Bakışlarımı düzelttim. Onları umursamamalıydım. Kimdi ki onlar?
"Yok yok iyiyim doktor. Ama beni taburcu eders-"
"Tamam tamam. Vallahi son bir kontrol yapmama izin verirsen serbestsin."
"Oh bee! Gel doktorum, canım doktorum hemen muayene ette gideyim!" İyice Ufuk'a benzedim ha.
Yanıma doğru yaklaştı.
"İç organların zarar görmüş Armina. Çok ciddi olmasada ilk gün kan kusmanın sebebi bu. O yüzden 2 gün spor yok."
"Yaralara gelirsek, vücudundakiler iz kalacak. Fakat en aza indirmek için elimden geleni yaptım. Tamamen geçmesede çok büyük izler kalmayacak."
"Yüzündekiler, yüzündeki morluklar zaten geçici, biliyorsun. Fakat bıçak izi, o iz kalacak. görünmez dikiş attığım için çok belli olmayacak yine ama iz kalacak."
"Sorun değil doktor, her yerim yara bere zaten, bir kaç izden bir şey olmaz."
"Aslında vücudundakiler normal yanık izi olsaydı geçerdi fakat üzerine tuz ve kolonya döktükleri için cildin inanılmaz derecede zarar görmüş. Normal bir insan bu acıya katlanamaz ama sen göreve gidicem diye bağırıyorsun kaç gündür."
"Ee doktorum, Askeriz olsun o kadar." dedim ve güldüm.
"Yüzündeki izi 5 ay sonra tamamen iyileşince küçük bir lazer tedavisiyle sildirebilirsin. fakat şimdilik iz kalacak."
"Sağol doktorum."
"Ne demek, ben senin için çıkış işlemlerini başlatayım,"
"Teşekkür ederim."
"Ne demek." dedi ve çıktı.
Telefonumu elime aldım ve timle olan gruba girdim.
GÜZELLİKTE BİRİNCİYİZZ💅
Aşkoyuz beybii: Abla, ne zaman çıkacaksın, albay sen taburcu olana kadar izin vermeyecekmiş. Sen taburcu olunca doktor sana ne kadar dinlen dediyse o kadar izin verecekmişte. Bizde Ona göre izin kağıdı çıkaracağız. O yüzden sorduk.
Kuzum şimdi doktorumu ikna ettim, birazdan çıkıp eve geçerim. Siz çıkarın izin kağıdını. Akşam görüşürüz💋
Mesajım anında görüldü ve cevap geldi.
Aşkoyuz beybii: Tamam abla, gelirken dikkat et yoksa çınar abim seni dövermiş. İzin aldığımız gibi evdeyiz bizde💅💗
Efe'nin mesajıyla kahkaha attım. Bu çocuk tam bir aşkoydu.
~~~
İşlemeleri halletmiştim. İki gün önce çocuklardan Motorumu buraya getirmelerini istemiştim. Ve onlarda tabii ki getirmişti. Erkek kardeşte bir başka oluyor be.
Motoruma doğru ilerliyordum. Üzerimde Asenanın benim için hazırlayıp getirdiği çantadan bir kombin vardı.
Hastaneden çıktıktan sonra otoparka doğru yürümeye başladım. Üzerimdeki kıyafetler yaralarımın daha fazla acımasına sebep olsada yapacak bir şey yoktu. Çıplak gezecek halim yoktu ya.
Motorumun yanına geldiğimde tebessüm ettim. Özlemiştim. 5 ay olmuştu, koskoca beş ay.
Hız yapmayı çok çok çok sevdiğim için motorumu ekstra çok sevmem normal mi?
Bu motora bir servet ödemiştim. Aslında ben ödememiştim Canım babama aldırmıştım ama çaktırmayın.
Arabamı kendim almıştım, aslında motor içinde fazlasıyla bütçem vardı ama babam ben alırım istersen doğum gününede az kaldı deyince tabii kide o almıştı.
Motor koleksiyonumun bir parçası da babamdan olmuştu yani.
Beleşten kim ölmüş canım?
Evet, yamaha r6. Gerçekten bu kadar güzel olabilir miydi bir motor? Gerçi bende bu motorun her modeli vardı ama beleş olunca bir başka oluyordu tabii ki.
Hemen motoruma bindim ve kaskımı taktıktan sonra lojmana sürdüm.
~~~
Saçlarım uçuşuyordu. Her ne kadar kafamda kask olsada saçlarım uzun olduğu için kasktan çıkıyor ve rüzgarda savruluyordu. Şehir içi olduğu için 100-110 arası basıyordum. Bu yüzden kaskı takmasamda olurdu.
Kırmızı ışıkta durunca kaskımı kafamdan çıkardım. Ve ışığın bitmesini beklemeye başladım.
Yeşil ışık yanınca gaza bastım ve hızımı 100-110 arasında sabit tutmaya dikkat ederek eve sürdüm.
~~~
Eve gelip pjimalarımı giydikten sonra salonda timi beklemeye başladım.
Aradan bir saat geçince televizyonun sesini bile bastıracak kadar çok bağıran Ufuğun sesi geldi.
"Ay yüzlü ablam!"
"Ufuk anırma kulağımın dibinde vallaha yapıştırırım tokadı."
"Benim güzeller güzeli ablam sen dersinde ben yapmaz mıyım?"
"Aferin, uslu uslu durunda abim kapıyı açsın."
"Emredersiniz komutanım!"
Kapının açılmasıyla koridorda ayak sesleri duydum ve sonra salonun kapısı açıldı.
"Prensesim?"
"Abi?"
"Güzelim, rahat mısın?" diyen Uraza baktım.
"Rahatım rahatım. Geçin oturun hadi. Ama durun, ellerinizi yıkayın, odalarınıza gidin ve üniformalarınızı çıkarıp düzgün bir şeyler giyin. Sonrada gelin. 6 dakika 56 saniyeniz var!" diye bağırdım ve yanıt geldi.
"Emredersiniz Komutanım!" dediler ve koştur koştur çıktılar. saymaya başladım.
5 dakika 17 saniye sonra hepsi karşımdaydı.
"Oturun hadi."
"Abla, kucağına yatayım mı?" Uraz saçlarıyla oynamama bayılırdı. Gerçi hepsi kucağıma yatmak istiyordu ve en son sıra sıra yatmaya başlamışlardı.
"Ablam göreve çıkmadan önce en son Efe yatmıştı. Efeden sonra sıra kimdeydi?" diye sordu Mert.
Ufuk ayağa fırladı ve koştur koştur içeri gitti.
20 saniye sonra elimde defterle gelince ona bakmaya devam ettik.
"Ne bakıyorsunuz? Not tutuyordum kim yatmış diye, ondan anlarız."
"İlk kez yalakalık dışında beynini kullanmışsın, tebrikler Ufuk!" diye bağıran Efe'yle hepimiz kahkaha attık. Ufuk bizi hiç duymuyormuşçasına deftere bakıyordu.
"Urazdaymış."
'"Of ya!"' diye bağıran üçlüye baktım. Uraz ise mutlu mutlu sırıtıyordu.
Yanımda oturan Efeyi poposuyla itekleyip başına bacaklarıma koydu. Ayaklarını Efenin kucağına Uzatınca Efe bağırmaya başladı.
"İmdat! Mertim! Kurtar beniii!" diye bağırarak Mertin üstüne atladı. Sonra Mert ensesine bir tane yapıştırınca uslu bir çocuk gibi Mertin yanına oturdu.
"Mert,Ufuk,Efe kolun abur cuburların hepsini getirin."
"Neden biz abi?"
"Evin en küçüğüsünüzde ondan."
"E Uraz?"
"O yatıyor kör misiniz?" diye şiveyle konuşmaya dahil olan Asenayla güldüm. Aynı zamanda Urazın saçlarını okşuyordum.
El mecbur içeri gittiklerinde Uraz kafasını bana doğru hafifçe döndürüp konuştu.
"Abla,"
"Efendim bir tanem?"
"Küçükken söylediğin Türküyü söyler misin?"
"Söylerim aşkım."
Türküyü mırıldanmaya başladım. Bu türküyü 9 yaşındayken abimin odasındaki radyodan duyup dinlemiştim. Unutmak istememiş, her gün aynı saatte gidip dinlemiştim. 1 haftanın sonunda ezberlemiştim ama yinede gidip dinliyordum. Çok güzel bir türküydü bence. Sonra yakalanıp güzel bir ceza almıştım tabi ama deymişti.
Dam üstüne çul serer
Leyli de yâr loylu da yâr
Loy loy loy
Bilmem yâr kimi sever
A leylim nenni de kınalım
Nenni de yürürüm nenni de nenni
Bilmem yâr kimi sever
A leylim nenni de kınalım
Nenni de yürürüm nenni de nenni
Beni bir sevdiğim var
Leyli de yâr loylu da yâr
Loy loy loy
Ufuk, Mert,Efe üçlüsüde gelmişti. Hiç kimse konuşmuyor, hepsi pür dikkat beni dinliyordu. Benim şarkı söylememi sevdiklerini bildiğim için gülümsedim. Ve ara vermeden Devam ettim.
Günde on çeşit giyer
A leylim nenni de kınalım
Nenni de yürürüm nenni de nenni
Günde on çeşit giyer
A leylim nenni de kınalım
Nenni de belalım nenni de nenni
Girsem yârin koynuna
Leyli de yâr, loylu da yâr
Loy, loy, loy
Sabahtan öldürseler
A leylim nenni de kınalım
Nenni de belalım, nenni de nenni
Sabahtan öldürseler
A leylim nenni de kınalım
Nenni de yürürüm, nenni de nenni
Küçükten yâr seveni
Leyli de yâr, loylu da yâr
Loy, loy, loy
Cennete gönderseler
A leylim nenni de kınalım
Nenni de belalım, nenni de nenni
Cennete gönderseler
A leylim nenni de kınalım
Nenni de belalım, nenni de
*yazarın notu: Bu türküyü çok seviyorum
ama nedenini bilmiyorum.
"Ne güzel söyledin be ikiz,"
"Sağol dişi kurdum."
"Abla sen bir şeyler söyleyince gözlerimi kapatıp saatlerce dinleyesim geliyo."
"Oyyy ablan seni yer, yer!" Gel buraya Mertim!" dedim ve gelmesiyle yanaklarından öptüm. Arkadan abimin sesi geldi.
"Ee, hadi film keyfi yapalım?!"
~~~
Saatlerdir film izleyip, sohbet edip tatilin hakkını vermiştik. çok güzel dinlendikten sonra hepimiz odalarımıza geçtik. pijamalarımı giydim ve yatağa uzandım.
~~~
Duyduğum ayak sesleriyle gözlerimi açtım. komidindeki silaha elim gitmiştiki kapı açan Efeyle duraksadım. Bugün, 27 Mayıstı. Efe'nin hayatının dönüm noktası.
Efe bebekliğinden beri asker olmak istiyormuş. Babasıda yüzbaşıymış zaten. Abiside Efeyi daima destekliyormuş. Efe şimdi bizimle olduğu gibi o zamanlarda abisiyle böyleymiş.
Ta ki o güne kadar.
Bir gün abisini telefonla konuşurken duymuş. Abisi teröristmiş ve babası ve arkadaşlarının konuştuklarını itlere anlatıp planları bozuyormuş. Hemde bunu yıllarca yapmış.
O zamanlar lise son sınıf olan Efe duyduklarını babasına anlatmak için odasına gittiğinde abisi bu durumu fark ediyor ve Efeyi dağlara çadırların olduğu yere götürüp esir tutup, işkence ediyor.
Kardeşinin saç teline kıyamayan adam, 2 ay boyunca sırf babasına söyleyecek diye kardeşine işkence ediyor. Tabi Türk askerlerine yaptıkları kadar ağır işkenceler olmasada, abisini düşman olarak görmek bile Efeyi yerle bir ediyor.
Daha sonra Efeyi almaya gelen tim operasyonu başarıyla sonuçlandırıyor ve gidiyorlar. Bir ay sonra abisi, anne ve babasını kendi evlerinde, kendi odalarında katlediyor. Seslere uyanan efe, babasının ne olur ne olmaz diye verdiği silahla ilk cinayetini işliyor.
Canından çok sevdiği abisini tek bir kurşunla değil, tüm şarjörü boşaltarak öldürüyor.
Terörist olduğu ortaya çıkınca Efe hapse girmiyor ve harp okulunu kazanıp Harp okuluna gidiyor. Ordada ilk önce Mert ve Ufukla, sonrada bizimle tanışıyor.
Efe'nin abisinin terörist olduğunu öğrendiği gün bu gündü.
Her yıl bu zamanlar, sabahları kimseye belli etmez, akşamları gelip kollarımda ağlardı.
"Abla?"
"Gel ablasının bir tanesi."
Geldi ve yatakta yanıma yattı. Her ne kadar benden iri olsada onu kollarımın arasına aldım.
"Abla,"
"Biliyorum ablacım, ağla dök içini. Tutma kendini, ablanım ben senin, anlarım ben seni."
"Abla, canım çok yanıyor." Hem saçlarını okuşuyor hem de onu dinliyordum.
"Yıllar geçti üstünden ama acısı hiç geçmedi."
"Annemi çok özledim abla, babamı çok özledim. Siz olmasaydınız ne yapardım bilmiyorum. Siz benim ailemsiniz, her şeyimsiniz."
"Ama en kötüsüde ne biliyor musun abla?" Saçlarından öptüm ve kokusunu içime çektim.
"Abimi çok özlüyorum."
"O kadar çok özlüyorum ki, Biliyorsun o da senin gibi aslanım derdi bana."
"Herkesten korurdu, kimsenin bana bağırmasına izin vermez ne olursa olsun arkamda dururdu. Tıpkı kardeşlerim gibi."
"İyiki de öldürdüm onu... Ben onu özlemedim ki. Her ne kadar rol de olsa yıllarca bana abilik yapan o adamı özledim." dedi ve sıkıca sarıldı.
Saçlarını okşamaya devam ettim ve uykuya dalana kadar devam ettim.
Sonrası kardeşim kollarımdayken uykuya daldım.
~~~
Telefonumun sesiyle gözlerimi araladım. Telefon çalıyordu. Çok önemli bir şeyse bir kaç kere daha arayabilirdi. Askeriyeden biri değildi çünkü onların arama sesi farklıydı, anlamam için.
Bana sarılan Efeye baktım. Bir kaç dakika daha ona sarıldıktan sonra saçlarına bir buse kondurup telefonumu da alarak balkona çıktım.
Rehberimde kayıtlı olmayan numara 3 defa aramıştı. Hemen geri döndüm.
"Alo?"
"Merhabalar, Armina Kırşanla görüşüyorum değil mi?"
"Evet, buyrun."
"Ben Bursadan, Özel Korkmaz Hastanesinden arıyorum."
Hastane ne alakaydı şimdi ya?
Birde Bursadan?
~2010 kelime~
Merhabalar, nasılsınız? Lütfen oylamayı ve bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yorumlara yazmayı unutmayınız🥰
Ayrıca kitabıma bir şansa veren herkese teşekkür ederim.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, hoşçakalın... |
0% |