@birbakipcikiyorumm
|
⭐️Bölümümüzü oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın⭐️
. . .
"Yaktım çıranı Yalçın!"
Dışarıdan gelen sesle cama doğru baktım ve bir sürü adam olduğunu gördüm. Ve cama bakmamla camın şangır şangır kırılması bir oldu. Duvar gibi bir camdı ama aslında bahçeye açılan bir kapıydı.
Yalçın bey ve Ahsen hanım hemen dışarıya doğru koşuşturdular. Ardından tüm aile dışarı çıktı. Ben time içeriye gelmesini işaret ettim ve içeri geçtim.
"Komutanım, neden dışarı çıkmadık?" diyen Asenaya çevirdim bakışlarımı.
"Arabanın bagajında askeri üniformalarımız var. Hemen giyin. Yedek mermi falan var. Hazırlıklı olalım. Kim bilmiyoruz. dedim ve evin kapısını açıp arabaya doğru sessizce ilerledim. Üniformaları ve şarjörleri alıp eve geldim erkekleri oturma odasına yolladım ve bizde asenayla lavaboda giyindik. 2 dakika içinde hazırdık. Kırılan cama doğru yürüyordum . Arkamdan da diğerleri geliyordu.
"Ben sana demedim mi Begah! Yıllar önce bitti bu kan davası, tekrar başlatmak sizin zararınıza olur!"
Adının Begah olduğunu öğrendiğim adam konuştu.
"Beni bu saatten sonra hiç bir güç durduramaz!" diye bağırmasıyla dank etti. Bu Mardindeki Begah ağaydı. Terörist olduğuna emindim ama kanıtlayamıyorduk. 2-3 aydır takip ediyorduk. İki kere baskın yapmıştık, işkence etmiştik ve daha nicesini yapmıştık. Adam hiç bir şey demiyordu. Ama bizden yani ecel timinden ölesiye korkuyordu, e bir zahmet korksundu. Biz ecel timiydik. İşin şaşırtıcı yanıysa kayıtlarda, internette bile en ufak bir şey yoktu. Arkasındakiler çok güçlü isimler olmalıydı, çok...
Seslendim.
"Begah ağa!" Herkesin bakışları bu tarafa döndü. Timle beraber yanlarına yaklaşıyorduk. Begah ağanın dusaklarından tek bir kelime döküldü. Bir fısıltı gibiydi ama hepimiz duymuştuk.
"Ecel timi..." dedi ve bağırdı.
"Hasan! Tüm adamları çağır, hepsi dolu bir şekilde gelsin!" dedi. Hasan en sadık çalışanıydı. Hasan başını salladı ve koştur koştur gitti.
Öne doğru asımlarken timin arkamdan geldiğini duydum.
"Hazır olda bekle Ecel Timi!"
'"Emredersiniz Komutanım!"'
Yavaş yavaş Begah ağaya doğru adımladım.
"Begah ağa, Begah ağa... Hiç akıllanmayacaksın değil mi?" dedim.
"Komutan!"
"Efendim?"
"Seninde çıranı yaktım komutan!"
Arkamı döndüm.
"Tim, Baksanıza Begah ağayla son konuşmamızdan sonra ilk okuldan tekrar başlamış herhalde. Havalı olsun diyede bir deyim öğrenmiş, önüne gelene aynı şeyi söylüyor. Biraz mal olsada ilerde araba yıkamacı falan olabilir bence." dedim ve kahkaha attım.
Begah ağaya döndüm.
"Bana bak Begah, değil 100, bin kişi getirsen dahi ben ve timim seni almadan dönmeyeceğiz, özlemedin mi yoksa bizi?" dedim ve dudaklarımı büzdüm. Arkamdaki biyolojiklerin ne yaptığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Tam o sırada bahçeye silahlı adamlar gelmeye başladı. 100-120 kişi vardı. E yuh be Begah, Ordu çağırsaydın?
"Bakalım neler olacak komutan... Bu sefer kim kime işkence edecek göreceğiz." dedi ve geriye doğru adımladı.
"Üsteğmenim ve Teğmenim ailenizi içeriye götürün." dedim ve time çevirdim bakışlarımı.
"Hadi bakalım aslanlarım." dedim ve çatışma başladı.
Dakikalarca çatıştık. Bu arada Araz ve Miraç'ta gelmişti. Araza nişan alan birini gördüm sıkacaktım ki mermimin bittiğini aklıma geldi. Kim olursa olsun onun üstüydüm ve onu korumam gerekiyordu. Ona doğru koştum. Mermi bacağıma denk geldi. Büyük ihtimalle sıyırmıştı.
"Armina!" diye hağırarak yanıma koştu Araz. O sırada tim ve Miraç herkesi bitirmişti. Begah ve Hasan kaçmışlardı. Dışarıda gördüğüm kadarıyla iki araba vardı. Zır yönlere giderek bizi şaşıracaklardı güya.
"İyiyim, hadi görev beklemez. Tim!"
"Emret Komutanım!"
"Sivilleri içeriden getirin, burası güvenli değil."
"Emredersiniz Komutanım!" dediler ve içeriye gittiler.
Araz ve Miraç şaşkın şaşkın bakıyordu.
"Ne oldu?"
"Vuruldun! Tamam adamı yakalamamız lazım falan dabir yarana baksaydık, kurşun içerde olabilir!" dedi Araz.
"Bir şeyim olsaydı bakardık asker! hissetmedim bile. Bu konu hakkında yorum yapma!"
"Emredersniz komutanım!" dedi ve ben devam ettim.
"Üç araba lazım. birine benim tim binecek, birine ben ve sivillerden bir kaçı öbürüne ise siz ikiniz ve kalan siviller." dememle Miraç baan döndü.
"Benim üstüm değilsin."
"Ama tim benim timim, Üsteğmenim. İsterseniz bizimle gelmeyin. Ama emin olun ben tüm yapabileceklerimizi kafamda düşünüp eleyerek en mantıklısını buldum, yani bundan daha mantıklı yapabileceğimiz bir şey yok." dedim.
Sinirli bir şekilde yüzüme bakmakla yetindi.
Araz arabaları hazırlamak için gittiği sırada tim ve biyolojikler geldi.
"Kı-kızım! İyi misiniz?"
"İyiyiz Ahsen hanım," dedim ve hepsinin yüzüne bakarak konuştum.
"Bakın, bu adamın terörle bağlantısı olduğundan şüpheleniyorduk uzun zamandır. Ve şu an elimizde delil olmasada eminim ki terörle bağlantısı var. Ayrıca ev şu an güvenli değil. Bu yüzden üç araba şeklinde buradan uzaklaşmamız gerekiyor." dedim ve devam ettim.
"Tim siz bir arabaya geçin. Arabayı Mert sürsün, nedenini biliyorsunuz." dedim ve güldüm.
"Emredersiniz komutanım!" dediler ve arabaya yöneldiler.
"Miraç komutan ve ben de bölüşeceğiz sizi. Üsteğmenim siz kimleri alıyorsunuz?" diye sordum.
"Fark etmez üsteğmenim." dedi ve ben sözü devraldım.
"Tamam, Barın, Rüzgar ve Ilgaz bey ve Asya benle gelsin, siz Araz, Ahsen hanım ve Yalçın beyi alın."
"Bana fark etmez." her ne kadar beni sevmemiş olsada asker olduğum için sivilleri canım pahasına koruyacağımı biliyordu. Bu yüzden bu kader rahattı bence.
Mert camını açmış, benden gelecek komutu bekliyordu.
"Mert!"
"Emret konutanım!"
"Siz Dümdüz gidip onları ormanlık alanda bekleyeceksiniz. O kadar adamı ormanlık alandan başka bir yerde saklayamaz."
"Emredersiniz Komutanım!" dedi ve arabayı çalıştırdı.
"Dikkatli olun!" diye bağırdım.
"Sizde komutanım!" dediler ve son sürat gittiler.
"Biz nasım gidelim üsteğmenim?" diye sordum. Adamda üsteğmendi sonuçta. Onun fikirlerinide duymalıydık.
"Bizim arabalarda siviller var. Sivilleri askeriyeye bırakalım ve sonra yanlarına gidelim." demesiyle aklıma bir şey geldi.
"Askeriye!" dedim.
"Askeriyeye baskın düzenleyecekler! Habersizce! Bir sürü şehit verebiliriz. Ama büyük ihtimalle Begâh ağayı orman yolundan kaçıracaklar. Bu durumda timi ıraya gönderdiğim iyi oldu."
"Çok mantıklı." dedi ve yüzüme baktı.
"Bizde askeriyeye gitmekiyiz. Sivilleri burada bırakıp tehlikeye atamayız ve onları bırakacak kadar zanımızda yok."
"Ama onlara,"
"Biz varız üsteğmenim, kıllarına zarar gelmeyecek." dedim ve benimle gelecek olanlara seslendim.
"Arabaya geçin!" dememle Ahsen hanım konuştu.
"Ah benim yavrularım! Dikkat edin kuzularım."
"Anne ben varım yanlarında, merak etme." dedi en büyük abi.
"Hadi!" dedim ve sürücü koktuğuna geçtim.
Herkes kendi arabasına bindi. Benim yanıma en büyük abi yani Ilgaz bey oturdu.
Herkesin bindiğinden emin olduğumda gazı kökledim. Araba çok güzeldi.
Hiç kimsenin ağzından çıt çıkmıyordu. 180-200 arası gidiyordum. Otobana girince hızı arttırırdım. Şu an tenha bir yoldaydık.
Arkadan gelen aracı görünce bir küfür savurdum.
"Ne oldu?" diye Ilgaz beye yanıt verdim.
"Takip ediliyoruz."
"Ilgaz bey, cumhuriyet savcısı olduğunuza göre silah kullanabiliyorsunuz?" dedim.
"Evet." diye yanıtladı.
"Çantamda 2 silah ve 7 şarjör var. Birini alabilir misiniz?"
Eline aldı. Ee? dercesine suratıma baktı.
"Arkadaki aracın lastiğene sıkabilecek misiniz? Yoksa ben sıkabilirim. Ama araba biraz sarsılır. Çocuklar korkmasın diye şey ettim."
"Sıkabilirim inşallah."
Demesiyle vamı açtım kafasını çıkarttı ve ilk atışta sağ tekeri vurdu. İkinci ıskaladı ama üçüncüdede sol ön tekere vurunca araba durdu. Bende ani bir frenle durdum.
"Teşekkürler, arabadan inmeyin hiç biriniz. Savcım, olası bir durumda silahı kullanmaktan çekinmeyin." diyerek arabadan indim.
Diğer arabadanda Begâh ağa ve dört koruması indi. Daha sonrasında bir araba daha geldi ve ordanda beş koruma indi. Dokuz kişilerdi, halledebilirdim.
Koskoca bordo bereliyim canım, bir zahmet halledeyim.
Hadi bismillah
. . .
~1267 kelime~
Merhabalar,
Nasılsınız canımlar? İyisinizdir inşallah.
Yazım hatalarım varsa affola, En kısa sürede görüşmek üzere.
Allaha emanet olun ballarım🎀 |
0% |