@birbaskadirpapatya
|
*Yazarın bakış açısı* Herkesin kendi hayat mücadelesi vardır,kendi imtihanlar Kimilerinin ki hastalık,kimilerinin ki savaş Bazılarının ki hasret Ödenmesi gereken bir de bedeller vardır hatalarımızın Kimi bunu bir sevdiğini kaybederek öder,kimi hayatını harcayarak Ölüm kulağa çok normal sıradan bir ifade gibi geliyor değil mi?,kapıya dayanana kadar kimsenin umurunda değildir,ama bir geldi mi...
Nehir bunu bu gün çok iyi anlamıştı,bazı şeylerin daha fazla ciddiye alınması gerekiyordu Derste hocasının telefonuna gelen bildirime bakıp "... vefat etmiş" dediğinde yüzündeki gülümsemenin donup kaldığında garip bir histi Çok yakın olmasanız bile sabah selam verip birbirinize gülümsediğiniz kişinin bir kaç gün sonra ölmesi Ve bir şeyi daha anlamıştı cenaze günü insanlar kendi yakını veya değer verdiği biri ölene kadar ne kadar düşüncesizlerdi,oğlunu kaybetmiş bir ailenin cenazesinde her şeyden şikayet edip onlara yas tutma fırsatı vermemeleri ya da sadece yemek yemek ve dedikodu yapmak için gelmeleri O gün o çocuğun annesi koltukta tek başına yere donuk gözlerle bakarken,hareket etmezken ve tek kelime etmiyorken insanların onun yanında bu kadar düşüncesiz davranması...Bu da insanların büyük bir ayıbı
Ya da
Her gün evinin önünden geçtiği yalnız yaşlı kardeşlerin buruk gülümsemesi Bu dünyada bir başlarına 4 kardeş yaşamaya çalışmaları bir çocuğun sesine,birisinin tebessümüne,hatırlanmaya olan hasretleri Nehir annesi küçükken daha ilkokul 2.sınıfken onların yalnız yaşadıklarını ve kimseleri olmadığını söylediğinden beri lise son sınıfa kadar her gün okula gidip gelirken onlara tebessüm etmeyi ve el sallamayı kendine görev bilmişti biraz olsun onları mutlu etmeyi istemişti sadece karşılık beklemeden Onları anlamasa bile her zamana tebessüm eder konuşmayı dinler sabırla ve anlıyormuş gibi yapardı her zaman yardımlarına koşardı yolda görse
Ya da
Bazılarının dünyayla savaşı daha doğmadan başlardı Kimisi ırkı,dini,dili yüzünden kimisi sadece ailesinin hataları yüzünden Yolda gördüğümüz o ailesi baksın diye görmezden gelip geçtiğimiz bazen dilendikleri için azarladığımız o çocuklar?,ya gerçekten muhtaçlarsa uzatılmasını bekledikleri bir ele? Ya parkta bir kaç ergen ya da çocuğun sırf ırkı yüzünden zorbaladıkları her şeyden habersiz küçük çocuklar?,onların suçu neydi?,6 yaşındaki bir çocuğun ne zararı olabilirdiki?yetiştirildiği ortam yüzünden onları suçlayabilir miyiz?
Peki ana karakterimiz gibi ülkesindeki şartlar yüzünden sürekli şiddet olan bir ortamda büyüyen çocuklar?, daha 5 yaşında başlayan bu şiddet?,ders baskısı ve stresi,hiç mi düşünülmüyor gelecekte yaşayacakları güven problemleri,anksiyeteleri ve pek çok sebep oldukları ve olacakları travmaları? Ve geçmişte yetiştirilme şekillerinin dolayı sadece çocuklarının iyiliğini istediklerini düşünen,onlar gibi bir hayata sahip olmasını istemeyen ve çocukları için iyi bir gelecek için çabalayan ama bunu yanlış yollarla ifade eden ve hayatın getirdiği tükenmişlik,gözlerinden belli olan yorgunluk ve donukluğun getirdiği öfke problemleri,istedikleri tek şeyin anlaşılmak olması?,fakat bunları isterken fark etmeden çocuklarının hayatlarını ve psikolojileri mahvetmeleri Son olarak biraz eski,unutulmaya yüz tutmuş köylerde hani artık eski aşk yok diyoruz ya işte hayır o aşk var ama hayat işte asla mutlu olunmasına izin vermez Bir genç delikanlı ve kızın birbirlerine olan inanılmaz aşkı ama kılasik hikaye erkeğin mesleği yoktur eski zaman ya okumamıştır parası yoktur,kızın babasıda kızının iyiliğini düşündüğünü sanır fakir çocuğun yanında harap olmasını istemez verir zengin ama yaşlı,alkolik pislik bir herifin tekine Yıllar geçer ikiside başkalarıyla evlenmiştir,çocukları vardır kendi hayatlarını kurmuşlardır Bazen bir filmde karşılaşırlar buruk bir tebessümde,bazen bir şarkıda,bazen düğünlerde ve cenazelerde göz göze gelirler yaşanmışlıkların verdiği acıyla sadece bakıp geçerler
Dünyada ne acılar var,düşüncesizce mahvedilen hayatlar,aşklar ve yitirilen umutlar,kıyılan canlar ve hayatın getirdiği yorgunluk...bunlar olmak zorundamıydı?bu yeşillikler ve maviliklere dolu dünyada aşk,sevgi ve huzur beraber yürüyemez miydi?,neden hep savaş,kan ve umursamamazlık var insanlarda,çok mu zor geliyordu mutluluk?
Nehir akşam üzeri güneş batarken,gökyüzü kırmızı ve mavinin binbir rengine bürünmüşken ilerde bir kadının çocuğunu eve çağırma sesi ve az sonra başlayacak ezanla sokakta bir o birde kara kedi varken yürürken bunları düşünüyordu...
*Güzel konuşmak ince düşünmek halden anlamak sevmek düşeni kaldırma ağlayanı güldürmek sarılmak hep bedava biliyor musunuz?* -Farid Farjad |
0% |