@birbilinmeyen_kale
|
Hayat nedir deseniz , size karmaşanın içinde kaybolmak derdim . Karmaşık bir hengamenin içinde dik durmaya çalışmak . Peki başarabildin mi derseniz, benden henüz bir yanıt alamazsınız. Çünkü bana şuan bu soruyu sorabiliyorsanız hala bu karmaşanın içindeyim demektir . Sorunuzu ancak bu hengamem son bulduğunda yanıtlayabilirim . ~~~~~~~~~
Daha fazla direnemeyen genç kadın ruhunun yorgun bedenini terk etmesine daha fazla engel olamadı . Bilincinin kapanması ile bedeni yerle buluştu . "EDA!" Diye kızının ismini haykırdı Sevilay Hanım . Kızının saniyeler içerisinde yere yıkılışını izlemekten başka bir şey yapamadı o an . Donakalmıştı . İlk harekete geçen kişi Sercay olmuştu . Hızla yerinden fırlayıp , genç kadına doğru yöneldi. Başını yere vurmasına engel olamaıştı , genç kadın sertçe yere düşmüştü. Masadaki herkes bir anda ayaklanmıştı . Herkesin hissettiği ortak bir duygu vardı . Korku . Sahra da şaşkınlığını üzerinden hızla atmaya çalışarak yerde yatan arkadaşının yanı başında bitti. Soğukkanlı olması gerekirdi , her ne kadar biterememiş olsada hemşirelik fakültesi okumuştu . Böyle durumlarda soğukkanlılığını koruyabilmek adına onca eğitim almıştı fakat şuan yerde yatan kişi can kardeşi olunca bu pek de mümkün olmuyordu . Endişesine rağmen soğukkanlılığını şuan için en iyi korayabilen kişi Sercaydı . Genç kadının yüzünü avuçları arasına alarak yanağına hafif vuruşlar yaptı . "Ahueda? Beni duyabiliyor musun ? " Genç kadının yüzüne doğru düşen sarı saçlarını geriye doğru iteledi. "Ahueda?" Genç kadından hiç bir yanıt gelmedi. Beyaz teni oldukça soluktu. Bu durum endişesini iyice yoğun bir hale getirdi. İlk iş nefesini kontrol etti. Oldukça zayıftı . Genç kadının üzerindeki kıyafetin yakasını olabildiğince genişletti. Bu esnada çocuklarda korku ve merak içinde etraflarına toplanıştı . Yanında ki Sahraya döndü bir şeyler yapması adına ama Sahra pek de iyi bir halde değildi. "Sahra bir şeyler yap ya da söyle ! Sahra donakalmanın sırası değil ! Ne yapmam lazım , bari söyle de ben yapayım. " Boş bir şeklde bakan kadını kolundan sarstı . "Bir şey söyle ! Kıpırdatalım mı ne yapalım ? Neden olmuş olabilir? Sabah ki olayla bir ilgisi olabilir mi?" Telaş ve endişe içinde sorularını sıralarken Sahra sadece "Bilmiyorum , açlıktan da olmuş olabilir . " diyebilmişti. Yavaş yavaş olayın şokunu atlatması ile arkadaşının nabzına bakmayı nihayet akıl etti . Nabzıda oldukça yavaştı. Arkadaşının ayak ucuna geçti. Ayaklarını hafifçe kaldırarak kendi dizine yasladı . Vücut ısısını kontrol etti. "Sahra bir şey söylesene ne yapalım ? Hadi ! " diye sabırsızca konuştu Sercay . Aynı merak ve korkuyla Sevilay Hanım da benzeri bir soruyu yöneltti. "Bir şey söylesene kızım ? Kızım , iyi mi?" "Sercay ağabey kıpırdatmayalım . Sabah kafasına aldığı bir darbeden de bayılmış olabilir nedenini MRA çekilmeden öğrenemeyiz. Sen hemen ambulansı ara. Kafasını da biraz yana doğru yatır. " Şaşkınca ne olduğunu anlayamayan Sevilay Hanım sinirle soludu . "Ne oldu neyi var? Sabah sabah deyip duruyorsunuz ne olmuş sabah ?" Merak ve korku dolu gözlerle kendilerine bakan kadını yanıtladı Sahra . "Sevilay teyze iyi olacak merak etme . Bedeni olması gerekenden daha soğuk ince bir battaniye getirir misin ? Bir de çocukları uzaklaştırır mısın ?" Sevilay Hanım olayın şokunu atlatamsa da Sahra 'nın dediklerini uygulamak için mutfaktan ayrıldı. "Aradım ambulansı da acaba biz mi götürsek hastaneye ? Daha hızlı olur." diye tekrar yanlarına çöktü Sercay. " Olmaz ağabey hareket ettirmemiz riskli olabilir . Kusması da yok . Gelir zaten şimdi ambulans. Sen kapıya çık ambulansı karşıla ." Bulunduğu yerden ayrılmak istemesede ambulansı karşılamak için el mecbur dışarı çıktı genç adam . "Anne teyzeme n'oldu? Koykuyoyum? O da anneannem gibi mi oldu?" Yaşlı gözlerle merak içinde soruyu soran kişi küçük Emir idi. Oğlunun sorusu içinde bir yerleri sızlattı Sahra'nın . Direnmek zorunda olmasıydı bu soru üzerine akmak için fırsat bekleyen göz yaşlarını serbest bırakırdı. Sızım sızım sızlayan gözlerini yumdu derin bir nefes aldı. Belli etmemeye çalışıyordu ama o da oğlu gibi yufka yürekli bir insandı bu onun için oldukça zordu . Oğluna baksa ağlardı bakamadı , Melisaya döndü . Küçük kız da oldukça şaşkın görünüyordu . "Melisa , Emir'i içeriye götürür müsün ? Bizi içeride bekleyin tamam mı ? " Küçük kız kuzenin elinden tutarak onu mutfaktan uzaklaştırdı . Çocuların çıkmasıyla derin bir nefes aldı Sahra . Akmak için bekleyen göz yaşlarını serbest bıraktı. Ambulansın gelmediği her saniye içinde ki panik ve endişe tortusu gittikçe çığ gibi büyüyor ve daha fena bir hale geliyordu . O an Ahueda'nın yanı başında dikilirken aklından sayısız kötü düşünce geçti . İçi içini yerken bir yandan Ahueda'nın nabzını ve nefes alış verişini düzenli olarak kontrol ediyordu . Bu sırada elinde bir battaniye ile Sevilay Hanım girilş yaptı ."Kızım bu olur mu ?" . Kızını hala yerde baygın halde görmek endişesini artırdı yaşlı kadının. "Ne oldu böyle birden bire ? Hiçbir şeyi yoktu benim çocugum." "Ver Sevilay teyze üzerini hafifçe örtelim de bedeni ısısını kaybemesin. Nedenini bende bilmiyorum . Zaten bir şey olsa da söylemez ki o bilmez misin !" Geçen bir kaç dakikanın ardından sağlık ekibiyle birlikte Sercay eve giriş yaptı . Sağlık ekiplerinin ilk müdahelesini gerçekleştirirken Sahra da onlara hasta hakında bilgi veriyordu . Genç kadın ambulans ile birlikte hastaneye kaldırıldı . Bilinci hala kapalıydı . Doktorlar içeride müdahale ederken aile fertleri ise dışarıda bekliyordu . Sevilay Hanım gelmek için diretse de Sercay ve Sahra onu çocuklar ile evde kalması konusunda ikna etmişti. Şimdi ikiside acil kısmının önündeki banka oturmuş Ahueda'nın uyanmasını bekliyordu . İçinddeki sıkıntıyı paylaşma ihtiyacı ile sessizliği bozan Sahra'nın sözleri oldu . "Şimdiye kadar uyanması gerekiyordu . " Bankta öne doğru eğilmiş dirseklerini dizlerine yaslamış vaziyette sessizce yeri izleyen Sercay kafasını hafifçe geriye doğru çevirerek endişeli gözlerle ona bakan kadına baktı . Endişesini anlayabiliyordu . Sahra ve onun arasında kardeşten öte bir bağ olduğunu biliyordu . Nedenini kestiremediği bir nedenden Sahra ile aynı endişeyi o da paylaşıyordu . Onu o halde yerde cansız yatarken görmek içinde bir yerlere fazlaca dokunmuştu. Canın fazlaca yandığını hissetti o an . Vicdan yapıyorsun , dedi içinden bir ses . Bu kadar endişelenmenin sebebi bu . Sebebinin sadece bu olduğuna inanmak istedi o an fazla irdelemedi fakat yüreğindeki huzursuzluğa da engel olamadı . "Uff! Şimdiye kadar gelip birinin bizi bilgilendirmesi gerekirdi . Niye kimse hiçbir şey söylemeiyor . Kaç gündür bu hastane duvarları arasında canımdan bir parça olanlar için iyi bir haber beklemekten yoruldum . " Diye titrekçe soludu Sahra , sözleri göz yaşlarını da beraberinde getirmişti . Yanındaki kadının ağlaması şiddetlenince destek olmak için genç kadının sırtını hafifçe sıvazladı Sercay . Onu da anlıyabiliyordu . Kızcağız kaç gündür hastane köşelerinde annesinden iyi bir haber alabilek için sabahlayıp durmuştu . Sadece bu da değildi ,bu periyodu bir yıldır sürekli yaşıyordu . Üzülüyordu bu genç kadının kaderine . Genç yaşında yaşadıkları zordu . Kardeşi gibi benimsemişti bu kadının hatta öyleki kardeşi Serkan'dan daha öte bile olduğunu düşünüyordu. Aralarında duran su şişesini açarak içmesi için genç kadına uzattı. " Biraz iç , rahatlarsın . Abicim , bak böyle yapma kaç gündür kendini harp ettin zaten . Biliyorum zor ama metanetini korumaya çalış . Birazdan kendine gelir , doktorlar da bilgi verir zaten." diye teselli etmeye çalıştı . Son söyledileri kendini de teskin etmek ister gibiydi. Eve en yakın olan hastaneye getirmişlerdi genç kadını . Alelacele geldikleri için kimseye haber vermemişlerdi. Bu sırada Sahra'nın telefonun sesi duyuldu .Göz yaşlarını hızla silerek çantasından telefonunu bulmaya çalışıyordu genç kadın. Bunu o kadar teleşla yapıyordu ki bulması daha zor bir hale geliyordu . Duymak istemediği şeyleri duymaya mecbur kalmaktı endişesi . Hiç istemese de insanın bir yanı hep bir kötü haber bekliyordu . Korkuyordu , bir gün bir telefon gelecek ve yeniden .... Genç kadının telaşını fark eden Sercay sakinleşmesi adına koluna dokundu . "Sakin ,Sahra ." Yardımcı olarak genç kadına telefonu bulup uzattı . Bu sırada çalan teleofon susmuş ardından tekrar çalmaya başlamıştı. Bu esnada telefonun üzerindeki arayan kişinin ismini görmüş oldu Sercay . Turgut arıyor ... Gördüğü isimle kuş gibi çırpınan yüreği kortuğunun başına gelmesi düşüncesiyle daha da hızlı atmaya başladı .Hatta sesinden bile anlaşabilecek bir korkuyla yanındaki adama döndü. "A-abi Turgut arıyor..." "Görüyorum Sahra hadi aç ." diye yanıtladı onu Sercay ." Y-yok yok açmayayım . Abi ya bir şey olduysa ya ..." devamını getiremedi . Ya annemi kaybetiysem diyemedi. "Açmadan öğrenemeyiz Sahra . Aklına ilk kötü olan gelmesin . Belki onu öğrenmiştir ." Titreyen elleri ile açma tuşunu kaydırdı , korkarak yanıtladı aramayı genç kadın. -A-alo ? "Sahra ..." dedi karşı taraftan kalın ve tok bir ses . Turgutun sesinde de tam belli olmasada bir endişe vardı. Korkuyla sorularını sıraladı Sahra : - E-efendim Turgut , abi . B-bir şey mi oldu ? Annem mi ? A-anneme bir şey mi- Karşı taraftaki ses , genç kadının korku ve endşe dolu sesini duyunca cümlesinini tamalamasına izin vermeden konuşmaya başladı . - Yok , hayır . Nihal Hanım teyze iyi , yani aynı hala durumu bir gelişme yok . Ben seni şey için aramıştım. Annem aradı da beni şimdi Ahueda fenalaştı falan bir şeyer söyledi çok anlamadım . Yanın da mı Ahueda ? İstemsizce derin bir nefes çekti içine Sahra , az da olsa içine su serpilmişti. . Ardından da sertçe yutkundu . Onlar konuşurken Sercay da sessizce onların konuşmalarına kulak misafiri oluyordu . Bulunduğu karmaşık ruh halinden dolayı "Şey , Turgut , abi . Uff nasıl söylesem . Ahueda yanımda ama burada değil." şeklinde saçma bir açıklama yaptı genç kadın. - Anlamadım Sahra ? Anlayamıyorum. Ne demek burada ama yanımda değil ? - Şey ,Turgut , abi şey oldu . " Sahra ? Söylesene ne oldu ? " Genç adam merakla soludu . Kardeşi için endişelenmeye başlıyordu . Ne diyeceğini bilemezcesine yanındaki adama döndü Sahra . Genç kadının durumu izah edemeyeceğini anlayan Sercay telefonu vermesi adına elini genç kadına doğru elini uzattı. Boğazını temizlerek konuşmaya dahil oldu . - Turgut , Sercay ben . Sercay'ın sesini duymasıyla iyice işkillendi genç adam . " Sercay ? Ahueda iyi mi ? NERDESİNİZ SİZ? " - Hastanedeyiz , sakin ol . Baygınlık geçirdi şu an içeride doktorlar ilgileniyor biz de bekliyoruz. "Ne demek baygınlık geçirdi ? Nerdesiniz ? Hangi hastane ? " diye peşi sıra konuştu genç adam . Sercay" Sizin eve yakın olan hastanedeyiz , uyamasını bekliyoruz." der demez telefonun kapanma sesi duyuldu . Telefonu yanındaki kadına uzatarak "Kapattı ." şeklnde bir açıklma yaptı Sercay . Aradan geçen on-on beş dakikalık bir zaman zarfından sonra bir doktor onlara doğru ilerlemeye başladı . Doktoru fark etmeleri ile birlikte ikiside ayaklandı . İlk konuşan kişi Sercay oldu ." Doktor Bey , durumu nasıl? " Peşine hemen Sahra da atıldı . " Ahueda iyi mi? Arkadaşım iyi mi? Sarı saçlı , mavi gözlü bir kız benim yaşlarımdA . Az önce geldik aslında bayağı da oldu ." Orta yaşlardaki doktor sorularını cevapladı . " Sakin olun hanımefendi . Merak etmeyin hangi hastayı kastettiğinizi anladım. Acilden getirilen genç kadının yakınlarısınız . Şunları söyleyebilirim : Gerekli tektikleri yerine getirdik. Gereken kan tahlili ve muayneyi yaptık fakat ben her ihtimale karşın bir MRA testi istiyorum. Kan değerlerine baktım bir çok değer olması gereken seviyenin oldukça altında . Net bir bilgi olmasa da ben bayılma nedeninin açlık ve yorgunluk olduğu kanısı üzerinde duruyorum ama dediğim gibi bir de MRA testine bakmakta fayda var . Arkadaşlar hastayı şuan hazırlıyorlar . Sonuçlar çıktıktan sonra odama gelin o zaman daha net bir sonuç iletebilirim. Müsterih olun kanımca endişelenecek çok bir şey yok . Acilden giriş yapıldığı için gidip bir hasta kaydı açtırın . Gerisini arkadaşlar halledecektir. Geçmiş olsun." diyerek oradan uzaklaştı doktor. Doktorun açıklaması ile birlikte ikiside dakikalar sonra rahat bir nefes aldı . " Çok şükür .Ben gidip kayıt yaptırayım sen burada bekle o zaman tamam mı abiciğim ?" Tamam anlamında başını salladı Sahra . Az önce kalktığı banka bu sefer biraz olsun rahatlamış bir şekilde oturarak Sercay'ın uzaklaşışını izledi. Aldığı haberle içi bir nebze olsun rahtlamıştı fakat yüreğindeki huzursuzluk halen yerli yerindeydi. Arkadaşının ne kadar zor zamanlar geçirdiğini biliyordu bizzat yakından şahitlik etmişti. Kendisininde hiç kolay bir hayatı olmamıştı fakat her düştüğünde ya Ahuedayı yanı başında bulmuştu ya da Ahueda da onunla beraber düşüp kalkmıştı . Bir başına olduğu dünya da ilk kimsesiydi o kız . Tek yakını ,yoldaşı , can arkadaşıydı. Biliyordu Sahra, ne yaparsa yapsın Ahueda'nın hakkını asla ödemeyeceğini biliyordu . Minnet borcu çoktu dostuna . Ahueda gerçek bir dosttu . Daha da ötesi bir kardeşti , ne çok isterdi küçüklüğünü de onunla beraber omuz omuza geçirmeyi kim bilir belki o zaman ruhundaki kimsesizlik o zaman daha az sızlardı .Yine büyük bir şükür sebebiydi dostu . Düşünceli bir halde önündeki boşluğu izlerken yanağında hissetiği sıcaklıkla elini yüzüne götürdü. Islak yanaklarını fark edince anlamıştı ağladığını . Her ne kadar bu huyundan hoşlanmasa da engel olamıyordu . Yine ağlamıştı . Bu dünya için fazla hassas bir yüreğe sahipti. Duyduğu sert ve hızlı adım sesleri ile başını koridorun girişine doğru çevirdi. Uzun boylu heybetli bir adamın buraya doğru hızla geldiğini fark etti . Biraz daha yaklaşınca ise on metre öteden bile görse tanıyacağı o simayı gördü . Telaşla asansörü akıl edememiş olmalı ki merdivenleri tırmanmıştı . Koştuğu için esmer tenine rağmen kızaran yanakları , ter damları ile parlayan alnı medivenleri nefes almadan tırmandığını kanıtlar nitelikteydi. Genç adam ise nasıl geldiğini bile anlamayacak derecede telaşlıydı . Bir başkası dışarıdan baktığında , sert ifadesinden bunu anlayamazdı fakat Sahra'nın fark etmesi zor değildi . Mizacı gereği her zaman sert olan yüz ifadesinin yanında bir de endişe vardı . Hızla gelen genç adam tanıdık bir sima görmesi ile adımlarını yavaşlattı . Sahra ise onu görmesi ile birlikte çoktan ayaklanmıştı bile ."Turgut ." diye kısıkça mırıldandı. Genç kadının tam karşısında durduğunda gözlerinde gördüğü ıslaklıkla ile birlikte endişesi hat safaya çıktı adamın . " Ne oldu Sahra? Neden ağlıyorsun? Ahu nerde , durumu nasıl? Sahra konuş ,susma !" Telaşla öyle hızlı konuşmuştu ki Sahra cevap vermeye fırsat bulamadı . Genç adamın nefes nefese kalmasının sebebi hızlı koşması değil hissettiği derin endişeydi. Cevap alamayınca farkında olmadan karşısındaki kadının koluna hafifçe dokunarak tekrarladı . "Sahra bir şey söylesene! Neden ağlıyorsun? İyi mi? " Adamın telaşının ve endişesinin fakında olan Sahra kolunu tutan adamın sakinleşmesi için aynı şekilde koluna dokunarak konuşmaya başladı . "İyi , iyi merak etme." Genç adam duyduğu yanıt ile birlikte büyük bir nefes verdi. Yüreğinden büyük bir yük kalmıştı .Sahra devam etti. "Yani henüz görmedik ama doktor iyi olduğunu söyledi." "Nerede şuan peki? Uyandı mı?" "Bilmiyorum . Doktor geldi on beş dakika falan önce durumu iyi , MRA çektirelim dedi. O zaman daha uyanmamıştı ama şimdi uyanmıştır herhalde. Bir daha da kimse gelip bilgi vermedi." "Sen niye ağlıyorsun o zaman ? " diye sordu genç adam . Ne diyeceğini bilemedi o an genç kadın tam dudaklarını aralamış bir şeyler söyleyecekti ki duydukları yalancı bir öksürük sesiyle birlikte ikisi de birbirinden hızla uzaklaşmıştı . Anın rehevetiyle temas halinde olduklarının bile farkında değildi adam . Gelen kişi Sercaydı. "Hoş geldin Turgut."diyerek karşısındaki adama doğru tokalaşmak için elini uzattı . Kendisine uzatılan eli sıkıp , kafasını salladı Turgut . "Eyvallah." "Geçmiş olsun." diyerek elini çekti Sercay. Onu da bir baş selamı ile karşıladı Turgut . Hala aklındaki sorulara yanıt bulamamıştı ." Durumu nasıl , iyi mi ? " "İyi , bende kayıt yaptırmak için danışmaya inmiştik . Testleri yapıldıktan sonra odaya alacaklarmış . Bende doktorun yanına uğrayacaktım şimdi detaylı bilgi alamak için. Gelip haber vereyim dedim ." "Eyvallah , sağ ol ." dedi Turgut . Bu sefer başı ile onayayan Sercaydı . Sahra'ya doğru döndü ." Abicim sen sevilay teyzeyi ara haber ver istersen. " ~~~~~~~~~
Ahueda GÜMÜŞÇÜ: Kafamda tarif dahi edemeyeceğim bir zonklama vardı. Öyle şiddetli ağrıyordu ki kafam patlıyormuş gibi hissediyordum . Gözlerimi araladığımda bulanık da olsa gördüğüm ilk şey beyaz tavan oldu. Gözlerimin içine kum taneleri sızmış gibi acıyordu . Açmakta zorlansam da bir kaç denemenin ardından zor da olsa gözlerimi aralamayı başarmıştım . Bir kaç saniye tavanla bakıştıkan sonra yanı başımda dikilen hemşireyi fark ettim . Hemşire? Hastane? Ben hastanede miydim ki? Benim burada ne işim vardı? En son evdeydim... Kahvaltı ediyorduk... Kolumda yer yer morluklar olan elime açılmış olan damar yoluna takılı olan serumu kontrol ediyordu . İşi bitince beni fark etmesiyle bana doğru döndü. "Hastamız da uyanmış. Geçmiş olsun tatlım." diyerek sevecence gülümsedi fakat ben hiçbir tepki veremedim. Hemen hemen otuzlu yaşlarının sonunda olmalıydı . Benim yanıt vermediğimi fark edince bana durumu izah etti. "Hatanedesin tatlım , bayılmışsın daha sonra ambulansta kendine gelmişsin fakat sonra gittiğin yer çok hoşuna gitmiş olmalı ki tekrar gitmişsin . Ama hiç merak etme şimdi emin ellerdesin. Doktorlarımız seni geri getirmenin bir yolunu buldu. Haha!" Kendince yaptığı espiriye güldü. Bende ise mimik dahi oynamadı. Benim gülmediğimi fark edince gülüşü kesildi . Toparlamak adına boğazını temizledi. " Sen dinlen bende doktora ve yakınlarına bilgi vereyim. Eşin ve kız kardeşinde dışarıda seni bekliyorlardı onlar da gelirler birazdan. " Eliyle hafifçe omzunu patpatladı. " Geçmiş olsun canım." Diyerek yüzünden eksiltmediği tebessümle ile odadan dışarı çıktı. Eşim ve kız kardeşim? Son hatırladığım şey başımın çok fazla döndüğüydü . Gerisi kara bir boşluktu. Gözlerim morluklarla dolu olan koluma kaydı. Hasta kıyafetinin izin verdiği kadar açık kalan kolumda yer yer morluklar vardı. Serumu takmaya çalışırken yapmış olmalılardı. Ben kolumu inceleyip olanları idarak etmeye çalışırken kapı birden açıldı ve birisi koşarak gelip boynuma kollarını sıkıca sardı . " Ahueda ne kadar korktum haberin var mı? Sana bir şey oldu sandım! " Sesinden dahi ne kadar enşelendiği anlaşılıyordu . Yattığım yerden , serum takılı olmayan kolumu sırtına dokundurarak sarılışına karşılık vermeye çalıştım fakat o kadar sıkı sarılıyordu ki bir an boğulur gibi olmuştum . En sonun da zorlanarakda olsa konuştum." Loçkam, eğer biraz daha beni boğmaya devam edersen bir şeyler olacak zaten." Dedeiklerim üzerine hızla kollarını bedenimden ayırdı . Geriye doğru çekilerek hasar tespiti yparmış gibi gözlerini yüzümde ve bedenimde dolandırmaya başladı . emin olmak istermişesine sordu ." İyisin di mi ? Bir şeyin yok, ağrın falan ? Başımda ki zonklama devam etse de daha fazla endişelendirmemek için dile getirmedim. Kafamı hafifçe hayır anlamında iki yana salladım . "İyiyim. Gerçekten iyiyim. " Sözlerim biter bitmez yalancı bir kızgınlıkla koluma bir tane yumuruk geçiriverrdi. " İyiyim diyor bir de. Ben sana dedim değil mi ? Dedim , bir hastaneye gidelim dedim . Ama yok! Hanımefendi hep ben iyiyim bana bir şey olmaz modunda . " Bu kızın elinin cidden ayarı yoktu . Bu sırada Sahara'nın hemen arkasında ayakta dikilen ağabeyimin sesi duyuldu . "Kardeşimi azarlaman bittiyse müsade edersen bende bir ifadesini alayım." Ağabeyimin sözleri üzerine Sahra oturduğu yerden kalkarak odadaki koltuklara doğru yöneldi. Her zaman yüzündeki sert ifadeden ödün vermeyen ağabeyimin bu kez hararelirinde endişenin emareleri vardı . Yüzü her zaman ki gibiydi ama gözleri endişe ile bakıyordu . O da tıpkı Sahra gibi ilk önece bir süzdü beni , iyi olup olmadığımı anlamak için . "İyisin?" diye sordu . Düşüncesini tasdiklemek için soruyordu bunu, bildiği bir şeyden emin olmak için . Onu başımla onaylayınca gözlerindeki endişenin az olsa kayboluşuna gözlerimle şahit oldum . Ardından yanıma iyice yaklaşarak baş ucumda durdu. Yüzümü koca avuçları arasına alıp başıma bir öpücük kondurdu . Derin bir nefes vererek geri çekildi . İyi olduğum kanatine varınca rahatlamıştı. Ağbeyimin kelimelerle pek işi olmazdı tıpkı babam gibi . Ama güzel severdi. Yalancı bir öksürükle bir kaç adım daha gerileyip yatağın yanı başında ki sandalyeye oturarak elimi kavradı . Sorgu ve merak dolu gözlerini gözlerime çıkardı . "Ne oldu ? " diye soruyordu . "Neden oldu ?" . Sesli dile getirmedi ama ben anladım . Bilmem dercesine omuzlarımı indirip kaldırdım . Bu sırada kapı tıklatıldı . Odaya orta yaşlarda bir doktor ardından da o girdi. Doktor "Geçmiş olsun" diyerek direkt hasta dosyasına doğru yönelirken onun dikkati benim üzerimdeydi.Bakışlarında ki manidarlığı görmemek için kör olmak gerekirdi. Hatta öyle ki bir an ağabeyim bile bir şeyleri anlayacak diye korkmadım değil. O bana inatla bana bakarken ben dikkatimi dosyayı incelemeyi bitiren doktora verdim. "Nasıl hissediyorsun kendini ? " diyerek bana doğru yaklaştı saçlarında yer yer beyazlıklar olan , orta yaşlardaki doktor . "İyiyim . Biraz başımda bir zonklama biraz da ağrı hıssediyorum. " " O kadarcık bir ağrı normal , başka bir rahatsızlık duyuyor musun ?Mide bulantısı ? Göz kararması ? Baş dönmesi ?" Doktoru hayır anlamında kafamı sallayarak yanıtladım . "Güzel , zaten korkulacak bir şey de yok görünüyor . Tomografi sonuçlarını inceledim . Kafana herhangi ağır bir darbe almamışsı neyse ki. Genelde böyle vakalar da beyin kanamasından şüpheleniriz ama böyle bir durum söz konusu değil . Sonuçların gayet iyi fakat kan testi sonuçların için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil . Değerlerin oldukça düşük neredeyse ileri seviye sayılabilecek derece bir düşüklükten bahsediyorum. Hatta öyleki ailenin senin için nasıl endişelendiklerini görmesem seni aç bırakıp eziyet ettiklerini bile düşüne bilirdim ." Ağbeyim , doktorun son sözleri üzerine sertçe mırıldandı . "Hasbinallah ." Doktorun espirisini ciddiye almış olmalı ki sinirlenmişti. "Neden bayılmış olacağın konusuna gelirsek eğer ikinci bayılma gerçekleşmeseydi belki bunu sadece kan değerlere bağlayabilirdim fakat ambulansta bir kez daha bilinç kaybı yaşamışsın . Ben bunu sadece fiziksel değil tranvatik bir duruma da bağlı olduğunu düşünüyorum . Genel de bu tip vakalarda korku , stres, kaygı veya yorgunluğun beraberinde getirdiği bir durum olarak karşılıyoruz. Daha önce de böyle bir durum yaşadın mı ? Kısa ya da uzun süreli bir bilinç kaybı yaşamış mıydın?" "Yok, kardeşim daha önce böyle bir şey yaşamadı ." "Evet , daha önceden de bir kaç kez böyle olmuştu ." Benim yerime bu esnada ağabeyim ve Sahra ' dan iki farklı yanıt geldi. Doktorsa kafa karışıklığı ile bana döndü. Neden benim adıma cevap verirlerdi ki ! Sahra bir sırrı ifşa etmişçesine gergince dudığının kenarını kemirerek bir bana bir ağabeyime bakarken ağabeyim ise çatılmış kaşları ile bana bakıyordu . Az önce bana yöneltilen soruyu yanıtladım . "Uzun zamandır böyle bir durum tekrarlanmamıştı , arkadaşımın bahsettiği bir kaç yıl önce bir iki kere olmuş basit bir şeydi. " "Anladım. Merak ettiğim bu durumun kronik olup olmadığıydı. Böyle bir durum yok anlaşılan." diyerek kafasını salladı doktor . " Az önce de belirttiğim gibi değerlerin oldukça düşük. Sana bir kaç takviye yazacağım. Bunları mutlaka aksatmadan al . Kendini yormamaya çalış, bol su tüketimine dikkat et. Bunlar fiziksel olarak yapman gerekenler. Gelelim işin diğer tarafına . Basit gibi görünebilir ama stres ve yüksek kaygının ileri boyutlarda olduğu durumlarda bu gibi olaylara karşılaşabiliyoruz . Şu sıra zor bir zamandan mı geçiyorsun ?" Doktor öyle bir anda sorunca cevap veremeden öylece kaldım. Ne desem bilemedim. Doktor ile birlikte diğer üç kişinin de cevap bekleyen bakışları bendeydi. " Yani, sayılabilir." Bu sırada ister istemez onunla kesişti bakışlarım. Tam doktorun arkası sıra dikiliyordu. " Vizelerim var bu sıralar da. Onun stresi var üzerimde biraz belki bu da tetiklemiş olabilir. " Yalanıma kınarcasına bakışlarla karşılık verdi. Hatta öyle ki bakışları neredeyse" Yok ya? Öyle miymiş?" der gibiydi. Bunun üzerine kendimi sanki dünyanın en büyük yalanın söylüyormuş gibi hissederek bir daha ona bakamayarak doktora döndüm . Doktorsa bir tebessüm ile konuşmaya başladı. " Ooooo! Sen daha vizeler de bayılıyorsan küçük hanım , finallerde ne yapacaksın? Ne bölümü okuyorsun söyle bakalım seni böyle zorlayan? İlk senen mi yoksa ?" " Mimarlık. İlk senem değil üçüncü sınıf öğrencisiyim . " " Mimarlık? Kim bilir tıp okusan neler olacaktı. Biz fakülte zamanlarındayken kütüphanelerde sabahladığımı bilirim. Sizin bölümde zordur elbette ama ben hiç bir fakültenin tıp kadar bedbaht olduğunu görmedim. Öldürmez süründürür . Ama bak gel gör ki geldi geçti. Benden sana bir büyük tavsiyeyi dert etme bu kadar , gelip geçici, bak ben dert ettimde ne oldu sanki. " Bu esnada yer yer beyazlar olan saçlarını işaret etti. " Saçlarıma aklar düştü. Stres zarar. " Hafifçe öksürerek devam etti. " Stresden uzak dur, sana yazdığım takviyeleri de al . Kendine dikkat et. Geçmiş olsun." " Sağ olun." Ağabeyimden tarafa dönen doktor. " Benimle biraz gelebilir misiniz?" dedi. Doktorun isteği üzerine ağbeyim ayağa kalkarak odadan çıkan doktora eşlik etti. Birkaç saniye içerisinde ikisi de odadan ayrılmıştı. " Ne oldu ki şimdi? Doktor niye çağırdı ki ? Bir şey varda bize mi söylemiyorlar yoksa? " Evhamlıca oturduğu koltukta kıpırdandı Sahra . Ayakta dikilmekte olan Sercay ise koltuktaki boşluğa kendini bırakarak yanıtladı. " Bir kaç prosedür için falan çağırmıştır ya da ilaçlarla ilgili bilgi falan verecektir. Sakin ol ." Bu sefer bana dönen bakışları ile suratımı incelemeye başladı. Rahatsız eder gibi yapmıyordu bunu. Yüzümden sonra bakışlarının bir diğer adresi serum takılı kolum oldu. Kaşlarının çatılışına an ve anbean şahit oldum. " Kolun? " O kadar dikkatli bakıyordu ki benim de bakışlarım onun yüzünden koluma döndü. Yer yer moraramalar dirseğimin biraz üstünden bileğime kadar devam ediyordu . Damar yolu açmaya çalışırken olmalıydı. Küçüklüğümden beri ne zaman kan aldırsam ya böyle bir işlem yapılması gerkse hem cildim fazla reaksiyon gösterirdi hem de uygun bir alan bulmakta zorlanırlardı . " Morluklar? Yeni mi ?" " Sorun yok. Burada olmuştur önemli değil. " Diyerek geçiştirdim. Fakat onu geçiştirmem hoşuna gitmemiş olmamalı ki homurtusu duyuldu . "Ünemli değil ! Zaten senin için canının ne önemi var." Eğer duymadığımızı sanıyorsa yanılıyordu çünkü bende Sahra da gayet iyi duymuştuk. Tam cevap vermek için ağzımı açacaktım ki Sahra konuyu değiştirerek engel oldu. "Annemden bir haber var mı ağabey? Konuştun mu ,hastenede bir tanıdığım var diyordun ." Yanında ki Sahraya dönerek konuştu. " Eski bir tanıdığımın kardeşi , Nihal teyzenin tedavi gördüğü hastanede doktor. Onunla iletişime geçtim . Bir de o baktı dosyasına , konuştuk ama telefonda görüşmekten ziyade yüz yüze görüşmenin daha sağlıklı olacağını söyledi , hastaneye davetti. Daha bu sabah konuştum bende sana söylecektim fakat bugün olanlardan sonra aklımdan çıkmış. Buradan çıkışta ben götüreyim istersen seni abim? Beraber gidelim." Umutsuzca iç çekti Sahra. Sanki doktorun ne diyeceğini zaten biliyor gibiydi. "Olur "anlamında kafasını salladı. " Tamam abi öyle yapalım." Ardından bir sessizlik oldu. Kimse bir şey demeden öylece önüne bakmaya başladı. Kimse konuşmayınca konuşan kişi ben oldum . "Anneme haber verdiniz mi ?" "Sahra arayacktı ama ?" diyerek yanındaki Sahraya doğru hafifçe döndü . "Haber verdin mi? " Sahra ise Sercay'ın sorusu ile alınına bir sile geçiriverdi. "Ayyy! Ben onu unttum. " Gereksiz bir telaşla ayağa kalkarak pencere kenarına doğru yöneldi. Yürürken bir yandan da çantasından telefonunu bulmaya çalışıyordu . Uzun uğraşlar sonunda bulduğu telefonundan annemi aramak için numarasını tuşladı . Çalan telefon sesi çok net olmasada benim olduğum yerden bile duyuluyordu . Telefon açılmış olmalı ki Sahra konuşmaya başlıdı ya da konuşmak istedi demeliyim çünkü karşı taraftan gelen annemin bağırış sesleri konuşmasına fırsat tanımamıştı . Ne dediğini anlamam pek mümkün değildi sesi boğuk çıkıyordu fakat bu sesinin ne kadar yüksek çıktığını duymamıza engel olmuyordu . Hatta öyleki tekefonun açılması ile birlikte Sahra yüzünü buruşturarak telefonu kulağundan uzaklaştırmıştı . Neyseki bir süre sonra karşı tarafdan gelen sesin şiddetinin azalmasıyla Sahra konuşmaya bailadı daha doğrusu konuşmaya çalıştı . "Sevilay teyzeciğim-" ... "Çok haklısın ama-" ... "Özür dilerim , Sevilay teyze! Estağfurullah onedemk öyle! Ama bak-" ... Sahra'nın sesi en sonunda isyan edermiş gibi çıkmaya başlamıştı . " Ya ama Sevilay teyze sen benim kendimi açıklamama izin vermiyorsun ki!" ... "Eminim çok haklısındır Sevilay teyzeciim ama ben son dediklerinden hiç bir şey anlamadım ki! Üzgünüm ama Arnavutçam o kadar iyi değil." Bu sefer uzun saylabilecek derce sessiz kalıp karşı tarafı dinledi . Ardından sadece "Tamam . Sevilay teyze .Söyl-" diyebilmişti ki şaşakınca bana doğru döndü ardından telefonu kulağından uzaklaştırdı . "Kapattı. Suratıma kapattı ." Şaşkın ifadesine bu halde olmasam normal bir zman diliminde katılana kadar gülerdim . Surat ifadesi öylesine komikti ki. Sanki ilk defa annemden böyle bir muamele görüyormuş gibiydi . "Sevilay teyzeyi ilk defa bu kadar kızgınken gördüm ayy, aman duydum!" Üzerinden atamadığı şokla birlikte pencereden uzaklaşarak az önce kalktığı koltuğa tekrar yerleşti . "Çok sinirliydi." "Kadın haklı . Zar zor ikna ettim zaten gelmemesi için . Biz sana arayıp haber veririz dedim öyle ikna oldu . Evden çıktığımızda saat daha on iki olmamıştı . Şİmdi saat üçe geliyor geliyor .Endişelenmek en doğal hakkı." Saat üçe mi geliyor? Ben ne kadar süredir baygındım ? " Ben de hak veriyorum zaten abi ama Sevilay teyzeyi ilk defa bu kadar sinirli gördüm . Hatta küfür bile etmiş olabilir çünkü en son Arnavutça konuşuyordu dediklerini anlayamadım ." Her şey olmuş olabilirdi söz konusu annem olunca yapmaz diyemiyordum . İnanılmaz bir Arnavut damarı vardı . Öfkelenince otomatikmen şivesi kayıyordu . Kapının açılmasıyla ağabeyim koca cüssesiyle odaya giriş yaptı . İçeri girip kapıyı kapattıktan sonra hepimize kısaca bir bakış atıp az oturduğu yanı başımdaki sandalyaye tekrar yerleşerek bana doğru döndü. Hiç bir şey dememeden düşünceli düşünceli öylece yüzümü inceledi bir süre . Bu hareketi sadece benim değil diğerlerininde garibine gitmiş olmalı ki onlarında meraklı gözleri üzerimizdeydi. En sonunda dayanamayarak huzursuzca yerim de kıpardım . "Ağabey?" Ona seslenmem ile irkilerek daldığı düşünceler arasından çıkarak dalan gözlerini gözlerime çıkardı . Ama yine bir şey demedi. Oldukça düşünceli görünüyordu . "Ağabey? Bir şey mi oldu ? Niye öyle bakıyorsun?" Kısık olan ama olabildiğince yüksek çıkarmaya çalıştığım sesimle konuştum . Kafasını bir kere hayır anlamında hafifçe salladı . "Yok bir şey olmadı kızım . Neden sordun ? Ya da oldu da ben mi bilmiyorum?" Ağabeyim öyle bir anda sorunca kısa bir süre kaldım . Sesinde üstü örtülü imalar mı vardı yoksa ban mı öyle geldi bilmiyorum. "Yok bir şey olduğundan değil de ne bileyim sen öyle bir şey demeyince merak ettim. Doktor mu bir şey dedi gibisinden sordum." Bir nefes vererek oturduğu sandalye de iyice arkasına yaslandı . "Doktor bir şey demedi . İlaçlarını alsın kendine dikkat etsin , yorulmasın falan . Hatta çıkış işlemlerini yaptıktan sonra gidebilirsiniz de dedi. " Ağabeyim iyi şeyler söylüyordu fakat yüzündeki ifade için aynı şeyi söyleyemeyecektim . Bu ifadesi bedenimde soğuk bir üpertiye neden oldu . Gözleri öyle uzak bakıyordu ki. Sanki az önce endişeyle kavrulan adam gitmiş yerine başka birisi gelmişti. Neşeyle Sahra söze atıldı ."Ohh! Çok şükür . Ne diye duruyoruz o zaman gidelim de yaptıralım şu çıkış işlemlerini. Kaç gündür hatane odalarında durmaktan afaganlar basıyor beni zaten ." Diyerek oturduğu yerden ayaklandı . Onun kalkması ile Sercay da kalmıştı fakat ağabeyim kıpırdamamıştı . Ağbeyimin hareket etmeden kilitlenmişçesine bana bakışı içimdeki huzursuzluğun artmasına neden oldu . Hareketleri , bakışları oldukça uzak ve soğuktu . Ağbeyimin kıpırdamadığını fark eden Sahra garipsercesine konuştu . "Ee hadi gitmiyor muyuz ? Siz işlemleri hallede durun bende Ahueda'ya yardım edeyim hazırlanması için ." Ağbeyim hiç istifini bozmadan cıkladı . "Cık . Siz gidin ben yardım ederim kardeşime . Bir de size zahmet işlemleri halledin biz de birazdan geliriz ." Ağbeyim bunları söylerken dahi onlardan tarafa dönmemişti . Aynı şekilde uzak bakışlarını üzerimde sabit tutuyordu . Sahra anlamzca ağabeyime bakarken aynı ifade Sercay'ın yüzünde de vardı ama irdelemdi. "Tamam o zaman biz aşağıdayız . " Yanındaki Sahra'nın hafifçe sırtına dokunarak ilerletmeye çalıştı . "Hadi abicim biz çıkalım. " Sahra ise aynı şekilde olanları anlamaya çalışıyordu fakat Sercay'ın yönlendirmesi ile el mecbur çıkmak zorunda kalmıştı . Bir anda sanki odaki hava bile değişmişti . Yüreğimde ki ürperti pek de iyi şeyler olmadığını fısıldıyordu , ağabeyimin bakışları ise bu durumu tasdikler nitelikteydi. Onlar odadan ayrıldıktan son sadece ikimiz odada tek kaldığımızda tek kelime etmedi . Sanki konuşmamaya yeminli gibiydi. Ne bir şey söylüyor ne de bir an olsun ,babamdan aldığı o kömür karası gözlerini üzerimden çekiyordu . Bir süre sonra sessizliğin canıma tak etmesiyle konuşan ilk ben oldum . "Ağabey?" Sesim oldukça kısık ve temkinliydi. Ağabeyimin bu halleri beni inanılmaz derecede geriyordu . Ne olmuştu ? Az önce odadan çıkan adamla şu karşımda oturan kişi aynı değildi sanki. Bir şey mi olmuştu ki bakışları bu denli değişmişti? O süre zarfında ne olmuş olabilirdi ki? Cevap vermeden yüzüme öylece bakması artık beni sadece germiyor aynı zamanda sinirlendiriyordu . Bana böyle bakmasını gerektirecek ne yapmış olabilirdim ? Zaten saatlerdir baygın yatıyordum . "Ağabey? Bir şey mi oldu? Neden öyle bakıyorsun?" . Yaslandığı sandalyeden uzaklaşarak hafifçe bana doğru eğildi . Hareketleri öyle yavaştı ki sanki sabrımı test ediyordu . "Bilemem . Onu sen bana söyleyeceksin ." "Ne diyorsun ağabey , neyi söyleyeceğim ? " Olduğum yerde olabildiğince dikelmeye çalıştım ."İyi misin sen ? Bir gariplik var sende . Konuşmayacak mısın? " "Ben gayet iyiyim . Konuşacağım konuşacağım ama belki ben konuşmadan önce senin anlatmak istediğin bir şeyler vardır diye beklidim ama sessizliğinden anlaşılan o ki anlatacak bir şeyin yok . Ama ben yine sana son bir kez daha sormak istiyorum .Bana söylemek istediğin bir şey var mı Eda? Bilmem gereken bir şey var mı ? " Öğrenmiş olamazdı değil mi? Bunca yıl anlamamışken şimdi bir anda anlamış olamzdı . "N-ne diyorsun ağabey sen? " Kendimi bir an tıpkı bir sorgudaymış gibi baskı altına hissettim . Gerginliğimi anlatmayacağım bir boyuttaydı . Olabildiğince belli etmemeye çalışmıştım fakat sesimin titremesine engel olamamıştım. Ben her ne kadar belli etmemek için çabalasamda karşımdaki adam ağabeyimdi . İnsanlaı okumak onun mesleğinin bir parçasıydı . "Neyden bahsettiğini anlamıyorum . " İyiyice öne doğru eğilerek dirseklerini dizlerine dayadı. Ellerini bir birbirine kavuşturarak bana üstten bir bakış attı . Kafasını "anladım" dermiş gibi aşağı yukarı salladı . "Anladım .Demek neden bahsettiğimi anlamıyorsun . Peki o zaman ben sana şöyle izah edeyim. " Ellerini ayırarak oturduğu yerde iyice dik bir konuma geldi. Bir elini deri ceketinin içine sokarak pakatlenmiş bir gül demeti çıkardı . Bense bu sırada onu şok içinde izliyordum . Kara gözlerinin daha da koyulaştığına anbean şahit oldum . Bu gül demeti nereden çıkmıştı , soğukkanlı bu öfkesinin nedeni neydi bilmiyordum . Bana doğru uzatığı gül demetini almadan öylece bakakalmıştım . Bir kez daha uzattı ,alamadığımı fark edeince kucağımda duran ellerim arasına zorla iliştirdi. " Alsana güzel kardeşim neden çekiniyorsun? " "A-bi bu ne ? Ben hiç bir şey anlayamıyorum ." İnanmazcasına dudakları kıvrıldı . Suratında alayvari bir hava vardı . "Hiçbir şey anlamadın demek . Oku o zaman ! Anlarsın." Sesi öylesine sinirli ve serttiki ... "Neyi okuyayım? Ağabey dalga mı geçiyorsun neler oluyor?" "Valla neler olduğunu sen bize anlatacaksın küçük hanım . " Kafasıyla elime zorla tutuşturduğu gül buketini işaret etti. "Kartı oku . Belki o zaman anlarsın ne demek istediğimi. " Dedikleri ile birlikte kafamı eğip ellerime tutuşturduğu gül buketine baktım. Paketlenmiş içinde üç adet gül olan bir buketti. Ancak dikkatli bakınca üzerinde bir kart olduğunu fark ettim. Kartın üzerinde bir not yazılıydı : Ceylan gözlüm duydum ki hasta olmuşsun , sana ilaç olarak sevgim ile birlikte bu çiçekleri yolluyorum. En kısa zamanda iyileşmen dileğiyle...
Seni çok seven sevgilin:) " Şimdi söyle bakalım Eda Hanım , bu ne demek oluyor?"
- Bölüm Sonu -
|
0% |