Yeni Üyelik
7.
Bölüm

5. Bölüm:

@birbilinmeyen_kale

•Olayların kızıştığı bölüm ile karşınızdayız. 5. Bölüme hepiniz hoş geldiniz.

 

• Umarım keyif alarak okuduğunuz , bol yorumlu bol oylu bir bölüm olur .

 

• Neden bilmiyorum ama bu bölüm için içimde apayrı bir heyecan var. Tepkilerinizi merakla bekliyor olacağım, yorumlarda buluşalım .

 

•Keyifli okumalar 📖💙

 

............................................................................

 

Bazı insanlar girerdi hayatınıza , hiç istemeden dahil ederdik onları . Ansızın olurdu her şey. Daha sonra da asla kurutulamazdınız onlardan. Bir mengene gibi bir ömür boyu bırakmazlardı peşinizi. Ne yaparsanız yapın ne kadar çabalarsanız çabalayın yine de kurtaramazdınız kendinizi onların esaretinden. Ömür boyu sırtınıza bir yük , ayağınıza bir pranga olarak kalırlardı .

 

İşte bu adamda benim hayatıma mengene gibi yapışan o iğrenç varlıklardan biriydi . Ne yaparsam yapayım nereye gidersem gideyim peşimi bırakmayan sırtımda bir yük , ayağımda bir prangaydı .

 

_____

 

" Ceylan gözlüm bu adam kim ?"

 

İlk önce benimle olan temasını kestim. Ardımdan da hızlıca bir kaç adım uzaklaştım. Pislik her yerde karşıma çıktığı yetmiyormuş gibi bir de üzerime abanıyordu.

 

Hunharca bana yapışan kolundan ani sıyrılışım Sercay 'ın da dikkatini çekmiş olmalı ki hemen bir kaç adımda yanımda biterek onunla arama girdi. Ve bana dönerek konuşmaya başladı. " Ahueda bu adam kim ? "

 

Takıntılı sapığım ! Aynı zamanda kendisi ayaklı bir suç makinesi ..

 

Tabi ki gevşek yavşak mahlukat bu soru karşısında kırmak istediğim ağzını yaya yaya cevap verdi. " Sana kim lazımdı birader? Sen ne diye yavuklumla arama giriyorsun bakayım ? Çekil şurdan. Asıl sen kimsin ulan?"

 

Aaaaaa !Ama ya gerçekten bugün bitsindi , lütfen bitsindi. Bir günde iki kere bu pislik ile yüz yüze gelmek cidden bünyemin kaldırabileceği bir şey değildi.

 

Hele ki Sercay ve bu mahlukatın karşılaşması hayatımda isteyeceğim son şey bile değildi.

 

Ayrıca bu geri zekalı yine ne saçmalıyordu , yavuklum mu demişti o ?

 

" Ne saçmalıyorsun sen yine be ? Ne yavuklusu kes şu zırvalıklarını ! Ne diye her seferinde karşıma çıkıp duruyorsun sen ? Beni mi takip ediyorsun ?" diyerek önüme adeta set gibi kurulmuş Sercay ' ı hafif yana doğru ittirerek Cevdet 'in üzerine doğru yürüdüm. Elbette bu yaptığım büyük bir hataydı çünkü bu hareketim sadece o pisliğin suratında ki o tiksindiğim sırıtışın daha da büyümesine sebep olmuştu. Sinirlenmemden zevk alıyordu manyak .

 

Sinirlerimi zıplatan ses tonuyla koşmaya başladı . " Yalan mı söylüyorum ceylan gözlüm ? Niye saçmalayayım ? Gayet medenice yavuklumun etrafında dolanan herifin kim olduğunu anlamaya çalışıyorum hatta onunla tanışmaya çalışıyorum sadece. Ne var ki bunda ? Biliyorsun hatta bunu en iyi sen biliyorsun ki ben çok medeni bir adamım güzelim . " deyip sahte küçük bir kahkaha attı .

 

Bana şöyle salak saçma hitaplarda bulunması beni çileden çıkarıyordu. O da zaten bunu bildiği için daha çok yapıyordu. Bir de şuan buna bir başkasını özellikle de tanıdık birisinin şahit olması işleri daha da yokuşa süren başka bir konuydu. Kendime mukayyet olmalıydım. Çocuklar buradaydı , Sercay vardı, onların bu herifle olan diyaloglarımıza şahit olmaması lazımdı .

 

İşlerin daha büyümemesi için sinirlerime hakim olmalıydım ama ben ne kendime ne de sinirlerime mukayyet olamayarak öne doğru atılıp haykırmaya başladım .Konuşurken işaret parmağımı bilinç dışı bir şekilde kaldırmış tekditvari bir şekilde sallıyor her kelimem de ses tonum daha da artıyordu.

 

" Bana bak adi pislik ! Derhal def olup git buradan , bir daha da karşıma çıkıp beni rahatsız etme-

 

Fakat cümlemi tamamlama engel olan bir şey olmuştu. Sinirle söylenirken fark edemediğim bir şekilde Cevdet'in dibine kadar girmiştim fakat aniden belime dolanan büyük bir kol tarafından kendimi havada buldum ardından da hızla ama sarsılmadan geriye çekildim. Tabi ki bu kişi Sercay abi yani Sercaydan başkası değildi. Beni ondan uzaklaştırdıktan sonra belimdeki kolunu çekerek hızla koluma doladı. Ardından da gözlerini gözlerime sabitledi ama sabitlemez olaydı. Gözlerinde gördüğüm şeyler pek hayra alamet değildi. Gözlerinde ki öfke ve merak parıltılarını görmemek için kör olmak gerekti.

 

" Ahueda? Bu adam kim ve seni rahatsız mı ediyor? Burada neler oluyor?" Diyerek sakin tutmaya çalıştığı ses tonuyla sorularını sıraladı.

 

Kesinlikle Cevdet pisliğiyle hiç muhatap olmamalıydım. Offf!

 

Tabi ki biz Sercay abi ile manasızca bakışırken Cevdet boş durmamış zehirli dilinde ki zehirleri akıtmaya devam etmişti. " Sana ne lan pezeven* ? Benim kim olduğumu seni ne ilgilendirir ? Uzak dur kızdan . Şşşşy hop kime diyorum ! Lan dallama bırak , ceylan gözlümün kolunu . " Diyerek yanımıza adımladı ve kolumun üzerindeki Sercay 'ın kolunu tutarak çekme girişiminde bulundu.

 

Senin ceylan gözlün batsın emi ! Başına ceylan kadar taşlar düşsün. Ya sabır!

 

İşittiği sözlerle gözlerindeki öfkenin daha da arttığına şahit olduğum Sercay sanki sabrının son demlerindeymiş gibi derin bir nefes aldı sonra gözlerime bir şey anlatmak istermişcesine baktı fakat ben anlayamadım.

 

İlk önce kolunun üzerinde ki Cevdetin elini bir hışımla geriye doğru savurdu ardından da Cevdet 'i omzundan iterek bir kaç adım gerilemesini sağladı.

 

Olayların büyüyeceğini anladığımda çocuklara parka doğru gitmeleri için küçük bir direktif verdim zaten yeterince korkmuşlardı ve bu olayın devamına daha fazla şahit olmamaları gerekiyordu . Sabah gözleri dolan Emir ' in bu defa gözlerinde korkunun kırıntısı dahi yoktu. Hatta küçük olanın o olmasına rağmen bir ağabey edasıyla kızların her ikisinin de ellerinden tutup buradan hızla uzaklaştırmıştı.

 

Dikkatimi çocuklardan çekip diğer tarafa verdiğimde her ikisinin de bir birbirine adeta bir kaşık suda boğmak istermişçesine bakışlar attığını gördüm. Müdahale etmezsem bu sefer gerçekten çadır karışacaktı.

 

" Sen ne dediğini sanıyorsun ? Ağızından çıkanlara dikkat et yoksa bir daha kine bu kadar sakin kalmam." Diyerek son bir ikaz da bulundu Sercay . Fakat bu insan müsvetlisi ikazdan falan anlamazdı . Nitekim öyle de olmuştu sinir bozucu bir kahkaha attı ilk önce ruh hastası sonrada bünyemde büyük bir tiksinti yaratan bakışlarını bana çevirdi.

 

" Hahaha! Duydun mu ceylan gözlüm? Bir kez daha bu pezeven*e pezeven* dersem ölermişim. Ne kadar çok korktum anltamam. " Demesiyle bu kez kendine hakim olmayan Sercay'ın yumruğunun Cevdet 'in gözünde patlaması bir oldu.

 

Olayın refleksiyle dudaklarımın arasından bir "Hiii!" nidası kopuverdi ama şaşkınlığımı hızla üzerimden atarak Sercay 'ın yanına koştum.

 

Bu hiç iyi olmamıştı işte hemde hiç iyi olmamıştı. Onun bu işe bulaşmaması gerekirdi .Hatta kimsenin bulaşmaması gerekti . Ben zaten yeterince bu zehre bulanmıştım bir başkasının daha başını yakmasını , bu olaya dahil olmasını istemiyordum çünkü Cevdet tekin bir insan değildi!

 

Tam Cevdet 'e bir tane daha indirmeye hazırlanıyordu ki yumruk yaptığı elini son anda havada yakaladım. İki elimle anca zapt edebilmiştim koca yumruğunu .

 

"Sercay dur! Lütfen bırak değmez." Diyerek göz teması kurmaya çalıştım , başardım da .Bir süre gözlerini gözlerimden ayırmadı öylece durduk . Yine aynı şey oluyordu , tıpkı az önceki gibiydi bakışları bir şey anlatmaya çalışıyordu , o gözlerde çok şey vardı , bir çok şey ifade ediyordu belki de ama ben şu an yaşadıklarımın tesirinden midir bilinmez yine hiç bir şey anlayamamıştım .

 

Kalbimin sanki göğüs kafesimi parçalamak istermişçesine atmasının sebebi korkumuydu yoksa daha yoğun başka bir duygumuydu sahiden ayırt edemiyordum artık .

 

" Lütfen " diyerek yeniledim isteğimi .

 

Ben Sercay ' dan hâlâ aynı pozisyonda bir yanıt beklerken nihayet beklediğim cevabı vermişti. " Tamam, tamam bırak elimi bir şey yapmayacağım." Demesiyle yavaşça yumruk yaptığı elinden usulca ellerimi ayırdım. Hala temkinli bir şekilde bekliyordum bu yüzden çok uzaklaşmadım ondan belki de uzaklaşamadım ... İki adım mesafe bıraktım aramızda tıpkı onun gibi ve hala yediği yumruğun etkisini sindirmeye çalışan karşımda ki zavallıya baktım . Darbe aldığı gözünü acısını dindirmek istermiş gibi iki eliyle kapatmış adeta öfkeden ışık saçan diğer gözüyle büyük bir nefretle bize bakıyordu .

 

İlk öce uzun uzun Sercay'a baktı ardında hiç dönmesin istediğim gözleri bana döndü . Eğer elimde olsaydı son beş dakikayı geriye almak ve bir daha yaşanmamasını isterdim .

 

Hayır Ahueda son beş dakikayı değil son beş yılı geriye alırdın . Bu herifle ilk tanıştığın beş dakikayı geriye almak ve yok etmek isterdin . Onunla hiç karşılaşmamayı dilerdin .

 

Öfke saçan suratı bana dönmesiyle ifadesi aniden değişti suratındaki öfkeli ifadenin yerini sadistçe bir gülümseme aldı . Konuşmasın istedim , bakmasın , bana gözünü dahi değdirmesin ama olmadı .İlk önce beni baştan aşağı usulca süzdü ama bunu alayla yapmıştı ardından kısaca tekrar yanımdaki adama baktı . Beyninden neler geçtiğini tahmin edebiliyordum çünkü yıllardır onun iğrenç fikirleri ile mücadele ediyordum .

 

Ve tiksindiğim o ses tonuyla konuşmaya başladı . " Sevgilimm , yoksa sen ... Cık cık cık . Nasıl koyduğumuz kuralları unutursun ! Bebeğim bensiz sadece üç yıl sabretmen gerekiyordu ve sen üç yıl bile dayanamadan benim üstüme gül koklamaya mı kalkıştın ? Ceylan bakışlım ben kuralları sana gayet net anlattığımı düşünüyordum oysaki . Ama anlaşılan yanılmışım . "

 

Korktuğum başıma gelmişti işte . "Saçmalamayı kes Cevdet , yeter bugün saçmalama kotanı yeterince zorladın zaten. Şimdi git çünkü her şeyi yanlış anladığın gibi işleri daha da yokuşa sürüyorsun . "

 

Elbette beni dinlemedi , dinleyeceğine inanarak da söylememiştim zaten . Saçmalığını sürdürmeye aynı arsızlıkla devam etti ama yapmaması gerekti yalnız değildik yanımızda bir başkası vardı hem de hiç olmaması gereken birisi . Kimse şahit olmamalıydı bu duruma yıllarca olmamıştı da zaten ama şimdi ...

 

" Yooo , hayatım benim yanlış anladığım bir şey yok . Her şey gayet açık ve net ortada ama benim aklıma bir şey takıldı . Yani şimdi benim gibi yakışıklı karizmatik bir adam dururken neden yaşlı ve çocuklu bir adam ? Hiç senin gibi bir güzelin yanına yakışıyor mu ? " . Bu seferde Sercay'a dönerek konuşmasına devam etti . " Haa , bu arada ceylan gözlüm sevmiyor diye parkın girişinde sigaramı bitirirken sizi gözlemleme fırsatım oldu da oradan biliyorum maşallah kızın varmış çok da tatlı bir kız , dikkat et de zeval gelmesin malum ortalık kötü ne olacağını bilemeyiz . Tasalanma ama bir durum oldu mu hemen bana haber edersin benim elim kolum uzundur , hallederiz . Eee ne de olsa tanış olmuş olduk değil mi şey kardeş ... ? Ah bak nasılda unutmuşum adını sormayı kusura kalma . Neyse lazım da değil zaten . "

 

Zaten kendini zar zor zapteden Sercay , Cevdet'in son dedikleriyle birlikte iyice harlanan öfkesiyle yine ona doğru atılıyordu ki hemen yanımdaki kolundan tuttum bu hareketimle de direkt öfke saçan gözlerinin hedefi olmuştum . İlk defa onu böyle görüyordum .

 

"Dur lütfen ! Bırak ben halledeyim yoksa çığırından çıkacak . " diye ikna etmeye çalışsam da pek duracakmış gibi gözükmüyordu . Son bir umut yine şansımı denedim "Lütfen ! ". Sanki hiç sabrı kalmamış gibi bir hal vardı ama yine de sakinleşmek adına bir kaç saniye bekledi ardından da sabır dilermişçesine gözlerini sıkıca yumdu geçen bir kaç saniyenin ardından gözleri yeniden gözlerim ile buluştuğunda belli belirsiz kafasını iki yana hareket ettirdi bu tamam demekti . İki adım atarak tam yanımda durdu . Bu sefer aramızda ki mesafe bir öncekinden de azdı .

 

Bu sefer Cevdet'e doğru adımlayan taraf ben olmuştum . Sesim bir hayli yorgun ve usanmış çıkmıştı çünkü gerçekten çok yorulmuştum ." Ne istiyorsun Cevdet ? Beni rahat bırakmak için ne istiyorsun ? " İstediği şey gayet açıktı aslında . O da aynı cevabı verdi zaten .

 

" Ne mi istiyorum ? Ne istediğim çok açık ve net ortada ve bunu da en iyi sen biliyorsun ceylan bakışlım . "

 

Canını istiyor Ahueda . Ruhunu sömürmek istiyor . Seni mahvetmek istiyor . Yaşama istiyor , mutlu olma , rahat nefes alama istiyor . Bir ömür boyu onun prangaları ile yaşa istiyor ...

 

Şimdilik de olsa kabul etmek zorundaydım . Bırakmazdı yoksa peşimi , sadece benim değil onların da başına bela olurdu . Hoş ne yaparsam yapayım bırakmıyordu ya zaten benim peşimi. Şu an en doğru olan ne kadar istemesem de kabul etmekti .

 

OLMAZ ! Olmaz Ahueda ! Ben aynı şeyleri tekrar yaşamak istemiyorum . Bir insan bir cehennem de kaç kere yanabilir ? Ben bir daha yanmak istemiyorum . Aldığım nefes yine zehir olsun istemiyorum . Ben o adamın gözleri dahi bana değmesin istiyorum , ne kabulü ?

 

" Tamam . " O kadar kısık ve çaresiz çıkmıştı ki sesim kulaklarımı kapatıp duymamış olmayı diledim . Kimse duymasın görmesin istedim bu çaresizliğimi ama her zaman ki gibi isteğim olmamıştı . " Tamam , kabul ama şimdi gideceksin buradan ve bu insanların peşine düşmeyeceksin zaten bunu gerektiren bir durum da yok ortada her şeyi yanlış yorumladın . Ben sana sonra detaylıca istediğin kadar anlatacağım . Tamam mı ? "

 

Kabul etmeme şaşırsa da bu kısa sürmüştü . Hala şüpheli bir ifadeyle beni ve Sercay'ı inceliyordu. Tam emin olamamıştı hala anlaşılan . Halbuki düşünmesini gerektiren hiç bir şey yoktu ortada . Her şeyi kendi uydurmuştu . Bizim Sercay abi ile aramızda "merheba " dan öteye giden bir muhabbet olmamıştı ikimiz arasında olmazdı da . Belki de bugün ilk defa bu kadar uzun bir diyalog geçmişti aramızda . Ötesi yoktu gerçi olsa da o dahil hiç kimseyi ilgilendirmezdi .

 

Nihayet biraz ikna olmuş olsa da üzerindeki şüphe dolu bakışlardan sıyrılmadan konuşmaya başladı . " Madem öyle diyorsun hayatım sen ne dersen ben inanırım biliyorsun. Sen yok diyorsan yoktur zaten aksi halde olacakları tahmin edebiliyorsundur değil mi güzel sevgilim ? "

 

Hemen yanı başımda ki varlığının hareketlendiğini hissettiğimde bu karşımdaki mahlukatın bir an önce buradan defolup gitmesi gerektiğine bir kez daha kanat getirdim zira bu sefer olacaklara ben bile engel olamayacaktım . " Tamam dedim ya Cevdet hala neyi uzatıyorsun yok işte öyle bir şey . Sen adresi bana mesaj atarsın . Hadi git şimdi. "

 

Ellerini pantolonunun ceplerine yerleştirerek konuşmaya başladı . "Cık olmaz çünkü numaranı değiştirmişsin ya güzelim ben sana nasıl mesaj atayım . Atamam ki. "

 

Mahsus yapıyordu gerçekten mahsus yapıyordu . Numaramı çoktan bulduğuna adım gibi emindim . Tek amacı huzursuzluk çıkarmaktı .

 

" Bunun senin için bir sorun oluşturacağı sanmıyorum Cevdet. Dediğin gibi elin kolun oldukça uzun eminim ki numaramı bulurken de hiç zorlanmazsın . Yoksa yanılıyor muyum? "

 

" Ah ceylan gözlüm ah ! Şu ağzından nasıl da güzel çıkıyor adım . Bir de şu zekan yok mu şu zekan hastasıyım yeminle . Neyse ben gideyim artık çünkü sen öyle istiyorsun. Biz de öyle olur hanım ne derse o . Ben gideyim ama sende buralarda çok durma sevgilim . Aklım kalır sonra . "

 

Dedi ve arkasını dönüp yavaşça uzaklaşmaya başladı ama asıl cehennem şimdi başlıyordu .

 

Açıklamam gereken şeyler vardı , söylemem gerekenler vardı ama benim dilim bunların hiçbirine varmadı. Arkamı bile dönemedim , diyecek bir şey bulamadım.

 

Ne diyecektim ? Ben yıllar önce bir cehennem çukuruna düştüm sen de yanlışlıkla o cehennem çukurundan küçük bir sahneye şahit oldun kusura bakma mı ?

 

Belki de özür dilemeliydim o herif adına , yaşananlar için kusura bakmamasını rica etmeliydim . Yine benim hiç bir suçumun olmadığı bir noktada yine bedel ödemeliydim. O herifin sözleri yüzünden ben af dilemeliydim.

 

Ya da belki de hiç birini yapmamalıydım.

 

Ne kadar süre öylece boşluğa bakarak bekledim bilmiyorum ama en sonunda onun adımı seslenmesiyle daldığım girdaptan çıktım.

 

" Ahueda..."

 

Değişik bir tını da çıkmıştı ismim dudakları arasından . Hâlâ sırtım dönüktü ona ikimiz de kıpırdamadan aynı pozisyonda duruyorduk. Ben kendim de yüzüne bakacak cesareti bulamadığımdan kıpırdayamıyordum ama onun neden hâlâ aynı şekilde durduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu .

 

Derin bir nefes aldım ve gözlerimi yumdum en sonunda içime kaçan sesimi bir yerlerde bulduğumda cılız bir tonda konuştum.

 

" Özür dilerim. "

 

Sesim öyle kötü çıkmıştı ki ben bile hayret etmiştim. Halbuki acımı örtmek konusunda usta bir oyuncuydum , bu 17 yaşından beri yaptığım olağan bir şeydi. Sesimde ki hüznü gizlerdim , kalbimdeki sıkıntıyı , içimdeki öfkeyi , gözlerimdeki kini . Yok sayar yerine koca bir gülümseme takınır ve yola devam ederdim. Ama yıllar sonra ilk defa öyle olmamıştı. Sesimdeki yorgunluğu , ızdırabı gizleyememiştim. Halbuki böyle olmamalıydı .

 

En yakınlarımdan bile sakladığım başımdaki bu belayı hiç olmaması gereken bir yabancıya ifşa etmemeliydim . İlkti. Ve son olmalıydı .

 

Toparlamak zorundaydım derin gülümsemelerin ağır bedelleri vardı bu hayatta. Bu herkes için böyleydi.

 

Bir kez daha yumdum gözümü son bir derin nefes doldurdum ciğerlerime, tam bu sırada sol gözümden firar eden damlaya engel olamadım fakat hemen yok ettim. Biraz olsun toparlamayı başardığım sesimle konuşmaya başladım.

 

"Onun adına özür dilerim ." Konuşurken derin bir nefes alıp ona doğru döndüm . İfadesizce suratıma bakıyordu ya da daha çok bir şeyleri anlamlandırmaya çalışıyor gibi bir hali de vardı . Konuşmaya devam ettim .

 

" Ben ne senin ne de çocukların böyle bir şeye şahit olmasını istemezdim . Sercay abi lütfen kusura bakma , ben -

 

Sözlerimi devam ettirememe sebebim bizzat oydu. Sözümü sertçe kesip konuşmaya başladı. "Ahueda ! " . " Suçun olmayan bir şey için özür dilemeyi bırak . O ... ". Sakinleşmek adına derin bir nefes alıp devam etti. " O herifin yaptıkları yüzünden özür dilemek zorunda değilsin . Hatta hiçbir şey için zorunda değilsin . İstersen açıklama da yapmak zorunda değilsin ama ben senden rica ediyorum . En azından biraz önce yaşananlardan sonra bana bir açıklamayı da çok görmezsin değil mi ? " Diye sordu .

 

Ne diye bilirdim ? Az önceki herif benim saplantılı sapığım , beni bir takıntı haline getirdi . Elde edene kadar düzenli olarak rahatsız ediyor. Kusura bakma seni de yanımda görünce tehdit olarak algıladı , kusura bakma mı ?

 

Söylesem ne olacaktı ? Bu beladan kurtulacak mıydım ? Hayır . Aksine başıma daha büyük bir iş açacaktım . Mutlak suretle annemler duyacaktı , daha da kötüsü ağabeyim öğrenecekti . Olaylar daha da büyüyecekti . Bu Cevdet'i daha da hırslandırmaktan başka bir işe yaramayacaktı.

 

" Aslında pek de açıklanacak bir şey yok . " Diyerek geçiştirmeye çalıştım ama başarılı olmamıştım çünkü o işi iyice eşeleme niyetindeydi .

 

" Ne demek açıklanacak bir şey yok ? O zaman az önce olanlar neydi Ahueda ? O adam kimdi ? Bak ben salak bir adam değilim . Elbette kendimce tahminlerim var ama kimseyi zan altında bırakmak istemiyorum . Ben gerçekleri senin azından duymak istiyorum . "

 

Tahminlerim var derken ? Ah , tabi ya ! Belki de bunu bir kıskançlık meselesi falan sanıyordu . İşte kafada kurmak bu kadar kolaydı . Sesimi kontrol etmeye çalışarak konuşmaya başladım .

 

" Ne düşündüğün önemli değil , dediğim gibi açıklanacak bir şey yok . Unutalım gitsin . "

 

" Unutalım gitsin ? Sen az önce olanların farkında mısın Ahueda ? Peki az daha olabileceklerin farkında mıydın ? Anlaşılan senin sevgiden gözün kör olmuş , olmuş ki o adamın yaptıklarını ört pas etmeye çalışıyorsun ?"

 

Son söyledikleri ile kan adeta beynime sıçradı . Gerçekten de bunu bir kıskançlık meselesi falan sanıyordu . Keşke her şey o kadar basit olsaydı . Ben ne kimsenin suçunu örtmeye çalışıyor ne de suçunu üstlenmeye çalışıyordum . Tek isteğim olayların daha da büyümemesiydi. Ne yazık ki her şeyin fazlaca farkındaydım .

 

" Haddini aşıyorsun !" demekle yetindim tüm öfkeme rağmen fakat o gibi nu tartışmayı kapatmak değil deşmek derdindeydi .

 

"Haddi mi aşıyorum öyle mi ? Senin sevgilin yüzünden az önce çocukların şahit olduğu şeyin fakında mısın ? Peki çocukların gözündeki korkuyu gördün mü ? Ya onu bunu geçtim sen öyle bir adamı nasıl kendine layık görürsün ? Ben senin o sevgilinle bir daha yeğen-

 

Bu sefer sözünü kesen ben olmuştum . İkimiz de yüksek sesle konuşuyordu artık. " YETER! Yeter, kafanda kurup kurup beni yargılayamazsın yeter . Sence ben çocukların böyle bir şeye şahit olmasını ister miydim ? Ben o adamın çocuklar ile karşılaşmasını ister miydim sanıyorsun ? Hiçbir şeyim değil o adam benim olamaz zaten olsa da kimseyi ilgilendirmez . "

 

" Öyle mi ? " diye sordu bu sefer de .

 

" Öyle " diye yanıt verdim bende .

 

" Madem öyle söyle o zaman kimdi o adam ? Sana niye öyle hitap ediyordu ? Sevgilin değilse beni senin yanında görünce niye dellendi ?"

 

Buyur bir de buradan yak . Bu adam söyleyememden ne anlıyordu ?

 

" SÖYLEYEMEM , diyorum neden hala diretiyorsun ?"

 

"NİYE YA NİYE ? Niye söyleyemezsin ? Sevgilin ya da eski sevgilin ifşa olur mu korkun ? Niye söyleyemezsin ? Neden ?"

 

Tam ağzımı açıp cevap verecekken hızla gelip Sercay'ın bacağına sarılan Melisa ile söyleyeceklerimi yutmak zorunda kalmıştım.

 

Sercay sessizce "Bu konu burada kapanmadı . Daha sonra baş başa detaylıca konuşacağız ." demeyi de ihmal etmemişti.

 

"Babacığım iyi misin ? Senin için çok korktum . O adam sana bir şey yapmadı değil mi ? Yanına gelmek istedim ama Emir bırakmadı. " Sercay kızının sözleri ile öfkeli halinden sıyrılıp düz bir surat ifadesi takındı . Başına bir öpücük kondurup kızının boyuna eğilip sarıldı . Bir yandan da kızını rahatlatmak için konuşuyordu . "İyiyim güzel kızım . Bir şey olmadı korkma. Ufak bir tartışmaydı sadece . " Tam o sırada göz göze geldik . Bir yandan kızının sırtınını sıvazlıyor bir yandan da bakışlarını bana dikmiş imalı imalı bakıyordu.

 

Neyse ki hızla bize doğru gelen ikiliyle odak noktam değişmişti . Emir ve Ahsen koşarak bana doğru geliyorlardı daha doğrusu Ahsen koşmaya çalışıyor Emir'in ise onu yavaşlatmaya çalışıyordu . Ahsen kolunu tutan Emir'den kurtulmaya çalışırken bir yandan da onu ikna etmek için konuşuyordu . " Ya Emir bıraksana kolumu . Ya bırak işte bak o adam da gitmiş teyzeme gitmek istiyorum . Offf ya ! Seni Sahra teyzeye şikayet edicem , bırak kolumu ."

 

" Cık . Olmaz , bıyakamam . Bıyakıysam koşaysın , koşaysan da düşeysin . " İtişe kakışa nihayet dibime kadar geldiklerinde Ahsen , Emir'den kurtardığı kolunu sıkıca bana doladı .

 

Anlaşılan çocuklar düşündüğümden daha fazla korkmuştu . Benim yüzümden olmuştu . Külliyen zararsın Ahueda ...

 

"Teyzoş iyi misin ? " Diye soran Ahsen ile dikkatimi ona verdim . İyi olmadığım suratımdan gayet belli oluyordu aslında ama ben inkar etmeyi seçmiştim ." İyiyim bebeğim , endişe edecek bir şey yok ."

 

Onun yüzümü delip geçen bakışlarını üzerimde hissetsem de dönüp bakmadım. Eğilip bir kolumu sıkıca Ahsen 'e diğerini de Emir'e doladım. İkisi de anında sarılışıma karşılık vermişti. Az önce olanlardan sonra onlara sarılmak az da olsa biraz rahatlamamı sağlamıştı . Dakikalar sonra ilk defa huzur dolu bir nefes almıştım.

 

Biten sarılma faslının ardında Sercay söze atılmıştı . " Hadi çocuklar arabaya gidiyoruz beni takip edin . " deyip itiraz etmeme dahi fırsat vermeden çocuklarla birlikte arkasını dönüp ilerlemeye başladı .

 

Ahsen ve benim onları takip etmediğimizi fark ettiğinde ise itiraz kabul etmeyen bir ses tonuyla konuştu . " İtiraz istemiyorum . Sizde bizimle geliyorsunuz. Az önce olanlardan sonra sizi tek bırakacağımı sanıyorsan yanılıyorsun. "

 

Pekala itiraz etmenin kimseye bir faydası yoktu . Bizi bırakmalarında bir sakınca yoktu . Şu an çıkacak hiçbir dedikodu Cevdet faktöründen daha tehlikeli değildi . Bu yüzden bizde peşi sıra adımlamaya başladık. Sercay bir eliyle baston bebek arabasını sürerken diğer eliyle Emir ' in elini tutuyordu .Emir'in elini ise sıkıca Melisa tutuyordu .

 

Biz de Ahsen ile bir kaç adım arkalarından geliyorduk anacak bir süre sonra Melisa'nın , Emir'in elinden tutmasına daha fazla dayanamayan Ahsen , tuttuğu elimi bırakarak hızla Melisa ve Emir'in arasına girdi . Sıkıca Emir'in elini tutarak yürümeye devam etti.

 

Bu sebeple de Melisa onların bir kaç adım gerisinde kalmıştı . Garip bir şekilde Melisa bu duruma bir şey dememişti. Bir süre öylece arabaya doğru yürümeye devam ettik . Ardından elime dokunan minik el ile dikkatimi ona çevirdim. " Sen iyi misin ?" diye kısık bir sesle soran kişi şaşırtıcı olsa da Melisaydı .

 

Melisa çok cana yakın bir çocuk değildi. Genel de çok fazla bir iletişimiz olmazdı. Şuan o bile halimi merak ediyorsa anlaşılan o ki gerçekten kötü görünüyordum. Bende tıpkı onun gibi kısık bir sesle cevap verdim . " İyiyim. Kötü olduğumu da nereden çıkardın ? "

 

Eliyle yüzümü gösterdi. " Suratından anlaşılıyor. Üzgün görünüyorsun. " diye yanıtladı beni.

 

" Bilmem sana öyle gelmiştir . Üzgün değilim biraz yorgunum ondandır belki. "

 

Nedendir bilinmez ikimiz de kısık bir sesle konuşuyorduk ama buna rağmen bizi dinleyen birisi vardı . Omuz silkerek konuşmaya başladı . "Bence yalan söylüyorsun çok belli. Babamla kavga mı ettiniz ?" diye sordu bu kez . Bir an yürümeyi bıraktı ve şöyle bir suratımı inceledi sonrada sorduğu soruyu kendi cevapladı . " Evet , siz kavga etmişsiniz. Babam sana bağırmış olmalı , ona aldırış etmemelisin . Babam öyledir bazen biraz fazla kızar ama bu senin iyiliğin için yaptığını düşünüyor olmalı . Dediğim gibi umursamamaya çalış. "

 

Şu an bir çocuk tarafından teselli ediliyordum . " Hayır, Melisa babanla kavga etmedik bunu da nereden çıktı ? "

 

Bana bir kez daha döndü ve baktı ardından da sanki bir umutsuz vakaymışım gibi kafasını umutsuzlukla iki yana salladı . " Sen çocuk mu kandırıyorsun ? Üzgünüm ama hiç başarılı olamıyorsun. Surat ifaden her şeyi anlatıyor ."

 

Söylediği laflarla hayret etmeden duramadım. Anlaşılan Melisa da tıpkı bizim Ahsen gibi bir büyümüşte küçülmüştü. " Hadi ya ne anlatıyormuş surat ifadem ? "

 

" Kırgın ve üzgün olduğunu anlamak için mülteci olmaya gerek yok . Anlaşılan babam kalbini kırmış. " Söylediği kelimeyle ağzımdan kaçan küçük kıkırtıyı tutamamıştım. Bu ön taraftaki bir kafanın bize dönmesine neden olmuştu. Sercay omzunun üzerinden bize doğru garipseyen bakışlar atmış ardından önüne düşmüştü. Bu da bizi dinlediğini kanıtlar nitelikteydi.

 

Onu umursamadan tekrar Melisaya döndüm . " Mülteci mi ? " diye sorma ihtiyacı hissettim anlaşılan birileri bazı şeyleri yanlış anlamıştı .

 

Neden güldüğümü anlayamamış olamalı ki yüzüme hayretle bakıyordu . "Evet de ne oldu ki ? Mülteci işte . Babaannem konuşurken duydum , mülteciler her şeyi bilirlermiş. "

 

" O mülteci değil de müneccim olmasın sakın ? " .

 

" Karıştırmışım olabilir yani. Ha müneccim ha mülteci ne fark eder. Hem iyi oldu bak bu sayede biraz gülmüş oldun . Alınma ama suratını asınca çok çirkin oluyorsun. "

 

Bundan sonra sessizce arabaya varmıştık . Sercay baston bebek arabasını bagaja koyarken bende çocuklarla arabaya binmek için arka tarafa doğru yöneldim ama beş dakikamızda olaysız geçmiyordu ki bir sorun çıkmasın. Yeni olayımızın adı yer kavgasıydı . Olay kızların her ikisinin de yan yana oturmak istememesi ve Emir'in de ortaya oturmak istememesiydi .

 

" Ya ben bu kızın yanına oturmam Emir sen ortaya otur . " Bu fikri sunan kişi Melisaydı ama ona Emir'den " Ben ortaya oturmak istemiyorum . " Şeklinde bir cevap gelmişti.

 

Ben de öne oturmak istemiyordum misal . Bu küçük insanlar koskoca arabaya sığabilirlerse yanlarına bir yere sıvışmak gibi planlarım vardı ama bu şimdilik pek mümkün gibi durmuyordu .

 

Tam bu sırada bagaja bebek arabasını yerleştiren Sercay yanımıza geldi . Tam arkamda , dibime kadar girmiş ne olduğunu anlamaya çalışıyordu . " Ne oluyor yine çocuklar ? " diye sordu sanki her şey yeterince açık değilmiş gibi .

 

Onu cevaplayan kızı Melisa olmuştu . " Baba ben bu kızla yan yana oturmak istemiyorum." diye kendi sorununu açıkladı .

 

" Melisa ! Çok ayıp hani barışmıştınız kızım , bu ne şimdi ? Bakın zaten yeterince sinirliyim , başım çok ağrıyor lütfen babacığım biraz sabret zaten yolculuk çok uzun sürmeyecek . "

 

Oflayıp puflasa da en sonunda ikna olan Melisa arabaya binip sorun çıkartmadan yerine oturdu. Fakat hala bir sorun vardı . İtiraz bu sefer de Ahsen'den gelmişti. "Teyze ben o kızla oturmak istemiyorum ki ama ! "

 

Off! Alt tarafı beş dakikalık yol gidecektik zaten kafam kazan gibiydi ne olurdu sorunsuzca bir an önce binip de gitseydik .

 

" Teyzeciğim zaten beş dakika sonra ineceğiz . Melisa' nın yanına ben otururum sende benim kucağıma oturursun bu şekilde olay çözülmüş olur . Tamam mı ?" Ahsen az da olsa ikna olmuş gibi gözükse de bu sefer itiraz hiç beklemediğimiz birinden gelmişti.

 

" OLMAZ ! " Sercay 'ın çıkışması ile hepimiz ona doğru dönmüştük . "Niye ki baba ? " diye şaşkınca sordu Melisa . Bu sorunun cevabını bende en az Melisa kadar merak ediyordum açıkçası . Kimin nerede oturduğu ne fark ederdi bir an önce binip gitmeliydik bence .

 

" OLMAZ. Yani olmaz derken ön tarafta boş yer varken niye arkaya sıkışasınız değil mi ama? Ahueda sen ön tarafa yanıma otur işte . Çocuklar sıkışmasın . Niye hepiniz arkaya oturuyorsunuz hayret bir şey ben sizin özel şoförünüz müyüm ? Ahueda sen öne geç , Emir sen gel ortaya otur amcam . Kızlar sizde Emir'in yanına oturun . İtiraz istemiyorum zaten beş - on dakikalık yol biraz dişinizi sıkın bir şey olmaz. " Deyip direktiflerini savurdu ve ön tarafa geçip oturdu . Şaka gibiydi gerçekten , sabahtan beridir beni dinlemeyen çocukları iki dakikada muma çevirmişti. Alınıyordum ama niye benim sözüm dinlenmiyordu , neydim ben iskele babası mı ?

 

" Hadi Ahueda ! " diyen sesiyle birlikte bende el mecbur gönülsüzce ön tarafa geçip oturdum . Hepimiz yerleştikten sonra gayet "kibar !" bir şekilde "KEMER!" diye uyarmayı da ihmal etmedi ve arabayı çalıştırmasıyla beraber nihayet yola çıktık .

 

Arabada sessizlik hakimdi. Sadece dönülmesi gereken yerleri söylemek için bir ben arada konuşuyordum o kadar. Açıkçası bu işime gelmiyor da değildi . Kafam yeterince bulanıktı , bir kavgayı daha kaldırabilecek halde olduğumu sanmıyordum. Bu sessizlik sayesinde kafamdaki girdap beni iyice içine doğru çekiyordu .

 

Artık rahatça gezip dolaşabildiğim , kimsenin beni takip etme korkusu olmadan istediğim yere gidebildiğim günlerimin sonuna gelmiştim . Üç yıl önce yaşadığı kabusu yeniden başlıyordu . Hem de belki şimdi çok daha kötü bir şekilde çünkü bu sefer bile bile imzalamıştım kendi ölüm fermanımı . Kendi ağzımla ona tamam demiş boyun eğmiştim .

 

" Ahueda , Ahueda ? " Adımın seslenmesi ile girdiğim girdaptan çıkarak bana seslenen kişiye doğru çevirdim kafamı .

 

" Sana sesleniyorum ? " diyen kişi Sercaydı . Duymamıştım , hoş duysam da cevap vermeyi düşünmüyordum açıkçası .

 

Bir yandan dikkatini vermiş arabayı sürerken bir yandan da arada bana yan bakışlar atıp duruyordu .

 

" Beni dinlemedin değil mi ? " diye sordu bu kez de . Ben de gayet boş bir şekilde "Hı?" diye cevapladım onu . Aldığı cevap hoşuna gitmese de az önce her ne söylediyse tekrarlamaya başladı.

 

" Dedim ki annemler kaplıcalardan bu hafta sonu dönüyorlar . Annem de seni soruyordu ? " dedi.

 

Dedi demesine de ne alakaydı şuan ? Sultan teyzelerin ve kaplıcaların benimle bağlantısı tam olarak neydi ? Yahut Sultan teyze niçin beni sorsundu ?

 

Anlam veremediğim için boş boş bakmakla yetindim . Bir şey dememiş olmam hoşuna gitmemiş olmamalı ki yandan yandan bana kötü kötü bakmaya başladı .

 

" Sen mahsus mu yapıyorsun ? Cevap vermeyerek beni sinirlendirmek mi niyetin ? " Yooo , hiç de öyle bir niyetim yoktu ama galiba onun benimle kavga etmek gibi niyetleri vardı .

 

Kasıtlı bir amacım yoktu az önce yaşanan seviyesiz tartışmadan ve imalarından dolayı paşa gönlüm onunla oturup kaplıcadaki annesinden konuşmak istemiyordu sadece .

 

"Ne o Ahueda ? Yoksa aklın sevgilinde mi kaldı ? Onu düşünüyorsun da ondan mı cevap vermiyorsun ?"

 

Tam o sırada arkadan öne doğru atılan Ahsen'in cırtlak çığırması duyuldu . " NE? Ne? Teyzoşumun sevgilisi mi varmış ? Teyze! Hani Murat ağabeyi değerlendirecektik ? Ona bunu nasıl yaparsın ? "

 

Şuan şu kapıyı açıp şuradan atlasam ne olurdu ? En fazla ölerdim , şimdi ki kadar bile ezilmiş büzülmüş hissetmezdim herhalde . Yer yarılaydı da içine gireydim keşke .

 

Ayrıca Murat sadece üniversitede , bizim fakülteden sadece bir arkadaşımdı .Öyle değerlendirme meğerlendirme falan yoktu yani .

 

" Ha bir de Murat var yani ? Vallahi pes ! Hanımefendinin hızına yetişilmiyor ki. Bugün önümüzü Şevket keser artık yarın da Murat ! " Diye saçma ve gereksiz bir yorumda bulundu Sercay . Bugün hiç kendi gibi davranmıyordu içinden bambaşka biri çıktı. Benim tanıdığım tam bir beyefendi olan Sercay ile uzaktan yahut yakından alakası yoktu şuan . Tabiri caizse tam bir öküz gibi davranıyordu . Belki de gerçek yüzü buydu . Şayet eğer öyle ise Defne ile boşanmalarına çok da şaşmamak lazımdı .

 

"Şevket değil Cevdet o ." demiş bulundum bende . Dediğim gibi de pişman oldum zaten çünkü kafası bana çevirip gözlerini gözlerime öyle bir dikti ki gözlerindeki ateş kıvılcımları adeta tenimi yaktı .

 

" Kusura bakma ya , pardon karıştırmışım Şevket değil de Cevdetmiş . İt herif, * " Boş boş mırıldanırken gireceğimiz yolu kaçırmıştı . Buradan geri dönüş yolu en az beş dakika uzaklıktaydı . Annemin gazabında artık Allah korusundu .

 

" Ya yolu kaçırdın yolu ! Boş boş ona buna sallayacağına önüne bak . Kaza yapacağız ! " Bunu dememle daha da sinirlendi. Yok bu adam bugün gerçekten iyi değildi . Anlaşılan başka bir sebepten hey heyleri üzerindeydi , sinirini de benden çıkarmaya çalışıyordu . Ama bende kimsenin sinirini çıkarabilmek için kullanabileceği biri değildim .

 

" Özel şoförünüz yok Ahueda Hanım ! Beğenirseniz elimizdeki şoför bu , bununda maharetleri bu kadar . "

 

Benim de tepemin tası atmıştı artık . Çocuklar olduğu için alttan almaya çalışıyordum ama sabır da bir yere kadardı .

 

" Aaaaa ! Yeter be ! Alttan alayım diyorum , çocukların hatırına sabredeyim diyorum ama o da bir yere kadar . Sabahtan beri neler yaşadığım hakkında en ufak bir fikrin bile yok ama hala gelmiş bana ahkam kesiyorsun. Kafandan kurup kurup yorumluyorsun . Yeter , sanki ben gelip zorla arabana bindim . Sen emrivaki yaptın. DURDUR ARABAYI ! "

 

Benim bağırmamla durulmuş şaşkınca bir bana bir yola bakıyordu . Zaten çocukların sesi soluğu da çıkmıyordu . "Ne ?" diye şaşırarak sordu . Şaşırılacak ne vardı ? Gördüğüm muameleden sonra onun arabasına binmeye devam edeceğimi mi sanıyordu . İyi niyetine inanarak binmiştim fakat şuan anlamıştım ki bu başlı başına koca bir hataydı .

 

"SANA ARABAYI DURDUR DEDİM ! " diye yeniledim isteğimi o ise bana "Saçmalama Ahueda , beş dakika daha bana tahammül et sizi eve sağ salim bırakayım sonra istediğin yere hatta istersen sevgiline gidersin ." diye cevap verdi.

 

İşte bu bardağı taşıran son damlaydı . Araba çalışır vaziyetteyken kapı kolunu tuttum ve açtım . Sercay anında kolumu tutup arabayı durdurdu . Arabanın ani fren yapması ile hepimiz sertçe sarsılmıştık .

 

" Ahueda ! Delirdin mi ne yapıyorsun ? " diye bağırarak konuşmaya başladı . Benimde ondan aşağı kalır yanım yoktu .

 

" BAĞIRMA BANA ! BENİMLE BÖYLE HADSİZCE KONUŞAN BİR ADAMLA BİR ARADA BULUNMAYA DEĞİL BEŞ DAKİKA BEŞ SANİYE DAHİ TAHAMMÜLÜM KALMADI ! " dedim ardından da kemerimi çözüp kafamı arkaya çevirerek bize korkmuş ve şaşkın bakışlar atan çocuklara baktım .

 

Offf ! Bu iyi olmamıştı işte . Kendime hakim olmalıydım . Neyse olan olmuştu bir kere ben onların gönüllerini bir ara alırdım . Ahsen'e hitaben sakin tutmaya çabaladığım ses tonum ile konuştum . " Teyzeciğim hadi kemerini çöz iniyoruz . " Ahsen ise anında kafasını sallayıp kemerini çözmeye başladı . Bende Emir ve Melisaya hitaben konuştum . " Çocuklar az önce şahit olduklarınız için kusura bakmayın olur mu ? Bir de burada konuşulanlar aramızda sır olarak kalsın tamam mı ? "

 

Ben çocuklarla konuşurken yanımda oturan adam ise gözlerini üzerime dikmiş , sinirli soluklar eşliğinde bizi dinliyordu . Ona kafamı çevirip gözümün ucu ile dahi bakmadım . Arabadan inip kapıyı sertçe kapattım . Arka taraftan da Ahsen 'i indirip aynı sertlikle kapıyı tekarar kapattım .

 

Elini sıkıca tuttuğum Ahsen ile hızla arabanın bulunduğu yerde uzaklaşmaya başladık .

 

Tam bir seviyesizdi . İnsanlarla nasıl konuşması gerektiğini kesinlikle bilmiyordu . Bilip bilmeden kafasından uydurduğu saçmalıkları sıralayıp duruyordu . Hoş düşündüğü gibi olsa dahi onu ilgilendirmezdi . Annem kesinlikle yanılıyordu Sercay bir beyefendi falan değildi Serkan'dan bir farkı yoktu . Kardeşle

Offf ! Bu iyi olmamıştı işte . Kendime hakim olmalıydım . Neyse olan olmuştu bir kere ben onların gönüllerini bir ara alırdım . Ahsen'e hitaben sakin tutmaya çabaladığımses tonum ile konuştum . " Teyzeciğim hadi kemerini çöz iniyoruz . " Ahsen ise anın da kafasını usulca sallayıp kemerini çözmeye başladı . Bende Emir ve Melisaya hitaben konuştum . " Çocuklar az önce şahit olduklarınız için kusura bakmayın olur mu ? Bir de burada konuşulanlar aramızda sır olarak kalsın tamam mı ? "

 

Ben çocuklarla konuşurken yanımda oturan adam ise gözlerini üzerime dikmiş , sinirli soluklar eşliğinde bizi dinliyordu . Ona kafamı çevirip gözümün ucu ile dahi bakmadım . Arabadan inip kapıyı sertçe kapattım . Arka taraftan da Ahsen 'i indirip aynı sertlikle kapıyı tekarar kapattım .

 

Elini sıkıca tuttuğum Ahsen ile hızla arabanın bulunduğu yerde uzaklaşmaya başladık .

 

Tam bir seviyesizdi . İnsanlarla nasıl konuşması gerektiğini kesinlikle bilmiyordu . Bilip bilmeden kafasından uydurduğu saçmalıkları sıralayıp duruyordu . Hoş düşündüğü gibi olsa dahi onu ilgilendirmezdi . Annem kesinlikle yanılıyordu Sercay bir beyefendi falan değildi Serkan'dan bir farkı yoktu . Kardeşlerdi nihayetinde çok da şaşmamak gerekti .

 

Ne kadar süre öylece yürüdük bilmiyorum ama en sonunda Ahsen in isyan dolu sesini işitmem ile adımlarımı durdurdum . " Teyze biraz yavaşlayamaz mıyız ? Teyzoş! Elim acımaya başladı elimi çok sıkıyorsun . Hem arkamızdan gelmeyi de bıraktılar zate . "

 

Arkamızdan mı geliyorlardı ki ? Ahsen'e doğru baktığımda gerçekten de çocukcağızın elini fazla sıkı bir şekilde tuttuğumu fark ettim . " Özür dilerim teyzeciğim . Canını acıttım mı ? " minik eline bir öpücük kondurup hafif hafif ovmaya başladım . Düşüncelere dalmış çocukcağızı unutmuştum . Bir dakika, bizi takip ediyorlar mı demişti o ?

 

" Yok çok acımadı da teyzoş bildiğin bütün yolu koştuk bak zaten ev karşımızda , geldik lütfen birazcık soluklanalım. Onlar da gittiler zaten . "

 

" Bizi mi takip ettiler ? Ben fark etmemişim hiç. " diye dalgınca konuştum . Ahsen ise aldığı solukların arasında evet anlamında kafasını aşağı yukarı salladı . " Evet , teyzoş nasıl görmedin ? Eve yaklaşınaca onlar da gittiler ." dedi.

 

Hayret bir şeydi yani hem bizi kovmaktan beter ediyordu hem de eve kadar takip ediyordu . " Neyse Ahsen , teyzeciğim sen onu bunu boşver de benim sana bir şey demem lazım bugün olanlar hakkında kimseye-

 

Ben devam edemeden o hızla sözümü kesti . " Biliyorum teyze , kimseye bir şey söylemek yok . Aramızda sır ama şu Murat ağabey konusu bir kez daha başka bir zaman konuşalım tamam mı ? Şimdi anneannem bize nerede kaldığımızı sorarsa da şey diyelim teyze , sen de ki Ahsen tatlı diye tutturdu bende onu pastaneye götürdüm dersin o zaman sana kızamaz . Bana zaten kızmaz ben onun zogth i verdhë (sarı civciviyim .) . " diyip bana göz kırptı .

 

" Ben yerim seni ama zogth i verdhë . Aferin benim akıllı bıdığıma ." son dediğim ile yüzünü buruşturdu . "Teyzoş bıdık ne ya ? "

 

Gerçekten çok fena bir şey yetiştiriyorduk sonumuz hayır olsundu .

 

" Peki o zaman anlaştığımıza göre tut elimi de daha fazla anneanneni kızdırmadan eve girelim ." dedim ve Ahsen'in elini tutarak eve doğru yürümeye başladık .

 

Kötü günler sona ermişti çünkü artık daha kötü günler başlıyordu . Asıl cehennem bundan sonrasıydı ...

 

 

----- Bölüm Sonu ------

 

 

- Huh ! Nihayet bitti . Bu bölüm bayağı yorucu ve uzun bir bölümdü ama her bölümün olduğu gibi bu bölümünde sonuna geldik . En çok tepkilerinizi merak ettiğim bölümlerden biriydi bu bölüm . Bu yüzen iki katı daha heyecanla yorumlarınızı bekliyor olacağım .

 

- Sercay hakkında düşünceleriniz nelerdir ?

 

- Lütfen ilk diyalog da kavga olur mu demeyin ne demişler büyük aşklar kavgayla başlar. Bu klişeye asla inanmasam da gerçekten tartıştıkları sahneler kontrolüm dışı gelişti. Bir baktım kavga ediyorlar . Bende hayret ettim açıkçası . Galiba yazarken kendimi kaybediyorum :)

 

- Diğer bölümler cidden patlamaya hazır bir bomba gibi geliyor olacak lütfen hazırlıklı olun.

 

- Lütfen , sizlerden istirham ediyorum bol bol yorum yapalım ve oy verelim . Kitabımı seveceğini düşündüğünüz arkadaşlarınız ile paylaşırsanız da çok sevinirim .

 

- Yeni bölümde buluşmak üzere sevgi ve esenlik ile kalın 💙✋🏼

 

Loading...
0%