Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Bölüm 2

@birbulutkalemi

 

Bir tepki veremedim, sadece ağzımdan tek bir isim döküldü, "Cihan!" kızında olan gözleri nihayet bana değdi. Bunca zaman geçtikten sonra bir yerde karşılaşmayı elbette bekliyordum ama bunun böyle bir ortamda hem de kızıyla olmasını hiç beklemiyordum.

Kulaklarım uğuldamaya başladı, yaptığım şeyin yanlış olduğunu bilsem de bunun onu son görüşüm olduğunu düşünüp kısacık bir an göz gezdirdim. Hafif torbalı kahverengi gözleri, tanıştığımız zamanların aksine uzattığı sakalları, değişen giyim tarzı en son olarak zamanın acımasızlığını yüzüme yüzüme vuran saçlarına ve sakallarına karışan beyazlıklar...

Her şeye rağmen o hala çok yakışıklı. Tüm bunların gerçekleştiği o birkaç saniye başka bir insanı ne kadar yıkabilir bilmiyorum ama beni bir anda on yaş birden yaşlandırdı. Gözleri gözlerime kenetliyken ne yapacağımı bilemedim, panikledim ve her zaman çok iyi yaptığım şeyi yaptım, kaçtım.

"Ayça, otelde sorun çıkmış benim oraya gitmem lazım. Sen burayla ilgilenirsin." Her ne kadar içim yansa da hala elimi tutan küçük kıza kıyamadım, "Bu küçük hanımın da odasıyla ilgili güzel fikirleri varmış, onunda fikirlerini al olur mu? Ofiste görüşürüz." Ve hamlem başarılı. Kaçabildim, gerçi başka bir seçenekleri de yoktu sanırım konuşmalarına izin vermediğim için.

Ellerim direksiyonda ne yöne gittiğimi bilmeden sürüyorum... Gözüm ne her zaman yanından geçtiğimde huzur bulduğum denizi ne de çevreyi görüyor. Sadece otomatik hareketlerle az önce söylediğim yalana uyup günlerdir uğraştığım otelin yolunda gidiyor.

O çocuk en az beş ya da altı yaşında, kafamda dönüp duran tek düşünce bu. Biz onunla ayrılalı sadece dört sene oldu.

Hayır ya bunu yapmamış ol Cihan! Bana ihanet etmemiş ol! Ben hala kalbimde seni yaşatırken bana bunu yapmamış ol! Benim tanıdığım, aşık olduğum adam bunu yapmaz ama o çocuğun da ona durduk yere baba demez sonuçta... Ne düşünmem gerektiğini bilmiyorum, kafamda bin tane düşünce dönüyor.

Ne ağlayabiliyorum, ne düşünebiliyorum ne de konuşabiliyorum. Boğazıma bir yumru oturdu ve bu benim nefesimi kesiyor.

Cihan...

O benim ilk aşkım, ilk sevincim, ilk hüznüm ve ilk ayrılığım. O benim tüm ilklerimin sahibi. Hayatımda hiçbir erkeği onu sevdiğim kadar sevemeyeceğimi düşünürken bugün onun beni aldattığını öğrendim ve gerçekten ne düşünmem gerektiğini bilmiyorum.

Bunu bana, bize nasıl yapabildi aklım almıyor. Onun bana dokunurken elleri titrerdi, sevgili olarak buluştuğumuz ilk gün beni eve bıraktığı an mutluluktan ağladığını görmüştüm. O beni benden çok düşünürdü nasıl oldu da aramıza başka birisi girebildi? Nasıl oldu da bir çocuğu oldu?

Baştan ayağa her hücremle gidip hesap sormak istiyorum! Nasıl? Nasıl yaptın bunu bize demek ama şimdi buna hakkımın olmadığını bilmek işte o daha da yakıyor canımı. Ben istedim bu ayrılığı biliyorum ama yine de onu sevmekten bir an bile vazgeçmedim ki...

Şimdi değil, şimdi hiç sırası değil! Belki de bundan sonraki hayatım için atacağım en önemli adımlardan birisinin tam ortasındayken artık geçmişi düşünmeyeceğim! Sanırım artık benim de yoluma bakma vaktim geldi, bitmiş bir ilişkinin yasını çok fazla tuttum.

Keşke onu görürsem dayanamam diye bakmadığım tüm o programları izleseydim, ortak arkadaşlarımızla görüşmeyi bırakmasaydım ya da iş dünyasına uzak kalmak yerine içine girseydim belki o zaman tüm bu olanlardan haberim olurdu. Bir kızı olduğunu, başkasıyla evlendiğini bilirdim en kötüsü de aldatıldığımı bilirdim. Şimdi onu karşımda görünce bu kadar çaresiz hissetmezdim, hazırlıklı olurdum.

Sonunda gördüğüm otel binası beni az da olsa kendime getirdi, tüm bu şeyleri düşünmeyi akşam eve geçince yalnız kaldığım ana bırakmaya karar verdim ve şimdilerde yapmakta en iyi olduğum şeye odaklandım, işime.

Düne göre nispeten daha kalabalık bir alan beni bekliyordu. Bir an tüm bu hengameyi kaldırabilir miyim diye düşünsem de daha birkaç dakika önce artık yoluma bakmam gerektiğine karar verdiğimi hatırladım ve tüm o karmaşaya ilk adımımı attım.

Büyük açılışa çok az kaldığı için asistanım Esin'in sabah erkenden buraya gelmiş olması gerekiyordu. Ve karşıdan koşturarak yanıma gelen kız tam da beklediğim gibi Esin'di.

"Aslı Hanım iyi ki geldiniz! Az önce Onur Bey geldi, şimdi çevreyi inceliyor ve beni çok geriyor. Çocuklar geldiğinizi söyleyince karşılamak için ayrıldım yanından." Dedi her zamanki gibi el kol hareketleriyle ve coşkulu konuşmasıyla. Ah keşke şu kızın enerjisinin birazı bende de olabilse.

Hiç takatim olmasa da kendimi gülümsemeye zorlayıp kollarından tuttum onu, "Öncelikle sakin ol tamam mı?" dedim ve beni onaylaması ya da hareket etmeyi bırakması için kısa bir süre tanıdım ona. "Şimdi de ben onunla ilgilenirken sen de her şeyin yolunda olduğundan emin ol." Dedim sakince.

"Aslı Hanım nasıl bu kadar sakin olabiliyorsunuz! O adam tam bir pirana bizi yemek için pusuda bekliyor!" dedi telaşla ve hiç olmasını istemeyeceğim bir şey oldu. Tam da öznenin sahibi arkasında bekleyip tüm bu konuşmaya şahit oldu.

"Benimle ilgili bu tespitinizi sevdim Esin Hanım, yeni lakabım olabilir. İş dünyası için yeterince göz korkutucu duruyor." Dedi ve tam da romantik komedilerdeki gibi göz kırpmasıyla karşımda resmen asistanımla flört etti.

Tabii o aralıkta bunu asistanımın fark etmediğine eminim çünkü kendisi az sonra bayılacak gibi duruyor. "B- ben, ben gitsem iyi olur çok işim var." Ve ortadan kaybolması sadece saniyeler sürdü.
Esin kelimenin tam anlamıyla ayakları bir yerlerine değerek koşuyordu.

"Hey! Ne zamandır asistanıma yürüyorsun sen?" dedim biraz takılarak.

"Ne kadar çekici ve aynı zamanda tatlı olduğunu fark ettiğimden beri. Tuhaf, bu ikisi genelde yan yana çok zor gelir."

Onur Kılıç, namı diğer oteller kralı. Kendisi aynı zamanda çocukluk, ergenlik ve şimdiki zamandan da arkadaşım ama torpille iş yaptığımı düşünmelerini istemediğim için bu bilgiyi gizli tutuyoruz. Bu benim kırmızı çizgim. Dişimle tırnağımla kazıya kazıya geldiğim bu noktada en ufak bir lafa bile tahammülüm yok!

Bu işe girerken tereddüt etme sebebim tanışıklığımız olsa da Onur beni bunun aksine ikna etmeyi başardı ve şimdi ikimizde bunun meyvelerin toplamak için buradayız.
Bu arada kendisi geçmişimi bilen, ikimizi de tanıyan ve hala hayatımda tuttuğum nadir kişilerden olabilir. İlk başlarda barışmamız için çabalasa da kesin tavrımı görüp bir daha onun hakkına konuşmadı benimle, tabii bu biraz da benim onun adını duymak istemememle alakalı da olabilir.
Şimdi hala görüşüyorlar mı bilmiyorum.

"Sence ona biraz daha zorlayıcı sorular sorsam kızarmaya devam eder mi?" dedi bana, benim düşündüğüm şeylerden habersizce hala giden Esin'in arkasından bakarken.

"O burada, bunu biliyor muydun?" diye sordum.

"Kim burada?" sonunda dikkatini çektim, bakışlarını Esin'den çekip bana çevirdi.

"Cihan."

Gözleri büyüdü, şaşırdı. Sanırım onun da haberi yoktu burada olduğundan.
"Tatile mi gelmiş? Hiç haberim yoktu, gerçi artık işlerini uzaktan halledip evde çalışmaya karar vermesi beni baya şaşırtmıştı, ilgilenmek istediği başka şeyler olduğundan bahsediyordu." Dedi. Oldukça şaşkındı bunları söylerken çünkü yıllar sonra ilk defa adını andım.

"Dur bir dakika, karşılaştınız mı siz?" bu sefer sesinde heyecan vardı.

"Evet, çocuğuyla bile tanıştım." Dedim sertçe, yine aklıma beni aldattığı geldi.

"Ne? Ne çocuğu, evli değil ki o!"

"Çocuk yapmak için evli olmaya gerek yok."

"Sen emin misin?" şüpheli bakışları, düşünceli ifadesi az daha beni de ikna edecekti ama sonra kızın babam izin verir demesi ya da evde baba diye seslenince tepki vermemesi geldi. Aksi halde kim durduk yere bir başkasına baba der ki?

"Evet, evini dekore etmek için arkadaşımın eşinden yardım istemiş. Gelmeden önce oradaydım, kızıyla ve belki de hayatındaki kadın artık ne sıfatta bilmiyorum ama birlikte yaşayacakları evi ben tasarlayacaktım neredeyse."

"Aslı..." ve beni kollarına çekip sıkıca sarıldı, bana her zaman bir arkadaştan daha yakın olan bu adam şimdi de acımı benimle paylaşmayı istiyor ama ben ne düşünmem gerektiğini bile bilmiyorum.

"Bunları yaşadığın için çok üzgünüm, sen iyi misin?" diye sordu. Ne demem gerektiğini bilmediğim için konuyu kapatmak istedim ve en iyi yolu da onun ilgisini çeken bir şey hakkında konuşmak olacak ki bu şu anda bizi çatık kaşlarla izleyen Esin'den başka bir şey olamaz.

"Sanırım bir şansın var, Esin şimdi ne olduğunu anlamaya çalışmaktan daha çok çatık kaşlarla aramızdaki ilişkiyi çözmek ister gibi bize bakıyor. Bana biraz daha sarılırsan şansını kaybedebilirsin."

"Boş ver Esin'i şimdilik konuyu değiştirme! Ben Cihan'la bayadır görüşmüyordum işler falan derken. İstersen bir buluşma ayarlayıp neler olduğunu öğrenebilirim." Dedi.

"Çocuk beş altı yaşlarında Onur! Sanırım artık bir önemi yok bunun, kendi yoluma bakacağım ve bunu hiç olmamış sayacağım."

Kaşları çatıldı, sanırım aradaki süreyi düşünüyor, "Sen ne diyorsun Aslı? Ne demek beş altı yaşlarında! İyi de o zaman siz birlikteydiniz daha..." cümlelerinin nereye gittiğini fark edince sustu, sessizleşti.

Acıyla gülümsedim ve o dakikadan beri ilk defa gözlerim doldu. Sanırım ağlamam için bunu birisinin dile getirmesi gerekiyor. İrkildi tepkimle ne o ne de ben ne dememiz gerektiğini bilemediğimiz için bir süre devam etti o sessizlik.

"Benim biraz yalnız kalıp kendime gelmem lazım. Otelde her şey yolunda gözüküyor, Esin'de burada zaten bir sıkıntı olursa halleder. Sen onunla devam et, yarın açılışta görüşürüz olur mu?"

"Olur, olur git sen. İyi olacaksan git ama istersen gelebilirim bende hiçbir şey dostumdan değerli değil, her şey halledilir elbette." O bir insanın sahip olabileceği en iyi arkadaşlardan birisi.

Son bir kez daha sarılıp, "Yalnız kalsam daha iyi olur, benim bunu sindirmem lazım." dedim ve arkamı dönüp oradan uzaklaştım...

İnstagram/ Tiktok: birbulutkalemi

Loading...
0%