Yeni Üyelik
17.
Bölüm

Bölüm 17

@birbulutkalemi

Oy vermeyi ve yorum yapmayı da unutmayalım olur mu..

 

 

Sedef,

 

"Lütfen konuştuklarımızı düşünmeyi unutmayın Sedef Hanım, haftaya bugün aynı saatte görüşelim yine olur mu?" Ferzan'ın benim için ayarladığı psikologla konuşmak hiç de korktuğum gibi geçmedi. Aksine biraz olsun rahatladım sanki.

 

Bu ilk gelişim olduğu için beni zorlamak istemediğinden şu anki hayatımdan konuşmak istese de kendimi birden çocukluğumu anlatırken bulmuştum. Mahallenin ablalarıyla oturmayı, onları dinlemeyi ne kadar sevdiğimi ya da bakkal amcaya yardım edip karşılığında aldığım çikolatalarım şimdi aynı tadı vermediğini. En son konu aile ilişkimi gelince anlattıkça anneme sarılmayı ne kadar özlediğimi de fark ettim ama onu yüksek sesle söylemeye cesaret edemedim.

 

"Teşekkür ederim, düşüneceğim."

 

Doktorumla vedalaşıp çıktığım kapının ardında her kötü anımda yanımda olan adam yine beni bekliyordu. Düşersem kaldırmak, ağlarsam gözyaşlarımı silmek ve açtığım yaralarımı sarmak için. Ne yüce gönüllü bir adam ki hala burada benimle, benim için çabalıyor...

 

"Sedef, nasılsın?"

 

Hiçbir şey söylemedim şu an tek ihtiyacım olan şey şefkatli bir sarılma, başka hiçbir şeye ihtiyacım yok. Bunu da kendimi her zaman güvende hissettiğim kolları arasına girerek karşılamak istiyorum. Biraz bencilce olabilir ama hayatımda bencil olmak istediğim tek şey Ferzan ve ona dair ne varsa olabilir, kalan her şeyimi paylaşabilirim.

 

"Şimdi daha iyiyim, teşekkür ederim Ferzan. Ben bu görüşmenin bana bu kadar iyi geleceğini hiç düşünmemiştim."

 

"Sen iyi ol da gerisi önemsiz, o zaman görüşmelere devam ediyoruz değil mi?"

 

Buraya gelirken kendimi rahatsız hissetmemem için istemezsem bir daha gelmeyiz demişti ve şimdi de devam edip etmemek istediğimi soruyor umutla. İstiyorum Ferzan, önce kendim için sonra ise benim için çabalayan senin için iyi olmayı, iyileşmeyi gerçekten istiyorum. Geleceğim, gerekirse her hafta buraya geleceğim ama sonunda buradan bir gün tamamen iyileşmiş olarak, sağlıklı bir kadın olarak çıkacağım! Ne kadar yaram varsa hepsinin kabuklarını bu odanın içinde, ardımda bırakıp çıkacağım. Her ne kadar sonunda seni kaybetmek bile olsa senin mutluluğun için canımın bir kez daha yanmasını göze alacağım. Bu hayatta en son istediğim şey seni kendime mahkûm etmek olur.

 

"Ediyorum, artık benimle gelmene gerek yok biliyorum bir sürü işin var boş yere onca zamanı burada harcama. Kadir abi getirir beni, görüşmemi yapar sonra da eve dönerim ben."

 

"Olur mu öyle şey Sedef! Sana her anında yanında olup, destek olacağım demedim mi ben?"

 

"Dedin, dedin ama böyle de işlerinden hep geri kalıyorsun. Hem zaten babanla da konuşmuyorsun bir şey olmasın diye söylüyorum ben."

 

Kolunu omuzuma atıp beni de kendisiyle beraber arabaya doğru yürüttü, yüzünde düşünceli ve aynı zamanda da kararsız bir ifade var. Korkmakta haklıyım kesin bir şey oldu! Yoksa niye susup böyle düşünceli dursun ki?

 

"Aslında sen içerideyken babam aradı, akşama yemeğe konağa gelin konuşacaklarım var dedi ama ben gidip gitmemekte kararsızım."

 

Kemerimi takarken kendime engel olmadım, sordum. "Neden kararsızsın? Eninde sonunda konuşacaksınız, ne kadar kaçabilirsin ki baban o senin." İşte o an bir şey fark ettim. İnsan ne kadar kızgın ya da kırgın olsa da aile ailedir eninde sonunda yüzleşmek, konuşmak kaçınılmaz oluyor. Tabii bunu Ferzan'a söylerken kendi annemle de yüzleşmem gerektiğini fark etmek beni biraz sarstı ama ne kadar kaçabilirim ki?

 

"Orası öyle de ben şimdi onlara nasıl güveneceğim Sedef? Benim ailem, benim karıma zarar vermeye kalktı, ben şimdi nasıl senin başına bir şey gelmeyeceğine inanıp oraya giderim? Nasıl aynı sofraya oturup yemek yerim? Ya yine sana bir şey yapmaya kalkışırlarsa ben o zaman kendimi nasıl tutarım? Bir sürü ihtimal var Sedef, hepsi de kafamın içinde dönüp duruyor ve genelde iyi de bitmiyor!"

 

Ah Ferzan...

 

Acaba bir gün hayata senin baktığın yerden bakabilecek miyim? Bir insan nasıl olur da her şeyi en ince detayına kadar bu şekilde düşünebilir ki? Ben mesela bana bir kez zarar vermelerine rağmen bunu yapmayı tekrar isteyeceklerini aklıma bile getirmedim. Tek düşündüğüm şey Ferzan'ın tekrar ailesi ile iyi olmasıydı. Demek insan birisini korumayı istediğinde her ihtimali düşünürmüş... Kendi canından önce onunkinin iyiliğini istermişsin... Bense bunu dünyada beni koşulsuz sevmesi gereken insanlardan, ailemden öğrenmek yerine Ferzan'dan öğrendim.

 

Onunla geçirdiğim her an bana bambaşka bir hayat dersi veriyor. Her sözü, her davranışı bambaşka bir anlam ifade ediyor. Onu tanımayanlar yaptığı şeyleri normal görebilir ama onunla şöyle biraz oturup sohbet eden bir insan onun her hareketinin derin bir düşünceyle bağdaştığını görebilir.

 

"Sedef? Daldın yine, bir şey söylemeyecek misin?"

 

"Gidelim, sen yanımda olacaksın zaten, sen varken kimse bana bir şey yapamaz."

 

"Sedef... Böyle düşünmen beni ne kadar gururlandırsa da işin bir de gerçeği var. Ben o televizyonlardaki süper kahramanlardan değilim. Elbette ki seni elimden geldiğince koruyacağım, sana zarar gelmemesi için elimden geleni yapacağım ama bazen beni bile aşan durumlar olabilir ya da her zaman yanında olamayabilirim. Benim yetersiz kaldığım ya da yanında olamadığım yerlerde kendini korumayı, savunmayı öğrenmen gerek! Öğren ki aklım sende kalmasın. Sen zaten çok güçlü bir kadınsın, hayat sana adil davranmasa da ayakta kalmayı, dimdik durmayı başarmışsın şimdi senden tek istediğim elinde olmayan sebeplerden dolayı kaybettiğini düşündüğün özelliğini geri kazanman, kendi kendine yetebilen bir kadın olman."

 

"Onlar gibi olmasan da sen benim kahramanımsın zaten Ferzan ama tamam demek istediğini anladım, emin ol elimden geleni yapacağım. Fakat bunu böyle kendimi soyutlayarak öğrenemem babanın davetini kabul edelim, söz veriyorum bana yapılanlara karşı sessiz kalmayacağım, sınırı aşmadan cevap verip seni kötü bir duruma düşürmeyeceğim ve sen söylemeden de biliyorum baş edemeyeceğim bir şey olursa da senden yardım isteyeceğim..." durup söyleyeceklerime kendimi hazırlamak için derin bir nefes aldım. "Ferzan, ben hayatım boyunca hep yalnızdım. Kendi evimde bile ayrımla büyüdüm, evin görünmeyen üyesiydim ilk defa senin evinde bir aileye dahilmişim gibi hissettim. Tamam Newroz Hanım beni sevmemiş olabilir ama bir kişi için ailenin kalan kısmından mahrum kalmak istemiyorum, kendi annemden çok annelik eden Ruken anne ya da aynı şekil Ciwan babam var. Kardeşlik eden kardeşlerin var, ben ilk defa yalnız hissetmiyorum en azından bir şans versen olmaz mı?"

 

Elini uzatıp yanağımdan süzülen bir damla yaşı sildi ama elini çekmedi. Gözlerime anlayışla bakıp, "Sen böyle güzel güzel bana anlatıp benden bir şey isterken ben sana nasıl hayır diyebilirim ki? Verdiğin sözü tutacaksın ama benim sana verdiğim değeri sen de kendine verip, kimseye ezdirmeyeceksin kendini anlaştık mı?" diye sordu.

 

Yanağımda eli dururken bir de gözlerime böyle bakarken söylediklerine odaklanmak hayli zor oluyor. "Anlaştık." Dedim. Anlaştık Ferzan, sen benim hem kurtarıcım hem de öğretmenim oldun. Senin söylediğin her şey sergilediğin her davranış benim için ders niteliğinde. Aramızda sonrasında ne olursa olsun sana her zaman saygı duyacağım ve ömür boyunca seni bana şimdiki baktığın halinle hatırlayacağım. Umarım bir gün senin gibi bir insan olabilirim.

 

"Ferzan, ben kararımı verdim. Annemle konuşacağım, sadece birazcık daha sonra şimdi kendimi hazır hissetmiyorum. Sana söylerken fark ettim ki insan ailesinden kaçamıyor, ben de kaçmak istemiyorum! Hem belki o özlemiştir beni, ondan arıyordur olmaz mı?"

 

Umutla baktım, beni onaylamasına ihtiyacım var. Sedef senin annen seni seviyor, elbette seni özler demesine ihtiyacım var. Şimdi ona ihtiyacım olmadan yaşamımı sürdürebilsem de büyüsem de hala bir anneye, anneme ihtiyacım var. Beni sarıp sarmalamasına, sevmesine ihtiyacım var...

 

Hem kim bir annenin yerini tutabilir ki...

 

"Özlemiştir tabii güzelim. Sen kendini ne zaman hazır hissedersen o zaman ararız tamam mı endişe etmene gerek yok."

 

"Teşekkür ederim Ferzan."

 

"Bana teşekkürünü ancak dediklerimi yaparak edebilirsin."

 

Edeceğim Ferzan, tıpkı olmamı istediğin insan gibi olacağım. Çünkü biliyorum ki sen benim kötü olmamı asla istemezsin!

 

Çatal kaşık sesleri haricinde hiçbir ses olmaması beni her zaman olduğundan daha çok geriyor. Newroz Hanım Ferzan'a bakıp öylece oturuyor, Ciwan babam kaşığını çorbada dolaştırıyor, Ruken annem başını eğmiş öylece duruyor, Ferzan umursamazca telefonuyla ilgileniyor bense gergince ellerim dizlerimde oturmuş öylece izliyorum ama en tuhafı Berzan abi, Asmin abla ve Heja. Berzan abi, Asmin ablaya bakarken Heja da Berzan abiye bakıyor Asmin ablaysa umursamadığını göstermek ister gibi usul usul çorbasını içiyor.

 

"Anlaşılan kimsenin iştahı yok, güzel o zaman önce konuşalım." Dedi hepimizi buraya toplayan Ciwan baba.

 

Ferzan babasının konuşmasıyla telefonu kapatıp masaya bıraktı, "İyi olur." Dedi. Neden bilmiyorum ama çok gerildim. Ferzan'ı ilk defa böyle görüyorum oysa o çok sıcak kanlı, konuşkan ne bileyim sevecen biridir normalde ama şimdi kaşlar çatılmış herkese düşmanı gibi bakıyor, onu tanımasam yanına yaklaşmaya korkacağım türden bir adam gibi bakıyor.

 

"Anne, Heja!" dedi sakince gözünü ikisi üzerinde gezdirip biraz bekledi önce, sonra derin bir nefes alıp devam etti, "Sizi son kez uyarıyorum, bu evde bir daha herhangi birisine karşı bırakın zarar verecek bir hareket yapmayı birisine laf ettiğinizi dahi duyarsam ikinizi de bağ evine yollarım kalan hayatınızı orada geçirirsiniz!" dedi.

 

"Hele benden çıkana bak! Sen diyorsun Ciwan Ağa!"

 

"Aynen ana dediğin gibi Ağa olan benim! Ben ne dersem o! Yeter size verdiğim yüz bundan sonra hareketlerinize dikkat edeceksiniz! Son sözüm budur!" masaya vurduğu yumrukla yerimden sıçradım. Sesi sakin de olsa gözlerindeki hiddet beni korkuttu. Halimi fark eden Ferzan'sa elini dizlerime koyup korkma der gibi sıktı. Hemen dizimdeki eline tutundum, bu konuşma uzun sürecek gibi ve benim de ondan başka güç alacak başka kimsem yok...

 

"Sen bu kız için ananı karşına mı alırsın Ciwan!"

 

"Babaanne! Sözlerine dikkat et! Bu kız dediğin benim karım, kimse onu aşağılayamaz! Bana nasıl saygı gösteriyorsan ona da aynısını yapacaksın, ben karımı siz ezin diye bu eve getirmedim!" Ferzan'ın bağırmasıyla susup kafasını duvara çevirdi. Çok garip Newroz Hanım bu evde herkesten çok Ferzan'a taviz veriyor, onu hepsinin üzerinde tutuyor.

 

"Ana! Diyeceğimi dedim bitti, uzatma!" Sert sesiyle tartışmayı uzamadan bitirdi ama diyecekleri bitmemiş olacak ki bu sefer Ferzan'a çevirdi bakışlarını. "Ferzan! Sen de geri buraya taşınıyorsun, aile içinde küslük olmaz. Oldu bir şeyler ama ayrı gayrı da durma gel evinde dur, babaannen de karından özür dileyecek!" diyerek bitirdi sözlerini ve sonunda Ferzan'da olan bakışlarını annesine çevirdi.

 

"Yok daha neler!"

 

Daha fazla dayanamadım, "Hiç gerek yok, lütfen." Dedim ama Ferzan beni susturdu, "Haklı özür dileyecek." Deyince bir şey diyemedim. Onu çiğnemek, sözüne karşı gelmek istemiyorum.

 

Newroz Hanım yarım ağızla, "Kusura kalmayasın gelin." Deyip kafasını yine çevirdi. Çok garip bir kadın acaba bir gün onu çözebilecek miyim?

 

"Karım kalmak isterse kalırız yoksa kendi evimizde kalmaya devam ederiz."

 

"Ne diyorsun sen kızım?" dese de Ciwan babam Ferzan onu yine böldü, "Bunu biz evimizde yalnızken konuşacağız baba, başka konuşmak istediğin bir konu var mı?" dedi.

 

Sanırım benim kendimi baskı altında hissetmeden, çekinmeden düşünmem için öyle söyledi ama daha fazla onu ailesinden ayırmak da istemiyorum. Hem anlaşmamıza göre ben gidiciyim, benim için ailesiyle kötü olursa ben gittikten sonra yapayalnız kalmasını da asla istemem! O yüzden burada olduğu her dakika onun ailesi ile arasının iyi olması için elimden ne geliyorsa yapmaya kararlıyım ama dediği gibi olsun onun sözünü çiğnemeyim Ferzan'ın evine geçtiğimiz zaman söyleyeceğim ailesiyle yaşamaya olumlu baktığımı.

 

"Sana yok, siz düşünün dediklerimi ama sizi yanımızda görmekten mutluluk duyacağımızı da bilin oğlum, olur mu?"

 

"Şimdi sana gelelim Berzan Efendi! Ben seni böyle mi yetiştirdim?" diye sordu.

 

"Anlamadım baba, ne demek istiyorsun?"

 

"Sen Asmin'e bunu nasıl yaparsın! Ben seni böyle mi yetiştirdim! Daha kendi karısına zulüm eden birisi mi benim aşiretimin ağası olacak! Ha söyle bakalım sen hadi adamlığını geçtim bir ağa olarak bunu nasıl yaptın?"

 

"Baba ayıp oluyor ama..." elini havaya kaldırıp tek hareketiyle susturdu Berzan abiyi, "Kes sesini! Hadi her şeyi geçtim ağalığını da geçtim, sen bu kıza mihr olarak ne verdin?" diye sordu kızgınlıkla.

 

Sustu, ben buraya geldiğimden beri ilk defa başını utançla önüne eğdiğini görüyorum. "Benim olan tüm malın mülkün yarısını." Dedi.

 

"Sen ne yaptın peki Ağa kararı çıkmasına rağmen sırf sana muhtaç olsun, boşanamasın diye her şeyini aldın elinden. Peki ne oldu sanıyorsun vazgeçti mi sence?"

 

Yine sustu, ablamın avukata gidip gitmediğini biliyor mu anlamadım ama en azından hala içinde biraz adamlık kalmış olacak ki cevap vermedi. "Ben söyleyeyim vazgeçmedi! Bundan sonra arkasındayım bende o kız sen onu ez kendine muhtaç et diye gelmedi bize! Rabbim sormaz mı onun hesabını bize senin hiç Allah korkun da mı kalmadı? Sen nasıl bir adam oldun böyle? Hemen yarın aynen dediğin gibi hakkını aynen vereceksin ona!"

 

"Hayır baba! Hiçbir şey istemiyorum ne mal mülk ne de para benim onun hiçbir şeyine ihtiyacım yok. Tek bir isteğim var o da mahkemede zorluk çıkarmasın dava uzamasın yeter, daha fazla bu duruma katlanamam! Bana kalsa çoktan giderdim de Hasan Ağa istedi ondan kaldım, bu masada oturmak hem bana hem de Heja'ya saygısızlık. O kararını verdi, aldı Heja'yı nikahına ama onu aldığı gibi de beni bırakacak! Zaten davayı açtım birkaç güne elinde mahkeme celbi gelir."

 

"Ne diyorsun sen! Ne davası? Kendi başına nasıl yaparsın bunu?"

 

"Kendi başıma da yapabilirdim bu seni ilgilendirmezdi ama kendi başıma değilim Hasan Ağa istedi, artık zamanı geldi iddet süresi bitmek üzere kararın aynıysa açalım dedi eğer bir sorunun varsa onunla konuşabilirsin." Asmin ablanın sakince konuşması Berzan abinin sinirinin daha da artmasını sağladı. Duyduğu her kelimeden sonra boynundan kulaklarına doğru yüzü kızarmaya başladı. Asmin ablaysa sadece halini izleyip ifadesizce durdu.

 

Sanırım Hasan Ağa'yı öne sürmesi bir nebze de olsa sinirlenip yanlış bir şey yapmasına engel olmak içindi zira buralar her ne kadar gelişse de hak hukuk olsa da doğuda hala Ağalık sistemi büyük bir öneme sahip ve ağaların Ağası olarak bilinen bir adama karşı gelmek de pek tasvip edilen bir şey değilmiş öğrendiğime göre.

 

"Parasız pulsuz ne yapacaksın? Bir de bir şey istemiyorum diyorsun, Ferzan mı veriyor?" bir de utanmadan ne yapacaksın diye soruyor şimdi kalan azıcık saygım da bitti, artık sana Ferzan'ın abisi olsan bile saygı duymam.

 

"Şimdi mi geldi aklına parasız pulsuz ne yapacağım? Merak etme artık kimseye muhtaç değilim çalışıp kazanıp kendi kendime bakacağım bir daha kimseye boyun eğmeyeceğim!"

 

"Sanki yapabilirmişsin gibi..." bende tam uzun zamandır sesi çıkmadı diyordum Heja için meğer fırsatını kolluyormuş.

 

"Neden yapamayacakmışım?"

 

"Nerede görülmüş bir ağa karısının çalıştığı?"

 

"Haklı çalışamazsın, unut onu sen!" dedi Berzan abi.

 

Asmin abla ilk defa sakin maskesini düşürdü, "Sen bana hangi sıfatla karışıyorsun ki sana ne?" diye sesini yükseltti.

 

"Kocan olarak, kocan sıfatıyla karışıyorum."

 

"Boşanmak üzere olduğum kocam(!) ve Heja unuttuğun bir şey var ben ağa karısı olmayacağım artık! Karısı sensin unuttun mu? Kuma gelmek istedin ya Berzan'a, biz boşanınca doğal olarak sen de karısı oluyorsun belki resmi nikahını da kıyar sen düşün onu da ha ama kıyıya köşeye de para biriktir yarın bir gün kafası atıp seni parasız ortada bırakmasın."

 

İmalı konuşması üzerine Berzan abi "Asmin..." dese de devamını getiremedi.

 

Fazlaca ısınan ortamla Ciwan babam araya girdi, "Yeter kesin artık! Berzan seni son kez uyarıyorum beni yapmayı istemediğim şeyleri yapmak zorunda bırakma hareketlerine dikkat et! Heja sen de seni ilgilendirmeyen konulara karışma şu ağzını kapalı tutmayı öğren, kocanı kaç kere uyardım ama belli ki fayda etmemiş yoksa acımam sen de gidersin bağ evine! Kocan da seni çok görmek isterse uğrar yanına!" dedi.

 

"Şimdi herkes yemeğini yesin."

 

 

 

 

 

(Tanrısal/Hâkim Bakış Açısı)

 

Genç adamı tüm gece uyku tutmamıştı, yattığı yerde kaçtıkça kendisine sokulan kadınla sanki evren hatasını daha da yüzüne vuruyordu. Sadece bir anlık gafletle yaptığı hatanın sonucu bu olmamalıydı diye düşünmekten kendin alıkoyamıyordu. Ne var sanki o da baba olmak istemişse kötü bir şey mi bu diye düşünüyordu oysa bilmiyordu ki bu yaptığı âşık olduğu kadının en büyük korkusuydu.

 

Hayır diye düşündü, olmaz onu kaybedemem! Hem Heja'dan çocuk yaptıktan sonra onunla olmasına gerek yoktu Asmin'le arasını düzeltebilirler! Sadece biraz daha Asmin'le evli kalabilirse eğer o bu duruma alışırsa ve ne kadar âşık olduğunu ona tekrar hatırlatırsa boşanmaktan vazgeçirebilirim belki diye düşünmekten kendini alıkoyamıyordu.

 

Bir şeyler yapmalıydı, hem kendi yapmamış gibi gözükecek hem de hala evli kalabilecekleri bir şey... Eğer babası ve Hasan Ağa'ya uyarsa onu kaybedebilirim diye düşündü ve işte o anda aklına müthiş bir fikir geldi! Eğer hâkim onları boşamazsa bu Berzan'ın suçu olmazdı! Hâkimlerin evli çiftlere evliliklerini kurtarması için biraz daha süre vermesi görülmedik bir şey değil sonuçta.

 

Bulduğu harika fikirle en güvendiği adamına hemen gidip davalarına bakacak hâkimi öğrenip konuşması ve bunu da gizlilik içinde yapması için mesaj attı. Ne kadar isterse o kadar ödeme yapacaklarını sınırsız yetkisi olduğunu eklemeyi de unutmadı. Bu sorunu çözse çözse ancak böyle çözebileceğine ve biraz zamanla Asmin'i ikna edebileceğinden, onu ne kadar sevdiğini gösterirse boşanmayacağından son derece emindi genç adam.

 

Fakat bilmediği bir şey vardı, şans bu sefer ondan yana değildi ama bunu öğrendiği zaman ne kadar geç olurdu kim bilir...

 

 

 

 

Loading...
0%