@birbulutkalemi
|
Sedef
Olaylı geçen bir yemek oldu. Kendimi düşünceli hissetsem de belli etmemeye çalışıyorum, rahatmışım gibi yapıyorum ki Ferzan da gönül rahatlığıyla ailesiyle kalmamızda bir sakınca olmadığını görebilsin.
Benim aksime ikisi de gerçekten rahat gibi duruyor özellikle de Asmin abla. Her şeyin ortaya çıkması sanki üzerinde ne kadar yük varsa atmış gibi dertsiz, tasasız...
Ferzan'sa ilk defa ne yapacağını bilemiyor gibi kafasının içinde sanki binlerce olay var da hepsini birden nasıl çözeceğine anlam veremiyor. Gerçi o da haklı, başında bin tane dert var. Benim derdim ayrı şirketin işleri ayrı ya da ev mevzusu veya ailesiyle arası sanki hiçbir derdi yokmuş gibi bir de bizim işlerimize koşturuyor.
"Hanımlar, iki dakika salona geçelim de size söyleyeceklerim var."
Evimize geçince herkes doğruca kendi odasına yönelmişken sözleri bizi yolumuzdan döndürdü. Umarım yine kötü bir şey yoktur, daha fazla kötü olayla nasıl baş ederim bilmiyorum. Ben artık sıradan insanlar gibi yaşamak, en büyük derdimin ertesi gün pişireceğim yemek olması ya da işe gitmek için erken kakmak zorunda olacağım işimin olmasını istiyorum, çok değil sadece birazcık huzur istiyorum.
"Asıl konuya girmeden ilk önce bu gece babamın dediklerini iyice düşünüp, o evde yaşamak isteyip istemediğinizi bana sonra söylemenizi istiyorum. Bunun geri dönüşü zor olur, iyi karar verin olur mu?" dedi.
Benim kararım net olsa da Asmin abla cevap vermeden bir şey demek istemedim. O da bizi çok bekletmedi, "Ferzan, benim o evde yaşamam doğru olmaz, davayı açtım. Avukatım ayrı bir evde yaşamamın işimi daha kolaylaştıracağını söyledi ama size engel olmam Hasan Ağa ayarladı dava bir kaç gün içinde olur iznin olursa o süre içinde burada kalmak isterim." Dedi çekinerek.
Her ne kadar ben onu abla Ferzan da kardeşi olarak görse de bilirim insan kendinin olmadığı bir evde kalırken hele de elinde başka bir seçenek için imkânı yokken kendini oraya ait hissedemiyor. Anlıyorum onu, hatta en iyi ben anlıyorum. Kendi ailesinin evinde bile misafir olan o küçük kız, çocuk yaşta evlendiği kocasının evinde ise sığıntı gibi hissederdi. Şimdiyse gideceğimi bilirken kendimi yine buraya ait hissetmiyorum. Ona olan sonsuz güvenim, bana olan sınırsız şefkati bile kendimi burada geçici bir insan olarak görmeme engel olmuyor.
"O nasıl laf Asmin! Burası senin de evin! İstediğin kadar burada kalırsın, hatta boşandıktan sonra bile kalabilirsin ama tam karşı evdeki abimi görmek istemezsin diye teklif etmedim ben. Hatta istersen sana merkezden bir ev ayarlayım ben ha olmaz mı?"
"Yok Ferzan, benim bir süre Hasan Ağa'nın konağında kalmam en iyisi. Biliyorsun burada boşanmak kolay şey değil, onun himayesinde olursam kimsenin sesi çıkmaz ortalık durulunca da hallederim bir şekilde ev işini o zamana kadar dükkân çalışmaya başlar herhalde."
"Sen nasıl istersen, diğer konuşmak istediğim konu da buydu. İç mimar dükkânın tasarımını hallediyor hatta bitmek üzere size yarın birkaç katalog göndereceğim ondan ürünlerinizi seçin ki iç düzeni bitene kadar anca temin edilir ve kesinlikle kendi paramı kullanmıyorum biliyorum Sedef'in muhasebecisi hallediyor o işi. İki üç haftaya açabilirsiniz isterseniz zaten içi yeni yapılmış iç mimar birkaç dokunuş yapıyor sadece fazla uzamaz."
"Ferzan gerçekten mi?" tüm işlerle o ilgilense de ilk defa bana ait bir şey olduğu için uzun zamandan sonra saf mutlulukla doldu gözlerim.
"Hayda! Niye ağlıyorsun gerçek tabii mutlu olman lazım, mutlu olmanız lazım."
"Mutluluktan Ferzan, mutluluktan ağlıyorum. Teşekkür ederim bu benim için yaptığın en büyük ikinci şey olabilir ömrüm boyunca unutmayacağım." Yanımızdaki Asmin ablaya bile aldırmadım sıkıca sarıldım.
Beni iyice kendine çekip saçlarımın arasına ufak bir öpücük kondurdu, "Tamam ağlama artık ama sen yine de olur mu?" dedi.
"Haklı, artık ağlamamalısın Sedef! Mutluysan ağız dolusu kahkahalar at kimse susturamasın seni! İzin verme kimseye, mutluluğunu çalamasınlar!"
Bir süre sonra sessizlikle birlikte ağlamam da kesildi. Ne kadar öyle oturduk bilmiyorum ama Ferzan telefonu çalınca kalkıp çalışma odasına gitti. Salonda ikimiz kalmış olduk, aslında iyi oldu Asmin ablayla konuşmak istiyorum bende ama nasıl konuyu açmalıyım onu bilmiyorum.
"Çok seviyor seni, umarım artarak devam eder aranızdaki bu sevgi Sedef öyle mutluyum ki senin için."
İçimden geçen gerçekleri söylemek istesem de Ferzan'a verdiğim söz kelimelere dökmeme her seferinde engel oluyor. Bana kalsa anında her şeyi söylerim ama bana hayatımın en büyük iyiliğini yapan adama sırtımı dönmek, sözünü çiğnemek istemiyorum. O yüzden olmayacağını bilsem de içten içe hep öyle olmasını dileyerek verdim cevabımı, "İnşallah abla." Dedim.
Yerimde huzursuzca kıpırdanıp, "Abla, Berzan abi kolay kolay vazgeçmeyecekmiş gibi geldi bana sence boşanır mı senden?" işte içimi sıkan şeyi sonunda sorabildim.
"Bir film izlemiştim Sedef şey diyordu orada, "İnsanlar ölür, iyiler kaybeder, kötüler kazanır ve aşklar biter. Değiştiremezsin hiçbir şeyi o yüzden değiştiremeyeceğin şeyler için çabalama." O benim için öldü, ben hayatım boyunca gördüğüm şefkati kaybettim, Newroz Xanım kazandı ve en sonunda içimizde ne aşk ne sevgi ne de saygı kaldı. Artık tüm bu olanların hiçbirini değiştiremeyiz yani o ne kadar çabalarsa çabalasın içimde ölen birisini diriltemem er ya da geç boşanacağız..."
"Umarım abla, bir an önce olur da artık kurtulursun bu durumdan. Peki şey gerçekten Hasan Ağa'nın konağında mı kalacaksın? Rahat edebilecek misin, keşke Ferzan'ın dediği gibi sana bir ev ayarlasanız."
"Elbette rahat olamam ama mecburum güzelim, burası hiçbir yere benzemez her ne kadar karşı olsam da kadının değeri yoktur bu topraklarda. Sırf kendini bilmez üç beş insan konuştu diye gözünü kırpmadan çocuklarını öldüren insanlar var burada. O yüzden bir süre, en azından ortalık durulup herkes boşanmamıza alışana kadar orada kalmak en iyisi, hayatım rahatlığımdan değerli."
"Sen daha iyi bilirsin abla, ben pek bilmem buralar nasıldır. İnşallah her şey istediğin gibi olur ama gidince beni unutma olur mu ben seni çok sevdim. Benim uzun zamandır ailem yoktu sen bana aile oldun, seni kaybetmeyi hiç istemem."
"Unutur muyum hiç ablam! Ben de seni ailem gördüm, baksana anam babam yanımda yokken siz varsınız benim yanımda seni, sizi nasıl unuturum. Hem birlikte çalışacağız unuttun mu yine tüm gün beraber olacağız."
"İnşallah abla, dört gözle bekliyorum."
"Hanımlar bölmek istemem ama geç oldu, hadi yatın artık yarın işlerinizi yaparken yorulup sonra bana ağlarsınız acımam size." Ferzan'ın keyifli sesi bizi bölünce ilk an korksam da o olduğunu anlar anlamaz gevşedim.
"Haklısın, hadi iyi geceler size."
"İyi geceler abla."
Asmin
Sabah erkenden kalkıp kısa bir kahvaltı sonrasında Sedef'le birlikte mağazamızda satılacak ürünleri seçmeye koyulduk. Her bir ayrıntısı ile kendim ilgilenmek istesem de iç dekor gibi işlerle Ferzan'ın ilgilenmesi bana da diğer işleri halletmem açısından büyük kolaylık sağlıyor. Sık sık avukatımla görüşmem, ev işleri ile ilgilenmek ya da hala boşanma tam anlamı ile gerçekleşmediği için aşiret işlerinin bana düşen kısımlarını yapmak gibi şeyler.
Belirlediğimiz kıyafetlerin listesini kenara ayırıp kalitelerine bakmak için ilk önce hepsinden örnek göndermeleri adına listeyi bu işlerle ilgilenirken bize yardımcı olması için Ferzan'ın ayarladığı adama verince bugün ki işimiz bitmiş oldu. Sedef psikolog randevusuna gidince bende evde yalnız kalmış oldum.
En sonunda hazır yalnız kalmışken uzun zamandır yapmadığım bir şeyi yapmak istedim. Güzel bir kahve eşliğinde sessizlikte kitap okumak. En son ne zaman elime bir kitap aldım bilmiyorum ama okul zamanlarımda bol bol okurdum. Yapmayı en çok sevdiğim şeylerden birisiydi bambaşka hayatları okuyup her kitapla yeni bir insan olarak yaşamak.
Okumaya başlayalı ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama üzerimde hissettiğim gözlerle kafamı kaldırınca karşımda kapıya yaslanmış beni izleyen Berzan'ı gördüm. "Ne işin var senin burada?" dedim.
Sanki onun burada olması dünyanın en normal olayıymış gibi geçip karşımdaki sandalyeye oturdu. "Seni uzun zamandır okurken görmemiştim, ilk evlendiğimiz zamanlar geldi aklıma. O zamanlar benden çekindiğin için kitap almamı istemeye utanırdın fark edip sana her hafta yeni bir kitap aldığımdaki sevincini hatırladım. Neden bıraktın ki okumayı?" dedi bir de utanmadan.
"Hatırlamıyorsun değil mi?"
"Neyi?"
Gerçekten hatırlamıyor! Acaba daha neleri unuttun Berzan? Bana dair, bize dair ne varsa gerçekten sildin mi aklından? "Newroz Xanım'ın evli bir kadının kitapla ne işin olur diye bana aldığın tüm kitapları yaktığını gerçekten unuttun mu? Seni ağlayarak arayıp söylediğimde alttan al ben sana hepsini hatta daha fazlasını tekrar alırım deyip hiç almadığını gerçekten unuttun mu Berzan?" dedim. Gözlerimden yaşlar akmasın diye daha da açıp ağlamamaya çabalayarak.
"Asmin..."
Susarsın tabii konuşmaya yüzün yok! Şimdi düşündükçe fark ediyorum aslında hiç de sağlıklı bir ilişkimiz yokmuş ki bizim. Sen istemişsin bende senden gördüğüm şefkat kırıntılarını kaybetmemek için her yaptığını yok sayıp hayatıma devam etmişim. Artık yok ama o kız! Ailesinde göremediği ilgiyi, sevgiyi ve şefkati sende gördüğü için sana körü körüne bağlı olan o kız yok artık!
"Ne istiyorsun? Neden geldin buraya?"
"Konuşmak istiyorum Asmin." Bakışlarındaki kararlılık bana onun konuşmadan buradan bir adım bile gitmeyeceğini gösterdi.
Derin bir nefes bırakıp, "Pekâlâ konuş, dinliyorum." Dedim kollarımı göğsümde bağlayıp.
"Gerçekten boşanacak mısın benden?"
"Ne bekliyorsun Berzan benim yatağımdan çıkıp Heja'nın yatağına sonra da onunkinden çıkıp benimkine gelmeni, seni başka bir kadınla paylaşmamı mı istiyorsun? Ben sana en başında aramıza ikinci bir kadın girdiği anda biter ölecek olsam bile yanında kalmam demedim mi?"
"Ailen seni istemiyor ne yapacaksın ölene kadar Hasan Ağa'yla mı kalacaksın? Hadi kaldın onların ailesinden bile değilsin ne yapacaksın yapayalnız?" beni sevdiğini söyleyen adam sözünden çıktığım ilk an nasıl da acımasız oldu, beni en yaralı yerimden tekrar kanatmaktan hiç çekinmedi. Sahi aşk, sevgi gerçekten bu mu? Oysa insan birisini sevince ona kıyamaz, canını yakmak istemez değil mi?
"Oysa ne çok isterdim yalnız olmamayı, güvendiğim biri tarafından sevilmeyi fakat artık o ihtimal imkânsız haklısın, yapayalnızım ama artık ben burada da yalnızım Berzan. Biz şimdi seninle hiç tanışmıyoruz ki benim tanıdığım kocam beni üzmez, beni yaralamaz en acısı da üzerime kuma getirmezdi. O yüzden şimdi burada eskiden tanıdığım senle kalıp yalnız olmaktansa hiç tanımadığım başka bir yerde yalnız olmayı tercih ederim. Şimdi git buradan iki gün sonra mahkemede görüşürüz!"
"Asmin... Ben seni hala seviyorum, gel bir kere daha düşün hem çocuğumuz olduktan sonra onunla olmama gerek yok. Biraz sabret hatta sen burada kalmaya devam et çocuk olunca kaldığımız yerden tüm bu olanlar hiç olmamış gibi devam ederiz."
Bunları gerçekten söylemedi değil mi? Allah'ım sen beni böyle bir adamdan kurtardığın için ne yapsam az kalır gerçekten. "Ben yanlış anlamadım değil mi? Sen çocuğunuz olduktan sonra Heja'yı gönderip tekrar benimle olmak istediğimi söyledin?"
"Evet! Sen çok daha iyi bir anne olursun."
Kocaman bir kahkaha attım. Kesinlikle benim sinirlerimi bozmaktan başka bir şey yaptığı yok! Bir anneyi evladından ayırmaktan ne kadar da kolay bahsediyor ya! Hadi onu geçtim bir başkasının çocuğuna annesi varken benim annelik yapmamı bekliyor ki bu da üzerime kuma getirdiği kadın bu yüzsüzlüğün kaçıncı seviyesi be!
Elimdeki fincanı üzerine atıp "Sevgini de istemiyorum, aşkını da istemiyorum, seni de istemiyorum! Hiçbir şeyini istemiyorum, tek istediğim sensiz bir hayat! Şimdi defol git buradan! Daha doğmayan bir çocuğu annesinden ayırmaya çalışıyorsun sen nasıl bir kalpsiz oldun böyle ya! İyi ki senden hiç çocuğum olmamış..."
O gitti mi gitmedi mi bilmiyorum ama ben onu orada bırakıp yukarı, kendi odama çıktım. Böyle bir adamla geçirdiğim yıllarıma ise yalnızca pişmanlık duyabilirim sanırım...
İki Gün Sonra Mahkeme
Heyecan ve gerginlikten bir saat erken geldiğim adliye koridorlarında pervasızca bir oraya bir buraya gitmenin beni tükettiğini anladığım an seçtiğim en sakin köşeye oturdum. Bugün ya en dibe batacağım ya da düştüğüm yerden kalkacağım! Şöyle bir durup beş yıllık evliliğim boyunca yaşadığım her şeyi akıl süzgecimden geçirdiğim zaman farkında bile olmadan katlandığım, normal sandığım onlarca olay yaşamışım.
Ne uğruna? Kimin uğruna? Bak yine kaldın bir başına böyle Asmin... Aman ailemin başı eğilmesin, bana kötü demesinler, kocamın şefkatini sevgi sanıp onu kaybedersem ne yaparım diye diye kendini kocana muhtaç bırakmana değdi mi sahiden?
Az değil kocaman beş yıl! Kendini yok sayıp hayatını bir adama ve ailesine adamak mıydı senin hayalin? Değildi! Acaba okumak için biraz daha ısrar etseydim izin verir miydi? Evlenirken koştuğum tek şart evlendikten sonra uzaktan bile olsa okulumu bitirmekti ama evlendikten sonra her zaman erteledi, biraz da ben de küstüm kabul birkaç kez söylememden ve asla yapılmamasından sonra isteklerimi dile getirmeyi bıraktım ama insan ne zamana kadar gurursuz olup ısrar edebilir ki bir zaman sonra kabul edilmeyen istekler zoruna gidiyor insanın.
Daha fazla düşünüp kendime işkence etmemek için düşünmeyi bırakıp çevreye bakınmaya başladım. Hemen önümdeki sandalyelerde kâtip olduğunu düşündüğüm iki kadın çekti dikkatimi daha doğrusu konuştukları konu.
"Bugünkü davanın sonucunu çok merak ediyorum, bu topraklarda bir ağaya karşı gelip boşanma davası açan kadın görmek zor."
Haklısın, zordu hem de çok zor ama yapabildim ve bunu yaptığım için kendimle uzun zaman sonra ilk defa gurur duyuyorum!
"Açtı da ne oldu sanki! Adam buraya birilerini gönderip bizi boşarsan kötü olur, boşamazsan her dileğini gerçekleştiririm dedirtmiş Hakim'in az aklı varsa boşamaz. Kızım bunlar senin benim gibi insanlar değil çeker vurur valla!"
Ne?
Gerçek mi bu? Nasıl yapabildin bunu Berzan?
"Hadi canım! Ciddi misin sen?"
"Evet, davaya bakan kâtip bizim Kübra'ymış onun önünde olmuş konuşma, adam öyle korkutucuymuş ki az kalsın öteki tarafa gidiyordum diyor kız!"
Beni inandığım yerden bir kez daha kırdın Berzan. Bir kez daha kendine mahkûm etmeye kalktın! Benim tek istediğim şey mutlu olmaktı, neden bir kez daha aldın benden bunu? Bu kadar mı nefret ediyorsun benden?
Sarsak adımlarla davanın görüleceği salonun koridoruna geçtim. Orada tam karşımda ailemizin yanında tek eli cebinde gülerek avukatıyla konuşuyor! Güler tabii, istediğinin olduğunu düşünüyor! Bu dava ne kadar uzarsa uzasın yılmayacağım Berzan! Asla pes etmeyeceğim! İkinci kadın olmayı asla kabul etmeyeceğim.
Halimi ilk fark eden Sedef oldu. Oturduğu yerden sıçrayarak kalkıp gelip koluma girdi. "Abla iyi misin sen?" dese de şimdi kimseyle konuşacak takatim yok. Merak ettiğim tek bir şey var, bunu gerçekten yaptı mı? Durmadım, onun önüne gidene kadar aynı sarsak adımlarla yürüdüm ve bundan sonra hayatımızı tümden etkileyecek o soruyu sordum.
"Gerçekten bunu yaptın mı? Bizi boşamasın diye Hakim'e adamlarını yolladın mı?"
|
0% |