@birbulutkalemi
|
Asmin,
Daha kaç defa hayal kırıklığı yaşatacaksın bana? Daha ne kadar bencil olabilirsin aklım almıyor... Bir insan nasıl bu kadar değişebilir ya da hep böyleydin de ben mi görmüyordum? Sevgi açlığı mı gözümü kör etmişti de senin bu leş karakterini hiç fark etmedim ben?
"Söylesene! Yapmadım bu kadar da alçalmadım desene!"
Hayır! Ağlamayacağım! Senin için bir damla bile gözyaşım akmayacak artık! Değmezsin sen buna...
Göğsüne attığım yumruklarıma tepki vermeden, kafasını çevirdi sadece. Gerçekten yapmış! İçimde ona dair sadece kırıntısı kalan inancımı tümden silip süpürdü artık.
"Sen nasıl bir adamsın ya! Sana bir sürü şey söylemek istiyorum ama artık gerçekten değmezsin buna! Seninle asla birlikte olmayacağım! Duydun mu beni asla sana geri dönmeyeceğim! Gökle yer alt üst olup yer değiştirse bile sana asla geri dönmeyeceğim! Sen artık benim için bittin!"
Kaybettim...
Ayakta durmaya gücüm yetmedi, sırtımı duvara dayayıp usulca kaydım yere. Az önce sesten geçilmeyen koridor şimdi derin bir sessizlik içinde. Artık ağlamaya bile dermanım yok, tüm ümidim bitti. İnancım kalmadı kurtulacağıma. Yanıma çöken bedene göz ucuyla bakınca Sedef'i gördüm. Benden akmayan tüm yaşlar ondan akıyor, usul usul ağlıyor.
Gerçekten kaybettim...
Bir ömür boyu onun esiri kalacağım!
Hayır!
Olmaz!
Bu saatten sonra ölürüm ama yine de kimseye boyun eğmem! Kaybedecek neyim var ki canımdan başka! Ha ölmüşüm ha ikinci kadın olmuşum ne fark eder?
Karşıdan avukatımın geldiğini görünce kalkıp hızla koştum ona, "Hakim'le konuşmuş bizi boşamaması için ne istersen veririm demiş! Ne yapacağız?" dedim selam bile vermeden.
"Asmin, önce sakin ol, olur mu? Öyle bir şey yapamaz elimizde bir sürü belge var, sana yaptıkları var, kaldı ki sen istemediğin sürece hiçbir şeye mecbur değilsin bugün olmazsa başka gün olur ama elbet olur! Sadece sen pes etme olur mu?" dedi.
Gerçekten olabilir mi? Ondan boşanabilir miyim?
"Davacı Asmin Adar! Davalı Berzan Adar!"
İsimlerimizin seslenilmesiyle avukatıma güvenip omuzlarımı dikleştirdim ve içeri kendimden emin olarak girdim. Bugün burada kaybetsem bile başım dik çıkıp mücadeleme devam edeceğim.
Yerlerimize geçince içeri Hâkim ve Kâtib'in de girmesiyle mahkeme başladı. Aynen avukatımın tembihlediği gibi her şeyi ona bıraktım, bana doğrudan bir şey sorulmadıkça sustum.
O kadar gerildim ve endişelendim ki ne konuşulanları algılayabiliyorum ne de durumun nasıl gittiğini... Sadece karşımda oturup utanmadan bana bakan adama daha önce bakmadığım kadar kötü bakıp, tüm nefretimi kusuyorum.
"Asmin Hanım avukatınızı onaylıyor musunuz? Boşanmak istiyor musunuz?" Hâkim'in sorusuyla sonunda dikkatimi toparlayıp usulca ayağa kalktım, bana gülümseyerek bakan Sedef'ten güç alıp, "Evet, boşanmak istiyorum." Dedim.
"Eşiniz sizi sevdiğini ve boşanmak istemediğini söyledi, buna ne diyorsunuz?" diye sorunca sinirimi yatıştırmak adına derin bir nefes alıp, "Evde imam nikahıyla bekleyen karısını hatırlamasını ve ona gitmesini söylemem size saygısızlık olur mu bilmem Hâkim Bey, cahilliğime verin ama ben artık onunla bir dakika bile evli kalmak istemiyorum. Zaten kendisiyle de ayrı evlerde yaşıyoruz şimdi, benim için beni sevmesi önemli değil! Sırf çocuğumuz olmuyor diye benden başka bir kadına gittiği gün bizim evliliğimiz bitti!"
Durup derin bir nefes aldıktan sonra devam ettim sözlerime, "Başta bana her şeyi yaptırabilirmiş gibi olan o sevgisi, artık kederden başka bir şey bırakmadı! Aramıza başka bir kadın soktu, o yüzden Hâkim Bey o ne kadar beni sevdiğini iddia ederse etsin, benim kararım net ve bundan caymayı da düşünmüyorum! Kocamı başka bir kadınla paylaşmaktansa onsuz bir ömür tercih ederim, ben boşanmakta kararlıyım." Anlattıklarımın bir faydası olur mu bilmem ama belki konuşmam Berzan'ın yaptıklarının etkisini kırar da bizi boşar diye.
"Karar!" demesiyle ayağa kalktı tüm salon, herkes nefesini tutmuş Hâkim'in ağzından çıkacak sözleri beklemeye başladı.
"Gereği Düşünüldü:
1-Davacı ve davalının beş yıllık evli olup, bu evlilikten bir çocuklarının bulunmadığı, davalının başka bir kadınla imam nikahı ile davacıdan ayrı bir evde yaşamasıyla birlikte, henüz boşanmamışken bakmakla yükümlü olduğu eşinin parasız kalıp mağdur olmasına sebep olması ve psikolojik şiddet etmesi sebebiyle evliliklerinin derinden sarsılması sebebiyle BOŞANMALARINA,
2-Davalının mağdur ettiği davacıya, mahkeme dosya ve avukat ücreti vermesi, davalının istememesiyle nafaka vermemesi, tüm bunların yanında devlet memuruna, mahkemeyi görecek Hâkim'e rüşvet teklif etmesiyle birlikte daha sonra maliye tarafından hesaplanmasıyla para cezası verilmesine karar verilmiştir." Dedi ve ben uzun zaman sonra gerçekten ilk defa mutluluktan ağladım burada!
Allah'ım resmen bitti! Kurtuldum artık ondan! Yaptığı tüm engelleme çabalarına rağmen şansım yaver gitti ve ben artık resmen boşandım! Ben artık Asmin Adar değil Asmin Çelik'im! Artık önümde yepyeni bir hayat var!
Herkes ayaklanıp gitmeye başlamıştı ki bana doğru yürüyen Berzan'la Hâkim hiç beklemediğim bir şey yapıp, "Asmin Hanım sizinle bir konu hakkında konuşmam lazım rica etsem odama kadar gelebilir misiniz?" dedi. Böyle söyleyince Berzan karar değiştirip konuşmadan çıktı salondan.
"Tabii olur." Dedim ama şaşırdım da bu normal bir durum mu? Şeyma Hanım'a baktım sorarcasına "Sanırım aşiret davası olduğu için can güvenliğinden emin olmak istiyor, baksana tehdit veya rüşvet artık her ne dediyse ona pabuç bırakmadı, benim şimdi bir sonraki duruşmama katılmam lazım sen gidebilir misin? Odası bir üst katta en sonda solda." Deyince başımla onaylayıp, "Her şey için teşekkür ederim, siz olmasınız ne yapardım inanın bilmiyorum." Dedim.
"Bir yolunu bulurdun, sen çok güçlü bir kadınsın Asmin yeni hayatının kıymetini bil. Yaşadığın her şeye rağmen kapını aşka, sevgiye kapatma bu sefer seni gerçekten seven bir adam bul! Mutlu olmayı en çok sen hak ediyorsun."
"Pek sanmıyorum ama benim için yaptığın onca şeyden sonra deneyeceğim." dedim.
"Tamam, umarım bundan sonra böyle kötü konular dışında görüşürüz diyelim. Kendine iyi bak Asmin..."
"Teşekkür ederim, sende öyle görüşürüz."
Salondan dışarı adım atınca yeri döverek giden Berzan'ın aksine ben sakin adımlarla beni bekleyen Sedef, Ferzan ve Ciwan babamın yanına gittim. Yüzüme bakan meraklı ifadelerinden anladığım kadarıyla içeri girmediklerinden davanın sonucundan haberleri hala yok, söylemeden gitmiş. Yüzümden düşmeyen gülümsememle onlara bakıp,
"Bitti, boşandık." dedim.
Son zamanlarda hep olduğu gibi yanıma yine Sedef koştu. Bana sıkıca sarılıp, "İyi misin abla?" diye sordu. Ne kadar kötü olaylar yaşanmış olursa olsun onca zaman aynı yastığa baş koyduğun birisine veda etmek garip hissettiriyor, bu sevgiden çok alışkanlık gibi sanki. Aylardır yan yana gelmemiş olsak da üzerimizdeki nikah sanki bizi birbirimize bağlayan görünmez bir ipmiş de şimdi bir insanın ağzından çıkan boşanma lafı o ipi kesip atmış gibi geliyor. Üzerimden öyle bir yük kalktı ki bunu nasıl anlatırım bilmiyorum hiç.
"İyiyim, daha da iyi olacağım umarım." Kollarının arasından çıkıp Civan babamın elini öpmek için eğildim ama izin vermeyip bu sefer de o kolları arasına aldı beni. "Ne olursa olsun sen hep benim kızım olarak kalacaksın, neye ihtiyacın olursa ya da başın sıkışırsa bil ki bu yaşlı adam hep yanında emi kızım." Dedi.
"Sağ ol baba, biliyorum. Benim şimdi bir Hâkim'in yanına gitmem lazım sonra vedalaşırız olur mu?"
"Yok öyle vedalaşmak kızım, biz Hasan Ağa ile görüştük zaten sen eve gidip eşyalarını toparlayıp ona geçeceksin biz de seni orada da yalnız bırakmayıp gelip gitmeye devam edeceğiz. Veda falan duymayım, anlaştık mı?"
"Olur baba tamam, siz en iyisini bilirsiniz."
"Hem sen şöyle birkaç ay kal orada, şu işi bıraksınlar seni güzel bir yere yerleştireceğim ben, yok öyle boşandım deyip bizi unutmak! Bir elim hep üzerinde olacak sen bakma o işe yaramaz abine babana falan! Hadi git şimdi hallet işlerini, ben benim arabayı kapıda bırakırım Ferzan'larla geçerim eve."
"Tamam baba."
Sedef, "Evde görüşürüz abla." Deyip son bir kez sarıldı bana. Kocasıysa başını hafifçe eğip destek olduğunu göstermeye çalıştı. Bense bir süre arkalarından bakıp tam tersi yöne Hâkim'in odasına çevirdim yönümü.
Usulca kapıyı tıklatıp kafamı içeri uzattım, "Gelin Asmin Hanım buyurun oturun lütfen." Dedi.
"Sanırım neden çağırdığımı merak ediyorsunuz, hiç lafı uzatmadan konuya gireyim. Öncelikle eminim mahkemede eşinizin bana karşı sergilediği tutumu öğrenmek sizi şaşırtmıştır."
Sindirmemi beklercesine susunca, "Aslında duruşmadan on dakika önce tesadüfen öğrenmiştim ve inanın çok kötü bir ruh hali ile girdim içeri hiç boşanabileceğimize ihtimal vermemiştim. Teşekkür ederim onun istediğini yapmadığınız için." Dedim sesimden de anlaşılan bir minnetle.
"Bu öncelikle benim ahlak anlayışıma ters o yüzden yapmadım ve bilmenizi isterim ki eski eşiniz o konuşmayı yapması için yanıma birilerini gönderdiği zaman odamda çok yakın arkadaşım olan birisi vardı, aslında dolaylı yoldan senin için gelmişti." Deyince merakla ona baktım. "Hasan Ağa'nın yeğeni buradaydı, davaya benim bakacağımı duyunca Hasan Ağa bilgi almak için onu göndermişti, bundan sonra ne olur bilmiyorum ama için rahat olsun Hasan Ağa bu olanlardan sonra daha da koruyup kollayacaktır seni korkmana falan hiç gerek yok. Durumdan az çok haberdarım seni rahatsız etmeye devam ederse uzaklaştırma çıkarıp gereken cezayı almasını da sağlarız."
"Ben bunları bilmiyordum, teşekkür ederim ama bundan sonra musallat olacağını düşünmüyorum. Onun tek derdi ayrılmamaktı hatta çocuğu olduktan sonra o kadını gönderip çocuğu benim büyütmemi bile istedi ama artık boşandığımıza göre umudu kalmamıştır, kalsa bile babasının benim peşime takılmasına göz yumacağını sanmam. Her ne kadar kendisi karaktersiz bir insan olsa da Civan babam dünya iyisi bir insandır."
"Tamamdır o zaman bundan sonra Hasan Ağa'da kalacağına göre bol bol karşılaşacağız demektir, bir sıkıntı olursa bana gelmekten çekinme olur mu elimden geleni yaparım."
"Çok teşekkür ederim." Dedim tam adını söyleyecektim ki tanışmadığımızı hatırlayıp sorar gözlerle ona baktım. "Ayhan ben, Ayhan Koçar ve rica ederim bu benim görevim." Dedi.
"Tamam o zaman fazla vaktinizi almayayım ben, memnun olduğum tanıştığıma iyi günler dilerim size Ayhan Bey."
"İyi günler Asmin Hanım."
Adliyeden ayrılıp eve geçmem ve tüm süreç boyunca benden desteğini esirgemeyen Sedef ve Ferzan'la yemek yiyip kısa bir süre için vedalaşmak sandığımdan zor oldu. Bir an önce yeni hayatıma başlamak için bütün eşyalarımı toparlayıp heyecan içinde yatağıma uzandım, uzandım ama bir gram uykum yok...
Yarından itibaren beni artık yeni bir hayat bekliyor! Önümde kocaman bir ömür var ve bu sefer tüm kontrol bende! Ne istersem onu yapıp, dilediğimce yaşayacağım. Bu öyle güzel bir lütufmuş ki sahip olana kadar farkına bile varamamışım. Artık öyle olmak yok ama hayatta olan her şeyin kıymetini bilip tadını çıkaracağım! Yepyeni bir ben olacağım ve yarın da yeni benin doğuşunun ilk günü olacak!
Sedef,
Sanırım hayatta gerçekten de güzel şeyler olabiliyor. Hayatta ailemden daha yakın gördüğüm insanın şimdi mutlu ve huzurlu olması beni de öyle mutlu ediyor ki şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemiyorum.
Ben hayatım boyunca kendim için bile mutlu olacağımı düşünmezken şimdi başkalarının mutluluğuyla mutlu olduğum bir seviyeye geldim! Bu benim için çok yeni bir durum, yaşadığım her gün kendimle ilgili yepyeni başka bir şeyler öğreniyorum.
Bunu düşünmek bile beni utandırıyor ama ben yaşadığım onca şeyden sonra biraz bencil olacağımı düşünüyordum içten içe ve bu durum beni epeyce korkutuyordu ama öyle olmadı! Bir başkası için de sevinip üzülebiliyorum! Hatta onun mutlu olması beni daha da mutlu ediyor ve bunu fark etmem gördüğüm seansların gerçekten de işe yaradığını hissettiriyor! Ben uzun zaman sonra, hatta hayır uzun zaman değil ben hayatım boyunca ilk defa kendimle gurur duyacağım bir şey yaptım!
Ben bir şeyler başarıyormuşum gibi hissediyorum...
"Sedef? İyi misin ne zamandır sana sesleniyorum duymadın hiç nereye daldın?" diye sordu yanıma yatağa uzanan Ferzan.
Bugün Asmin abla yeni evine gidince biz de kendi evimizi kapatmasak da karşı eve ailesinin kaldığı konağa geçtik. İlk gün sıradan geçse de yarın tek başıma kalınca ne yapacağımı bilmemek beni biraz korkutuyor doğrusu.
"İyiyim Asmin ablayı düşünüyordum. Onu hiç bugünkü kadar mutlu görmemiştim, onu böyle mutlu görmek beni de çok mutlu etti Ferzan."
Yatmaktan vazgeçmiş olacak ki yastığını başlığa dayayıp hafif oturur pozisyona geçip bana döndü, "Bende seni mutlu görünce öyle oluyorum." Dedi.
Bana ettiği her güzel sözde gözlerimin dolması normal mi bilmiyorum, bunu doktoruma sormam lazım.
Ah Ferzan...
Sen nasıl bir adamsın ki bana karşı böyle olabiliyorsun? Oysa ben kendi ailesinin bile sevmediği bir çocuktum. Sen bana karşı nasıl bu kadar iyi olabiliyorsun?
"Ne oldu? Niye doldu yine o gözler acaba?"
Yüzüne bakamayıp başımı öne eğdim, "Ferzan ben bozuldum galiba sen güzel şeyler söylüyorsun ama benim hep ağlayasım geliyor!" dedim nazlıca.
Göz ucuyla ona baktığımda güldüğü için kısılan gözlerini ve hafifçe buruşan tenini gördüm, başka bir insanda kusur olarak görülebilecek şeyler bile ona o kadar çok yakışıyor ki tarifi yok. "Gel buraya." Beni kolları arasına çağırınca başta tereddüt etsem de kendime verdiğim sözü hatırladım ve girdim kolları arasına. Artık kim ne düşünür diye kendimi kısıtlamayacağım diye kendime verdiğim sözü tutmaya buradan başlayabilirim sanırım. Önceden olsa doğru değil, olmaz gibi şeylerle reddederdim ama başkalarını düşünmek ve ona göre yaşamak bana şu yaşıma kadar ne kazandırdı ki bundan sonra bir şeyler kazandırsın! Nasıl mutluysam öyle yaşayacağım ve Ferzan'ın kollarında olmaktan daha rahatlatıcı ve güven veren bir şey görmedim ben hayatımda.
"Demek bozuldun ha! Ne yapalım seni yarın tamire mi götürsek acaba?" sesindeki oyunbaz ton sözlerine alınmamam için yeterli bir sebep bence.
"Ferzan ya! Demesene öyle gerçekten bir insan güzel şeyler duydu diye neden ağlamak ister ki?"
"İster tabii Sedef, insan en çok neyin eksikliğini çektiyse onu elde edince önce kendine yakıştıramaz sonra da kabullenip bazen hüzünlenir bazen de mutlu olur. Önemli olan senin neden ağlamak istediğin, sen önce ona karar ver sonra seni ona göre tamir edelim olur mu?" ciddi konuşmasını küçük bir şakayla bitirse de sözleri yine içime oturdu, sahiden ben mutluluğu hak etmediğimi düşündüğüm için mi gözlerim doluyor yoksa çok mutlu olduğum için mi? Bir insan bunu nasıl anlayabilir ki?
"Tamam hemen dalma düşüncelere, bugün güzel bir gün. Bugün sadece mutlu ol, kalan sorularını yarın düşünürsün tamam mı önce güzel geçen günün keyfini sür biraz."
Gevşekçe onu saran kollarımı sıkılaştırdım, "Tamam, öyle yaparım." Dedim. Heyecandan uykum kaçınca aklıma gelen şeyle ona döndüm, "Ferzan, uykun yoksa film izleyelim mi seninle?" diye sordum.
Bana yine güzel bir tebessüm sunup, "Olur, izleyelim." Dedi ve kalkıp masaya bıraktığı laptopunu alıp tekrar yanıma oturdu.
"Ne izlemek istersin, aklında bir şey var mı?"
"Yok, sen seç."
"O zaman dram, romantizm falan açmayalım şimdi bana hiç güven vermedin her an ağlayabilirmişsin gibi geldi. Gel biz en iyisi klasiklerden gidip Batman ya da Superman falan izleyelim. Sen hiç izledin mi daha önce?"
"Ben küçükken evimizde televizyon yoktu, evlendikten sonra da o hiç öyle filmler izlemeyi sevmediği için bana yasaklamıştı o yüzden izlemedim ama küçükken herkes onları konuşurdu çok merak ederdim, önce Superman izlesek olur mu? En çok onu merak ederdim."
"Olur tabii neden olmasın, gel bakalım yerleş iyice."
Sonrası ise hiç bilmediğim yeni huylarımı öğrenmemle geçti. Ben mesela hiç bilmezdim bu tarz filmleri sevdiğimi ya da heyecanlanınca yanımdakinin kolunu sıktığımı. Filmi yanında birisiyle izleyince daha keyifli olduğunu, en garip geleni de bir şeyler izlerken konuşmayı da sevmiyormuşum. Bunu da filmin ortasında Ferzan bana bir şey söylemek istediğinde kızıp onu susturunca fark etmiş olduk. Ben yaptığımdan çok utanmış olsam da Ferzan'ın hoşuna gitti, hatta o kadar hoşuna gitti ki gecenin bir yarısı kahkaha atmaktan geri kalmadı.
"Sedef! İnanmıyorum sana resmen içinden bir canavar çıktı! Seninle daha çok film izlememiz lazım!" film biteli birkaç dakika olsa da kapattığımız andan beri bana takılmaktan geri kalmıyor.
"Ferzan, demesene öyle çok utanıyorum! Hem sen de en heyecanlı yerde konuştun ben ne yapıyım ama yani dikkatimi dağıttın ondan hep yoksa sana asla yapmam ben biliyorsun." Ben ne dedim az önce ya kendim bile anlamadım.
"Tamam tamam utanma, gel yatalım hadi geç oldu."
Aslında yatmadan önce aklımdaki meseleyi de konuşmak istiyorum, "Ferzan bana bir beş dakika daha ayırır mısın? Sana bir şey söylemek istiyorum." Dedim kıvranarak.
"O nasıl laf Sedef! Tabii dinliyorum, ne söylemek istiyorsun?"
Derin bir nefes alıp vazgeçmeden tek bir nefeste söyledim,
"Ferzan, ben annemle konuşmaya karar verdim, yarın arasak olur mu?"
|
0% |