33. Bölüm

Bölüm 33

Bir Bulut Kalemi
birbulutkalemi

Herkese merhaba, hikayeye geçmeden kısa bir açıklama yapacağım. Bu uygulamada Wattpad'e göre gerideydik. Eşit olması adına tüm bölümleri peş peşe ekleyeceğim şimdi ama lütfen beğenip yorum yapmayı ihmal etmeyelim.

 

 

 

Açılış Günü

 

 

 

Asmin,

 

Hayatımın en garip dönemlerinden birini yaşıyorum desem yeridir. Tüm bu olanlar hala bana rüya gibi geliyor ama ben bugün resmen kendi işimin açılışını yapacağım! Her şey öyle hızlı gelişiyor ki ne ara boşandım ne ara taşındım ne ara işimi kurdum anlamadım bile. Elbette tüm bunları kendi başıma yapamazdım ama bu konuda yardım almak bile kötü hissettirmiyor, işin sonunda dimdik ayakta durabildiğim sürece borçlu olduğum herkese borcumu ödeyeceğimi biliyorum!

 

En çok da bu evdekilere! Haklarını nasıl öderim bilmiyorum ama bir şekilde minnettarlığımı göstermenin bir yolunu bulacağım...

 

Üzerimde her zamanki giyim tarzımdan çok farklı olarak gri bir takım elbise, artık kısa olan saçlarıma ise uzun zaman sonra yaptığım maşa ile aynada bambaşka bir kadın görüyorum.

 

Artık hep var olacak bir kadın!

 

Kendimi izlememi bölense kapı sesi oldu. Hemen ardından ise onun sesini duydum, "Asmin müsait misin gelebilir miyim?" bana göre dünyanın en güçlü adamı. Kendisini başka bir adam uğruna terk edip giden karısına rağmen susan, çocuğuna hem baba hem anne olan adam...

 

"Gelebilirsin." Diyebiliyorum sadece, sesimin ne kadar çıktığı ise muamma. Heyecandan insanın sesi titrermiş ilk kez bugün öğrendim. Bu bambaşka bir şey...

 

Yavaşça kapıyı açıp içeri süzüldü ve her zaman yaptığı gibi kapıyı aralık bıraktı. Biliyorum ki bunu da yine beni düşünerek yapıyor. Açık bırakıyor ki gizleyecek bir şey yok diyor. Biliyorum ki bu evde kimse kötü düşünmez ama buna bile fırsat vermeyecek şekilde bu küçücük detayı düşünmesi bile öyle iyi geliyor ki tüm o görmezden gelinmeleri unutturuyor.

 

"Asmin..."

 

"Evet?"

 

Tek eli ardında tek eli cebinde beni baştan aşağıya süzüp, "Çok güzel olmuşsun..." dedi. O söyleyince daha bir beğendim kendimi, en son Sedef söylemişti bunu bana, başka da duyduğumu hatırlamıyorum bile.

 

"Teşekkür ederim, biraz özenmek istedim. Aslında beğendim kendimi böyle ama emin de olamadım, alt tarafı kıyafet satacağız fazla mı resmi olmuş böyle takım elbise falan?"

 

"Yok fazla olmamış da sanki bir şeyler eksik gibi..."

 

"Eksik mi? Ne eksik ki?"

 

Arkasındaki elini bana doğru uzatıp "Bu." Dedi. Elinde zümrüt yeşili bir kese vardı.

 

"Bu ne Demir?"

 

"Hayırlı olsun hediyen."

 

"Ne hediyesi Demir, ne gerek vardı buna."

 

"Hediye gerek olduğu için verilmez, içten geldiği için verilir. Bu da benim içimden geldi."

 

"Hay Allah, mahcup oldum şimdi."

 

"Asmin ne zaman anlayacaksın seninle ilgili yaptığım her şeyi içimden gelerek, severek ve isteyerek yapıyorum. Benden çekinmene, utanmana hatta mahcup olmana gerek yok. Asıl bizim sana mahcup olmamız gerek hem ev işlerine yardım ediyorsun hem Memo'yla ilgileniyorsun hem de tüm ev halkının en ufak bir ihtiyacında orada bitiyorsun, sen söyle asıl biz senin bu yaptıklarının karşılığını nasıl vereceğiz?"

 

"O nasıl laf Demir! Ben öyle bir insan mıyım ne karşılığı ben hepsini severek yapıyorum."

 

"Eh güzel, ikimizde yaptıklarımızı severek yaptığımıza göre utanılacak, çekinecek bir şey yok ortada. Hadi bakalım hediyem de uğur getirir inşallah. Bugün takarsan beni çok mutlu edersin, senin için özenle seçtim."

 

Son bir kez bana bakıp hızla çıktı odadan. Banaysa elimdeki kadife keseyle arkasından bakmak kaldı. Merakıma yenik düşüp heyecanla açtım, elime kiraz çiçeğinden bir broş düştü.

 

Beni bir kez daha şaşırttı zira biliyorum ki bu öylesine güzel gözüktüğü için alınmış bir hediye değil. Kiraz çiçekleri bir anlamda yeniden doğuşu simgeler. Baharın gelişiyle kahverengi, boş bir kabuk olan ağaçlar yenilenip çiçekler açarak bambaşka bir şeye dönüşür. Bana bu broşu alıp, bugün takmamı istemesi de tıpkı kiraz çiçekleri gibi yenilenip kendime baharı getirmemi istemesi olur ancak.

 

Kalbimdeki kıpırtıya engel olmak istiyorum, istiyorum ama her seferinde öyle bir şey yapıyor ki ne kadar bastırırsam bastırayım bir sonraki daha güçlü oluyor. Oysa ben bundan sonra yalnızca kendim için kendime yetebilecek kadar yaşayacağımı düşünmüştüm.

 

İlk kez bir yanılgım beni bu kadar mutlu ediyor...

 

Ben uzun zaman sonra ilk kez göğüs kafesimdeki baskıdan arındığımı hissediyorum. Nefes almak, gerçekten nefes almak böyle bir şey miydi? Unutmuşum, hayatta kalmak için değil de yaşamak için nefes almak ne demek unutmuşum.

 

Teşekkür ederim Demir, bana bunu yeniden hatırlattığın için teşekkür ederim.

 

 

 

 

 

***

 

 

 

 

 

Beni de dahil ettikleri küçük aileleri ile birlikte Kılıç Aşireti'yle kahvaltımızı yapar yapmaz açılış için mağazamıza geldik. Henüz hiç kimse gelmese de masalar, ikramlıklar ve Hasan Ağa'nın getirttiği davulcular hazır bir şekilde bekliyor. Sedef'le bense oradan oraya koşup zaten düzenli olan yerleri bir kez daha düzenliyoruz. İkimizde de aynı heyecan kıpır kıpır yerimizde duramıyoruz. Bu an için ikimizde çok emek verdik. O aileye ise kısaca bir hoş geldin deyip bir daha da görmedim.

 

"Abla ya bir aksilik çıkmaz değil mi? Beni bir korku sardı ne yapacağımı şaşırdım."

 

"Vallahi bugün bende senin gibiyim Sedef, bakma öyle sakin gözüktüğüme içimde ne fırtınalar kopuyor bilsen şaşırırsın."

 

"Bir an önce bugün bitse de normale dönsek, çok sıkıntılıymış bu işler. Buradan sonra Ferzan yemeğe götürecek kutlama için sende gelsene."

 

Bir an içinde bulunduğumuz durum o kadar komik geldi ki kahkaha atmadan duramadım. "Abla ne oldu? Neye gülüyorsun?" Sedef yüzünde biraz şaşkınlık biraz da endişeyle bana bakarken ne olduğunu anlayamayan Ferzan ve Demir de yanımıza geldi. Bense hala kahkahamı durduramadan elimi ağzıma kapatarak uzaklaşmaya çalıştım tabii hemen ardımdan üçlü de peşimde.

 

Kahkahalarım azalarak yerini hıçkırıklara bıraktı. Buradayım kendi başıma bir şeyler başardım, ayaktayım ama hala yalnızım. Sedef var kardeş oldu, Ferzan var yeri geldi abi yeri geldi o da kardeş oldu, Demir var hep yanımda olduğunu söylüyor ama hiçbirinin hayatının merkezinde değilim. Hepsinin kendi öncelikleri var, hiçbiri kendinden önce beni düşünmedi. Bilmiyorum onların hakkına mı giriyorum böyle düşünerek emin değilim ama şimdi istediğim şeye sahip olmuşken yine böyle yapayalnız olmak kötü hissettirdi.

 

"Asmin?"

 

Demir... En çok haksızlığı sana mı yaptım acaba? Görüyorum bana yardım etmek, yanımda olmak için parçalanıyorsun ama senin de kendi önceliklerin var.

 

"İyiyim. Bir an duygu patlaması yaşadım sanırım, bazı şeylerin farkına vardım. Buradayım şimdi, öldüm dediğim yerden kalktım. Hayatımın sonu sandığım yerden başka bir kapıya, bambaşka bir hayata adım attım bugün. Bazı şeyler hala acıtıyor, en çok da kimsesiz olmak ama bu iş... Bilmiyorum şimdi burada olmak, dimdik ayakta durmak burada gülmek, ağlamak büyük bir zafer gibi olsa da bir yandan da ailemin bile beni yok sayması hiç öyle hissettirmiyor. Bakmayın öyle delirmişim gibi delilik değil bu hallerim! Hayatta kaldığımın kanıtı bu hem de her şeye rağmen. İyiyim yani merak etmeyin delirmedim."

 

"Abla o nasıl laf öyle! Ne yalnızlığı ben seni ablam bildim, öz anam babamdan çok seviyorum yapma böyle, ne olursa olsun sen benim ablamsın." Ah Sedef'im bahtsız kuzum. Henüz söylediklerimi algılayacak kadar derin düşünemiyorsun. Eğer anne baban sana böyle davranmasaydı, sende şimdi olduğun yerde olmazdın ki...

 

Ben kimsenin bana dokunmamasını kendi başıma olmayı istediğimi sanıyormuşum, meğer benim istediğim koşulsuz şartsız benim yanımda olacak biriymiş. Elinde her şeyi varken en çok beni sevecek biriymiş. İster eş ister dost fark etmez birinin en sevdiği olmakmış. Göz ardı edilme ihtimalinin olmamasıymış.

 

Ama kendimi açıklayacak dermanım kalmadı. Bir anda üzerime çöken bu düşünceler bir kâbus gibi boğdu beni. "Tamam canım, elbette biliyorum dediğim gibi sadece birden duygu patlaması yaşadım işte, ayların dolduruşu sanırım." Diyebildim. Uzun uzun açıklamaya takatim yok.

 

Dışarıda çalmaya başlayan davul zurna ile gelecek herkesin burada olduğu ve artık açılışın yapılması gerektiğini anlayınca "Gidelim artık, bugünü mahvetmek istemiyorum. Bugün bizim dönüm noktamız." Dedim ve beklemeden çıktım.

 

Yüzümde sahte olduğu hiç belli olmayacağını düşündüğüm bir gülümse ile tüm enerjimi etrafa verip gelen herkesle tek tek konuştum. Yıllarımı buraya verdiğim için gelenlerin çoğunu tanıyorum, Sedef'i tanıştırıyorum. Bir robot gibi aklım başka, bedenim başka oradan oraya koşup duruyorum.

 

Sadece o üçlü endişeyle karışık peşimde dolaşıp duruyor, belki de korkuyorlar delice bir şey yapmamdan. Bilmiyorlar ki ben o kötü günlerde bir şey yapmadıysam bundan sonra hiç yapmam, sadece bugüne öyle bir anlam yükledim ki hiç böyle yalnız hissedeceğimi öngöremediğim için bocaladım. Olsun buraya kadar geldim yine kalkarım ayağa artık pes etmek yok.

 

Her ne kadar karışık ruh halimle nasıl geçti anlamasam da ilk gün kimse alışveriş yapmaz diye düşünmüşken eğlencenin bitmesinin hemen ardından Hasan Ağa, tarlasında ya da şirketinde kısaca onunla çalışan tüm kadınları getirip hepsine baştan ayağa kıyafet aldı. Üstelik bunu sadece ben açtığım için değil zaten yılda iki kez yapıyormuş sadece bu sefer biz burayı açacağımız için biraz erteleyip şimdi bizden almak istemiş. Hiç yardım istemediğimiz için böyle uygun görmüş, biraz da buna ağlamak istedim. Gör baba senin umursamadığın kıza insanlar neler yapıyor.

 

Vakit akşamı bulup da herkes gittikten sonra boşalan ürünleri depodan getirip yerine yerleştirmeye başladık. Huzursuz bir sessizlik vardı ve bunun benden kaynaklı olduğunu biliyorum ama elimden bir şey gelmiyor. Bende böyle olsun istemezdim.

 

Demir daha fazla dayanamamış olacak ki işimiz biter bitmez, "Bize biraz izin verir misiniz?" deyince ikisi usulca ayrıldılar. Şimdi içeride yalnız ikimiz varken beni kollarımdan tutup mağaza içindeki dinlenmemiz için ayrılan odaya çekti. "Gerçekten yalnız olduğunu mu düşünüyorsun?" dedi.

 

"Değil miyim Demir? Baksana kim var yanımda? Kimin için ilk plandayım ben? Ne anam babam ne bir eşim dostum! Bir siz varsınız sizin de kendi öncelikleriniz var. Özür dilerim belki size haksızlık ediyorum ama kim istemez ki birinin en değerlisi kendisi olmak."

 

Önce usulca akan gözyaşımı silip, "Sana bunları düşündüren hep o şerefsiz değil mi! Seni öyle yaraladı ki gözünün önündekini bile göremiyorsun ama ne yapalım herkes bir kadının karnından çıkar da kalbinde ölmez. O başka kadına gitti, onu tercih etti diye sen hiç sevilmeyecek değilsin Asmin!"

 

"Ailesinin bile sevmediğini kim sever ki Demir? Ben en başta kaybetmişim." Haykırarak söylediklerimi beni kollarımdan tutup kendine çekerek böldü. Sıkıca sarıldı, dudakları kulağımdayken usulca fısıldadı;

 

"Ben severim!"

 

"Ben severim Asmin!"

 

 

 

Bölüm : 17.09.2025 21:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...