Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Bölüm - 10

@birbulutkalemi

27 Aralık Salı

Bazı anlar vardır ki ne yapacağını bilemezsin. Hayat seni alır, der ki çok durdun sen orada az da burada dur. İşte şimdi bana bundan oluyor. Sıradan, sakin, kendi halimde sadece aileme değer vermiş olduğum hayatımdan beni aldılar ve şimdi neredeyse hiç tanımadığım ama ya ona bir şey olduysa diye endişeden ne yapacağımı bilemediğim yeni bir hayata koydular beni. Oysa ki benim bu zamana kadar hayatımda en büyük problemim derslerimdi ya iyi bir not alıp da geçemezsem gibi sorunlarım vardı yalnızca.

Benim hayatım biraz fazla kolaydı. Sevgi dolu bir ailem, önündeki tüm zorlukları daha ben fark etmeden ortadan kaldıran bir babam vardı. Ben öyle bir şeylerle mücadele ederek bugünlere geldim diyemem, ha siz bana şimdi diyeceksiniz ki daha bir bölüm önce ben neler aştım be bunlar ne gibi büyük laflar ediyordun şimdi ne oldu da böyle diyorsun derseniz farkına vardım arkadaşlar. Hayat benim sandığım gibi tozpembe değilmiş ben bunu telefonda heyecanla konuştuğum adamın vurulduğunu öğrendiğimde anladım. Hem de senin, benim, onun, bunun kim olursa olsun iyi veya kötü fark etmeksizin bizim üzerinde nefes aldığımız vatan için canını verecek olan o korkusuz askerlerimizin her an ölümle dans ettiğini anladığım an verdim buna.

Onların yaptıkları, çektikleri zorlukların yanında benim ki ne ki aman istediğim kıyafetin bedeni kalmamış, yok arkadaşım bana ihanet etmiş benim sırrımı onla paylaşmış, dost kazığı yemişim ya da evi temizlemeye çok çalıştığım için halim yokmuş. Ben babamın yanında yokluk görmeden, yediğim önümde yemediğim arkamda hayatımı sürdürürken onlar dağ bayır, kar kış demeden gezip aklımın almayacağı şeyler yaşarken ben kendime tutup da ben zorluk çekiyorum demem, diyemem. Utandım kendimden, yapabileceğim o kadar şey var ki aslında en basitinden eğitim sürem bitince atama için ege bölgesine gitsem güzel olur diye düşüneceğime bu tarz olayların olduğu yerlere gidip en azından bir işe yarayıp bizim için canlarını gözlerini kırpmadan feda eden yiğitlerimize sağlık konusunda yardımcı olabilirim.

Bugün ondan haber alamayalı dört gün oldu. Durumu nasıl, ne yapıyor, yaralanan o mu hiçbir şey bilmediğim endişeyle beklediğim saatleri saydığım dördüncü gün. Bir insan nasıl hakkında söyledikleri dışında hiçbir şey bilmediği, yüzünü bir kez bile görmediğini birisini merak eder anlamıyorum. Tamam yerinde kim olsa yine üzülür, merak eder beklerim ama yaptığım her şeyde aklımda olması bir haber alabilmek için sabırsızlıkla beklemesi niye olur bilmiyorum. Bir arkadaşım sen aşık olmuşsun dedi ama kim hiç görmediği birisine aşık olur ki?

Sahi aşk ne ki? Arkadaşıma göre olduğu gibi onun için endişelenip merak etmek mi? Yoksa kitaplardaki gibi görünce heyecanlanmak, midende kelebeklerin uçması mı? Hem bir insan midesinde kelebek uçması nasıl ki yani tıbbi bilgilerim bu konuda yetersiz tabi ki biliyorum mecazen söylendiğini, bunun bir his olduğunu ama yani bu nasıl hissedilir ki bulantı kusma gibi mi? Veya kramp gibi mi? Ya da şairlerin dediği gibi onu görünce gelen yazma isteği mi aşk? Madem ortada bu kadar fazla farklı görüş var o zaman aşk kişiden kişiye göre mi değişir? Diyelim ki öyle o zaman kişiden kişiye göre değişiyorsa insanlar aşık olduklarını nasıl anlıyor bu daha büyük bir soru. Bir kimse hiç bilmediği bir duyguyu nasıl ayırt edebilir ki? Bu soruların hiçbirinin cevabı bende yok.

Fakat bir şeyi biliyorum ki Timur'un artık hayatımda önemli bir yeri var. Sadece ben bunu hangi sıfata koyacağımı bilmiyorum şu an ve umarım bunu çözmem için bana geri döner, başına bir şey gelmemiştir. Şimdi bazı insanların asker yolu beklemesi zordur sözlerini daha iyi anlıyorum. Hep ne var ki sanki göreve gitseler de bizim de nöbetlerimiz oluyor her an yan yana olmak mümkün değil gibi düşünürdüm, ne kast ettiklerini şimdi anlıyorum. İnsanın aklı oradayken normal hayatına devam etmesi gerçekten zormuş. Şu birkaç günde yanlış bir şey yapmamak için işime daha fazla odaklanıp dikkat eder oldum. Zira olur olmadık yerde aklıma geldiği için hata yapmak beni çok korkutuyor ve benim işimde insan hayatı mevzu bahis.

Bu tarz düşüncelerle bir günü daha bitirdim arabamı eve ne kadar geç gidersem o kadar iyi daha az düşünürüm diye yavaşça kullanarak eve doğru sürerken sonunda günlerdir beklediğim telefon geldi.

Timur nihayet beni arıyor.

O heyecanla kaza yapmamak adına arabayı hemen kenara çekip park ettim ve telefonu açtım.

-Timur! İyi misin seni çok merak ettim.

+İyiyim Asya sakin ol. Emin ol farkındayım beni ne kadar merak ettiğinin.

-Farkında mısın? Nasıl?

+Telefonumu açtığım an gelen 689 arama 1000'den fazla mesajla. Üzgünüm seni de meraklandırdım ama konuşurken öyle bir şey olabileceği aklıma gelmedi, hiç beklemiyorduk.

- Ya sen ne dediğinin farkında mısın? O nasıl laf öyle tabi merak edeceğim ben burada günlerdir öldüm meraktan. Vuruldun mu? Telefon kapanmadan önce birisinin vurulduğunu duydum.

+Omzumu sıyırdı kurşun önemli bir şey değil çocuklardan birisi dikti.

-Doktora baktırsaydın ya olur mu hiç öyle.

+Dağda doktor bulamıyoruz maalesef doktor hanım ama siz gelmek isterseniz sizi ağırlarız bir gün.

-Bir de dalga geçiyorsun benimle Timur aşk olsun.

+Olsun tabi.

-Ne? 

+ Pardon ben bir an öyle boş bulundum aklın dağılsın endişelenecek bir şey yok diye öyle espri anlamında söyledim.

-Endişem doktora gidip gitmediğini öğrenince duruma göre değişecek.

+Daha yeni geldik görev raporu falan vermem lazım telefonu açınca daha fazla seni meraklandırmayayım diye ilk önce seni aradım.

Bu söyledikleriyle kalp atışlarım yine hızla atmaya başladı, nasıl tarif etsem bilmiyorum ama içim yumuşacık oldu.

-Tamam o zaman işini halleder halletmez hemen doktora gidiyorsun tamam mı?

+Doktorluk durum yok aslında iyileşmeye başladı bile.

-O işlerin öyle olmadığını ikimizde çok iyi biliyoruz lütfen söz ver çıkınca ilk doktora gideceksin.

+Tamam söz veriyorum çıkınca ilk doktora gideceğim.

-Anlaştık, o zaman ben seni daha fazla tutmayım hiç hemen hallet bir an önce işlerini de hemen doktora git bende evime geçiyim.

+Tamam görüşürüz dikkatli kullan.

-Tamam görüşelim.

Telefonu bırakıp arkama rahatça yaslanıp nefeslenince anladım kendimi ne kadar sıktığımı, gerildiğimi ama bu rahatsızlık olan gerginlik değil daha çok ne yapacağını bilememenin vermiş olduğu bir gerginlik. Ve rahat nefes alınca daha da anladım Timur'a verdiğim önemi, oysa ki hiç tanımıyordum bile... Birkaç hafta konuşup mesajlaşmayla kimse kimseyi tanımaz arkadaşlar ama altıncı hissime her zaman güvenirim ve bu sefer bana onun kötü birisi olmadığını söylüyor.

Hem vatanına bu şekilde aşık olup onun için gözünü kırpmadan canını verebilecek bir asker nasıl kötü birisi olabilir ki. Mesleği bile insanda bir güven duygusu oluşturuyor. Tabi ki mesleği asker diye illa iyi birisi de olacak değil ama nasıl anlatsam bilemiyorum tavrı güven veriyor işte yeter bana şu anlık bu. Hem bir insanla bazen yıllarını da geçirsen tanıyamazsın o insan istemedikçe ama ben Timur'u tanımak istiyorum...

Loading...
0%