Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Bölüm - 4

@birbulutkalemi

 

 

 

 

İşte böyle! Aldın mı cevabını kaba adam! Bir de bana laf söylüyordun; yok iftira atma da, yalan söyleme de, masum kızla ne derdim varmışta... Hah al bakalım kimmiş masum. Böyle sustururlar adamı.


Sen kimsin de bana öyle laf edersin acaba. Ben adamı ne yaparım gördün mü? Gerçi gördün ama dua et senle uğraşamayacağım daha fazla, tek tatil günümü de senle heba edemem. Zaten yarısı gitti.

Acaba bugün ne yapsam... Önce gidip güzel alışveriş yapayım, sonra bir kafede kendimle randevuya çıkayım çünkü gerçekten hastanenin o kalabalığından çok bunaldım. Kendimle baş başa kalmaya ihtiyacım var. Hatta ben en iyisi kitap kafeye gideyim o daha iyi güzel bir çikolatalı cheesecake ve çay eşliğinde kitap okuma keyfi yaparım.

Durun durun kesin siz kahve diyeceğim sandınız demi ama yok arkadaşlar zaten nöbet günlerinde kahve içe içe artık damarlarımda kan yerine kahve akıyor, hiç gerek yok çay candır. Çay bir hayat stilidir, çaysız hayat hiç yaşanmamıştır.

Kahvenin biraz abartıldığını düşünüyorum ben, çaya biraz daha önem vermeliyiz. Düşünün yani asıl memleketi olan Çin'den sonra gelmiş güzelim ülkemizde güzide şehirlerimizden olan Rize'mizde yetişmiş. O şekilde bile yetememiş bize! Yani biz abartalım arkadaşlarım çaysız olmaz nokta.

Evet ben sizinle lak lak yaparken kendimi kafede buldum bile bu da demek oluyor ki alışveriş işi yattı, mecbur eve sipariş edeceğiz. Heyecanla kafeden içeri girdim uzun zamandır yapmadığım bir aktivite tabi normal. Şimdi size çevreyi uzun uzun anlatıp sıkmayacağım ama kısaca her yer ahşap mobilyalarla dolu, küçük şirin bir kafe ama ona rağmen kocaman kitaplıkları olan güzel bir de kafe. Şimdi size üzülerek veda ederken sevdiğim yazarlardan olan Fatih Murat Arsal'ın Nefretten Sonra kitabını okuyacağım görüşürüz sevgili dostlarım.

*******************

Mesaj sonrası aynı gün öğleden sonra


Timur'dan

Sinirle telefonu attıktan sonra koltuğa bıraktım kendimi. Ayıp ettim, hem de büyük ayıp ama çok anlamsız yaptığı şey, kim böyle bir şey yapar ki? Kıza çok ayıp ettim, telafi etmem lazım. Gerçi izin de vermez engelledi beni. Haklı ama kız sana yardım etmeye çalışıyor aptal adam! İnsan bir sorar neden yapıyorsun bunu aslı ne bu işin der...

Sen ne yapıyorsun her zamanki yabaniliğin ile kırdın kızı. Kız diyorum daha adını bile bilmiyorum ki. Mesaj atınca sadece mesleğimden dolayı bilişimden birilerine numarayı sorgulatıp zararsız olduğunu görünce cevap yazmıştım.

Kız da hiç söylemedi ki şimdi, gidip araştırıp kıza bir şeyler göndersem özür mahiyetinde hiç olmaz. Kız kendisiyle ilgili bir şeyler bilmemi istese zaten kendini tanıtırdı. Demek ki hakkında bir şey bilmemi istemedi. Gerçi fırsat da vermedim ya.

Ne yapacağımı bilmiyorum, aklım onda kaldı o kadar üzüp üzerine gittim telafi etmem lazım. Fakat önce annemi arayıp konuşmam gerek. Diğer konuda yardım alırım, ben bu kafayla hiç bir şey yapamam gibi... Telefonumu attığım yerden geri aldım, iyi bari hala çalışıyor biraz ekranı kırılmış sadece. Rehberden annemi bulup aradım.

Uzun uzun çalan telefonu son anda açtı, yanında taşımayı bir türlü alışkanlık haline getiremedi. Telefonu nefes nefese kalmış bir şekilde açtı. Kesin yine unuttu, ondan da koşturdu. Telefonu açınca şefkatli sesiyle konuştu;

"Oğlum, ben de seni arayacaktım ne yaptın annem nasılsın?"

"İyi değilim annem."

"Ne oldu oğlum, hayır olsun?"

"Hani bulduğun kız tam benlikti anne. İyi, hoşgörülü, dürüst, biriydi. Kızın benden başka konuştuğu üç kişi daha varmış."

"Yok oğlum, olur mu öyle şey! Fatma teyzenin kızı o konuştum ben, nasıl güzeldi. Kim ne dediyse yalan söylemiştir. Hem sen de tanıyorsun bilirsin ne kadar iyi."

"Anne, ben en son kızı lisede gördüm. Nereden bileyim iyi mi kötü mü. Ayrıca yalan değil kızın başka bir erkekle dudak dudağa fotoğrafı var, bizzat bugün çekilmiş."

"Oğlum emin misin, çok tatlı bir kızdı."

"Eminim anne, yeter artık. Ayrıca bana birilerini bulmaktan da vazgeç, tamam dedim bir kere annemi dinleyeyim ama bak ne geldi başıma bırak artık sende bana birilerini bulmayı ha hayırlısı neyse o olur artık."

"Kusura bakma oğlum, ben bilemedim hiç. Hay Allah, kötü oldu bu."

"Üzülme annem, tamam. Artık kısmet değilmiş. Hadi ben kapatıyorum devriyeye çıkacağım, kendinize dikkat edin tamam mı?"

"Sende dikkat et evladım, Allah'a emanet olun." Telefonu kapatınca yapacaklarımdan birinin eksilmesi beni mutlu etse de kıza ne yapacağımı bilemediğim için hala aklıma bir şey gelmedi. Düşünmen lazım, hadi Timur düşün bakalım ne yapsak, ne yapsak ki affettirsek kendimizi...

Ben düşünürken içeri devrem Nihat geldi gülerek, girmesiyle beni görünce yüzünden gülümsemesi silindi.

"Devrem, hayırdır inşallah ne oldu?" dedi. Endişesi sesine yansıyor can dostum benim.

"Hiç sorma, başıma neler geldi bir bilsen."

"Anlatırsan bilirim gardaşım." konuşmasından da anlayacağınız üzere kendisi tam bir Ankaralı.

"Bak şimdi, hani annem bana bir kız bulmuştu ya konuşuyum evleneyim diye, ben de kabul etmiştim kadın üzülmesin hem yaşım da geliyor anlaşırsak evleniriz diye. İşte o kızın benden başka bir kaç tane daha konuştuğu varmış."

"Hadi be! Kötü olmuş ama ne olacak sanki daha bir kere konuştun o da mesajla, hemen etkilendin mi ki kızdan da böyle üzüldün."

"Yok be oğlum, bunu bana söyleyen bir kız var, onu kırdım ben. İnanmadım, bu da bana kızın biriyle olan fotoğrafını attı kanıtladı engelledi beni. Aklıma takıldı rahat edemedim."

"İşler iyice karışmış, hiç bir şey anlamadım baştan anlatsana bir sen şu olayı."

"Bak şimdi şöyle oldu..." dedim ve en başından başladım anlatmaya.

"Kötü yapmışsın dostum, keşke bir sorsaydın kimsin kimin nesisin sen falan diye. Hemen kestirip atmışsın ama bak ne diyeceğim, sende kızın hala numarası duruyor mu?"

"Evet duruyor, silmedim mesajları var numarası."

"O zaman sende yeni bir hat alıp aynı onun sana yaptığı gibi ona yazsana."

"Mantıklı, en iyisi öyle yapayım. Özür dileyim ben, aklımdan çıksın içim de rahat etsin, kimseyle kırgın olmak hoşuma gitmiyor. Hem de bana baya faydası dokunan biriyse... Düşünsene ya kızla evlenseydim ve öyle devam etseydi, evlendikten sonra da konuşsaydı başkalarıyla."

"Aynen kardeşim, ucuz kurtulmuşsun. Hatta sen araştır bir de çiçek falan yolla istersen, ben bulurum evini."

"Yok o olmaz, kız istese zaten kendi hakkında bilgi verirdi. O söylemeden hakkında bir şey öğrenmek saygısızlık olur. Hem de daha adını bile söylemedi ki hoş artık söyler mi ona da emin değilim ya."

"Lan kesin çirkin ya da yaşlı bir şey, yoksa niye saklasın kendini."

"Yok be konuşmasından küçük olduğu belli. Hatta daha liseli falan bile olabilir öyle bir konuşması var."

"Dur sen, ben merak ettim. Sadece yaşına bakayım bari başka bilgi yok."

"Beni de meraklandırdın şimdi, iyi hadi bak bari. Söylüyorum numarasını 0536 000 00 00 hadi hallet hemen başka iş çıkmadan bak." Hemen birlikte kullandığımız odadaki masasına geçip sisteme girdi ve araştırmaya başladı ben de nedensiz bir heyecanlandım sanki.

"Hadi yine iyisin, ne küçük ne büyük 27 yaşına girmek üzere. 8 şubat doğum günü."

"İyi bari çocuk değilmiş, uğraşmayacağım en azından. Hadi ben çıkıyorum hem bir devriye atar hem de yeni hat alırım. sonra görüşürüz yine."

"Görüşürüz gardaş." odadan çıkıp arabaya binip devriye için yola çıktık...

İnstagram/Tiktok: birbulutkalemi

Loading...
0%